Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
DENET Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.
STOK SAYIM FARKLARI
1. Genel Açıklama :
Gelir veya kurumlar vergisine tabî tutulacak olan ticarî kazançların tesbitinde, dönemsellik ilkesi ve tahakkuk esası carîdir. Bu prensiplerin doğal sonucu olarak yıl sonu emtia mevcutlarının miktar ve değer olarak tesbit edilmesi ve;
Bilanço usulünde defter tutanların, stok emtia değerini, bilanço aktifinde göstermeleri (yani o döneme ait
kâr - zarar hesabına dahil etmemeleri)
İşletme defteri tutanların ise stok emtia değerini (bu değerler daha önce gider yazıldığı için) hasılat tablosuna kaydetmeleri gerekmektedir.
Hammadde, yarı mamul ve mamullerin (yani emtianın) envanterinin çıkarılması, bunların değerlenmesi ve defterlere kaydı ile ilgili hükümler, Vergi Usul Kanunu'nun 185, 186, 188, 190, 191, 195 ve 196 ncı maddelerinde yer almaktadır.
VUKnun 186 ncı maddesi şöyledir:
"Envanter Çıkarmak :
Madde 186- Envanter çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tesbit etmektir.
Şu kadar ki, ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutad olmayan malların değerleri tahminen tesbit olunur.
Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder. "
Görüldüğü gibi emtia envanteri çıkarma işlemi, emtiayı fiilen saymak, ölçmek, tartmak suretiyle fizikî mevcudiyetin tesbitidir.
TTK nun 72 nci maddesine göre envanter defteri kayıtlarının, hesap dönemini izleyen üç ay içinde tamamlandıktan sonra firma yetkililerince imzalanması ve aynı süre içinde Notere ibraz edilmesi gerekir. Noter, deftere "görülmüştür" kaydını koyar ve onaylar.
Bazı firmalar, emtia envanteri çıkarma (fiilî stok sayımı) işlemini her yıl yerine iki veya üç yılda bir yapabilirler.
Bu konudaki VUKnun 190 ıncı maddesi hükmü şöyledir:
"Büyük Mağazalarda Envanter :
Madde 190- Büyük mağazalar ve eczaneler emtia mevcutlarının envanterlerini üç yılda bir çıkarabilirler. Bu takdirde envanter çıkarılmayan yıllarda hesaben mevcut iktisadi kıymetleri envanter defterlerine kaydederler.
Büyük mağazalardan maksat, çeşitli mal üzerine geniş ölçüde ve perakende iş yapan ticarethanelerdir.
Maliye Bakanlığı büyük sınai işletmelerin, icabına göre iki veya üç yılda bir envanter çıkarmalarına müsaade edebilir. Bu takdirde yukarıdaki hüküm uygulanır. "
SAYIMDA TESBİT OLUNAN FİZİKî EMTİA MEVCUDUNUN ve BU EMTİAYA AİT KAYITLARIN BİRBİRİNE UYMASI, BİR UYUMSUZLUK VAR İSE, BU UYMAZLIĞIN İZAH EDİLEBİLMESİ GEREKİR.
Kayıtlara göre stokta bulunması gereken emtia miktarı (kaydî envanter) ile sayım sonucu fiziken var olduğu tesbit edilen emtia miktarının (fiilî envanterin) eşit olmaması halinde ne yapılmalıdır?
Mesela 1994 yılında işe başlayan ve sadece fennî gübre alıp satan bir tüccar, yıl boyunca 1200 ton gübre almış, 1000 ton güre satmışsa 31.12.1994 günü deposunda, kayıtlara göre 200 ton gübre bulunması gerekir. Eğer sayım sonucunda fiilen 185 ton gübre bulunduğu tesbit edilirse aradaki 15 tonluk farkın izahı ve bu fark hakkında yapılacak işlem nedir?
Sayımda 205 ton gübre olduğu görülürse ne yapılacaktır.
Stok sayım farkları olarak isimlendirdiğimiz bu gibi eşitsizlikler hakkındaki görüşlerimiz aşağıdaki bölümlerde özetlenmiştir.
2. Stok Sayımlarının Önemi :
Stok sayımları hem ticarî açıdan hem de vergisel yönden önem ifade etmektedir. Çünkü sayımda ortaya çıkacak sonuç, ticarî kârı ve dolayısıyle vergi matrahını etkileyecektir.
Mesela yukarıdaki basit örnekde, gübre bayiî, 15 ton gübre açığı olduğunu sayım sonucu ve süpriz şekilde öğrendiğinde, zannettiği kadar kâr etmediğini, hatta zarar içinde olduğunu anlayacak ve bir ihtimal bu gübre kaybı yokmuşcasına vergi ödemek zorunda kalacaktır.
3. Stok Sayımında Fark Çıkmasının Sebepleri :
Kaydî envantere göre stokta bulunması gereken emtia miktarı ile, fiilî emtia mevcudu arasında miktar farkı bulunması halinde ne yapılacağı konusuna geçmeden önce, bu farkların hangi sebeplerden kaynaklanabileceğini bilmek gerekir. Çünkü fark konusunda ne işlem yapılacağı, farka sebep olan şeyin ne olduğuna bağlıdır.
Stok sayım farkı ortaya çıkmasına yol açan bazı sebepleri şöyle sıralayabiliriz:
- Dönem başı kaydî veya fiilî stok doğru olmayabilir. (Fark önceki yıllardan kaynaklanmaktadır.)
- Sayım ve ölçüm işlemi yanlış yapılmış olabilir.
- Kaydî envanter hatalı olabilir (Fizikî mevcut doğrudur fakat kayıtlarda hata olduğu için fark varmış gibi görünebilir.)
- Bir kısım emtia çalınmış veya kaybolmuş olabilir.
- Başka bir firmaya ait (emanet) bir kısım emtia, sayıma dahil edilmiş olabilir.
- Faturası alınmış ve kayda geçmiş emtia henüz gelmemiş olabilir.
- Müşterilere yanlışlıkla, fazla veya noksan mal gönderilmiş olabilir.
- Satıcılardan fazla veya noksan mal teslim alınmış olabilir.
- Bazı zayiat olayları kayda geçmemiş olabilir.
- Firmaya ait emtianın bulunduğu yer neresi olursa olsun sayıma dahil edilmesi gerekir.
Eğer sayım ekibinin sayım yaptığı yerlerin dışında mal var ise bu mallar sayım dışında kalmış olabilir.
- Fire dolayısıyle emtiada miktar kaybı meydana gelmiş olabilir. (Kayda geçmemiş fireler)
- Rutubet, genleşme ve benzeri nedenlerle emtiada miktar artışı olabilir (Kayda geçmemiş artışlar).
- Üretim raporlarında, imalata sevk edilen ham madde veya yarı mamul miktarları yanlış gösterilmiş olabilir.
- Tekrar üretime verilen bozuk mallar dikkate alınmamış olabilir.
- Raporlarda üretilen mamul yahut yarı mamul miktarları hatalı kaydedilmiş olabilir.
- Sayımda veya kaydî envanterin oluşumunda mal cinsleri birbirine karışmış olabilir.
- Yıl içinde faturasız mal alınmış veya satılmış olabilir.
- İşletmeden çekişler kayda geçmemiş olabilir.
- Numune veya promosyon olarak sarf edilmiş ve bu sarflar kayda geçmemiş olabilir.
Şu an aklımıza gelen sebepler bunlardır. Uygulamada stok sayım farkı çıkmasına yol açabilecek başka sebeplere de rastlanması mümkündür.
Emtea envanterinin, fiilî sayım yoluyla ve her hesap döneminin sonuncu günü (VUK 190 da yazılı firmalarda iki veya üç yılda bir) tesbiti mecburîdir.
Sayım sonuçlarının nasıl kayda geçirileceği VUK nun 188 inci maddesinde belirtilmiş olup, madde metni şöyledir:
"Bilançonun Tanziminde Envanter Listeleri :
Madde 188- Envanter esas itibariyle defter üzerine çıkarılır. Şu kadar ki, işlerinde geniş ölçüde ve çeşitli mal kullanılan büyük müesseseler envanterlerini listeler halinde tanzim edebilir.
Bu takdirde envanter listelerinin,
1. Sayfa üzerinden numaralanarak sıralanması;
2. Envanterin tanzim tarihine göre tarihlenmesi;
3. Envanter çıkaran memur ile teşebbüs sahibi veya vekili tarafından imzalanması;
4. Aynen envanter defteri gibi saklanması;
şarttır.
Yukarıdaki esaslara göre envanter listeleri tanzim edenler envanter defterine listeler muhteviyatını icmalen
kaydederler. "
5. Stok Sayım Farkları Hakkında Yapılacak İşlem :
Uygulamada bazı firmaların, hiç stok sayımı yapmadıkları, kaydî envanter sonuçlarını veya tahminî emtia miktarların fiilî sayım sonucu imiş gibi kayda geçirdikleri, hatta dönem kâr veya zararını olduğundan daha az veya daha çok gösterebilmek için, emtia miktarını kasden fiilî veya kaydî duruma nazaran daha çok veya daha az gösterdikleri malumdur.
Bu gibi firmaların durumu ve ne gibi risklere maruz bulundukları, konumuzun dışındadır.
Kaydî envanter şu formül ile hesabedilir:
(+) Dönem başındaki emtia miktarı
(+)Kayıtlara göre dönem içinde meydana gelen emtia girişleri (satınalma, üretim v.b.)
(-)Kayıtlara göre dönem içinde vuku bulan emtia çıkışları (satışlar, bağışlar, işletmeden
çekilenler v.s.)
(=) Kayıtlara göre stokta olması gereken emtia miktarı (kaydî envanter sonucu)
Farkın Nereden Kaynaklanığı Biliniyorsa Yapılacak İşlemler :
Bu formülde kullanılan miktarlar doğru ise, normal olarak kaydî envanter sonucu ile fiilî sayım sonucunun aynı olması gerekir.
Bu iki sonuç tutmuyorsa ve tutmazlığın nereden kaynaklandığı biliniyorsa, aradaki fark için, farka neden olan olayın niteliğine göre işlem yapılır.
Mesela;
Sayım fazlası malın, başka birine ait veya satılmış bir malın sayıma dahil edilmesinden kaynaklandığı anlaşıldığında, sayım tutanağı üzerinde düzeltme yapılır ve fark ortadan kalkar.
Faturası alınmış ve kayda geçmiş emtia henüz teslim alınmamışsa, bu malın sayıma dahil edilmesi gerekir. Eğer farkın, böyle bir malın sayım dışı kalması yüzünden ortaya çıktığı anlaşılmışsa, sayım tutanağında düzeltme yapılması ile yetinilir.
Stok sayım farklarının ortaya çıkmasının önemli nedenlerinden biri de fire (normal zayiat) olayıdır.
Mesela yumurta toptancılığı yapan bir firmada;
(+) Dönem başı mal mevcudu 100.000 adet
(+) Dönem içindeki alışlar 5.000.000 adet
(-) Dönem içindeki satışlar 4.800.000 adet
ise kayıtlara göre yıl sonunda 300.000 adet yumurta mevcudu olması gerekir. Eğer yıl sonu sayımında fiilî mevcudun 45.000 adet olduğu görülmüşse, (300.000- 45.000=) 255.000 adet stok noksanlığı var demektir. Yapılan araştırmada bu farkın, normal fire dışında bir izahı bulunmadığı ortaya çıktığında, yıl boyunca meydana gelen normal (mutad) kırılma ve bozulmalar sonucunda, (255.000:5.100.000=) %5 nisbetinde kayıp meydana geldiği anlaşılacaktır.
Bilindiği üzere, Ticaret Odaları muhtelif imalat ve ticaret konuları için fire oranları tesbit etmektedir. Toptan yumurta ticaretinde bu firenin %3 olduğunu varsayarsak, örneğimizdeki 255.000 adetlik farkın (5.100.000x0,03=) 153.000 adetlik kısmı fire ile izah edilebiliyor demektir. O halde 153.000 adet yumurtanın maliyet bedeli makbul gider hüviyetindedir.
Bakiye 102.000 adetlik kaybın gider kaydı tenkide açıktır. Tenkit riskinin tamamen önlenmesi için 102.000 adet yumurtanın emsal satış bedelinin hasılat olarak dikkate alınması gerekir. Böylelikle, stok sayım farkları ile ilgili kayıtlar yapılmazdan önce 300.000 adet olarak görünen mal stok hesabına 153.000 ve 102.000 adetlik alacak kaydı yapılmasıyle bu hesap fiilî envantere uyan 45.000 adetlik kaydî bakiye verir hale gelecektir.
Tabiatıyle yıl içinde meydana gelen ve özel sebebi olan arızî nitelikteki büyük kayıplar yukarıda bahsi geçen normal fire kavramının dışındadır. Mesela örneğimizdeki tüccar, yıl içinde yumurta taşıyan kamyonetin devrilmesi yüzünden büyük bir zayiata uğradığında bu kaybı için Takdir Komisyonu'ndan karar almak ve bu kararda yazılı emsal bedeli gider kaydetmek durumundadır. (VUK 278; 138 sayılı VUK Genel Tebliği)
Bu işlem yapılmadığı takdirde söz konusu kayıp ancak normal fire kapsamında mütalaa edilebilir ve dolayısıyle Ticaret Odasınca kabul edilmiş fire nisbetinin üstünde bir fire ortaya çıkabilir.
Sayımda tesbit edilen emtia miktarının kaydî envantere göre düşüklüğü, yıl içinde cereyan eden bir hırsızlık olayından kaynaklanıyorsa ve hırsızlık olduğu isbatlanabiliyorsa, çalıntı malın, maliyet bedeli kanunen kabul edilmeyen gider hesabına borç, mal stok hesabına alacak yazılmak suretiyle kaydî ve fiili envanter miktarları eşitlenir. Çünkü hırsızlık nedeniyle uğranılan kayıplar bu hırsızlık olayı isbat edilmiş olsa dahî gider kaydedilemez.
Bazan gerek kaydî envanter oluşumunda gerekse fiilî sayımda, mal cinslerinin benzerliği dolayısıyle bu cinslerin birbirine karışması yüzünden kimi cinslerde mal fazlası, kimilerinde ise mal noksanı ortaya çıkar.
Mesela dokuz çeşit otomobil lastiği üreten bir firmada, dört tür lastikte noksanlık, beş tür lastikte fazlalık varsa, bu dokuz cins malın birbirine büyük benzerlik göstermesi nedeniyle farkların cins karışmasından kaynaklandığı savı bizim anlayışımıza göre kabule şayandır.
Stok sayım farkına yol açabilecek her türlü sebebi ele alıp burada işlememiz mümkün değildir. Bu nedenle, sebebi belli farklar hakkındaki açıklamalarımızı burada kesiyor ve hiç bir izah getirilemeyen stok sayım farkları konusuna geçiyoruz.
Farkın Nereden Kaynaklandığı Bilinmiyorsa veya Farkın Nedeni
Bilinmekle Beraber İzah Yahut İsbat Edilemiyorsa Yapılacak İşlemler :
Sayımda ortaya çıkan ve sebebi ilk anda anlaşılamayan;
Noksanlıklar, "197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSANLARI"
Fazlalıklar ise, "397 SAYIM VE TESELLÜM FAZLALARI" hesabına kaydedilir.
Daha sonra yapılan araştırmalarda bu farkların sebepleri ortaya çıktıkça, sebebin niteliğine göre, 197 ve 397
nolu hesaplara mahsuben gerekli kayıtlar yapılır. Bu hesaplar sadece mal stokları için değil, nakit çek, senet
demirbaş gibi kalemlerdeki fazlalık ve noksanlıkları için de kullanılır.
Bu iki hesabın birbirine mahsubu söz konusu değildir.
Bütün araştırmalara rağmen bulunamayan farklar muhasebesel açıdan bu hesaplarda kalabilir. (Bilânçoda yer alır). Fakat vergisel açıdan durum farklıdır. Şöyle ki;
Sayım Fazlaları :
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği hükümlerine göre; nedeni anlaşılamayan sayım ve tesellüm fazlalarından bekleme süresini dolduranlar, sonuç hesaplarına gelir olarak aktarılır.
Burada dikkat edilecek husus, sebebi bulunamayan 197 ve 397 no.lu hesaplardaki sayım noksanı ve fazlalıkların birbiri ile mahsup edilemeyeceğidir.
Bekleme süresi konusunda tebliğde bir ölçü yer almamaktadır. Ancak, "199 DİĞER DÖNEN VARLIKLAR KARŞILIĞI" hesabının açıklamasında; kasa, stok ve maddi duran varlık sayım noksanları tutarının, sayım fazlaları tutarının üstünde olması halinde; fark kadar karşılık ayrılması öngörülmüş bulunmaktadır. Bundan çıkan sonuç; tebliğde sözü edilen sürenin, izleyen hesap dönemine sirayet edebileceği ve bilançoda 397 no.lu hesabın bakiye verebileceğidir. Diğer bir ifade ile bu sürenin uzunluğunu, işletmelerin özellikleri belirleyecektir.
Türk Ticaret Kanununda ise, envanter ve bilanço çıkarılmasına ilişkin üç aylık süre öngörülmüştür. (TTK Md.72) Ancak bu süre, bilançonun bağlanması ile ilgili olup, 397 no.lu hesaptaki fazlalığın çözümlenmesi gibi bir ayrıntıya ilişkin değildir. Çünkü, böyle bir fazlalığın çözümü üç aylık sürenin ötesinde bir zaman alabilir.
Envanter dönemi içerisinde fazlalıkların nedenlerinin bulunup bulunamayışına göre, yapılacak olan muhasebe kayıtları şunlardır:
Tebliğ hükümlerine göre; sayım dönemi içinde stok fazlalıklarının normal olduğunun belgelenmesi halinde, 397 no.lu hesaptaki fazlalık ilgili maliyet hesaplarına alacak verilmek suretiyle silinir.
Buna mukabil, kâr kaydı gerektiği belgelenen kasa, stok ve maddi duran varlık fazlalıkları, 679 DİĞER OLAĞANDIŞI GELİR VE KÂRLAR hesabına kâr yazılır.
Sebebi bulunamayan ve araştırmaya devam olunan kasa, stok ve maddi duran varlık sayım fazlaları ise bilânçoda 397 no.lu hesapta yer alır.
Bunların izleyen yıllarda gelir yazılması kesinleştiğinde, 671 ÖNCEKİ DÖNEM GELİR VE KÂRLAR hesabına aktarılır.
Vergisel açıdan ise; dönem sonu özsermayesi ile dönem başı özsermayesi arasındaki olumlu fark dönem kazancı olarak tanımlandığından, sayım ve tesellüm fazlalarının neden olduğu özsermaye artışının gelir olarak sonuç hesaplarına aktarılması, vergi mevzuatının bir gereği olmaktadır. (GVK Md.38 ve KVK Md.13)
Bu durumda, sayım fazlalarının vergi beyannameleri üzerinde gelir veya kurumlar vergisi matrahlarına eklenmeleri gerekir. Bunların izleyen yıllarda gelir yazılması halinde ise; daha önce vergilendirilmiş olduğundan, vergi matrahından düşülmesi gerekir.
Bizim anlayışımıza göre meselenin pratik şekilde halli için, 397 nolu hesabın, 679 nolu hesapla kapatılması mümkündür.
Ancak;
- Böyle bir uygulamanın, tek düzen hesap sistemine (Tebliğe) aykırı olduğunu ileri sürenler çıkabilir. (Bize göre aykırılık yoktur, çünkü Tebliğde bekleme süresi belirtilmemiştir.)
- 397 nolu hesabın oluşumunda kullanılan değerleme ölçüsü yetersiz bulunabilir ve hasılatın düşük bir değer üzerinden yapıldığı iddiası ortaya çıkabilir. Bu husus, VUK değerleme hükümleri ile ilgili olup konumuzun dışındadır.
Sayım Noksanları :
Yıl sonu stok sayımında fiilen mevcut olduğu tesbit edilen emtia miktarı, kayden mevcut olması gereken miktara göre az ise (ve bunun sebebi bilinemiyor yahut izah veya isbat edilemiyorsa) ne işlem yapılacağı 30.5.1966 tarih ve 140 numaralı Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu Kararı'nda açıklanmıştır. Bu Kararda yer alan yaklaşım ve ifadelerden anlaşılacağı üzere Maliye İdaresi, stok sayım noksanlıklarının emsal satış bedeli üzerinden (VUK 267) hasılat kaydedilmiş olmasını aramakta, bu işlem yapılmadığı takdirde bu noksan malı açıktan satılmış saymak suretiyle (yine VUKnun 267 nci maddesine göre emsal satış bedeline göre) matrah farkı ihdas etmektedir.
Şahsî kanaatimizce sebebi izah ve isbat edilemeyen mal noksanlıklarını kural olarak açıktan satış saymak doğru değildir. Mükellefin geneldeki tutumunu ve izahatını dikkate alarak bu farkların maliyet bedelleri ile değerlendirilmek suretiyle işleme tabî tutulmasını makul karşılamak konusunda inceleme elemanlarına yetki tanınmalıdır.
Bu görüşümüzün doğal sonucu olarak, şayet mükellef sebebini bulamadığı noksanlarını 197 nolu hesapta muhafaza etmişse (gider yazmamışsa) bu mükellef hakkında KV açısından yapılacak işlem inceleme elemanının takdirine bırakılmalıdır. Mükellef 197 nolu hesabı, gider hesabı ile kapatmış ve bu gideri beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate almışsa yine inceleme elemanı mükellefin bu tutumunu duruma göre makul karşılayabilmelidir.
KDV Açısından Yapılacak İşlemler :
Stok sayım farkı ile karşılaşıldığında KDV açısından ne işlem yapılacağı da yine bu farkın ortaya çıkmasına yol açan nedene göre değişmektedir. Mesela kaydî ve fiili envanter arasındaki tutmazlık bu envanterlerin tesbitinde hata yapılmasından kaynaklanmışsa duruma göre, kaydî veya fiili envanter kayıtları üzerinde gerekli düzeltmenin yapılması yeterlidir ve KDV bakımından yapılacak bir işlem yoktur.
Tutmazlık normal fireden kaynaklanıyorsa yine KDV yi ilgilendiren bir durum yoktur. Hernekadar KDV Kanunu'nun 30 uncu maddesinde "zayi olan malların alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi" nin indirilemeyeceği belirtilmiş ise de normal fire dolayısıyle meydana gelen zayiat bu madde kapsamına girmemektedir.
Normal fire dışındaki, Takdir Komisyonu Kararı gerektiren küllî kayıplar veya isbat edilmiş hırsızlık olaylarında bu maddenin uygulanması ve zayiatın tesbit edildiği ay KDV beyannamesinde zayi mala ait girdi
KDV tutarının beyan olunması ve bunun duruma göre gider veya kanunen kabul edilmeyen gider yazılması icabeder.
Zayi mala ait girdi KDV nin indirilmesini önleyen 30 uncu madde hükmünün sadece çalınan mallar ve sebebi izah edilemeyen mal noksanlıkları ile sınırlı olarak uygulanması gerektiğine inanıyoruz.
Stok sayım farkının nereden kaynaklandığı bilinemiyor veya farkın nedeni olarak ileri sürülen husus isbat edilemiyorsa KDV açısından ne yapılması gerektiği konusundaki görüşlerimizi şöyle özetleyebiliriz:
Eğer sayım sonucu mevcut olduğu görülen mal, kayıtlara göre olması gerekenden fazla ise, KV açısından yapılacak işlem yukarıda izah edilmiştir. Mal fazlalığı halinde KDV açısından yapılacak bir işlem yoktur. Çünkü bu mal ileride satıldığında zaten KDV ye tabî tutulacak, satış bedeli ile malın stok değeri arasındaki fark ise satışın yapıldığı yılın vergi matrahına girecektir.
Emtia noksanlığı varsa ve bu noksanlık izah ve isbat edilemiyorsa, kaydî ve fiilî envanterlerin eşitlenmesi için ne işlem yapılacağı yukarıda açıklanmıştır. Böyle bir durumda KDV açısından ne işlem yapılacağı konusunda Maliye İdaresi görüşüne rastlayamadık. Yukarıda bahsi geçen ve KDV Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce (1966 da) çıkmış olan 140 numaralı HUK Danışma Komisyonu Kararındaki anlayış, noksan malın açıktan satıldığının varsayılması yönünde olduğuna göre, aynı anlayıştan hareketle, noksan malın KDV sinin de kaçırıldığı iddiası ile karşılaşılması mümkündür.
Sebebi izah ve isbat edilemeyen mal noksanlıklarında, bu malların açıktan satıldığı iddia edilmemiş olsa bile bu malların zayî mal (veya çalınmış mal) olarak kabulünde dahî KDV problemi çıkaracaktır. Çünkü yukarıda bahsi geçen KDV Kanunu'nun 30 uncu maddesinde zayi mal KDV sinin indirilmesine müsaade edilmemektedir.
Söz konusu mal noksanına ilişkin KDV hakkındaki yaklaşım ister çıktı KDV noksanlığı ister girdi KDV nin indirilmeyeceği şeklinde olsun, her iki halde de bu farka ait KDV nin hangi ayla ilgili olduğu sorunu ile karşılaşılacaktır. Bu konuda ilk akla gelen çözüm şekli, mal noksanlığının sayım suretiyle hesap döneminin son ayında (Aralık'ta) ortaya çıkarıldığını dikkate alarak farka ait girdi veya çıktı KDV sini de bu son aya maletmektedir. Ancak bu konuda farklı görüşlere rastlanması da mümkündür.
6. Yıl İçinde Sayım Yapan Firmaların Durumu :
Bazı firmalar stok durumlarını ticarî yönden daha iyi takip edebilmek için yıl içinde (yılda iki veya daha fazla sayıda) stok sayım işlemi yapmaktadırlar. Bu gibi firmalar, ara sayım sonuçlarını yevmiye kaydı yapmak suretiyle resmî kayıtlarına intikal ettirmek istediklerinde yukarıdaki açıklamalarımızı dikkate almak, bu karmaşık kayıt ve işlemlerle uğraşmak zorunda kalırlar. Bu firmalara tavsiyemiz ara sayım sonuçlarını muhasebe dışında tutmaları ve izlemeleri, bu arada sayım farklarının sebeplerini araştırmaları, yıl sonu sayımındaki genel neticeyi yukarıdaki açıklamalarımıza göre muhasebeleştirmeleridir.
Hatta, yukarıda metni yer alan VUK 190 ıncı madde kapsamındaki firmaların, stok sayım farklarını muhasebeleştirme işlemini üç yılda bir yapmaları, bu zahmetli ve vergi yükü getiren işlemle daha seyrek karşılaşmalarını sağlayacaktır.
7. Özet ve Sonuç :
Gerçek usulde defter tutan ticarî ve ziraî kazanç sahipleri dönem sonlarında mevcut emtia (hammadde, yarı mamul ve mal) miktarlarını bilfiil saymak, ölçmek, tartmak suretiyle, ticarî teamüllere göre ölçülmesi, sayılması, tartılması, mutad olmayan emtiada ise tahminde bulunarak tesbit etmek zorundadırlar. Bu tesbit gerek ticarî, gerekse vergisel açıdan önem taşımaktadır.
Sayım yoluyla tesbit olunan emtia mevcudu ile kayıtlara göre mevcut olması gereken emtia miktarının eşitliği esastır.
Bu iki miktarın eşitsizliği halinde ne işlem yapılacağı, söz konusu tutmazlığın hangi sebepten kaynaklandığına bağlıdır ve eşitsizliğe yol açabilecek pek çok sebep vardır.
Sayımda ortaya çıkan emtia fazlalığı veya noksanlığının sebebi bilinemiyor veya bilinmekle beraber izah veya isbat edilemiyorsa;
Emtia fazlası bulunması halinde bunun 397 nolu hesaba alacak emtia stok hesabına borç yazılacağı tereddütsüz olup bu durumda KDV açısından yapılacak bir işlem yoktur. 397 nolu hesabın tabi tutulacağı işlem yukarıda açıklanmıştır.
Mal noksanlığı çıkıyorsa Maliye İdaresi bu malın açıktan satıldığı varsayımına göre işlemde bulunmaktadır. Noksan mala ilişkin KDV nin nasıl tesbit edileceği ve bunun hangi dönemle ilgili sayılacağı konusunda belirsizlikler mevcuttur. Bu konuda Maliye İdaresi'nin açıklamada bulunmasına ihtiyaç vardır. Sebebi bilinemeyen noksanlıklar 197 nolu hesapta toplanmaktadır. Bu hesap hakkında ne işlem yapılacağı yukarıda belirtilmiştir.
Geniş çapta üretim faaliyetinde bulunan sinaî işletmelerde kaydî ve fiilî emtia envanterinin tesbiti, bunlar arasındaki farkın muhasebe kayıtları yapılarak eşitlenmesi fevkalade güçtür.
Bu gibi firmaların Maliye Bakanlığından izin almak suretiyle iki veya üç yılda bir envanter çıkarmaları, böylelikle bu güç işlemi daha seyrek yapmaları mümkündür.
Büyük mağazalar ve eczaneler izne gerek olmaksızın üç yılda bir fiilî envanter çıkarabilirler.
Stok sayımı yapılmayan yıllarda, kaydî envantere göre belirlenen emtia miktarı envanter defterine kaydolunur ve o yıla ait vergi matrahının tesbitinde dikkate alınır.
Not : Bu yazı, Mehmet MAÇ tarafından hazırlanmakta olan "Kurumlar Vergisi" isimli kitabın bir bölümüdür.