Okunma Sayısı : 3838
   
Mehmet MAÇ - RESMİ KURA UYMAYAN KURLAR ÜZERİNDEN BEDEL BELİRLENMESİ VEYA HESAP KAPATILMASI
Yayımlanma Tarihi: 1.06.2001
 
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
DENET YMM A.Ş.
 

RESMİ KURA UYMAYAN KURLAR ÜZERİNDEN BEDEL BELİRLENMESİ  
VEYA HESAP KAPATILMASI

Bilindiği üzere, Şubat 2001 ayında döviz kurlarının dalgalanmaya bırakılması üzerine, kurlarda anî ve çok yüksek oranlı bir artış meydana gelmiştir.
 
Kurlardaki bu artış döviz borçlusu durumundaki firmaları ve kişileri çok zor duruma düşürmüş, kurların hangi seviyede denge bulacağı da bilinemediği için, döviz borçluları bu borçlarını resmî kurun altındaki kurlarla kapatabilme veya kur sabitleme çabasına girmişlerdir. Döviz alacaklısı olan firma ve kişiler, muhataplarının bu taleplerini şu veya bu nedenle reddedememişler, böylelikle bir çok dövizli bakiye resmî kurların altındaki kurlarla kapatılmış ve hatta ileriye yönelik olarak kur sabitlemeleri yapılmıştır.
 
Söz konusu hesap kapatma işlemlerinin resmî kurun çok altında kurlarla yapılmasının vergisel boyutunun merak konusu olabildiği görülmüştür. Vergi mükelleflerinin resmî kura itibar etmemeleri şeklindeki bu olgunun, özet olarak vergisel boyutu bu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
 
Konu hakkındaki şahsi görüşümüzü açıklamaya geçmeden önce, Türkiye’de yerleşik kişilerin, aralarında dövizle veya belli bir dövizin karşılığı olan TL. üzerinden ödemeyi öngören mal veya hizmet satışı yapıp yapamayacakları konusuna değinmekte yarar görüyoruz.
 
1.    TÜRKİYE’DE MUKİM KİŞİLER ARASINDA, BEDELİ DÖVİZ OLARAK YAHUT DÖVİZE ENDEKSLENMİŞ ŞEKİLDE MAL VEYA HİZMET SİRKÜLASYONU MÜMKÜNDÜR :
 
Bize göre, Türkiye’de yerleşik kişi, kuruluş veya firmalar, yine Türkiye’de yerleşik olanlara bedeli döviz olarak yahut dövize endeksli şekilde belirlenmiş mal veya hizmet tesliminde bulunabilirler. Bu konuda en ufak bir tereddüde gerek yoktur. Zira, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 4 üncü maddesinin (b) bendi şöyledir :
 
b) Türkiye’de yerleşik kişilerin beraberlerinde döviz bulundurmaları, bankalar, özel finans kurumları, yetkili müesseseler, PTT ile kıymetli maden aracı kuruluşlarından döviz satın almaları, dövizleri bankalarda açacakları döviz hesaplarında tutmaları, efektif olarak kullanmaları, bankalar ve özel finans kurumları vasıtasıyla yurt içinde ve yurt dışında tasarruf etmeleri serbesttir.”
 
Türkiye’de yerleşik bir kişi yabancı parayı nakden veya hesaben serbestçe Türkiye’de tasarruf edebildiğine (verebildiğine) göre, Türkiye’de mukim muhatabı da aynı yabancı parayı nakden veya hesaben kabul edebilir.
  
Zaten uygulamada çok yaygın bir şekilde mal ve hizmet fiyatları veya bedelleri döviz olarak veya dövize endeksli olarak belirlenip, bu bedeller döviz olarak veya bu dövizin karşılığını teşkil eden TL. veya bir başka değer olarak ödenmektedir. 32 sayılı Kararın yürürlüğe girdiği 11.8.1989 tarihinden bu yana hiç kimsenin döviz üzerinden fiyat belirlediği, döviz ödediği veya döviz tahsil ettiği için kambiyo kovuşturmasına uğradığı görülmüş değildir. Yargı mercilerinin döviz üzerinden belirlenmiş olan kira sözleşmelerine itibar ediyor olması da bu görüşümüzü desteklemektedir. Öte yandan, döviz cinsinden alacakların “döviz” olarak takibe konu edilmeleri de mümkündür. Her ne kadar Kambiyo Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’de mukim kişilerin mal ve hizmet satışları karşılığında döviz kabul edemeyecekleri şeklinde bir görüşüne rastlanmış ise de, bu görüşün 32 sayılı Karara uymadığı açıktır.
 
2.    VERGİ MÜKELLEFLERİNİN CARÎ KUR BELİRLEME HAKLARI VARDIR. ASLOLAN CARÎ KURDUR. RESMİ KUR, CARÎ KURUN BELLİ OLMADIĞI HALLERDE DEĞERLEME İÇİN YASAL ÖLÇÜ OLARAK KULLANILIR :
 
Türkiye’de yerleşik kişiler satışını yaptıkları mal veya hizmetlerin bedelini döviz olarak veya belli bir dövize endeksli olarak belirleyebilecekleri gibi, bu dövizin Türk Lirasına veya başka bir dövize döndürülmesinde uygulanacak kuru da (muvazaa olmamak kaydıyla) serbestçe belirleyebilirler. Taraflarca mutabık kalınan bu carî kur, vergi matrahlarının tespitinde de (muvazaa olmamak kaydıyla) geçerli olur. Başka bir anlatımla Merkez Bankasınca belirlenip Resmî Gazetede yayımlanan kurlar, Merkez Bankasının uygulayacağını ilan ettiği kurlar olup, vergi mükelleflerinin carî kurun belli olduğu hallerde bu resmî kura uymak mecburiyetleri yoktur. Resmi kur sadece carî kurun belli olmadığı hallerde vergi matrahlarının tespiti için yasal ölçü teşkil eder. Nitekim bankalar kendi işlemlerinde resmî kura uymayan kurlar uygulayagelmişlerdir. Tarafların kendi rızaları ile resmî kura itibar etmelerine de herhangi bir engel yoktur. Zaten kurların böyle şiddetli sıçramalar göstermediği dönemlerde döviz üzerinden işlem yapan taraflar ayrıca carî kur belirleme ihtiyacı duymaksızın resmî kuru carî kur olarak benimsemişlerdir.
 
Bu durum, kişilerin akit yapma serbestilerinin doğal bir sonucudur. Başka bir anlatımla, kişiler sözleşmelere konu bedeli, resmi kurun dışında bir kura itibar ederek, serbestçe belirleyebilirler.
 
KDV Kanununun 26 ncı maddesi şöyledir :
 
Madde 26- Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz,vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki carî kur üzerinden Türk parasına çevrilir. Cari kuru belli olmayan dövizlerin Türk parasına çevrilmesine ilişkin esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığı belirler.”
 
Görüldüğü gibi bu madde, bedelin döviz ile hesaplanabileceği gerçeğini ikrar etmekten başka, carî kurun (taraflarca mutabık kalınan ve uygulanan kurun) ön planda geldiğini, resmî kurun, carî kurun belli olmadığı hallerde vergi matrahını tespit için ölçü olarak kullanılacağını açıkça ifade etmektedir.
 
ÖRNEK :
 
Türkiye’de mukim bir firma 15 Aralık 2000 de 1000 $ + KDV bedel taşıyan bir fatura kesmiştir. Fatura tutarının KDV kısmı 25 Ocak 2001 de TL. olarak, KDV hariç bedel ise, 15 Nisan 2001 de ödenecektir. Taraflar bu satış esnasında carî kur belirlememişler, zımnen resmî kura itibar etmişlerdir. (Fatura üzerinde sadece 1000 $ bedel ve 170 $ KDV gösterilmiş bunun TL. karşılığı hakkında hiçbir açıklama yer verilmemiştir.)
 
Bu örnekte satıcı KDV tutarını, KDV Kanunu’nun 26 ıncı maddesi uyarınca, KDV nin doğduğu tarih olan 15 Aralık 2000 de geçerli TCMB döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek TL. alacakları arasına ve  Aralık ayı KDV beyannamesine dahil edecektir. (KDV nin de 170 $ tutarlı döviz alacak olarak kabulüne engel yoktur.) Alıcının KDV indirim hakkı da aynı şekilde hesaplanır ve kullanılır.
 
Cari kur belirlemesi yapılmadığı için 31.12.2000 tarihindeki 1000 $ alacak bu tarih itibariyle geçerli TCMB döviz alış kuru üzerinden taraflarca değerlenecek, bu değerlemeden doğan kur farkları ilgili hesaplara kaydedilecektir.
 
Şubat ayında kurun dalgalanmaya bırakılması üzerine, alıcı 1000 $  döviz borcunu 1 $ = 800.000 TL. sabit kur üzerinden ödemeyi teklif etmiş ve satıcı bu teklifi kabul etmiştir. Söz konusu kur sabitlenmesine ilişkin yazışma Mart ayı içinde yapılmıştır. Bu durumda taraflar geçici vergi açısından 31 Mart tarihli kur değerlemelerini yaparken bu sabit kura itibar edebilmelidirler.  Başka bir anlatımla tarafların 31 Mart itibariyle hesaplayacakları kur farkı, 2000 sonundaki resmî kur ile yeni tesbit olunan carî kur arasındaki fark şeklinde yani (800.000 - 671.765 ) x 1000 = 128.235.000 TL. olabilmelidir. 15 Nisanda yapılan tahsilat 800 milyon TL. olarak gerçekleştiği için, 31 Mart – 15 Nisan döneminde kur farkı oluşmayacaktır. 
 
Bu örneğimizdeki ve benzer birçok örnekteki, resmî kurun altındaki kur tespitleri veya kur sabitlemeleri, muvazaa hali olmadığı sürece, vergisel açıdan da doğrudan itibar edilmesi gereken işlemlerdir.
 
Başka bir anlatımla, alacaklının döviz alacağını, resmî kurun altındaki bir kur üzerinden TL. olarak tahsil etmeye razı olması, sadece carî kur belirleme işlemidir. Bu işlemin Vergi Usul Kanununun 324 üncü maddesindeki alacaktan vazgeçme işlemi ile hiçbir ilgisi yoktur.  
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı