Okunma Sayısı : 7480
   
Mehmet MAÇ - İHRAÇ KAYITLI TESLİMLERDE HEM İADE EDİLECEK HEM DE TECİL EDİLECEK KDV ÇIKMIŞSA, GERÇEKLEŞEN İHRACAT KISMININ ÖNCELİKLE İADEYİ Mİ TERKİNİ Mİ SAĞLAYACAĞI
Yayımlanma Tarihi: 1.09.2005
 
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
 
 
İHRAÇ KAYITLI TESLİMLERDE HEM İADE EDİLECEK HEM DE TECİL EDİLECEK KDV ÇIKMIŞSA, GERÇEKLEŞEN İHRACAT KISMININ ÖNCELİKLE İADEYİ Mİ TERKİNİ Mİ SAĞLAYACAĞI
  
VERGİ DÜNYASI’nın Ağustos 2005 sayısında yayınlanan “İhraç Kayıtlı Teslimlerin KDV Beyannamesine Yansıyışı, Muhasebeleştirilmesi, Terkin ve İade Talepleri” başlıklı yazımızda yer alan bir yanlışımızı düzeltmek ve konu hakkındaki görüşlerimizi dile getirmek amacıyla bu yazıyı hazırlamış bulunuyoruz.
 
1.      SORUN NEDİR ?
 
Bilindiği üzere ihraç kayıtlı teslimler bulunan aya ait KDV beyannamesinde;
 
-          Ödenecek KDV çıkmışsa ve bu tutar, o ayda ihraç kaydıyla yapılan teslimlere ilişkin KDV’ler toplamından fazla ise, ödenecek KDV’nin, ihraç kaydıyla yapılan teslimler için hesaplanan KDV toplamı kadar kısmı tecil edilip, aşan kısmı ödenmekte, tecil edilen bu vergi ihracatın gerçekleştiği tevsik edildikçe terkin edilmektedir.
 
-          Hiç ödenecek KDV çıkmamışsa, tecil edilebilecek KDV yok demektir ve ihraç kayıtlı teslimlere ilişkin KDV’nin tamamı, ihracat gerçekleştikçe indirim yoluyla, mahsuben veya nakden iade edilmektedir.
 
-          Ödenecek KDV çıkmışsa, fakat bu tutar ihraç kayıtlı teslimlere ilişkin olarak hesaplanan KDV tutarının altında ise, ödenecek KDV tecil edilmekte, tecil edilen bu meblağın o ayda ihraç kaydıyla teslim edilen mallar için hesaplanan KDV’nin indirilmesi suretiyle bulunan fark iade edilecek KDV olmaktadır.
 
Bu üçüncü alternatifte, yani KISMEN TECİL, KISMEN İADE ÇIKAN HALLERDE, İHRACATIN BİR BÖLÜMÜ GERÇEKLEŞİNCE;
 
-          Öncelikle iadesi gereken KDV ile mi,
-          Öncelikle tecil KDV ile mi,
-          Yoksa orantı dahilinde kısmen iade, kısmen de tecil ile mi ilişkilendirileceği,
 
cevaplandırılması gereken bir soru olarak ortaya çıkmaktadır.
 
2.      SORUN HAKKINDAKİ MALİYE İDARESİ GÖRÜŞÜ :
 
KDV açısından ihraç kayıtlı teslim uygulaması, yaklaşık 18 yıldır devam etmekte olan ve KDV yüklenmeksizin yurt içinden ihraç malı tedarik etmelerini sağlamak suretiyle ihracatçılarımıza destek veren yararlı ve gerekli bir tatbikattır.
 
Yukarıda izah ettiğimiz sorun ile sık sık karşılaşılmasına rağmen Maliye İdaresi bu konuda, 17 yılı aşan süre boyunca genel planda hiçbir açıklama yapmamıştır. Uygulama ise, gerçekleşen ihracatların öncelikle KDV iadesinin alınması yönünde değerlendirilmesi, iadenin tamamı alındıktan sonra gerçekleşmeye devam eden ihracatların ise tecil edilmiş olan KDV’lerin terkinini sağlaması şeklinde devam etmiştir.
 
Nihayet Bakanlık ilk defa, 14.1.2005 tarih ve 24 no.lu Sirkülerdeki 5 no.lu örnekle, hem tecil hem de iade çıkan hallerde, gerçekleşen ihracatların ORANTI DAHİLİNDE kısmen iadeyi kısmen de terkini sağlayacağı şeklinde, bunca yıllık tatbikata aykırı düşen ve katılmadığımız görüş açıklamış, 95 no.lu KDV Genel Tebliğinin 4.1. bölümündeki örnekle bu görüşünü tekrarlamıştır.
 
95 no.lu Tebliğ’deki konuya ilişkin örnek şöyledir :
 
ÖRNEK:
 
İmalatçı (A) 25 Şubat 2005 tarihinde 100.000.-YTL tutarında ihraç kaydıyla teslim yapmış, bu teslim 21 Mart 2005 tarihine kadar verilmesi gereken beyannameye dahil edilmiş, beyannamedeki diğer bilgilere göre,
 
- Tecil Edilebilir KDV: 18.000.-YTL
 
- Tecil Edilecek KDV : 6.000.-YTL,
 
- İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV: 12.000.-YTL,
 olarak hesaplanmıştır.
 
Söz konusu malın 25.000.-YTL tutarındaki kısmı 14 Mart 2005 tarihinde ihraç edilmiş ise bu tarihten sonra iade talep dilekçesi ve gerekli belgelerle birlikte vergi dairesine başvurulmak suretiyle ihracatı gerçekleşen kısma isabet eden 3.000.-YTL’nin iadesi talep edilebilecektir.
 
İhraç kaydıyla teslim edilen malın geri kalan 75.000.-YTL tutarındaki kısmının 4 Nisan 2005 tarihinde ihraç edilmesi halinde bu kısma isabet eden 9.000.-YTL’nin iadesi de yukarıda açıklandığı şekilde yapılacaktır. “
 
KDV iadelerine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi Maliye Bakanlığı’na ait olduğundan Bakanlığın bu belirlemesi uyulması gereken bir hükümdür.
 
VERGİ DÜNYASI Dergisinin Ağustos 2005 sayısındaki yazımızda, yerleşmiş tatbikatın etkisi ile, Bakanlığın bu görüşü yanlış şekilde yani Bakanlığın, gerçekleşen ihracatların tümüyle ve öncelikle iade edilecek KDV kısmı ile ilişkilendirileceği görüşünde olduğu şeklinde ifade edilmiştir. Bu hatamız dolayısıyla VERGİ DÜNYASI okurlarından özür diliyoruz.
 
3.      SORUN HAKKINDAKİ KENDİ GÖRÜŞÜMÜZ :
 
Bu sorun hakkındaki görüşümüz, gerçekleşen ihracatların öncelikle iade KDV ile ilişkilendirilerek bir an önce iadelerin yapılması daha sonra gerçekleşen ihracatlarla da terkin işleminin yerine getirilmesidir.  (Yukarıdaki örneğe göre bizim görüşümüz, ihracı gerçekleşen 25.000 liralık ihraç kayıtlı teslim edilen mal ile ilgili KDV tutarı olan (25.000 x 0,18=) 4.500 YTL.’nin iade edilmesi gerektiği yolundadır.)
 
Zaten yaklaşık 17 yıl süreyle tatbikat böyle cereyan etmiştir.
 
Maliye Bakanlığı’nın yıllarca bu uygulamaya seyirci kaldıktan sonra orantı yöntemini ortaya atmış olmasını yanlış ve çelişkili buluyoruz.
 
Çünkü, ihraç kayıtlı teslimde önemli ve bir an önce çözülmesi gereken unsur, iade hakkıdır. KDV’de asıl yüklenici Türkiye’deki tüketicilerdir. KDV’nin, KDV mükellefleri üzerinde yük olmaması veya bu yükün bir an önce ortadan kaldırılması gerekir. Özellikle ihraç edilmiş mala ilişkin KDV yükünün süratle kaldırılmasına özen gösterilmelidir. Çünkü ihracat, mümkün olduğunca teşviki gereken önemli ve hayati bir faaliyettir. Tecil edilmiş verginin terkini ise, basit bir formaliteden ibaret olup sonradan yapılmasında mahzur bulunmayan bir işlemdir. Kaldı ki, orantı yöntemi, tespit ve tatbikat güçlüğü getiren, karışıklık ve ihtilaflara yol açabilecek, tercih edilmemesi gereken bir yaklaşımdır.
 
Söz konusu idari görüş, benzer nitelikteki başka konular için oluşmuş idari görüşlerle çelişmektedir.
 
Mükellefe tercih hakkı tanınan veya mükellef lehine öncelik verilen benzer durumlar için şu örnekler verilebilir :
 
-          Kurum kazancının hem dağıtım aşamasında stopaj gerektiren, hem de kar dağıtımı stopajı gerektirmeyen unsurlardan oluşması halinde, dağıtımın öncelikle stopaj gerektirmeyen kaynaklardan yapıldığı varsayılmakta ve kurumların birden fazla yıla ait dağıtılabilir karı bulunması halinde kar dağıtımının hangi yılla ilişkili olduğu konusunda tercih hakkı tanınmaktadır. (67 no.lu KVK Genel Tebliği Bölüm 4)
 
-          Hisse senedi alım-satım kazançlarının tespitinde bir şirketin hisse senedinden değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra hisse senetlerinin bir kısmının elden çıkarılması halinde mükellefler, elden çıkarılan hisse senetlerinin hangi tarihte alınmış senetler olduğunu tespit konusunda tercih hakkına sahiptir. (232 no.lu GVK Genel Tebliği, Bölüm 2.2.) 
 
-          Mükellefin toplam yatırım indirimi potansiyeli, vergileme rejimleri farklı olan eski ve yeni hükümlere tabi yatırımlardan kaynaklanıyorsa, bu iki grup yatırım indirimi hakkından hangisinin öncelikle kullanılacağı konusunda mükelleflere tercih hakkı verilmiştir. (67 no.lu Gelir Vergisi Sirküleri Bölüm 8)
 
Yukarıdaki her üç örnek de, farklı hükümlere konu birden fazla unsurun aynı potada birbirine karıştığı hallerle ilgilidir ve kısmî bir çözülme olduğunda, bunun ilgili olduğu unsurun tayini konusunda mükellefe tercih hakkı tanınmış veya mükellef lehine sonuç veren tercih benimsenmiştir. İhraç kayıtlı teslimlerde aynı ayda hem iade hem tecil KDV çıkması da yukarıdaki üç örneğe benzer bir durum olduğu halde, mükellefe tercih hakkı tanınmayıp mükellef aleyhine sonuç veren yani ihraç edilmiş malın KDV yükünü daha uzun süre mükellef sırtında bırakan orantı yönteminin ileri sürülmesi çelişkidir.
 
İhraç kayıtlı teslimlerde orantı yöntemine dönülmesinden, uygulama güçlüğü nedeniyle vergi dairelerinin de şikayetçi olduğu görülmektedir.
 
Kaldı ki,
 
Bu gibi “ortada” olan konularda mükellef lehine yorum ve tercihlerin benimsenmesi önemli vergicilik ilkelerinden biridir.
 
Vergi kaçıran mükelleflerin yanı sıra vergisini doğru şekilde ödeyen mükelleflerin de bulunduğu, mükellefe tercih hakkı tanımak veya orantı yöntemini dayatmak şeklindeki idari tercihlerin genellikle vergisini düzgün ödeyen mükellef grubunu hedef aldığı unutulmamalıdır.
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı