|
|
|
|
|
İslam ülkeleri ile ticarete yeni rota gerek
|
|
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye'nin
İslam ülkeleri ile olan ticari ilişkilerini değerlendirdi.
İSTANBUL - Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, dünya gayrisafi milli
hasılası 70 trilyon olarak kabul edildiğinde İslam ülkelerinin bu hasılasının
onda birini ürettiğini belirterek, "Ancak en zengin İslam ülkesi ile en fakir
olanı arasındaki 220 katlık gelir dağılımı uçurumu bulunmaktadır" dedi.
Hilton Otel'de düzenlenen İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası'nın (ICCIA)
15. Yönetim Kurulu Toplantısı'nda konuşan Yazıcı, toplantıya katılan ülkelerin
aynı coğrafyanın, aynı medeniyetin, aynı inancın mensupları olduğunu
söyledi.
Yazıcı, "İslam ülkeleri ile de yeni yollar, yeni ticaret rotaları
belirlemeliyiz. Üretimin merkezi doğuya kayıyor. İslam ülkelerinin bu üretimden
gerekli payı alması için erken hareket etmek faydalıdır" diye konuştu.
Yazıcı, İslam ülkelerinin toplam milli gelirinde, 2002-2011 arasında
düzenli bir artış görüldüğünü vurgulayarak, 2002 başında 1,7 trilyon dolar olan
milli gelirin, 2011'de 5,7 trilyon dolara yükseldiğini söyledi.
İslam ülkelerinin bugün, dünya nüfusunun beşte birinden fazlasını
oluşturduğuna vurgu yapan Yazıcı, "Dünya gayrisafi milli hasılası 70 trilyon
olarak kabul edildiğinde İslam ülkeleri bu hasılanın onda birini üretmektedir.
2007-2011 arasında İslam ülkelerinde kişi başına milli gelir 4 bin 724 dolardan,
5 bin 507 dolara çıkmıştır. Bu, beş senede ortalama yüzde 20'lik bir artış
yaşandığını göstermektedir. Ancak en zengin İslam ülkesi ile en fakir olanı
arasındaki 220 katlık gelir dağılımı uçurumu bulunmaktadır. Kişi başına 53 bin
dolar gelirin düştüğü Katar en zengin İslam ülkesidir. Kişi başına sadece 177
dolar milli gelir düşen Etiyopya ise en fakir ülkedir" şeklinde konuştu.
Yazıcı, bunun temel sebeplerinden birinin İslam ülkeleri arasındaki ticaret
hacminin yeterince gelişmemesi olduğunu ifade ederek, İslam ülkelerinin
birbirleriyle olan ticaretinin toplam dış ticaretlerinin ancak yüzde 17'sine
karşılık geldiğini kaydetti.
İslam ülkeleri dünyada, petrolün yüzde 65'ini
üretiyor"
Bakan Yazıcı, İslam ülkelerinin dünyada, petrolün yüzde 65'ini, doğalgazın
yüzde 51'ini, doğal kauçuğun yüzde 70'ini, kalayın yüzde 52'sini, hurmanın yüzde
93'ünü, Hindistan cevizinin yüzde 33'ünü, buğdayın yüzde 15'ini, pirincin yüzde
17'sini ve baharatın yüzde 39'unu ürettiğini söyledi.
Sektörel olarak bakıldığında sanayi sektörünün İslam ülkelerinin toplam
gayrisafi milli hasılasının yüzde 42,8'ni oluşturduğunu anlatan Yazıcı, şöyle
konuştu:
"Bunun da toplam gelirlere katkısı yüzde 37,4'tür. Buradan üç sonuç
çıkarabiliriz; İslam ülkeleri toplam milli gelirinin yarısına yakınını sanayi
sektörü eliyle elde etmektedir. Toplam gelirlerinin yaklaşık yüzde 40'ını sanayi
sektörü oluşturmaktadır. Milli gelire katkısı bakımından sanayi sektörü ilk
sırada yer almaktadır. 2008 Küresel Gıda Krizi ve 2009 Küresel Mali Krizi
sonrasında, İSEDAK Ekonomik Zirvesi, tarım alanında işbirliğine öncelik
verilmesini kararlaştırmıştır. Bu ekonomik zirve neticesinde İSEDAK (İslam
İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi) bünyesinde,
tarım sektörüne yönelik bu alanda gıda güvenliği programları geliştirmek üzere
bir Görev Gücü oluşturulmuştur.
İSEDAK Görev Gücü, yetkilerine paralel olarak, şimdiye kadar sekiz kez
toplanmıştır. Görev Gücü, üye ülkeler arasında tarım, kırsal kalkınma ve gıda
güvenliği konusunda işbirliği için taslak çerçeve oluşturmuştur. Söz konusu
çerçeve belgesi İSEDAK çatısı altında tarım alanında işbirliği için önemli bir
belge olarak memnuniyetle karşılanmıştır."
"Yoksullukla savaşmada önemli adımlar atıldı"
Yazıcı, bunun yanı sıra 2012 içerisinde gıda güvenliği programına yönelik
olarak İslam Kalkınma Bankası, Uluslararası Gıda Örgütü ve Uluslararası Tarımsal
Kalkınma Fonunun arasında 1,5 milyar dolarlık finansman anlaşması imzalandığını
kaydetti.
Bu imzalanan finansman anlaşması ile yoksullukla savaşmada ve gıda
güvenliğini sağlamada önemli adımlar atıldığını vurgulayan Yazıcı, "Bu noktada
şuna dikkati çekmekte fayda var, dünyada 'en az gelişmiş ülkeler' olarak
sınıflandırılan 48 ülkeden 22'si İslam coğrafyasında yer almaktadır. 'Düşük
gelirli gelişmekte olan ülkeler' olarak sınıflandırılan 60 ülkeden 28'i, 'ağır
şekilde borçlu yoksul ülkeler' olarak sınıflandırılan 40 ülkenin 22'si, 'düşük
gelirli yiyecek sıkıntısı çeken ülkeler' olarak sınıflandırılan 70 ülkenin 33'ü
İslam coğrafyasındadır" diye konuştu.
Yazıcı, bunun yanında 'gelişmekte olan ülkeler' kategorisinde bulunan ama
başlıca petrol ve gaz ihracatçısı olan 12 ülkenin 10'unun da tezat teşkil edecek
şekilde İslam coğrafyasında yer aldığının altını çizerek, "Bu da İslam ülkeleri
arasında dayanışmanın geliştirilmesi ve dolayısıyla yoksullukla mücadeleye katkı
sağlanması için daha yakın işbirliği ortamının oluşturulmasının önemini ortaya
koymaktadır"dedi.
Türkiye ihracatın yüzde 36'sını İslam ülkelerine
gerçekleştirdi
Hayati Yazıcı, Türkiye'nin 2012'de ihracatının yüzde 36'sının yani 55,3
milyar dolarının İslam ülkelerine gerçekleştirildiğini belirterek,
"İthalatımızın ise yaklaşık yüzde 13'ünü yani 31,7 milyar dolarını İslam
ülkelerinden yaptık. Yani dış ticaretimizin yaklaşık yüzde 23'ünü İslam ülkeleri
ile gerçekleştirdik" dedi.
Yazıcı, bu hasılanın yüzde 34'ünü 5,7 milyar nüfusa sahip gelişmekte olan
ülkeler, yüzde 4'ünü de 300 milyon nüfusa sahip geçiş aşamasında olan ülkelerin
aldığını belirterek, en az gelişmiş ülke grubunda yer alan 850 milyon nüfusa
sahip ülkelerin ise dünya hasılasının sadece yüzde 1'ini paylaştığını
kaydetti.
Bakan Yazıcı, 1,6 milyarlık nüfusu ile dünya nüfusunun yüzde 22'sini
oluşturan İslam ülkelerinin ise dünya hasılasının yüzde 8,2'sini yani 5,7
trilyon doları paylaştığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dünya Bankası'nın son hesaplamalarına göre İslam coğrafyasında yaşayan
yaklaşık 351 milyon insan, yani İslam ülkelerinin toplam nüfusunun yüzde 22'si,
aşırı yoksulluk olarak isimlendirilen, günlük 1,25 dolar olan yoksulluk
sınırının altında bulunmaktadır. 640 milyon insan İslam ülkeleri toplam
nüfusunun yüzde 45'i ise günlük 2 dolar olan yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır.
Bu veriler bize şunları söylemektedir; Biz insan olarak bu dünyaya bir
misyonla bir görevle geldiğimizin şuurundayız. Bugün tüm dünyayla komşuyuz.
Somali'de bir baba evlatlarının birkaçını kurtarmak için diğerlerini ölüme terk
ediyorsa, Afrika'daki anneler 'evladım tabağındakini bitir' diyemiyorsa, bizim
çocuklarımız da biz de tok geziyorsak, bunun hesabını veremeyiz. Bizler lüks
tüketimin peşindeysek bunun hesabını veremeyiz. Biz sadece kendi yakın çevremize
bakıp hayatımıza devam edemeyiz. Müslüman ülkelerin kiminde kan ve gözyaşı
durmuyor. Diğer bir kısmı ise açlıkla fakirlikle mücadele ediyor.
Bu coğrafyanın kaderi artık değişmeli"
Yazıcı, dünyanın en yüksek yıllık gelirine sahip olan ülkelerin yine İslam
ülkeleri olduğuna vurgu yaparak, "Komşusu açken tok yatmayanlar nerede? Bu
coğrafyanın kaderi artık değişmeli. Hepimiz sorumluyuz. Şahit olduğumuz her
kötülükle mücadele etmekle sorumluyuz. Biz ticareti sadece kar amacıyla
yapamayız. Biz sadece ekonomimiz gelişsin diye faaliyette bulunamayız. Biz
yaptığımız her işin öncesini, sonrasını ve bir hesabının olduğu şuuruyla hareket
ederiz. Biz aramızda işbirliğini, ticareti güçlendirmekten sorumluyuz" diye
konuştu.
Dünya ticaretinin yapısına bakıldığında ihracatın yüzde 53'ünün gelişmiş
ülkeler, yüzde 43'ünün gelişmekte olan ülkeler ve yüzde 4'ünün de geçiş ülkeleri
tarafından gerçekleştirildiğinin görüldüğünü kaydeden Yazıcı, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Ülke grubu olarak en çok ihracat yapan grup, ağırlıklı olarak imal edilmiş
ürün ihracatçısı durumunda ülkelerdir. Bunlar toplam ihracatın yüzde 69'unu yani
12,4 trilyon dolarını gerçekleştiriyor. Petrol ve gaz ihracatçısı konumundaki
ülkelerin ihracatı dünya ihracatının yüzde 12'sini yani 2,2 trilyon doları
oluşturuyor. Ekonomik birlikler açısından baktığımızda, Asya Pasifik Ekonomik
İşbirliği (APEC) üyesi ülkeler toplam dünya ihracatının yüzde 47'sini, AB üyesi
ülkeler yüzde 33'ünü, İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri ise sadece yüzde
12'sini 2,25 trilyon doları gerçekleştirmektedir.
İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri 2,25 trilyon dolarlık ihracatının
yaklaşık yüzde 15'ini kendi aralarında, yüzde 85'ini ise örgüt dışında kalan
diğer ülkelere gerçekleştirmektedir. APEC (Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği) ve
AB gibi teşkilat üyelerine baktığımızda ise ihracatlarının yaklaşık yüzde 65'ini
birlik içindeki ülkelere gerçekleştirdiklerini görüyoruz. İslam ülkeleri 1,7
trilyon dolarlık ithalatın yüzde 80'ini diğer ülkelerden, ancak yüzde 20'sini
İslam ülkelerinden gerçekleştirmektedir."
"Arap dünyası ile siyasi ve ekonomik ilişkilerde atılım
kaydettik"
Yazıcı, APEC ve AB gibi teşkilat üyelerine bakıldığında ise ithalatlarının
yaklaşık yüzde 60'ını birlik içindeki ülkelerden gerçekleştirdiklerinin
görüldüğünü söyledi.
Türkiye'nin 2012'de ihracatının yüzde 36'sının yani 55,3 milyar dolarının
İslam ülkelerine gerçekleştirildiğini belirten Yazıcı, "İthalatımızın ise
yaklaşık yüzde 13'ünü yani 31,7 milyar dolarını İslam ülkelerinden yaptık. Yani
dış ticaretimizin yaklaşık yüzde 23'ünü İslam ülkeleri ile gerçekleştirdik. Son
yıllarda Arap dünyası ile gelişen siyasi ilişkilerimizle beraber, ekonomik
ilişkilerimizde de büyük bir atılım kaydettik. Bugün, 2000'in üzerinde Arap
ülkeleri menşeli şirket, Türkiye'de birçok alanda yatırım yaparak, hem kendi
ülke ekonomilerine, hem Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyorlar" diye
konuştu.
Yazıcı, aynı şekilde birçok Türk müteahhitlik şirketinin de Arap
ülkelerinde başarılı inşaat projelerine imza atarak o ülkelerle olan
ilişkilerimizi daha da güçlendirdiğini söyledi.
Yazıcı, kültürel ve sosyal münasebetler gibi iktisadi ilişkilerin de
geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Bu yolda sağlam, somut adımlar atarak
işleyen mekanizmalar geliştirmeliyiz. Tüm İslam ülkelerinin daha çok ticaret
yoluyla gelişmelerine katkı sağlamanın yollarını birlikte açmalıyız. 1,6
milyarın üzerinde Müslümanı barındıran İslam ülkelerinin dünya hasılasından hak
ettiği payı alarak vatandaşlarına daha müreffeh daha adil daha insani bir yaşam
sunmalarını sağlamak hepimizin vicdani sorumluluğudur" diye konuştu.
"Geliri artık daha dengeli dağıtıyoruz"
Bakan Yazıcı, Türkiye'nin hızla büyüyen ekonomisiyle, Arap yatırımcılar
için son derece karlı imkanlar sunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Son 10 yılda muazzam bir büyüme hızı yakalayan Türkiye, dünyanın en büyük
17'inci, Avrupa'nın en büyük 6'ıncı ekonomisi konumuna yükseldi. Küresel finans
krizinden en hızlı çıkan ülkelerden biriyiz. OECD'nin yaptığı tahminlere göre
Türkiye 2011-2017 yılları arasında yılda yaklaşık ortalama yüzde 6,7 büyüme
oranı ile OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomi olacak. Türkiye olarak
sağladığımız makroekonomik istikrar, güçlü kamu maliyemiz, güçlü bankacılık
sistemimiz ve güçlenen piyasa ekonomimiz ile küresel krizden çok az
etkilendik.
2011'de 1 trilyon 298 milyar lira olan Gayrisafi Yurtiçi Hasılamızı 2012'de
1 trilyon 435 milyar lira olarak beklemekteyiz. 2013'te ise hedefimiz 1 trilyon
571 milyar dolardır. Kişi başına gelirimiz 2011'de 10 bin 469 dolar olarak
gerçekleşmiştir. Tahminimiz 2012'de bu rakamın 10 bin 673 dolar olarak
gerçekleşmesidir. 2013 için ise 11 bin 318 dolar, 2014'te de 11 bin 982 dolar
olarak tahmin ediyoruz. Geliri artık daha dengeli dağıtıyoruz.
Gelecekte ekonominin merkezi yine Asya olacak"
Yazıcı, dünya genelinde uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin 2011'de
bir önceki yıla göre yüzde 16,5 artışla 1 trilyon 500 milyar dolara yükseldiğini
vurgulayarak, "Türkiye'ye yabancı yatırım girişleri 2011'de bir önceki yıla göre
yüzde 76 artışla 15 milyar 900 milyon dolara yükselmiştir. Bu rakam ile Türkiye,
dünya genelinde en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken 23'üncü ülke
olmuştur" dedi.
Batı Asya ülkeleri arasında en fazla Uluslararası Doğrudan Yatırım çeken
ülkenin ise Suudi Arabistan olduğunu dile getiren Yazıcı, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Türkiye ise bu bölgede 2. sırada yer almıştır. Türkiye, Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Güven Endeksi'ne göre, 2012'de doğrudan yabancı yatırım için en cazip
ülkeler listesinde 13. sırada yer almaktadır. Uluslararası yatırımların
artmasında Türkiye'nin lojistik alanında kaydettiği gelişmeler de etkili
olmuştur. Dünya Bankası'nın 2012 Lojistik Performans Endeksi'nde 12 basamak
birden yükselerek 27'nci sırada yer almıştır. Bu yükseliş aslında Türkiye'nin
coğrafi avantajının yanı sıra lojistik hizmetlerde de uzmanlaştığının
göstergesidir. Ülkemizin bölgede önemli bir lojistik üs ve dağıtım merkezi
olması için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bu kapsamda makroekonomik ve uluslararası
stratejiler oluşturuyoruz. Buna yönelik sınır ötesi işbirliği politikaları
geliştiriyoruz. Mısır üzerinden Afrika'ya, Ortadoğu üzerinden Hint Okyanusu'na
ve Orta Asya üzerinden Çin'e uzanan yeni ticaret otoyollarını canlandırmak için
çalışıyoruz."
"Üretimin merkezi doğuya kayıyor"
Hayati Yazıcı, gelecekte ekonominin merkezinin yine Asya olacağını
belirterek, "Bugün yaklaşık 36 trilyon dolar olan dünya toplam dış ticaret
hacminin yüzde 24'ünü İpek Yolu ülkeleri gerçekleştirmektedir. Son 10 yılda bu
ülkelerin ticaret hacmi 4 katına çıkmıştır. İpek Yolu Ülkeleri arasındaki
ticaretin kolaylaştırılması ve geliştirilmesinde gümrük idarelerinin rolünü
arttırmak üzere ortak çalışmalar yapıyoruz. İslam ülkeleri ile de yeni yollar,
yeni ticaret rotaları belirlemeliyiz. Üretimin merkezi doğuya kayıyor. İslam
ülkelerinin bu üretimden gerekli payı alması için erken hareket etmek
faydalıdır" diye konuştu.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak hedeflerinin Türkiye'nin, ticaretin en
kolay ve en güvenli yapıldığı ülke olmasını sağlamak olduğunu belirten Yazıcı,
bu vizyonla gerçekleştirdikleri yeniliklerle ihracatta gümrük beyanname işlem
sürelerinde oldukça büyük aşamalar kaydedildiğini söyledi.
Kaynak: Dünya Gazetesi
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.
|
|
ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi
|
|
Excel Dokümanı
|
|
|
|
|
|
|
|