Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
DENET YMM A.Ş.
YURT DIŞINDAN ALINAN HANGİz
HİZMETLERDE KDV SORUMLULUĞU VARDIR ?
1. GENEL AÇIKLAMA :
Katma değer vergisinin uygulandığı tüm ülkelerde,
- İhraç olunan mal ve hizmetler, ihraç ülkesince KDV den istisna edilir.
- İthal edilen mal ve hizmetler ise ithalin yapıldığı ülke tarafından KDV ye tabi tutulur.
Çünkü KDV bir tüketim vergisidir. Mal veya hizmet hangi ülkede tüketildi ise bu mal veya hizmete ait KDV nin de o ülke maliyesi tarafından alınması gerekir. Uygulamada bu ilkeye, “varış (destination) ilkesi” denilmektedir.
Mal ithalatında ve mal ihracatında KDV uygulaması hizmet ithal ve ihracına nazaran daha kolaydır. Çünkü mallar elle tutulan, gözle görülen ve taşıma suretiyle yer değiştiren nesneler olduğu için, mal ithalinde ithal ülkesi KDV yi gümrükleme aşamasında alır, malın ihracında ise ihraç ülkesi, bu mal üzerindeki KDV yükünü (indirim veya iade yoluyla) ortadan kaldırır.
Hizmetlerde ise, hizmetin nerede yapıldığı, ithal veya ihraç edilip edilmediği, hizmetten nerede yararlanıldığı ve dolayısıyle bu hizmete ait KDV nin hangi ülke tarafından alınması gerektiği konusunda tereddütler olabilmektedir.
Bir hizmet, KDV Kanununun 1 inci maddesine göre KDV kapsamına giriyorsa ve yabancı kişi veya kuruluş bu hizmeti fiilen Türkiye’ye gelerek ifa etmişse veya hizmetin doğduğu yer Türkiye olmamakla beraber bu hizmetten faydalanılan yer Türkiye ise (hizmet ithal edilmişse), bu hizmetin KDV sinin Türk Maliye İdaresine beyanı gerekmektedir.
Şayet yabancı kişi veya kuruluş bu hizmeti Türkiye’de kurduğu bir işyeri (şube) vasıtasıyla yapmakta ise söz konusu KDV beyan görevi bu yabancı kişi ve kuruluş (şube) tarafından yerine getirilir. Başka bir anlatımla şubenin KDV mükellefiyeti vardır, aynen bir yerli mükellef gibi, KDV li fatura düzenler ve bu KDV şube tarafından beyan olunur.
(15 no.lu KDV Genel Tebliği) Hizmeti alan ise faturada yazılı KDV yi şubeye ödemekle yetinir ve KDV Kanunu’nun 9 uncu maddesi uyarınca sorumlu sıfatı ile 2 no.lu KDV beyanında bulunması gerekmez. (“Kurumlar Vergisi” isimli kitabımızın üçüncü baskısında açıkladığımız nedenlerle, KDV li şube faturasının alınabildiği durumlarda KVK nun 24 üncü maddesi uyarınca stopaj da yapılmaz. Sh. 831-838)
ANCAK ;
Türkiye’de KDV mükellefiyeti bulunmayan yabancı ülke mukimi bir kişi veya kuruluş, KDV nin konusuna giren bir hizmeti fiilen Türkiye’de icra ederse veya bu hizmet yurt dışında yapılmakla birlikte o hizmetten Türkiye’de yararlanılırsa hizmeti alan Türkiye’deki kişi veya kuruluş, KDV mükellefi olsun veya olmasın söz konusu hizmete ait KDV yi ,
2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edip ödemek zorundadır.
Hizmeti Türkiye’de yapan veya hizmeti Türkiye’ye ihraç eden yabancının yerine geçilerek onun adına yapılan bu KDV ödemesi, 2 no.lu beyannameyi veren (ödeyen) sorumlu açısından KDV yüklenilmesi demektir. Başka bir anlatımla alıcının yabancıya ve yabancının da vergi dairesine ödemesi gereken KDV, hizmeti alan tarafından doğrudan doğruya vergi dairesine ödenmek suretiyle yüklenilmektedir. Bu şekilde KDV yüklenmiş olanın KDV mükellefiyeti varsa, söz konusu yüklenim aynen bir alış faturasındaki
KDV nin indirildiği gibi indirim konusu yapılabilmektedir. (Türkiye’de KDV mükellefiyeti olmayan yabancılar tarafından yapılan ve Türkiye’de KDV’ye tâbi tutulması gereken hizmetlerde, bu KDV’nin hizmeti alan tarafından sorumlu sıfatıyla doğrudan vergi dairesine ödetilmesi, vergi tekniğine uygundur. Ancak, bu KDV’nin indirilmesinin mümkün olduğu hallerde söz konusu işlem çok anlamsız ve sakıncalıdır. Ya Hazineye hiçbir katkısı olmayan veya zaten hiç yaşanmaması gereken “devrolan KDV sorunu” nu boş yere büyüterek, mükellefe ait paranın haksız ve faizsiz olarak Hazinece kullanılması olayının boyutunu genişleten bu KDV sorumluluğunun, KDV İNDİRİM HAKKI BULUNAN KDV MÜKELLEFLERİ AÇISINDAN kaldırılması çok isabetli olacaktır.)
2. YURT DIŞINDAN SAĞLANAN ve KDV SORUMLULUĞU DOĞURAN ve DOĞURMAYAN HİZMETLER :
KDV Kanunu’nun 6/b maddesine göre hizmet şeklindeki bir işlemin Türkiye’de gerçekleşmiş veya Türkiye’ye ithal edilmiş sayılması için;
- Hizmetin Türkiye’de yapılması VEYA
- Hizmetten Türkiye’de faydalanılması VEYA
- Hizmetin Türkiye’de değerlendirilmesi (yani hizmet bedelinin Türkiye’de gider veya
maliyet olarak dikkate alınması)
yeterli olmaktaydı.
Yabancı bir kişi veya kuruluşun fiilen Türkiye’ye gelerek yahut eleman göndererek Türkiye’de hizmette bulunması halinde (mesela bir sirkin Türkiye’de gösteri yapması) bu hizmetin Türkiye’de KDV’ye tabi tutulması doğaldır. Yine KDV’nin varış ülkesinde alınması prensibi gereği olarak hizmet yurtdışında oluşsa dahi o hizmetten Türkiye’de istifade edilmişse başka bir anlatımla hizmet ithali söz konusu ise (mesela yurt dışında çizilmiş bir inşaat projesinin Türkiye’de yapılan bir bina için tatbik edilmesi halinde), yine KDV’nin Türkiye’de alınması gerekir.
Ancak Türkiye’de icra olunmayan ve Türkiye’ye ithal olunmayan bir hizmet, sırf Türkiye’de gider veya maliyet yazıldığı için Türkiye’de KDV’ye tabi tutulmaya kalkışıldığında genel vergileme ilkelerine (hükümranlık ilkesine) ve KDV konusundaki global kurallara aykırı bir uygulama yapılmış olmaktadır. Zaten geçmişte sadece gider yazılması gerekçe gösterilerek, 2 no.lu KDV beyannamesi verilmediği ileri sürülen fakat esasen Türkiye’de KDV’ye tabi tutulmaması gereken yurt dışı konaklama ve yemek faturaları, yurt dışında yaptırılan ilan ve reklam hizmetleri gibi bazı işlemler,
6. maddedeki “değerlendirilmesini” kelimesi yüzünden tereddüt konusu olmaktaydı. Hatta ihraç mallarımıza müşteri bulunması için yurt dışı firmalara ödenen komisyonlarda ve yurt dışında yaptırılan ilan-reklam hizmetlerinde KDV sorumluluğu aranmayacağına dair 266 no.lu Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu Kararı, dönemin Maliye Bakanı tarafından onaylanmıştı. (Bu kararın metni, Kurumlar Vergisi isimli kitabımızın ekinde mevcuttur.)
KDV Kanunu’nun 6’ncı maddesinde 4503 sayılı Kanunla yapılan bir değişiklikle “değerlendirilmesi” kelimesi ortadan kaldırılmış, yurt dışından sağlanan ve 2 no.lu KDV beyannamesi verilmesini gerektiren hizmetlerin kapsamı, olması gereken şekle getirilmiştir. Değişiklik sonrasında, yurt dışından sağlanan hangi hizmetlerin Türkiye’de icra veya Türkiye’de faydalanma ölçülerine göre, 2 no.lu KDV beyannamesi verilmesini gerektireceği konusunda Maliye Bakanlığı’nın detaylı açıklama yapmasına ihtiyaç vardır.
Bakanlık yetkililerinin KDV nin uygulandığı diğer ülkelerdeki ve bilhassa uyum açısından Avrupa Birliğine dahil ülkelerdeki anlayış ve tatbikatı incelemeleri gerekir. KDV Kanunu’nun 6 ncı maddesinde yapılan yukarıda izah ettiğimiz değişiklik, yurt dışından sağlanan hangi hizmetlerde KDV sorumluluğu olacağını veya olmayacağını, uluslararası anlayışa uygun olarak tayin etmek için gerekli yasal ortamı sağlamıştır. (Avrupa Birliği’ne dahil ülkelerde benimsenen, hizmetin ifa yeri ve hizmetlerin ithal edilmiş sayıldığı haller, KDV Uygulaması isimli kitabımızın 6 ncı maddeye ilişkin bölümünde belirtilmiş olup KDV sorumluluğuna ilişkin detaylı bilgiler ise, 9’uncu maddeye ilişkin bölümde yer almaktadır.)
4503 sayılı Kanun’un gerekçesinde de belirtildiği gibi, 6 ncı maddedeki “değerlendirme” (gider veya maliyet yazma) ölçüsü başından beri hatalı bir ölçü olduğu için, hata giderme anlamındaki bu değişikliğin öncesindeki aylar ve yıllar bakımından da, “değerlendirilmesini” kelimesi yokmuş gibi düşünmek gerekir.