Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, finansal sektör için Türkiye'de düşük
vergilerle iyi bir iş ortamı bulunduğunu belirterek, "Birçok gelişmiş ülkede
vergiler er ya da geç artacak. Türkiye'de bütçe açığımız ve kamu borcumuz iyi
durumda olduğu için biz uzun bir süre daha vergileri düşük tutma lüksüne
sahibiz" dedi.
Babacan, İtalya'nın Como Gölü kıyısındaki Cernobbio
kasabasında düzenlenen "38. Yıllık Ambrosetti Forumu"nda Türkiye'nin ağırlıklı
olarak konuşulduğu bir toplantıda, küresel ekonomik kriz ortamında Türkiye'yi,
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki Arap Baharı'nda Türkiye'nin konumunu
anlattı.
Ali Babacan, yaptığı konuşmada, 2008 ve 2009 yıllarında yaşanan
krizden önce Türkiye'de bankacılık, sosyal güvenlik, sağlık, kamu mali yönetimi
ve kontrolü gibi alanlarda yapıldığını hatırlattı. Türkiye'nin son 10 yılda
yapılan bu reformlar sayesinde krizi bu alanlarda daha güçlü karşıladığını
söyledi. 2009 yılında kriz sırasında birçok ülkenin büyümeyi artırmak için
vergileri azaltarak mali canlandırma programları başlattığını ifade eden
Babacan, Türkiye'nin ise diğer ülkelerden farklı davrandığını, mali
konsolidasyon programı uyguladıklarını, harcamaları azalttıklarını ve yeni
vergiler getirdiklerini belirtti. Babacan, bu tedbirlerin sonucunda Türkiye'nin
2010'da yüzde 9,2, 2011 yılında ise yüzde 8,5 büyüdüğünü hatırlattı.
Son
yıllardaki büyümenin ve istihdam artışının özellikle özel sektör eliyle
sağlandığının altını çizen Babacan, sadece 2009 yılından bu yana 4 milyon
kişinin iş bulduğunu, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre,
Türkiye'nin en hızlı istihdam yaratan ülke olduğunu belirtti.
Türkiye'de
gelir dağılımının düzelmekte olduğunu, bankacılık sektörünün artık daha
güçlendiğini dile getiren Babacan, "Bir anlamda krizden önce gücümüz farklıydı,
kriz sırasındaki politikalarımız farklıydı ve elde ettiğimiz sonuçlar da
Avrupa'da yaşananlardan oldukça farklı oldu" dedi.
Babacan, uygulanan
politikaların Türkiye'yi sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokmayı amaçladığına
işaret ederek, "Bütün bu yaptıklarımız bir hükümet için siyasi olarak kolay
şeyler değil. Özellikle tüketimin iyi gittiği, tüketicilerin mutlu olduğu ve
bankaların bol miktarda borç vererek bol kar elde ettiği, şirketlerin borç
aldığı ve yatırım yaptığı bir ortamda hiç kolay değil. Yani bu ortama müdahale
ederek 'yavaşlamamız lazım' demek hiç kolay değil. Planlı, temkinli, hedefli
politikalar nedeniyle Türkiye'nin bu yılki büyümesi yüzde 4 olacak. Bu hala
Avrupa'da birçok ekonomideki oranlardan yüksektir" dedi.
Babacan, bu yıl
cari açığı düşürmeye yönelik çabaların işe yaradığını ve ödemeler dengesinin
düzelmekte olduğunu belirtti. Yeni Bireysel Emeklilik Sistemi ile ilgili yasayı
Meclis'ten geçirdiklerini dile getiren Babacan, bunun tasarruf oranlarını
artıracağına inandıklarını söyledi. Yapısal reformların, politikalarının ana
noktasını oluşturacağını kaydeden Babacan, iş piyasası reformuyla şirketlere
esneklik ve rekabetçilik ortamının sağlanacağını bildirdi. Babacan, bir başka
reform alanının da yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili olduğunu
kaydetti.
Finansal sektör için düşük vergilerle Türkiye'de iyi bir iş
ortamının olduğunu belirten Babacan, "Birçok gelişmiş ülkede vergiler er ya da
geç artacak. Şu anda Avrupa çapında uygulanacak finansal aracılık vergisi ile
ilgili tartışmalar var ama Türkiye'de bütçe açığımız ve kamu borcumuz iyi
durumda olduğu için biz uzun bir süre daha vergileri düşük tutma lüksüne
sahibiz" dedi.
Babacan, Türkiye'nin AB sürecine de değinerek, "AB kriterleri
bizim içerideki reform sürecimizde bir dış çıpa oldu" ifadelerini
kullandı.
Ekonomi konusunda son 3-4 yılda AB'nin yaptığı şeyleri
yapmadıklarını anlatan Babacan, "Doğru olacağını düşündüğümüz bazı konular var
ama bunları özellikle erteliyoruz çünkü henüz Türkiye için çok erken olduğunu
düşünüyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin NATO, Avrupa Konseyi, AGİT gibi birçok
uluslararası kuruluşun üyesi olduğunu hatırlatan Babacan, Türkiye'nin yakın
geçmişte Şangay İşbirliği Örgütü'nün diyalog ortağı olduğunu ve son 3-4 yılda
Rusya ve Çin'le de stratejik ortak haline geldiğini ifade etti.
Ortadoğu
ve Kuzey Afrika'daki gelişmeler
Türkiye'nin, Arap Baharı'nın yaşandığı
ülkelerin hükümetlerinin pek çoğuyla ekonomik ve demokratik dönüşüm
deneyimlerini paylaştığını dile getiren Babacan, "İşleyen bir örneğin yazılmış
bir reçeteden daha iyi olduğuna inanıyoruz" dedi.
Her ülkenin kendine özgü
karakteristiği olduğunu vurgulayan Babacan, böylece değişimin ve dinamiklerin
kapsamının ülkeden ülkeye değiştiğini kaydetti.
Suriye'deki krizin hızlı
ve gittikçe artan bir şekilde kötüleştiğini ifade eden Babacan, her gün yüzlerce
masum insanın, rejim güçlerinin bombalamalarıyla ayrım gözetilmeksizin
öldürüldüğünü söyledi. Babacan, "Bundan böyle meşru görülemeyecek olan rejim,
kendi halkını öldürerek insafsız bir milis gücü haline gelmiştir"
dedi.
Suriye'deki muhalif güçlerin kontrol ettiği alanların gittikçe
genişlettiğine dikkati çeken Babacan, bu alanların daha da artmasını umduklarını
kaydetti.
Mısır'daki gelişmelere de değinen Babacan, bu ülkedeki
dönüşümün düzenli ve zamanlı bir şekilde sonuçlanmasının bütün bölge için önemli
olduğuna işaret etti ve Mısır'ın Arap Dünyası için önemli olduğunu, Mısır'da
meydana gelen her şeyin önemli bir örnek oluşturacağını söyledi. Babacan,
bölgenin güçlü ve istikrarlı bir Mısır'a ihtiyaç duyduğunu ifade
etti.
Türkiye'nin Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin yapıcı,
uzlaşmacı ve kapsayıcı yaklaşımını desteklediğini ifade eden Babacan, "Mursi,
hak ettikleri özgür ve çoğulcu demokratik gelecek için Mısırlılara önderlik
etmelidir" diye konuştu.
Kaynak: Dünya Gazetesi