Döviz kurlarında yakın zamanda yaşanan aşırı hareketlilik ve yeni ÖTV düzenlemesi otomotiv distribütörlerini zor durumda bıraktı.
ANKARA - Döviz kurlarında yakın zamanda yaşanan aşırı hareketlilik ve Özel Tüketim Vergisinde (ÖTV) yapılan yeni düzenleme, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren distribütör firmalara çifte sıkıntı yaşattı.
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Genel Koordinatörü Hayri Erce, bu yılın başından itibaren döviz kurlarında yüzde 20-25 civarında artış yaşandığını belirterek, mayıs sonrasında hızlanan kur artışlarının otomotiv sektöründeki maliyetlendirmeyi ve tahmin yapma ortamını zorlaştırdığını söyledi.
Bu durumun ithalat yapan firmaları direk etkilemesinin yanı sıra döviz endeksli girdiler ile üretim yapan firmaların da maliyet yapılarını olumsuz etkilemeye devam ettiğini kaydeden Erce, "Sektörde faaliyet gösteren firmalar, döviz hareketliliğinden kaynaklanan maliyet artışlarını bir miktar verimlilik artışı bir miktar da ana firmalar ile görüşerek düşürmeye çalışmaktadırlar. Bu belirsiz ortam, karlılığı düşürmekte ve pazardaki ürünlerin fiyatlarının artmasına neden olmaktadır" dedi.
"Satışlar 1600 cc segmentinin altına kayacak"
Döviz kurlarındaki hareketliliğin yanında ÖTV'deki yeni düzenlemelerin de pazarı olumsuz etkilediğini dile getiren Erce, şunları kaydetti:
"Kısa vadede ÖTV artışını firmalar kendileri karşılarken müşteri iptalleri de artmıştır. Artan kurlar ve ÖTV oranları ile 2012'ye yönelik pazar tahminleri, yerini büyüme yerine daralmaya bırakmıştır. Düzenlemelerin 2000 cc üzerindeki araçların satışını durdurma noktasına getireceğini, 1600-2000 cc arasındaki araç satışlarının yavaşlayacağı ve büyük ölçüde 1600 cc segmentinin altına kaymasına yol açacağı görüşündeyiz."
ÖTV artışlarının, hafif ticari araçlar açısından etkilerini de değerlendiren Erce, geçen yıl hafif ticari araç üretimi kapasite kullanım oranının yüzde 74 seviyesine ulaşarak ciddi bir artış gösterdiğine ve iç pazar satışlarının yüzde 60'ını yerli araçların oluşturduğuna dikkati çekerek, "Ancak bu grupta ÖTV oranının yüzde 10'dan yüzde 15'e yükseltilmesinin rekabet edebilirliği olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir" diye konuştu.
Üretimde "küresel oyuncu" durumundaki ülkelerin iç pazarları hakkında da bilgi veren Erce, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2010 yılında Amerika 11 milyon 785 bin adet, Japonya 4 milyon 942 bin adet, Almanya 3 milyon 186 bin adet, Fransa 2 milyon 705 bin adet, İtalya 2 milyon 151 bin adet ve Kore 1 milyon 540 bin adet araç satışı ile çok büyük iç pazar adetlerine sahip. Ülkemiz iç pazarı ise 2010 yılında 793 bin adet ile 18'nci sırada yer alıyor.
Dünya ve Avrupa ile ülkemizdeki araç sahipliği oranlarına baktığımızda da; Türkiye, bin kişiye düşen 135 araç ile Batı Avrupa ülkeleri ortalaması olan 606'nın çok gerisinde. Doğu Avrupa ortalaması ise 310 adet. Kore'de bin kişiye düşen araç sayısı ise 332. Bu rakamlardan da görüleceği üzere, Türkiye otomotiv pazarı potansiyelinin çok gerisinde bulunuyor. Diğer yandan, Türkiye'de otomobil kullanabilecek genç nüfusun payı göz önüne alındığında Avrupa ortalamalarının çok üzerinde bir orana sahip."
İç pazarı otomotiv sektöründe küresel oyuncu durumundaki ülkelerin seviyesine taşıyacak teşvik ve uygulamalara ihtiyaç duyulduğunu anlatan Erce, bu yüzden sektörün iç pazara odaklanması gerektiğini kaydetti.
Strateji belgesinin Türkiye'de otomotiv sektörünün gelişmesinde ve sektördeki çalışmaların daha ileri seviyelere ulaşmasında önemli rol oynayacağına inandıklarını belirten Erce, "Pazarımızı hedeflediğimiz seviyelere yükseltmek ve otomotiv yatırımlarını da ülkemize çekebilmek için çeşitli düzenlemeler gerekiyor. Diğer yandan araç parkımızın gençleştirilmesi de bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor" dedi.
Kaynak: Dünya Gazetesi