İSTANBUL/PARİS - Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Türkiye'nin
2012 yılında yüzde 3,3 seviyesinde, 2013 yılında ise yüzde 4,6 seviyesinde
büyüyeceği tahmininde bulundu. OECD'nin 2012 İlk Çeyrek Ekonomik Görünüm
raporunda, Türkiye'nin cari açığının GSYH'ye oranının 2012 yılında yüzde 8,9
seviyesinde, 2013 yılında ise 8,4 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Raporda,
Türkiye'de işsizlik oranının ise bu yıl 9,5, gelecek yıl ise yüzde 9,1 oranında
olması öngörülüyor.
Raporda, Türkiye'de kuvvetli iç talebi ve zayıflayan
dış talebi kontrol altında tutmayı amaçlayan politika tedbirlerini takiben
ekonomik aktivitenin 2011 yılının ikinci yarısında önemli derecede yavaşladığı
dile getirilirken, ekonomik büyümenin 2012 yılında güven ortamı ve uluslararası
şartlar düzeldikçe kademeli olarak iyileşmesi beklentisine yer verildi. Raporda,
Türkiye'nin 2012 yılı ekonomik büyümesinin yüzde 3,3 seviyesinde olması ve
büyümenin 2013 yılında tekrar hız kazanarak yüzde 4,6 seviyesinde ulaşması
beklentisi ifade edildi.
OECD raporunda, "Yüksek cari açığın daha
sürdürülebilir seviyelere doğru azaltılabilmesi için devlet politikasına yön
verenlerin ekonomik rekabeti göz ardı etmeden, iç talep büyümesini kontrol
altında tutmaya devam etmesi gerekmektedir" önerisine yer verildi. Raporda
Türkiye'nin ekonomik büyümesine ilişkin "Eğer Avro Bölgesindeki belirsizlikler
derinleşir, petrol fiyatları beklenenin üzerinde hızla yükselirse ya da
yatırımcının dengesizliklerden kaynaklı endişeleri artarsa, risk primleri de
artabilir, dış finansmanı bulmak zorlaşabilir ve büyüme daha düşük seyredebilir.
Diğer taraftan uluslararası ortam öngörülenden daha ılımlı seyrederse, büyüme
daha güçlü olabilir" ifadeleri yer aldı.
Raporun Türkiye'nin ekonomik
performansını özetleyen kısmında, şunlar ifade edildi: "Üretim ve iş piyasasında
yapısal reformları hızlandırmak, enflasyon baskısını yumuşatmak ve yeniden
dengelemek açısından yardımcı olacaktır. Ekonomideki belirgin yavaşlamadan
sonra, büyüme yeniden dengelenmeye başladı. Kriz sonrası hızlı toparlanma 2011
yılında yüzde 8,5 büyümeyle devam etti. Bununla birlikte, cari açık sürdürülemez
seviyelere yükseldi ve hükümet 2011 yılı ortasına doğru kredi genişlemesini ve
kamu tüketimini kontrol altına almak için tedbirler aldı. Sonuç olarak, iç talep
önemli derece de kız kesti."
Döviz kurundaki değer kaybının iç ve dış
taleplerin yeniden dengelenmesine yardımcı olduğuna işaret edilen raporda,
istihdam direnç göstermeye devam ederken, iş dünyası ve hane halkı güveninin
2012'nin ilk çeyreğinde arttığı, enflasyonun ise hedeflerin üzerinde seyrettiği
vurgulandı. Raporda, "Manşet enflasyon resmi hedef olan yüzde 5,5 seviyesinin
çok üzerinde seyrederek 2011'de hızla yükseldi. Bu büyük ölçüde döviz kurunun
dış ticaret üstündeki etkisinin, yükselen gıda fiyatlarının ve yapılan zamların
yansımasıydı. 2012 Nisan'ı itibariyle, manşet enflasyon yüzde 11,1 seviyesinde
ilerliyordu. Araştırma sonuçlarına göre, 2012 yıl sonu enflasyon oranının yüzde
5 hedefine rağmen yüzde 7,5 seviyelerinde olması bekleniyor" ifadelerine yer
verildi.
Cari açıkta tarihi rekor
OECD raporunda
cari açığa ilişkin, "Cari açık 2011 yılında gayri safi milli hasılanın yüzde
9,8;i gibi tarihi bir rekor seviyesine ulaşmış, fakat yükselen yakıt fiyatlarına
rağmen yılın ikinci yarısında azalmaya başlamıştır. Yabancı yatırım ve uzun
süreli finansman akış payındaki iyileşme sebebiyle, finansman bileşimdeki
gelişme 2011 yılı boyunca devam etti. Bununla birlikte, yabancı fonlama ihtiyacı
Türkiye'yi, sermaye piyasasındaki oynaklıklar ve yatırımcı duyarlılığındaki
değişiklikler karşısında hassas hale getirmektedir" denildi.
Türkiye'nin
mali politikalarına da değinen raporda, şu görüşler kaydedildi: "Rekabeti
zayıflatmadan enflasyonu azaltmak amacıyla 2010 yılının sonlarına doğru
uygulamaya konan mali çerçeve, iç talebi bankacılık düzenleyicisinin desteği ile
yumuşatacak makro-ihtiyati enstrümanlara dayanmaktadır. Aynı zamanda mali
politika, aktif likidite yönetimi, geniş faiz koridoru içerisindeki faiz
oranlarında ihtiyari değişiklikler ve döviz piyasası müdahaleleriyle, kurda uzun
süreli sürdürülebilir seviyelerden aşırı bir sapma oluşmasından da kaçınmaya
çalışmaktadır. Başlangıçta, temel endişe, cari açığı azaltma isteği
doğrultusunda kuru aşağıya doğru çevirebilmekti. Bununla birlikte 2011'in
sonlarında, öncelik aşırı değer kayıplarından korunmaya ve enflasyon ile ithalat
ve ihracat fiyatları arasındaki ilişkiye kaydırıldı." Mali sınırlamanın 2011
yılında iç talebin yavaşlamasına yardımcı olduğu belirtilen raporda, önümüzdeki
dönemde daha sıkı mali politikaların uygulanabileceği
vurgulandı.
Babacan'ın başkanlığında yarın
toplanacaklar
Öte yandan OECD Bakanlar Konseyi, yarın Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan'ın başkanlığında toplanıyor. Bu toplantıyla Türkiye, 2012
OECD dönem başkanlığını üstlenecek. İki gün sürecek toplantılara OECD'ye üye
olan ve bu kuruluşla yakın işbirliği içinde bulunan 60'a yakın ülkenin ilgili
bakanı katılacak. Bakanlar, sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması için
sosyal ve ekonomik alanda benimsenecek yeni yaklaşımları masaya
yatıracak.
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, bu yılki toplantıların
"hepimiz aynı gemideyiz" sloganıyla düzenlendiğini belirterek, "Bu sloganla
amacımız, ekonomik büyümenin artırılması için hep birlikte çalışmamız ve
kimsemin dışarıda kalmaması gerektiğinin altını çizmek"dedi. Toplantılarla
ilgili yazılı basın açıklaması yapan OECD Genel Sekreteri,"Hep birlikte daha iyi
yaşam için daha iyi politikalar oluşturmak için somut yanıtları araştıracağız.
Ekonomik büyüme ve rekabet gücünü artırırken, yapısal reformlarla istihdam
sorununu çözmenini yollarını ve iş gücüne yapılacak yatırımları gözden
geçireceğiz" ifadesini kullandı. Toplantılarda, OECD ülkelerinin bütçe
açıklarını kapatmak ve bütçe disiplini artırmak için yoğun önlemler almaya
çalıştığı dönemde, ekonomik büyüme ve istihdamını artırılması konularını
bakanlar tarafından tartışmaya açılacak.
Kaynak: Dünya Gazetesi