Okunma Sayısı : 7318
   
Mehmet MAÇ - VAKIFLARIN VE DERNEKLERİN FAİZ, REPO GİBİ GELİRLERİNDEKİ STOPAJ DEĞİŞİKLİĞİ
Yayımlanma Tarihi: 1.03.2005
 
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
mehmet.mac@bdodenet.com.tr
 
 
VAKIFLARIN VE DERNEKLERİN FAİZ, REPO GİBİ GELİRLERİNDEKİ STOPAJ DEĞİŞİKLİĞİ
  
1.         VERGİDEN MUAF VAKIFLARIN VE KAMU MENFAATİNE YARARLI DERNEKLERİN FAİZ, REPO GİBİ GELİRLERİNDE STOPAJ, 1.1.2005’ten İTİBAREN KALKMIŞTIR :
 
Bilindiği üzere, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi uyarınca bazı kişi ve kuruluşların elde ettikleri bir kısım gelirlerin, stopaj sorumluları tarafından stopaja tabi tutulması gerekmektedir.
 
94’üncü maddenin 7, 8, 9 ve 14 numaralı bentlerinde yer alan ve birbirinin aynı olan 4 adet parantez içi hüküm 1.1.2005 tarihinden geçerli olmak üzere 5228 sayılı Kanunla değişikliğe uğramıştır. Söz konusu parantez içi hükmün eski ve yeni metinleri şöyledir:
 
Parantez İçi Hükmün Eski Hali
Parantez İçi Hükmün Yeni Hali
(Kanunla kurulu dernek ve vakıflar ile dernek ve vakıf olmamakla birlikte; odalar, borsalar, meslek örgütleri ve bunların üst kuruluşları, siyasi partiler, emekli ve yardım sandıkları gibi vergi uygulamalarında dernek ve vakıf olarak kabul edilenler hariç, dernek ve vakıflar ile tam mükellef kurumlara ödenenler dahil)
 
(Kanunla kurulan dernek ve vakıflar, Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kamu menfaatine yararlı dernekler ile dernek ve vakıf olmamakla birlikte; odalar, borsalar, meslek örgütleri ve bunların üst kuruluşları, siyasi partiler, emekli ve yardım sandıkları gibi vergi uygulamalarında dernek ve vakıf olarak kabul edilenler hariç, dernek ve vakıflar ile tam mükellef kurumlara ödenenler dahil)
 
 
Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesindeki ;
 
-        7 numaralı bent, tahvil ve bono faizlerini,
 
-        8 numaralı bent, banka mevduat faizlerini,
 
-        9 numaralı bent, özel finans kurumlarınca mudilere ödenen kar paylarını ve benzerlerini,
 
-        14 numaralı bent, repo gelirlerini
 
konu almaktadır.
 
Yukarıda belirtilen yasa değişikliği sonucunda;
 
-          Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve
 
-          Kamu menfaatine yararlı dernekler
 
tarafından elde edilen yukarıdaki gelir unsurları, 2004 sonuna kadar ilgili oranları üzerinden stopaja tabi iken, 1.1.2005’ten itibaren söz konusu dernek ve vakıflarca elde edilen bu gelirlerde stopaj uygulaması sona ermiştir. (Hangi vakıflara Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanındığı bilgisine ulaşmak için www.gelirler.gov.tr adresindeki “Etkinliklerimiz” bölümüne, kamu menfaatine yararlı derneklerin listesini görmek için www.alomaliye.com/dernekler_kamu_yararina.htm adresine başvurulabilir.)
 
Konu hakkındaki açıklamalar, www.gelirler.gov.tr  adresli maliye idaresi web sahifesinde yer alan 10 numaralı kurumlar vergisi sirkülerinde yer almaktadır. (5228 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesindeki haliyle mevduat faizi, repo ve benzeri gelirleri stopaja tabi olan ve olmayan kuruluşların detaylı listesi DENET’in 2004/102 no.lu Sirkülerinde mevcuttur.)
 
Ancak bu değişikliğin Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar veya kamu menfaatine yararlı dernekler tarafından kurulmuş bulunan iktisadi işletmelerce elde edilen söz konusu stopajlara etkisi yoktur. Başka bir anlatımla bu dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerce elde edilen, tahvil faizi, mevduat faizi, özel finans kurumlarından alınan kar payı ve repo gelirleri açısından stopaj gerekliliği devam etmektedir. Bu konudaki görüşlerimiz aşağıdaki bölümlerde açıklanmıştır.
 
2.         DERNEK VEYA VAKFIN İKTİSADİ İŞLETMESİ TARAFINDAN ELDE EDİLEN FİNANSMAN GELİRLERİNDE STOPAJ DEVAM ETMEKTEDİR :
 
Dernek  veya vakıfların İKTİSADÎ İŞLETME kurarak, bedel mukabilinde ve sürekli şekilde üretim, alım-satım veya hizmet faaliyetinde bulundukları görülebilmektedir. Vakıflarca kurulup işletilmekte olan okullar ve hastaneler bunun en yaygın görülen örnekleridir.
 
Böyle bir durumda, söz konusu iktisadî işletme, kurumlar vergisi mükellefi olur (KVK Md.1/D ve 5) ve defter tutma, beyanname verme, fatura düzenleme gibi tüm vergisel ödevleri, herhangi bir şirket gibi yerine getirmek durumundadır.
 
Şayet finansman geliri, doğrudan dernek veya vakıf tarafından değil de, dernek veya vakfın iktisadî işletmesi tarafından elde edilmişse bu gelir brüt tutarı üzerinden, söz konusu iktisadî işletmenin ticari hasılatına dahil edilir, varsa söz konusu gelir üzerinden yapılmış olan stopaj, geçici vergi veya yıllık beyan esnasında mahsup edilmek üzere ilgili aktif hesaba kaydolunur.
 
Başka bir anlatımla vakıf veya derneğe ait iktisadî işletmelerin kazançları, aynen kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan herhangi bir şirkette olduğu gibi vergilenir ve bu iktisadi işletmelerin stopaj karşısındaki durumu da herhangi bir şirkette olduğu gibidir.
 
Bu nedenle, Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar veya kamu menfaatine yararlı dernekler tarafından elde edilen yukarıdaki 4 gelir unsurunda stopaj 1.1.2005’ten itibaren sona ermiş olmakla beraber, aynı gelirlerin bu dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri tarafından elde edilmesi halinde, stopaj gerekliliği devam etmektedir.
 
Görüldüğü gibi finansman gelirinin vergiden muaf vakfa veya kamuya yararlı derneğe mi, yoksa aynı vakıf veya derneğin iktisadî işletmesine mi ait olduğu hususu, stopaj açısından önem arz etmektedir. Bahsi geçen 4 gelir unsuru vergiden muaf vakıf veya kamuya yararlı dernek merkezine ait olduğunda stopaj ve vergileme dışında kaldığı halde, aynı gelirler bunların iktisadi işletmeleri tarafından elde edildiğinde stopaja ve ayrıca kurumlar vergisine tabi olmaktadır.
 
İktisadî işletme kuran dernek ve vakıflar, aynen şahsi işletme kurmuş gerçek kişilerde olduğu gibi, iktisadî işletmeye ait mal varlığını ve keza iktisadî işletmeye ait her türlü  kayıt ve işlemleri derneksel veya vakıfsal malvarlığı ve işlemlerden ayırmak zorundadırlar. Zaten iktisadî işletme kurulunca, bunun için defter tasdik ettirilip kayıtlar yapılmakta, böylelikle işletmenin bağlı olduğu vakıf ya da dernekten ayrı bir bilançosu oluşmaktadır. Şayet finansman gelirini sağlayan para, iktisadî işletmenin aktifine dahil ise, bu gelir iktisadî işletme geliri olacak ve yukarıda ifade edildiği şekilde stopajlanacak ve vergilenecektir.
 
Dernek veya vakfın, hangi hallerde iktisadî işletme kurmuş sayılacağı ve hangi hallerde finansman gelirinin bu iktisadi işletmeye ait olacağı karmaşık bir konu olup, bu konuda detaylı bilgi için Kurumlar Vergisi isimli kitabımızın 3’üncü baskısına bakınız.
 
Özetlemek gerekirse;
 
Dernek ve vakıfların iktisadi işletme kurmuş sayılmaları, dolayısiyle defter tutma, kurumlar vergisi ve KDV beyannamesi verme ve sair vergisel ödevleri yerine getirme külfetine katlanmaları ve finansman gelirlerini kurumlar vergisi matrahına dahil etmeleri için, aktif tarzda ve sürekli olarak
 
 
bedel mukabilinde mal ve hizmet teslimlerinde bulunmaları ve geliri sağlayan menkul sermayenin (parasal varlığın) bu iktisadî işletmenin aktifine dahil olması gerekir.
 
Dernek veya vakıfların, sadece gayrimenkul sermaye iradı (GVK Md. 70), menkul sermaye iradı (GVK Md. 75), diğer kazanç ve irat (GVK Md. 80-82) niteliğindeki gelirlerinin mevcudiyeti, iktisadî işletme kurdukları anlamına gelmez ve prensip olarak gerçek usulde vergilendirilmez. (Bu gelirler stopaja tabi ise bu stopaj, nihaî vergilendirmeyi teşkil eder.)
 
Derneğin veya vakfın menkul sermaye iradı tanımına giren (GVK Md.75) gelir unsurlarının meblağ ve işlem sayısı itibariyle çok oluşu da tek başına iktisadî işletme kurulduğu anlamına gelmez. Nitekim bir dernek veya vakıf ne kadar çok yerden ve ne meblağda kira geliri elde ederse etsin iktisadî işletme kurmuş sayılmamaktadır. Keza gerçek kişiler de elde ettikleri menkul sermaye iradının miktarı ve işlem sayısı ne olursa olsun, söz konusu gelir, menkul sermaye iradı niteliğini korumakta, ticarî gelir sayılmamaktadır.
 
3.         STOPAJ SORUMLUSU, KAZANCIN KAMUYA YARARLI DERNEK VEYA VERGİDEN MUAF VAKFIN MERKEZİNE Mİ, YOKSA BUNLARIN İKTİSADİ İŞLETMESİNE Mİ AİT OLDUĞUNU NEREDEN BİLECEK ?
 
Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin ayrı bir tüzel kişilikleri yoktur ve bu işletmeler, ilgili dernek veya vakfın tüzel kişiliği altında faaliyet gösterirler.
 
Bu nedenle dernek veya vakfın iktisadi işletmesi tarafından elde edilen gelir bakımından da geliri elde eden tüzel kişi dernek veya vakıftır.
 
Yukarıda sayılan 4 gelir unsurundaki stopajın, vergiden muaf vakıflarda ve kamuya yararlı derneklerde (bunların kendi bünyeleri açısından) sona ermiş olmasına karşın, aynı vakıf veya derneklerin iktisadi işletmelerince elde edilen gelirler bakımından söz konusu stopajların devam ediyor oluşu; stopaj sorumlusunca, gelirin dernek veya vakfın kendisine mi yoksa iktisadi işletmesine mi ait olduğu hususunun bilinmesini ve buna göre stopaj yapılıp yapılmayacağının  belirlenmesini gerektirmektedir.
 
Uygulamada dernek ve vakıflar bankalarla olan ilişkilerinde iktisadi işletmeleri ve kendileri için ayrı ayrı hesaplar açmak, farklı görünüşte antetli kağıtlar kullanmak suretiyle, işlemi yapanın kendisi mi yoksa iktisadi işletmesi mi olduğunu belirtmektedirler.
 
Ancak gerçekte iktisadi işletmeye ait olan ve bu nedenle stopaja tabi bulunan bir gelir unsurunun kasıtsız olarak veya stopajı önlemek amacıyla kasden, vakfın veya derneğin kendisine aitmiş gibi gösterilmesi mümkündür. Böyle bir durum sonucunda eksik kalan stopaj tespit edildiğinde, bu stopajın cezalı ve gecikme faizi olarak talep edileceği kişi stopaj sorumlusudur. Stopaj sorumlularının böyle bir riske karşı alabilecekleri tek tedbir, geliri elde eden vergiden muaf vakıftan veya kamu menfaatine yararlı dernekten, bu gelirin vakfın ya da derneğin kendisine ait olduğu (iktisadi işletme ile ilgisi bulunmadığı) yönünde bir beyanat (yazılı bir taahhütname) almaktan ibarettir. Böyle bir beyanatın doğru olmadığı (bu beyana rağmen gerçek durumun, gelirin vakfın ya da derneğin kendisine değil iktisadi işletmesine ait olduğu) ortaya çıktığında mantıken stopaj eksikliğinden kaynaklanan vergi ve cezaların yalan beyanda bulunan dernek ve vakfa yönelmesi gerekmekle beraber, vergi mevzuatımız buna müsait değildir. Çünkü vergi kanunlarımız, tüm stopaj eksiklikleri konusunda sadece stopaj sorumlularına yönelik vergilendirme ve cezalandırma yapılmasını öngörmektedir.
 
Esasen bu sorun yeni ortaya çıkmış değildir. Resmi kuruluşlar, vergiden muaf kooperatifler, özel kanunla kurulmuş dernek ve vakıflar, meslek kuruluşları, üniversiteler gibi faiz ve repo gelirlerinde stopaj yapılmayan kuruluşların açtıkları mevduat hesapları veya yaptıkları repoların, bu kuruluşların kendilerine ait paralarla mı yoksa iktisadi işletmelerine ait paralarla mı oluştuğu öteden beri sorun teşkil etmekteydi.
 
Maliye Bakanlığı’nın, bu ikilemin nasıl çözüleceği konusunda tatminkar bir açıklama veya düzenleme yapmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı