ANKARA - Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini
yayınladı. Kurul, toplantıda fiyat istikrarı ve finansal istikrara ilişkin
gelişmeleri değerlendirdi. Enflasyon konusunda toplam talep görünümü, çıktı
açığı göstergeleri ve maliyet unsurları ele alınırken, makro finansal riskler
açısından özellikle krediler, cari denge ve reel kur gelişmeleri
değerlendirdi.
Kurul, talep yönlü unsurların enflasyondaki düşüşü desteklediği
değerlendirmesinde bulunduğunu ve yılın üçüncü çeyreğinde toplam talebin büyüme
hızında kayda değer bir yavaşlama gözlendiğini; bunun büyük ölçüde özel kesim
nihai yurt içi talebindeki gelişmelerden kaynaklandığını ifade etti. Yılın son
çeyreğinde yurt içi talepte bir miktar toparlanma beklense de, toplam talep
koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin süreceği tahmin etti.
İşlenmemiş gıda fiyatları ekim enflasyon raporu tahminine kıyasla
daha düşük bir düzeyde gerçekleşecek
Kurul, maliyet yönlü unsurların da enflasyondaki düşüşe katkıda bulunduğu
değerlendirmesinde bulundu. Döviz kuru ve emtia fiyatlarının son dönemdeki
istikrarlı seyrinin etkisiyle, 2011 yılındaki maliyet artışlarının yıllık
enflasyon üzerindeki birikimli yansımaları kademeli olarak ortadan kalktı.
Nitekim temel mal fiyatlarının yıllık artış oranında yılbaşından bu yana
belirgin bir düşüş gözlendi. Hizmet enflasyonu ise genel eğilim olarak ılımlı
bir seyir izledi.
Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki
olumlu seyrin de katkısıyla enflasyonun yıl sonunda Ekim Enflasyon Raporu
tahminine kıyasla daha düşük bir düzeyde gerçekleşeceğini öngördü. Bununla
birlikte, yönetilen veya yönlendirilen fiyatlar ve enerji fiyatlarındaki
artışların dolaylı etkileri orta vadeli enflasyon görünümü açısından yakından
izlendi.
Kurul, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla talep kompozisyonundaki dengelenmenin
ve cari dengedeki iyileşmenin sürdüğünü, kredilerin finansal istikrarla uyumlu
olarak makul oranlarda büyüdüğünü ifade etti. Reel döviz kurunda ise yılbaşından
itibaren gözlenen değerlenme eğiliminin finansal istikrar açısından yakından
izlenmesi gerektiği belirten Kurul, uygulanan dalgalı kur rejiminde döviz
kurunun seviyesine dair herhangi bir taahhüt olmadığını hatırlattı. Kurul,
iktisadi temellerden aşırı sapma durumlarına karşı gerektiğinde tedbir
alınmasının makroekonomik ve finansal istikrar açısından önemli olduğuna vurgu
yaptı.
Kurul, yeni politika bileşimi çerçevesinde kredi gelişmelerine ayrı bir önem
atfetti. Özellikle küresel ekonominin zayıf seyrettiği mevcut konjonktürde,
toplam talebin hem seviyesinin de hem de kompozisyonunun arzu edilen yönde
ilerlemesi için kredilerdeki ılımlı artışların korunmasının önemli olduğu
belirtildi. Bu bağlamda, yıllık kredi artış oranının yüzde 15’leri aşmamasının
fiyat istikrarını ve finansal istikrarı destekleyeceği vurgulandı.
ROK artırılırken faiz koridorunun daraltılması finansal istikrarı
destekleyecek
Kurul, son dönemde Türkiye ekonomisine yönelik risk iştahının göreli olarak
iyileşmesinin rezerv opsiyonu katsayılarının sınırlı oranda artırılmasına imkan
verdiğini belirtti.
Öte yandan, gerek risk algılamalarındaki iyileşmenin gerekse rezerv opsiyonu
mekanizmasının devreye girmesinin geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı kısmen
azalttığı belirtildi.
Bunun yanı sıra, ticari kredilerdeki ılımlı seyrin de faiz koridorunun üst
sınırının ölçülü oranda indirilmesine olanak tanıdığı ifade edildi. Bu
çerçevede, Kurul, rezerv opsiyonu katsayıları artırılırken faiz koridorunun
ölçülü olarak daraltılmasının finansal istikrarı destekleyeceği
değerlendirmesinde bulundu.
Küresel ekonomiye dair belirsizliklerin sürmesi nedeniyle para politikasında
her iki yönde de esnekliğin korunmasının uygun olacağı belirtildi. Bu
doğrultuda, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon
beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek, Türk Lirası fonlama
miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacak.
Kurul, bütün bu değerlendirmeler ışığında, önümüzdeki dönemde finansal
istikrar açısından gerekli görülmesi halinde, politika faizinde ve gecelik
borçlanma faizinde ölçülü bir indirimin gündeme alınabileceği ifade etti.
Kaynak:Dünya Gazetesi