Firmaların işine yarayabilecek gerektiği zaman
bağımsızca düşünebilecek ve karar verebilecek bazı kişilerin yönetim kurulunda
olmasında fayda gördüğüne dikkati çeken Akgiray şöyle konuştu: "Artık bunu
duyduk duymadık kimse kalmasın mesajı verilmiş oldu. Eminim ki önümüzdeki
yıllarda firmalarımız eş dost zincirini kırıp biraz daha bağımsız kararlar
verebilecek. Hatır var tabii, on yıldır abimiz yönetim kurulunda ona 'haydi git'
denemez. Biraz daha dursa olur mu? Olur ama hep olmaz. Bir şey başladı gibi
anlaşılıyor, arkası gelirse... Bizim öngörümüz denetim komitesinin hepsinin
bağımsız üyelerden oluşmasını öngörüyor. Şirket büyük küçük olsun en az iki
bağımsız üye olsun dedik ki bir komite olduğunun anlamı olsun. Burada bir
problem var tabii ki, teorik düşünün. Yönetim kurulu var, bağımsız üyeler var.
Bağımsızlar hakikaten bağımsız. Denetim komitesini de onlar oluşacak ve tüm
sorumluluk yönetim kurulunda olacak. Önümüzdeki dönemde yönetim kurulu
oluştururken bağımsız üyelerini iyi seçmeli. Kararı sen ver sorumluluk bende
kalsın öyle olmaz. Acelemiz yok ama bu kültür zamanla oluşacak.'
"2008
yılında toplam pazar içinde düzenlenmeyen pazarın oransal büyüklüğü
arttı"
Dünyanın da denetleme komiteleri üyelerinin bağımsız olması
yönünde gittiğini ifade eden Akgiray, dünyadaki örnekleri şöyle anlattı:
"ABD'deki tüm denetim kurulu üyelerinin bağısız olması şartı var. Avrupa Birliği
her zamanki gibi large davranıyor. 'Bir kişi olsa yeter' diyor. Orada değişik
bir etkiler kümesi kararları var. Uzak Doğu'da ağırlıkla Hong Kong ve Malezya
vs. ülkelerde tüm denetim komitesi üyeleri bağımsız üyelerden oluşuyor. 8-10
yıllık trende bakarsak herhalde Avrupa dahil birçok yerde denetim komitesinin
bağımsız kişilerden oluşması bir norm olacak gibi. Doğrusu da bu aslında. Çünkü
bağımlı denetim olmaz. Kimse bağımsız değil ama mümkün olduğunca en
azından."
Vedat Akgiray, Avrupa'da yakın vadede olası bir çözüm
görmediğini belirterek "Hep krizi konuştuk. Sanki hep bir ağızdan aşırı
borçlanma, hesapsız borçlanma suçlandı. Borçlanma oranlarının makul seviyelere
indirilmesi gerektiği söylendi. Sermayenin önemi vurgulandı. Bir de
düzenlenmeyen ve denetlenmeyen özellikle borsalarda büyük pazarlar oluştu, CDS
pazarı gibi vesaireler suçlandı. Düzenleyemeyince denetleyemiyorsun,
gözetleyemiyorsun, bir problem vukunda iş işten geçmiş oluyor. Özetle buraya
geldi" şeklinde konuştu. 2008 yılında toplam pazar içinde düzenlenmeyen pazarın
oransal büyüklüğünün arttığını, bütün her şeye rağmen ülkelerin bile
borçlanabilirliğinin sorgulanmasına rağmen global olarak bakıldığında toplam
borçlanma oranların da arttığına değinen Akgiray, "Bir takım hastalıkları teşhis
ettik konuştuk. Bir şeyler yapalım diye uğraşıyor herkes, bir yandan da problem
olarak gördüğümüz sorun da büyüyor" dedi.
Kaynak: Dünya Gazetesi