Okunma Sayısı : 6819
   
Mehmet MAÇ - KÂR DAĞITIMI NEDENİYLE DOĞAN VERGİLER VE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Yayımlanma Tarihi: 24.04.2002
 
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
DENET YMM A.Ş.
 

KÂR DAĞITIMI NEDENİYLE DOĞAN VERGİLER ve DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

1999 dan önceki dönemlerde, vergi sonrası kurum kazançları, kâr dağıtımına bağlı olmaksızın stopaja tabi tutulmakta ve bu nedenle, kâr dağıtılmasına bağlı olarak kurum bünyesinde ayrıca yeni bir vergi doğmamakta, sadece tam mükellef gerçek kişi pay sahipleri temettü geliri elde ettikleri için, müteakip yıl Mart ayında bu temettü gelirlerini vergi alacağı ekleyerek beyan etmekte hesapladıkları gelir vergisi ve fon payından, vergi alacağını ve bunun % 10’u oranındaki farazi fon payını mahsup etmekteydiler.
 
4369 sayılı Kanunla, 1.1.1999 dan geçerli olmak üzere yapılan değişiklikler sonunda, kurum kazançlarının kurum bünyesinde yarattığı vergiler, oranı, doğuş nedeni ve ödeme zamanı açısından değişikliklere uğramış, kâr dağıtımına bağlı olarak ortaya çıkan vergilerde de önemli farklılıklar meydana gelmiştir.
 
Son derece karmaşık olan yeni rejimini tüm detayları ile burada açıklamamız mümkün değildir. (Geniş izahat için Kurumlar Vergisi isimli kitabımızın 3 üncü baskısındaki 25 inci maddeye ilişkin bölüme ve bu kitabın basımından sonra çıkardığımız ilgili Sirkülerlere bakınız.)
 
Bu günlerde Şirketler yıllık genel kurul toplantılarını yaparak, kâr dağıtımı yönünde kararlar almakta oldukları için bu kararların yaratacağı vergisel etkilerin ve bazı özelliklerin bilinmesinde yarar vardır.
 
Aşağıda konuya ilişkin önem arzeden hususlar, satırbaşları itibariyle hatırlatılmıştır ;
 
Kurum bünyesinde doğacak stopajlar açısından durum :
 
·         Nakit kâr dağıtımlarında, varsa 1999 öncesi yıllara ait kârlar hedef alınmalıdır. (Çünkü bu kârların dağıtımı kurum bünyesinde stopaj doğurmaz.)
 
·         Sermayeye ilave için ise 1999 ve sonraki yılların kârı hedef alınmalıdır. Çünkü 1999 başından itibaren normal kurum kazançlarının nakden dağıtımına bağlı olarak stopaj doğmakta fakat aynı kâr sermayeye ilave edilirse stopaj doğmamakta, hatta yakın geçmişte çıkan bir yargı kararı uyarınca kârın sermayeye ilavesi sonucu elde edilen bedelsiz hisseler temettü geliri sayılmamaktadır. (231 no.lu GVK Genel Tebliği ve bunu iptal eden, Danıştay 4. Dairesinin 6.12.2000 tarih ve E.2000 / 1307, K.2000/5053 sayılı Kararı)
 
·         1999 ve müteakip yıllara ait istisna kapsamında olmayan kurum kazançlarına mahsuben yapılacak nakdî kar dağıtımları stopaja tabidir. Bu stopajın oranı halka açık A.Ş.lerde fon payı dahil % 5,5, diğer kurumlarda % 16,5 dur.
 
·         1999 ve müteakip yıllara ait istisna kapsamındaki kurum kazançlarının nakden dağıtımında yeni bir stopaj doğmaz. Çünkü istisna kazançlar, belli oranlar üzerinden ve kâr dağıtımı ile bağlantısız olarak stopajlanmaktadır.
 
·         1999 ve müteakip yıllara ait toplam dağıtılabilir kârın bir kısmı nakden dağıtılırsa, bu dağıtımın öncelikle istisna kaynaklı kısımdan karşılandığı varsayılır. (67 no.lu KV Genel Tebliği)
 
·         2001 yılında, KVK nun geçici 28 inci maddesi kapsamında yapılan iştirak hissesi ve gayrimenkul satışlarına ilişkin kazançlarda kurumlar vergisi alınmaz fakat bu kazançların istisnaya konu edilmesi nedeniyle fon payı dahil % 11 stopaj doğar. Bu stopajın beyan zamanı diğer istisna stopajları gibi normal olarak Mayıs 2000 ayının ilk yirmi günüdür. İstisna stopajlarının üç taksitte ödenmesi mümkündür (GVK nun 119 uncu maddesi). Fakat taksitle ödeme imkânından faydalanabilmek için taksit süresi sonuna kadar kâr dağıtmama şartı vardır.
 
4305 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, geçici 28 inci madde uyarınca yapılan kârın sermayeye ilavesi işlemi elde eden yönünden beyan dışı olmakla beraber kâr dağıtımı sayıldığından, bu işlemin erken yapılması, stopajın taksitle ödenmesi imkânını daraltmakta veya ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle, geçici 28 inci madde uyarınca yapılacak sermaye artışı için Nisan 2000 ayı bitmeden önce ön izin alınmalı, tescil için 6 aylık sürenin tamamı kullanılmalıdır.
 
Bizim anlayışımıza göre, söz konusu sermayeye ilave işlemi, stopajın taksitle ödenmesi etkilemelidir. Fakat riske girmemek için sermayeye ilave işleminde acele edilmemesi isabetli olur. Zararlı şirketlerde KVK’nun Geçici 28’inci maddesinden doğan stopaj söz konusu zararın mahsup edildiği yılda tahakkuk eder. Ancak şirketin zararda oluşu, bu kârın sermayeye eklenme süresini uzatmaz.
 
·         Yabancı sermayeli şirketler ve yabancı kurum şubeleri, gerek istisna stopajları gerekse kâr dağıtımına bağlı stopajlar açısından, yabancı ortağın mukimi bulunduğu ülke ile Türkiye arasında yapılmış ve yürürlüğe girmiş olan vergi anlaşmalarını göz önünde tutmalıdırlar. (1 no.lu Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşmaları Genel Tebliği)
 
Nakit veya bedelsiz hisse şeklinde kâr payı elde etmiş ve edecek olan pay sahiplerinin durumu :
 
·         2001 yılında nakden kâr payı elde etmiş olan Türkiye’de mukim gerçek kişilerin, bu gelirlerine 1/5 nispetinde vergi alacağı ilave ederek 2002 yılının Mart ayında verecekleri gelir vergisi beyannamesinde söz konusu gelirlerini beyan etmeleri icabeder. (Bedelsiz hisse edinimleri, kaynağı ne olursa olsun elde edilmiş gelir sayılmaz ve beyan edilmez.)
 
Ancak, beyan mükellefiyetinin doğabilmesi için, beyana tabi ve vergi alacağı dahil kâr payının, varsa beyana tabi olan (bize göre stopaja tabi tutulmuş) diğer menkul sermaye iratları ile toplamının 2001 yılı için 4.900.000.000 lirayı geçmesi gerekmektedir. (2002 yılında elde edilecek kâr payları bakımından bu had 6.650.000.000 liradır. Yani 2002 yılı içinde 6,650 : 6x5 = 5,542 milyar veya daha fazla nakit kar payı elde eden tam mükellef gerçek kişiler, başka hiçbir gelirleri olmasa bile 2003 Mart ayında beyanname vererek bu geliri beyan etmek zorundadırlar.)
 
 
ÖRNEK :
 
Tam mükellef gerçek kişinin 2002 YILINDA elde ettiği NAKİT kar payının 100 Milyar olduğunu ve yine başka gelir bulunmadığını varsayarsak ;
 
1.
Vergi alacağı dahil kar payı (100+20)
120.000.000.000
2.
Gelir vergisi
45.260.000.000
3.
Vergi alacağı mahsubu
20.000.000.000
4.
Ödenecek gelir vergisi
25.260.000.000
5.
Fon payı (2x0,10)
4.526.000.000
6.
Farazi fon payı mahsubu
2.000.000.000
7.
Ödenecek fon payı
2.526.000.000
 
Görüldüğü gibi 2002 yılında 100 milyarlık kâr payı elde edilmesi, kurum bünyesinde doğan vergi ve stopaja ilaveten, (25.260.000.000 – 2.526.000.000 =) 27.786.000.000 lira ek vergi yükü doğurmaktadır.
 
Bu vesile ile belirtelim ki, şahsen elde edilen gelirler üzerindeki vergi yükü azami % 49 civarında iken, kurum üzerinden gelir elde edildiğinde bu yük % 60 a ulaşmaktadır. Bu oranlar aşırı yüksektir ve kurumlaşmayı cezalandırıcı niteliktedir.
 
·         Şayet nakit kâr payını elde eden Türkiye’de mukim bir kurumlar vergisi mükellefi ise, bu gelir, gelir tablosuna dahil edilir ancak kurumlar vergisinden istisnadır. (İştirak kazancıdır.)
 
Kurum bedelsiz hisse elde etmişse kayıt şekli bu bedelsiz hissenin kaynağına göre farklılık göstermektedir. Bedelsiz hissenin kaynağı yeniden değerleme fonu ise, alacak kaydının iştirakler yeniden değerleme fonu hesabına yapılması zorunludur. Bedelsiz hisse maliyet artış fonu kaynaklı ise, kayıt şekli açısından zorlayıcı bir hüküm mevcut olmamakla beraber mantıken bunun da maliyet artış fonu hesabında gösterilmesi uygun olur.
 
İştirak olunan şirketin KVK nun geçici 28 inci maddesi kapsamında olan veya normal nitelikteki kârlarını sermayeye eklemesinden kaynaklanan bedelsiz hisseler ise istenirse sermaye yedeklerine kaydedilir, istenirse gelir tablosunda iştirak kazancı olarak gösterilebilir. Bu hususların SPK’ya tabi şirketler açısından da geçerli olduğu, SPK’nun Bağımsız Denetim Derneğine verdiği 14.2.2000 tarih ve 1843 no.lu yazıda belirtilmiştir.
 
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı