DÜNYA GAZETESİ /15 HAZİRAN 2007
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
mehmet.mac@bdodenet.com.tr
ALÜMİNYUM MAMULLERİNDE KDV
TEVKİFATI HATALIDIR
Metal sektöründe tevkifat uygulaması ilk defa, 1996 yılında hurda metallerle başlatılmıştır.[1] Aradan geçen zaman içinde çeşitli düzenlemelerle tevkifat uygulamasının kapsamı genişletilmiş, mahsup ve iadeye ilişkin esaslar ayrıntılı olarak çeşitli Genel Tebliğlerle düzenlenmiştir.[2] Sonrasında hurdadan yapılan külçeler de tevkifat kapsamına alınmış,[3] “hurda kavramı” genişletilmiş[4] ve uygulamada bir takım tereddütler doğmuştur. Özellikle işlenmemiş birincil metallerden imal edilen külçe ve biyetlerin tevkifata tabi olup olmadığı tartışılmış ve kısa bir süre sonra bu ürünler tevkifat kapsamından çıkarılmış,[5] yapılan düzenlemelerle bir hayli karışık hale getirilen hurda metal tevkifatına ilişkin mevzuat, nihayetinde 01.01.2004 tarihinden itibaren hurda metal teslimlerinin istisna kapsamına alınması ile sadece istisnadan vazgeçenleri hedefleyen bir hale dönüşmüştür.[6]
01.12.2005 tarihinden itibaren metalden imal edilen mamulleri hedef alan bir tevkifat uygulaması ilk defa bakır sektöründe uygulamaya alınmış, bakır ve bakır alaşımlarından oluşan bazı ürünler % 90 oranında tevkifata tabi tutulmuş ancak daha sonra bakır kablo ve izoleli bakır tel ve kablo teslimleri tevkifat kapsamından çıkarılarak bakır alanındaki KDV tevkifatı daha isabetli bir kapsama kavuşturulmuştur.[7]
Daha sonra 104 no.lu KDV Genel Tebliği ile çinko ve alaşımlarından, alüminyum ve alaşımlarından mamul; anot, katot, her çeşit takoz (biyet), slab, platina, kütük, granül, filmaşin, levha, boru, prinç çubuk, lama, her türlü tel ve benzerlerinin tesliminde tevkifat uygulaması başlatılmıştır. (KDV tevkifatı ve KDV ile ilgili sair konularda detaylı bilgi için www.bdodenet.com.tr adresli sitemizdeki KDV 5 isimli ücretsiz elektronik kitabımıza bakınız)
Böylelikle Maliye İdaresi, alüminyum alanında faaliyet gösteren, büyük küçük çok sayıda mükellefi KDV tevkifatı ile tanıştırmıştır. Özellikle alüminyum sektöründe dekorasyon, doğrama, otomotiv, makine, beyaz eşya, gemi, havacılık, savunma sanayii, endüstriyel ısıtma ve soğutma sanayii, reklam hizmetleri, bina inşaat, muhtelif profiller gibi onlarca alt sektör bulunmakta ve bu sektörlerde faaliyet gösteren irili ufaklı şahıs-şirket ve adi ortaklık şeklinde 50.000’e yakın işletme bulunmaktadır. Tüm bu firmaların KDV tevkifatı açısından gerek satıcılar, gerekse vergi daireleri tarafından takibinin güçlüğü ortadadır. Daha önce hiç 2 no.lu KDV beyanı vermemiş olan yaklaşık 30.000 mükellef ilk defa KDV sorumlusu olacaktır. Bu beyanların yapılıp yapılmadığının mükelleflerce takibi esnasında işletmeler arasında yaşanacak muhtemel tartışmalar ve teminat uygulamaları, 2 no.lu KDV beyannamelerinin mükelleflerce ticari ilişkilerinin ortaya çıkmaması için verilmek istenmemesi, Tebliğde geçen ifadelerin hangi ürünleri kapsadığı ve tevkifata tabi olup olmadığı yönündeki tartışmalar, sektörde şimdiden ciddi sıkıntı yaratmıştır.
KDV tevkifatında ana ilke, güçlü ve güvenilir firmaların vergi kaçırması ihtimali olan mükelleflerden KDV kesintisi yaparak verginin emniyet altına alınmasıdır. Halbuki alüminyum alanındaki uygulama, ana üreticiden mal alan küçük üreticileri ana üreticiden tevkifat yapmaya sevk ederek vergi, küçük mükelleflerin beyanına tabi bir konuma getirilmiş olup bu durum vergi emniyetini tehlikeye atmış ve karışıklıklara sebebiyet vermiştir.
Alüminyum sektöründe tedavül eden hammadde miktarı yıllık 720.000 ton olup, bunun 590.000 tonu yurtdışından ithal edilmekte, 60.000 tonu Seydişehir Alüminyum tesislerinde üretilmekte ve kalan 70.000 tonu hurdaların tekrar ekonomiye kazandırılmasından kaynaklanmaktadır. Toplam 650.000 ton orjinal (birincil) alüminyuma ilişkin katma değer vergileri ithalatta veya cevherden imalat yapan üreticiler tarafından ödenmektedir. 70.000 ton hurdanın yaklaşık %80’i ana üreticilerin imalat artığı olarak hasıl olmakta ve bunlar da büyük ölçüde faturalı ve kayıtlı olarak tedavüle girmektedir. KDV kaçağı riski sadece 70.000 ton hurdanın yaklaşık %20’si olan 14.000 ton için söz konusu olup, bu tonaj sektörün sadece %1,9’unu oluşturmaktadır. Parasal olarak bakıldığında ise 40 milyon dolar kaçak matrah ihtimaline karşılık 3.5 milyar dolarlık piyasa tevkifat kapsamına alınmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle 104 no.lu Tebliğde belirtilen alüminyum ürünlerinin KDV tevkifatı kapsamına alınmış olması bir çok yönden sakıncalı ve tevkifatın amacına aykırıdır.
Maliye İdaresinin bir an önce söz konusu alüminyum ürünlerdeki KDV kesintisini kaldırması gerekmektedir.
Asıl sorun ve gereksizlik, alüminyum profil (ekstrüzyon ürünleri) ve levhaların da KDV kesintisine tabi tutulmasındadır. Çünkü bunların hammaddesini teşkil eden ürünlerin KDV si , ithalat, Seydişehir ve tevkifat yoluyla emniyet altına alınmış olup profil ve levhada da KDV kesintisi yaptırmak KDV tevkifatının amacı olan vergi emniyeti fonksiyonunu taşımadığı gibi, halen emniyet içinde alınmakta olan vergiyi onbinlerce mükellefin beyanına terk ederek tehlikeye atmaktadır. Üstelik bu beyanlar hem mükellefler hem de Gelir İdaresi için bir çok problemin kaynağı olacaktır.
Sonuç olarak ;
- 104 NO.LU KDV TEBLİĞİ İLE ALÜMİNYUM ÜRÜNLERE GETİRİLMİŞ OLAN KDV TEVKİFATI YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMALIDIR.
- YÜRÜRLÜKTE TUTULMAKTA ISRAR EDİLİYORSA EN AZINDAN İZOLELİ BAKIR TEL VE KABLODA OLDUĞU GİBİ ALÜMİNYUM PROFİL VE LEVHALAR KESİNTİ KAPSAMINDAN ÇIKARILMALIDIR.
[1] 51 no.lu KDV Genel Tebliği
[2] 53, 58,70 no.lu KDV Genel Tebliğleri
[3] 85 no.lu KDV Genel Tebliği
[4] 86 no.lu KDV Genel Tebliği
[5] 87 no.lu KDV Genel Tebliği
[6] 5035 sayılı Kanunla KDVK’nun 17/4-g nci maddesi değiştirilerek istisna sağlanmıştır.
[7] 97 no.lu KDV Genel Tebliği