Okunma Sayısı : 10556
   
Mehmet MAÇ - HALKA AÇIK A.Ş. LERDE AVANTAJ VE DEZAVANTAJLAR
Yayımlanma Tarihi: 1.01.2000
 
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
DENET YMM A.Ş.
 

HALKA AÇIK A.Ş. LERDE
AVANTAJ ve DEZAVANTAJLAR 

1.      HANGİ A.Ş. LER HALKA AÇIK A.Ş. DİR?
 
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2nci maddesinde şu hüküm mevcuttur.
 
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna göre, Sermaye Piyasası Kurulunca halka açık anonim şirket olduğu kabul edilen şirketler, bu Kanun ve Gelir Vergisi Kanunu uygulaması bakımından da “halka açık anonim şirket” sayılır.”
 
Görüldüğü gibi, YEGANE ŞART SPK nun, bir A.Ş.’yi halka açık A.Ş. olarak kabul etmesinden ibarettir. (Eskiden ayrıca halka açık hisse nispetinin minimum %15 olması şartı vardı.)
 
Nakit kar dağıtımında % 16,5 yerine % 5,5 oranda stopaj hesaplanması için, halka açık A.Ş. sıfatına hangi tarih itibariyle sahip olunması gerektiği konusunda belirginlik yoktur. Her nekadar 57 no.lu KV Genel Tebliğinde, hesap döneminin son günü itibariyle halka açık olan A.Ş.lerin düşük orandan yararlanabileceği belirtilmiş ise de bu anlayış eski rejime yöneliktir ve yeni rejim açısından anlamı yoktur. Nakit kar dağıtımına bağlı stopaj açısından, karın dağıtıldığı esnada halka açık olan A.Ş.’lerin bu dağıtım nedeniyle düşük oranlı (% 5,5) stopaj hesaplayabilecekleri görüşündeyiz.
 
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na göre, halka açık A.Ş.’ler “............ hisse senetleri halka arz edilmiş olan veya arzedilmiş sayılan anonim ortaklıklardır.”
 
Halka arz;
 
Sermaye piyasası araçlarının satın alınması için her türlü yoldan halka çağrıda bulunulmasını; halkın bir anonim ortaklığa katılmaya veya kurucu olmaya davet edilmesini; hisse senetlerinin borsalar veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda devamlı işlem görmesini; bu Kanuna göre halka açık anonim ortaklıkların sermaye artırımları dolayısıyla paylarının veya hisse senetlerinin satışını ifade eder.”
 
Sermaye Piyasası Kanunu’nun da değişiklik yapan 4487 sayılı Kanun 18 Aralık 1999 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. 4487 sayılı Kanunla değiştirilen SPK’nun 11 inci maddesi, halka arzedilmiş sayılma halini şöyle düzenlemiştir.
 
Pay sahibi sayısı 250’yi aşan anonim ortaklıkların hisse senetleri halka arz olunmuş sayılır ve bu ortaklıklar, halka açık anonim ortaklık hükümlerine tabi olurlar.”
 
SPK yetkilileri bir anonim şirketin ortak sayısının 250’den fazla olmasını, o şirketin halka açık şirket olması için yeterli görmektedirler. (Seri 1 No:26 Tebliğ ile tespit edilen asgari halka açılma oranlarının, halka arz olunmuş sayılma ile ilgili olmadığı, fiilen halka arz edilecek hisselerle ilgili bulunduğu kabul edilmektedir.)
 
Başka bir anlatımla, ORTAK SAYISI 250’Yİ GEÇEN TÜM A.Ş.’LER HALKA AÇIK A.Ş. SAYILMAKTADIR.
 
Mesela bir aile anonim şirketinin hisselerinin bir kısmı, şirketin çalışanlarına, büyük hissedarların dost ve akrabalarına dağıtılmak suretiyle ortak sayısı 250’nin üzerine çıkarıldığında, dağıtılan hisselerin toplam hisseye nispeti ne kadar küçük olursa olsun halka açık A.Ş. sıfatı kazanılabilmektedir. Yani tüm A.Ş.’lerin bu suretle halka açık hale getirilmesi mümkündür. (Böyle bir imkanın mevcudiyeti, gerçekte halka açık olmayan A.Ş.’lerin, vergi avantajından ve temettü avansı dağıtma imkanından faydalanmak için küçük bir hisseyi 250 kişiye dağıtmak suretiyle suni olarak halka açık A.Ş. haline gelmesine sebep olabilecektir. Bize göre, bir şirketin halka açık sayılabilmesi için küçük hissedarların sahip olduğu toplam hisse nispetine bir minimum sınır getirilmelidir.)
 
2.      HALKA AÇIK A.Ş. LERDE VERGİ AVANTAJI SADECE, İSTİSNA KAZANÇ KAYNAKLI OLMAYAN NAKİT KAR PAYI DAĞITIMINDA, STOPAJ YÜKÜNÜN %16,5 YERİNE %5,5 OLMASINDAN İBARETTİR :
 
Bilindiği gibi 1999 ve izleyen yıllara ait kurum kazançları prensip olarak ; Halka açık A.Ş. olsun olmasın, %30 nisbetinde kurumlar vergisine tabidir. Verginin %10’u oranındaki fon payı da eklenince vergi yükü %33 olmaktadır.
 
Kurumlar vergisinden istisna edilmiş olan kazançlarda ise, bu %33 lük vergileme olmamakla beraber, halka açık olsun olmasın stopaj yükü vardır. Bu stopajın oranı fon payı dahil %16 olmakla beraber bazı istisna türlerinde oran, daha düşük veya sıfır olabilmekte yahut, vergi anlaşmalarından etkilenerek fon payı dahil belli bir oranla sınırlı kalabilmektedir.
 
Kurum bünyesindeki vergi yükü (VERGİ KARŞILIĞI) halka açık A.Ş. olsun olmasın, yukarıda belirtilen kurumlar vergisi, istisna stopajı ve bunlara bağlı fon paylarının toplamıdır. Başka bir anlatımla halka açık A.Ş. lerin bilançosu hazırlanırken, dönem karından ayrılarak vergi karşılığı olarak gösterilmesi gereken tutar aynen halka açık A.Ş.olmayan kurumlardaki gibidir.
 
Örnek :
 
 
Herhangi bir Kurum
 
Halka Açık A.Ş.
1. Kurum kazancı
200
 
200
2. İstisna kısım (yatırım indirimi)
100
 
100
3. KV + fon payı (1-2) x 0,33
  33
 
  33
4. İstisna stopajı (2 x 0,165)
     16,5
 
     16,5
5. VERGİ KARŞILIĞI (3 + 4)
     49,5
 
     49,5
 
 
İstisna kaynaklı kazançların ortaklara dağıtılmasında tekrar stopaj yapılmaz. Bu nedenle istisna kazançlar bakımından halka açık A.Ş. lere yönelik hiçbir vergi avantajı yoktur.
 
İstisna kaynaklı olan veya olmayan kazançların ortaklara nakden dağıtılmayıp sermayeye eklenmesinde de stopaj doğmaz. Dolayısıyle karın sermayeye ilavesinde de halka açık A.Ş. olmanın diğer kurumlara göre vergisel açıdan farkı yoktur.
  
Şayet kurum istisna kaynaklı olmayan 1999 veya müteakip yıllara ait karını NAKDEN DAĞITIRSA;
 
-          Halka açık A.Ş. değilse fon payı dahil %16,5
-          Halka açık A.Ş. ise fon payı dahil        %  5,5
 
oranındaki stopajı, dağıtılan karın içinden kesecektir. Halka açık A.Ş. olmanın yegane avantajı budur.
 
3.      HALKA AÇIK A.Ş.’LERDE “TEMETTÜ AVANSI” DAĞITMA İMKANI :
 
4487 sayılı Kanunla (R.G. 18.12.1999 – 23910) değiştirilen SPK’nun 15 inci maddesiyle halka açık anonim ortaklıkların üçer aylık dönemler itibariyle TEMETTÜ AVANSI DAĞITMASI İMKANI getirilmiştir.
 
Bu imkanı sağlayan hüküm şöyledir :
 
Halka açık anonim ortaklıklar, sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak düzenlenmiş ve bağımsız denetimden geçmiş üçer aylık ara dönemler itibariyle hazırladıkları malî tablolarında yer alan kârlarından, kanunlara ve esas sözleşmeye göre ayırmak zorunda oldukları yedek akçeler ile vergi karşılıkları düşüldükten sonra kalan kısmın yarısını geçmemesi, ana sözleşmelerinde hüküm bulunması ve genel kurul kararıyla ilgili yılla sınırlı olmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi koşullarıyla temettü avansı dağıtabilirler. Her ara dönemde verilecek temettü avansı bir önceki yıla ait bilanço kârının yarısını aşamaz. Önceki dönemde ödenen temettü avansları mahsup edilmeden ilave temettü avansı verilmesine ve temettü dağıtılmasına karar verilemez. Temettü avansı dağıtımına karar verilmesinde ve avansın ödenmesinde Türk Ticaret Kanununun, bilanço ve gelir tablosunun kabulüne ve kârın dağıtılmasına ilişkin olup, bu madde hükmüne aykırı olan hükümleri uygulanmaz. Yönetim kurulu üyeleri ve temsilcisi oldukları tüzel kişiler, şirket denetçileri, bağımsız denetimi yapanlar ve bağlı oldukları gerçek ve tüzel kişiler, ara dönemler bilanço ve gelir tablolarının gerçeği aksettirmemesinden veya mevzuat ile muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzenlenmemiş olmasından doğan zararlar için şirkete, pay sahiplerine, şirket alacaklılarına ve ayrıca doğrudan doğruya olmak üzere temettü avansının kararlaştırıldığı veya ödendiği bilanço yılı içinde pay senedi iktisap etmiş bulunan kişiler ile üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumludurlar. Hukuki sorumluluk doğuran hallerin varlığı halinde, pay sahipleri, yönetim kurulu üyeleri, denetçiler ve Kurul tarafından kararın ilânından itibaren otuz gün içinde, 12 nci maddenin altıncı fıkrasındaki esaslar çerçevesinde iptal davası açılabilir. Kurul, yasalardan kaynaklanan yükümlülüklerin doğruluk incelemesi dahil bilanço ve gelir tablolarını denetleme ve düzeltmeye yetkilidir. Vergi Usul Kanununun vergi incelemesine ilişkin hükümleri saklıdır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esaslar Kurul tarafından belirlenir.
 
Bilindiği üzere anonim şirketlerde cari yılın kârına mahsuben avans olarak kâr dağıtımı imkanı yoktur. Kâr dağıtılabilmesi için yılın kapanması ve kâr dağıtımına ilişkin genel kurul kararının çıkması gerekmektedir. Ortaklar yıl içinde şirketten para çektiği takdirde şirket çok kârlı olsa bile, bu çekiş ortağa borç verildiği şeklinde işlem görmekte ve bu borca faiz yürütülmesi gerekmektedir. Yukarıdaki hüküm sadece halka açık olan şirketlerde cari yılın kârına mahsuben temettü avansı verilmesi imkanı getirmiştir. Söz konusu hüküm uyarınca verilecek temettü avanslarının borç olarak kabulü ve faiz yürütülmesi söz konusu olmayacaktır.
  
Bizim öteden beri savunduğumuz görüş tüm şirketlerde temettü avansı verilebilmesi yönünde olmuştur. Nasıl ki Devlet ara dönem kârlarına istinaden geçici vergi almakta ise, ortaklar da ara dönem kârlarına dayanarak kâr payı avansı alabilmelidirler. Görüldüğü gibi bu imkan ilk defa halka açık A.Ş.’ler için getirilmiş olup halka açık olmayan şirketlerin temettü avansı dağıtması halen mümkün değildir.
 
Halka açık A.Ş.’lerin temettü avansı dağıtması, beraberinde bazı vergisel sorunlar getirecektir. Bunlardan en önemlisi temettü avansı ödenmesinin, fon payı dahil %5,5 oranındaki kâr payı dağıtımına bağlı stopajı (GVK 94/6-b-ii) gerektirip gerektirmeyeceğidir. Bilindiği üzere GVK’nun 94 üncü maddesi, bu maddeye göre stopaja tabi olan istihkaklara mahsuben avans olarak yapılan ödemelerde de stopaj yapılmasını öngörmektedir. Bu hüküm temettü avanslarında stopaj gereğini ortaya koymakla beraber, kâr payının stopaja tabi olup olmayacağı veya ne kadarlık kısmının stopaj gerektireceği yıl kapanmadan önce belli olamayacağı için, böyle bir stopajın yapılmaması gerektiği de haklı olarak savunulabilir. Temettü avansı almış olan ortağın, avansı aldığı yılda temettü geliri elde etmiş sayılamayacağı bu avansa ilişkin gelir vergisi beyanını avansı aldığı yılı izleyen yılda değil bir sonraki yılda yapacağı konusunda tereddüdümüz yoktur.
 
4.      HALKA AÇIK A.Ş. OLMANIN DEZAVANTAJI :
 
Halka açık A.Ş. olmanın dezavantajı ise, şirketin Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine tabi olması gereğidir.
 
Bir şirketin Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi olması, beraberinde birçok yeni masraf, külfet, hesap verme yükümlülüğü ve SPK kurallarına uyma mecburiyeti getirmektedir.
 
Örnek vermek gerekirse, halka açık A.Ş.’lerin;
 
-          SPK’nun muhasebesel ve mali standartlarına uyması,
-          Bağımsız denetim yaptırması (denetim masrafı),
-          Mali tablolarını ilan etmesi (ilan masrafı),
-          Kayda alma ücreti ödemesi (sermayenin binde 2’si ve bunun dörtte biri kadar eğitime katkı payı),
-          Temettü ve bedelsiz pay dağıtım esaslarına uyması ve SPK’dan kaynaklanan diğer tüm kurallara tabi olması gerekmektedir.
 
Halka açık olmayan A.Ş.’lerin yetkilileri, halka açık A.Ş. sıfatını ve bunun getirdiği yukarıda izah edilen vergi avantajını kolayca elde edecek olmakla birlikte, şirketin SPK’ya tabi olmasının getireceği yükümlülükleri de gözönünde tutmalıdırlar.
 
5.      KURUM KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN DETAYLI BİLGİ :
 
Yukarıdaki bölümlerde, kurum kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin yeni rejim, çok özet şekilde ifade edilmiş ve halka açık A.Ş. lere yönelik son durum açıklanmıştır.
 
Kurum kazançlarının tesbiti ve vergilendirilmesine ilişkin detaylı bilgi için, Kasım 1999 da 3 üncü baskısı yapılmış olan “KURUMLAR VERGİSİ” isimli 1200 sahifeli kitabımıza başvurulmasını tavsiye ederiz. (Bilgi için Tel : (0 212) 274 87 40)
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı