Okunma Sayısı : 8032
   
Mehmet MAÇ - HIRSIZLIK OLAYLARI
Yayımlanma Tarihi: 1.06.2000
 
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
DENET YMM A.Ş.
 

HIRSIZLIK OLAYLARI

Gerek Maliye İdaresi gerekse Danıştay hırsızlık nedeniyle uğranılan kayıpların gider kaydedilmesine izin vermemektedir. Hırsız yakalanmış suçunu itiraf etmiş ve hapse atılmış olsa dahî, çalınma nedeniyle kayba uğrayan  ekonomik değerler kanunen kabul edilmeyen giderdir. Hırsızdan geri alınan değerler ve sigorta şirketinden yahut sorumlu kişilerden alınan tazminatlar ise, kanunen kabul edilmeyen gideri azaltır.
 
Konu ile ilgili görüşlerimiz özetle şunlardır:
 
     Bir firmanın ticarî faaliyete girişmesi, hırsızlığa uğrama riskini de beraberinde getirir. Bu itibarla hırsızlık,  tabii afetlerde olduğu gibi, bu riskin fiilen zarara dönüşmesi nedeniyle gider kaydına konu olabilmelidir. Nitekim hırsızlığa karşı yaptırılmış sigortaların gider kaydında hiç engel yoktur. Fakat İdare’nin ve Danıştay’ın bu konudaki olumsuz  tutumunun nedeni istismar endişesidir. Çalıntı malların gider kaydına müsaade  edilmesinin, yoğun şekilde istismara yol açabileceği, matrah azaltmak isteyen veya  açıktan mal satan çoğu firmanın, paralarının veya mallarının çalındığı iddiası ile ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Yani burada da kötüler yüzünden oluşan tatbikat, iyilerin mağdur olmasına yol açmaktadır.
 
      Bu konuda sonuç olarak bilinmesi gereken husus, para veya mal çalınması olaylarında kayba uğrayan değerlerin kanunen kabul edilmeyen gider olduğudur.
 
     Özellikle büyük market ve mağazalarda, müşterilerin mal reyonlarında serbestçe dolaşırken, ceplerine, çantalarına attıkları veya üstlerine giydikleri malları para ödemeden dışarı çıkardıkları, hatta mağaza içinde gıda maddeleri tükettikleri bilinmektedir. Bu gibi çalınmalar ancak stok sayım noksanı kapsamında ve genel ticarî fire çerçevesinde giderleştirilebilir.
 
     Hırsızlıktan anlaşılması gereken husus, işyerine girip para veya mal çalma yanında, bankaya yatırılmak üzere gönderilen paranın yolda gasp edilmesi, yahut firma görevlisinin bu para ile birlikte kaçması, firmaya ait malı taşımak üzere teslim alan kamyon şoförünün bu mal ile birlikte kayıplara karışması gibi olaylardır. Fakat birkaç parti mal alıp, parasını da ödeyen bir firmanın,  teslim aldığı son parti mal için verdiği çekin karşılıksız çıkması ve bu kişinin benzer şekilde birçok firmayı dolandırdığının anlaşılması gibi şüpheli alacak kapsamına giren olaylar, gider kaydı bakımından hırsızlık sayılmaz, başlatılan yasal takibe dayanılarak ve şüpheli alacak karşılığı ayrılmak suretiyle (VUK 323) giderleştirme yapılabilir. (Bu konuda başvurulabilecek bazı muvazaalı dolandırılma işlemlerinin, böyle bir yorumun kapsamına giremeyeceği tabiidir.)
  
     Hırsızlığa konu mal veya para,  kısmen veya tamamen bulunursa yahut tazmini sağlanırsa,ele geçen ekonomik değerler ilgili aktif hesaba borç, kanunen kabul  edilmeyen giderler hesabına alacak yazılır. Çünkü burada ticari hasılat elde edilmesi değil, kanunen kabul edilmeyen giderlerde azalma söz  konusudur. Eğer kanunen kabul edilmeyen gider kaydı yapılan dönem geçmişse, yeni dönemde gelir kaydı yapılmalı, ancak bu gelir vergiye tabi olmayan bir gelir olarak dikkate alınmalıdır.
 
     Amortismana tabi sabit kıymetin çalınması halinde, aynen mal çalınmasında olduğu gibi çalınan değerin kayıtlardan çıkarılması ve böylelikle bilançonun, fiziken mevcut olan kıymetleri gösterir niteliğinin korunması gerekir.
 
Bize göre sabit kıymetin net değeri yani aktif değerinden birikmiş amortismanların düşülmüş hali kanunen kabul edilmeyen gider olarak telakki edilmelidir. Çalınan sabit kıymete ilişkin sermayeye ilave olunmamış yeniden değerleme fonu var ise, bu fonun da amortismanlar gibi borç kaydedilmek suretiyle kapatılması gerekir. Çalınan sabit kıymete ait aktif ve pasif hesaplar bu şekilde kapatıldığında gider doğarsa bu gider kanunen kabul edilmeyen giderdir. Fakat gelir doğarsa bu gelir vergiye tabi olur. Çünkü çalınma hali, sıfır bedelle satış gibi kayda alınır ancak satış niteliği taşımaz.
 
Şayet çalınan sabit kıymet sigortalı ise, yine mal çalınmasında olduğu gibi, bu sabit kıymetin kayıtlardan çıkarılmasından doğan kanunen kabul edilmeyen gider, alınan sigorta tazminatı kadar azalır, aşan kısım vergiye tabi gelir niteliğindedir. Şayet sabit kıymetin kayıtlardan çıkarılması sonucunda kâr doğarsa ve buna ilaveten sigorta tazminatı alınırsa, her iki pozitif unsur vergiye tabi hasılat sayılır.
 
VUK nun 328 ve 329 uncu maddelerindeki yenileme fonu ayırma veya GVK nun 38 inci maddesindeki maliyet revizesi hükümleri, çalınmış sabit kıymetler için geçerli olmadığından dikkate alınamaz.
 
·         Çalınan mal emtia ise, kayıtlardaki maliyet bedeli üzerinden malın stok çıkışı yapılır ve karşılığında kanunen kabul edilmeyen gider kaydı düşülür.
 
Ayrıca bu malın alımı veya imali nedeniyle yüklenilip indirilmiş olan KDV nin de indirim iptaline konu edilmesi gerekir. Çünkü ortada bir kanunen kabul edilmeyen gider vardır ve bu giderlere ait KDV de kanunen kabul edilmeyen giderdir. Keza zayi mal KDV sinin indirilemeyeceği hükmü de bunu gerektirmektedir. (Zayi mal KDV’si konusunda KDV Uygulaması isimli kitabımızın 4 üncü baskısına ve 2000/35 no.lu Sirkülerimize bakınız.)
 
İndirim iptaline konu KDV, çalınma olayının meydana geldiği aya ait KDV beyannamesinin 20 nolu satırında gösterilir. Şayet mal KDV indirimi yapılmadan (beyan edilmeden) önce çalınmışsa, indirim hesabından düşülür veya doğrudan doğruya kanunen kabul edilmeyen giderler hesabına kaydedilir.
 
·         Çalınan mal sigortalı ise ve çalınma nedeniyle sigorta şirketinden veya nakliyeciden tazminat alınmışsa,nakliyeci yahut sorumlu tutulan bir kişiye tazmin ettirilmişse, malın kayıtlardaki değerinin tazminat gelirinin kaydedildiği hesaba ters kayıt (borç kaydı) yapılabileceği veya bu tazminatın kanunen kabul edilmeyen giderler hesabına alacak yazılabileceği, tazminat tutarı çalınan malın değerini aşıyorsa aşan kısmın gelir sayılacağı görüşündeyiz.
 
Aşağıdaki mukteza, bu görüşümüzü teyid etmektedir. (Vergi Dünyası Dergisi Şubat 2000 sayısı)
 
T.C. MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü
 
SAYI    : 8.07.0.GEL.0.49/4913-62
TARİH  : 30.12.1999
 
Özet : Çalınan emtia değerinin gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Çalınan emtia ile ilgili olarak sigortadan alınan tazminatın emtianın değerini aşan kısmının gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.
 
Yazıda, İliniz Kordon Vergi Dairesi Başkanlığının .............. sicil numaralı mükellefi ................ Ticaret Ltd. Şti. tarafından Defterdarlığınıza verilen 16.12.1998 tarihli dilekçede, şirketin satış mağazasından çalınan emtia ve buna karşılık sigorta şirketinden alınan tazminatın ne şekilde vergilendirileceği sorulduğundan adı geçene verilecek cevaba esas olmak üzere konu hakkında Bakanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.
 
Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesinde;
 
“Kurumlar vergisi, birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır.
 
Safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır.”
 
denilmiştir.
     
      Gelir Vergisi Kanununun bilanço esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili 38. maddesinde de, “Bilanço esasına göre ticari kazanç teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfından sahip ve sahiplerce;
  1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir.
  2. İşletmeden çekilen değerler ise bu farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40. ve 41. maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmü yer almaktadır.
 
Adı geçen şirketin dilekçesinde, konak satış mağazasından 05.10.1998 tarihinde çalınan 42.350.263.400.- TL. kayıtlı değerli emtiaya ilişin olarak sigorta şirketinden 36.826.316.000 lira tazminat alındığı belirtilmektedir.
 
Bilindiği üzere Vergi Kanunlarında çalınan emtia bedellerinin zarar olarak yazılmasına veya bunlar için karşılık ayrılmasına imkan veren herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle çalınan emtia değerinin gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Çalınan emtia ile ilgili olarak sigortadan alınan tazminatın emtianın değerini aşan kısmının gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.
 
Bilgi edinilmesini rica ederim.”
Bu muktezada KDV konusuna değinilmemiş olmakla beraber, muktezadaki çalınan malın mukayyet değeri olan 42.350.263.400 TL. KDV yi içermeyen bir rakam ise ve bu mal için daha önce indirilen KDV tutarı 6.352.539.510 ise, yapılması gereken yevmiye kaydı şöyledir :
 
 
/
 
101
ALINAN ÇEKLER
36.826.316.000
 
 
- Sigorta şirketinden alınan çek
 
 
689
DİĞER OLAĞAN DIŞI GİDER ve ZARARLAR
11.876.486.910
 
 
- Kanunen kabul edilmeyen giderler
 
 
 
                  153  TİCARİ MALLAR
42.350.263.400
 
 
                  392  DİĞER KDV
                          - Zayi mal KDV si
                                 6.352.539.510
 
 
 
/
 
 
·           Hırsızlık olaylarının tevsiki önemlidir. Zira malın çalındığı tevsik edilemezse, bu  malın aslında çalınmayıp açıktan satıldığı iddiası ortaya çıkabilir. Bu iddia ise, malın kayıtlardaki değerinin ve KDV nin indirilememesi sonucu ortaya çıkan yükün kanunen kabul edilmeyen gider yazılması yeterli görülmeyerek, malın emsal satış bedeli ve bunun KDV si üzerinden hesaplanacak matrah farklarına yol açabilir. Nitekim 30.5.1966 tarih ve 140 nolu Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu kararında, sebebi izah edilmeyen stok sayım farkları konusunda, bu eksik malların emsal bedeli üzerinden satıldığı varsayımına göre işlem yapılması esası benimsenmiştir.
 
Hırsızlık olaylarının tevsiki konusundaki görüşlerimiz şöyle özetlenebilir :
 
Mal sigortalı ise ve sigorta şirketi çalınan malı cins ve miktar itibarıyle tesbit edip tazminat ödemeyi kabul etmişse, hırsızlık olayının tevsiki için başka kanıta ihtiyaç yoktur. (Muvazaa halleri hariç) Hırsızlığa karşı sigortalı olmayan malların çalınmasında ise bu çalınma olayı fark edildiğinde polise başvurup tutanak hazırlatılması veya mahkemeye başvurarak tesbit yaptırılması ve varsa başka kanıtların, gerektiğinde ibraz edilmek üzere saklanması yeterlidir.
 
·           Hırsızlık olaylarının, stok sayım noksanları ile de ilgisi vardır. Yıl içinde hiç kimsenin haberi olmaksızın çalınan mal, yıl sonu fiili stok sayımı sonucunda, kaydî stoka göre noksan mal çıkmasının sebeplerinden biri olabilir ve sebebin hırsızlık olduğu bilinmediği için bu noksanlık izahsız kalabilir. (Stok sayım farkları ve sonuçları ayrı ve geniş bir konu olup, detay bilgi için KURUMLAR VERGİSİ isimli kitabımızın 3 üncü baskısındaki 463-474 üncü sahifelerine ve kanunen kabul edilmeyen giderler için 605-727 nci sahifelere bakınız.)
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı