Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
DENET YMM A.Ş.
KÂR DAĞITIMI ve KÂRIN SERMAYEYE
İLAVESİ NEDENİYLE DOĞAN VERGİLER
ve DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
1999 dan önceki dönemlerde, vergi sonrası kurum kazançları, kâr dağıtımına bağlı olmaksızın stopaja tabi tutulmakta ve bu nedenle, kâr dağıtılmasına veya kârın sermayeye eklenmesine bağlı olarak kurum bünyesinde ayrıca yeni bir vergi doğmamakta, sadece pay sahipleri temettü geliri elde ettikleri (bedelsiz hisseler bakımından elde etmiş sayıldıkları) için, müteakip yıl Mart ayında bu temettü gelirlerini 1/3 vergi alacağı ekleyerek beyan etmekteydiler.
4369 sayılı Kanunla, 1.1.1999 dan geçerli olmak üzere yapılan değişiklikler sonunda, kurum kazançlarının kurum bünyesinde yarattığı vergiler, oranı, doğuş nedeni ve ödeme zamanı açısından değişikliklere uğramış, kâr dağıtımı ve kârın sermayeye eklenmesine bağlı olarak ortaya çıkan vergilerde de önemli farklılıklar meydana gelmiştir.
Son derece karmaşık olan yeni rejimini tüm detayları ile burada açıklamamız mümkün değildir. (Geniş izahat için Kurumlar Vergisi isimli kitabımızın 3 üncü baskısındaki 25 inci maddeye ilişkin bölüme bakınız.)
Bu günlerde Şirketler yıllık genel kurul toplantılarını yaparak, kâr dağıtımı ve/veya kârın sermayeye ilavesi yönünde kararlar almakta oldukları için bu kararların yaratacağı vergisel etkilerin ve bazı özelliklerin bilinmesinde yarar vardır.
Aşağıda konuya ilişkin önem arzeden hususlar, satırbaşları itibariyle hatırlatılmıştır ;
Kurum bünyesinde doğacak stopajlar açısından durum :
· Nakit kâr dağıtımlarında, varsa 1999 öncesi yıllara ait kârlar hedef alınmalıdır. (Çünkü bu kârların dağıtımı kurum bünyesinde stopaj doğurmaz.)
· Sermayeye ilave için ise 1999 yılı kârı hedef alınmalıdır. (Çünkü 1999 başından itibaren normal kurum kazançlarının nakden dağıtımına bağlı olarak stopaj doğmakta fakat aynı kâr sermayeye ilave edilirse stopaj doğmamaktadır.)
· 1999 yılına ait istisna kapsamında olmayan kurum kazançlarına mahsuben yapılacak nakdî kar dağıtımları stopaja tabidir. Bu stopajın oranı halka açık A.Ş.lerde fon payı dahil % 5,5, diğer kurumlarda % 16,5 dur.
· 1999 yılı istisna kapsamındaki kurum kazançlarının nakden dağıtımında yeni bir stopaj doğmaz. Çünkü istisna kazançlar, belli oranlar üzerinden ve kâr dağıtımı ile bağlantısız olarak stopajlanmaktadır.
· 1999 yılı toplam dağıtılabilir kârının bir kısmı nakden dağıtılırsa, bu dağıtımın öncelikle istisna kaynaklı kısımdan karşılandığı varsayılır. (67 no.lu KV Genel Tebliği) Buradan hareketle diyebiliyoruz ki, 1999 yılı kârına mahsuben yapılacak sermayeye ilave, yedek akçe ayrılması gibi diğer tüm işlemler bakımından öncelikli kaynak, kârın istisna olmayan kazançlardan gelen kısmıdır.
· 1999 yılında, KVK nun geçici 28 inci maddesi kapsamında yapılan iştirak hissesi ve gayrimenkul satışlarına ilişkin kazançlarda kurumlar vergisi alınmaz fakat bu kazançların istisnaya konu edilmesi nedeniyle fon payı dahil % 16,5 stopaj doğar. Bu stopajın beyan zamanı diğer istisna stopajları gibi normal olarak Mayıs 2000 ayının ilk yirmi günüdür. İstisna stopajlarının üç taksitte ödenmesi mümkündür. (GVK nun 119 uncu maddesi) fakat taksitle ödeme imkânından faydalanabilmek için taksit süresi sonuna kadar kâr dağıtmama şartı vardır.
4305 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, geçici 28 inci madde uyarınca yapılan kârın sermayeye ilavesi işlemi elde eden yönünden beyan dışı olmakla beraber kâr dağıtımı sayıldığından, bu işlemin erken yapılması, stopajın taksitle ödenmesi imkânını daraltmakta veya ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle, geçici 28 inci madde uyarınca yapılacak sermaye artışı için Nisan 2000 ayı bitmeden önce ön izin alınmalı, tescil için 6 aylık sürenin tamamı kullanılmalıdır.
· Yabancı sermayeli şirketler ve yabancı kurum şubeleri, gerek istisna stopajları gerekse kâr dağıtımına bağlı stopajlar açısından, yabancı ortağın mukimi bulunduğu ülke ile Türkiye arasında yapılmış ve yürürlüğe girmiş olan vergi anlaşmalarını göz önünde tutmalıdırlar. (1 no.lu Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşmaları Genel Tebliği)
Nakit veya bedelsiz hisse şeklinde kâr payı elde edecek olan pay sahiplerinin durumu :
· 2000 yılında nakden veya bedelsiz hisse şeklinde kâr payı elde etmiş olan veya elde etmiş sayılan Türkiye’de mukim gerçek kişilerin, bu gelirlerine 1/5 nispetinde vergi alacağı ilave ederek 2001 yılının Mart ayında verecekleri gelir vergisi beyannamesinde söz konusu gelirlerini beyan etmeleri icabeder. (Bedelsiz hisselerin, kaynağı ne olursa olsun elde edilmiş gelir sayılmadığı ve beyan ettirilmemesi gerektiği görüşündeyiz.)
Ancak, elde edilen bedelsiz hissenin, maliyet artış fonu, yeniden değerleme fonu ve KVK Geçici 28 inci madde uygulamasından kaynaklanan kısmı beyan dışıdır. Ayrıca, beyan mükellefiyetinin doğabilmesi için, beyana tabi ve vergi alacağı dahil kâr payının, varsa beyana tabi olan (bize göre stopaja tabi tutulmuş) diğer menkul sermaye iratları ile toplamının 2000 yılı için 4.375.000.000 lirayı geçmesi gerekmektedir.
· Şayet nakit kâr payını elde eden Türkiye’de mukim bir kurumlar vergisi mükellefi ise, bu gelir, gelir tablosuna dahil edilir ancak kurumlar vergisinden istisnadır. (İştirak kazancıdır.)
Kurum bedelsiz hisse elde etmişse kayıt şekli bu bedelsiz hissenin kaynağına göre farklılık göstermektedir. Bedelsiz hissenin kaynağı yeniden değerleme fonu ise, alacak kaydının iştirakler yeniden değerleme fonu hesabına yapılması zorunludur. Bedelsiz hisse maliyet artış fonu kaynaklı ise, kayıt şekli açısından zorlayıcı bir hüküm mevcut olmamakla beraber mantıken bunun da maliyet artış fonu hesabında gösterilmesi uygun olur.
İştirak olunan şirketin KVK nun geçici 28 inci maddesi kapsamında olan veya normal nitelikteki kârlarını sermayeye eklemesinden kaynaklanan bedelsiz hisseler ise istenirse sermaye yedeklerine kaydedilir, istenirse gelir tablosunda iştirak kazancı olarak gösterilebilir. Bu hususların SPK’ya tabi şirketler açısından da geçerli olduğu, SPK’nun Bağımsız Denetim Derneğine verdiği 14.2.2000 tarih ve 1843 no.lu yazıda belirtilmiştir.