Okunma Sayısı : 1505
   
Resul KURT - Çalışanlar kazanırken de, harcarken de vergi ödüyor !
Yayımlanma Tarihi: 29.11.2012
 

Ülkemizde, çok uzun yıllardan bu yana vergi sisteminde radikal bir değişikliğe ve yeni bir modele geçilmesine ihtiyaç var. Maliye Bakanlığı da bunun farkında ve gelir kaybına uğramadan sistemi düzeltmenin çarelerini arıyor.

Ücretliler üzerinden gelir vergisi, sosyal güvenlik primi, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi olmak üzere dört farklı kesinti yapılmaktadır. Ücretlerden kesilen vergiler, sosyal sigorta primi, işsizlik sigortası primi ile sosyal sigorta ve işsizlik sigortası priminin primi işveren payı toplamı net ücrete oranlandığında, oldukça yüksek tutarda vergi yükü olduğu görülmektedir. İstihdam maliyetlerinin yüksekliği de, işverenlerin rekabet güçlerini de etkilemektedir.

Özel sektörde istihdam edilen işçilerle genellikle net ücret üzerinden anlaşmaya varılması, tüm vergi ve sosyal sigorta prim yükünün işveren tarafından üstlenilmesi kayıt dışılığın artmasında önemli bir etkendir. Bu çerçevede maliyetlerin düşürülmesi için işveren tarafından ücretlerin fiili ödenenden daha düşük gösterilmesi söz konusu olmaktadır.

Türkiye ile diğer OECD ülkeleri kıyaslandığında yüzde 35 vergi diliminin diğer ülkelere göre normal olduğu düşünülse de, özellikle vergi dilimleri arasındaki makasın az olmasından dolayı belirli bir tutarın üzerinde geliri olanlar yüksek vergi ödeyebilmektedir. Örneğin, 2010 yılı için Amerika Birleşik Devletlerinde 373,650 USD üzerindeki gelire yüzde 35 vergi dilimi uygulanırken, ülkemizde 51,079 USD (76.200 TL) vergi matrahına yüzde 35 vergi dilimi uygulanmıştır. Yani, neredeyse 7 kata varan bir fark bulunmaktadır. Bu da, hem Türkiye’deki vergi tarifesinin gayri adil olduğunu ve hem de düşük gelirlilerinin vergi yükünün diğer ülkelere oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir. Üstelik ülkemizde bu vergi ödendikten sonra ayrıca harcama yapılırken de aynı tutarda, hatta bazen daha fazla vergi ödendiği görülmektedir.

Diğer bir deyişle ülkemizde dolaylıvergiler çok yüksek boyutlarda. Bordrolular hem kazanırken hem de harcarken vergi ödüyor. Bu da sistemde ciddi bir adaletsizliği beraberinde getiriyor.

Ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde tevkifat usulünün tek yöntem olarak uygulandığı görülmektedir. Mali güce göre vergileme yapabilmek için gelirinşahsileştirilebilmesine yönelik olarak artan oranlı tarife, ayırma ilkesi ve en az geçim indirimi uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede brüt ücretten hesaplanmış olan vergiden “en az geçim indirimi” tutarının düşülmesi ve bu çerçevede ödenecek verginin bulunması, kısmen olumlu olmakla birlikte, oldukça yetersiz ve sembolik bir uygulamadır. Bu şekilde ücretlilere, diğer gelir unsuru sahiplerine göre belirli bir avantaj sağlanarak refahlarında belirli bir artış sağlanmışolmaktadır. Ancak tüm gelir unsurlarını kapsayan genel geçerli bir en az geçim indirimi uygulamasıülkemizde halen yoktur. Asgari geçim indirimi tutarı, ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırları ve diğer ülke uygulamaları ile karşılaştırılınca bir anlam ifade etmemektedir.

Anayasa’mızda yer alan hüküm çerçevesinde, geliri olan herkesin ödeme gücüne göre vergilendirilmesi esastır. Aynı gelire sahip olan mükelleflerin aynı, farklı gelire sahip olan mükelleflerin de farklıvergi ödemesi söz konusudur. Fakat uygulamaya bakıldığında çeşitli kanunlarla bir takım mükellefler ile vergi konularının vergi dışı bırakıldığıgörülmektedir. Örneğin; ücretlilerin vergilendirilmesinde serbest bölgede çalışanlar, teknopark alanlarında çalışanlar, pilotlara ödenen uçuştazminatları, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerde çalışan gemi adamlarına ödenen ücretlerle, çalışanlara belli şartlar altında sağlanan konut imkanı, yemek bedelleri, teşvik, ikramiye ve ödülleri ile sporculara ödenen ücretler vergi dışı tutulmuştur.

Çalışanların ücretlerinden gelir vergisi yanında ayrıca damga vergisi de kesilmektedir. Damga vergisi temelde hukuki işlemlere bağlı olarak düzenlenen kağıtlar üzerinden alınan bir vergi olmasına rağmen, ücretler üzerinden de alınması hem ücretlinin vergi yükünü artırmakta ve hem de hakkaniyete uygun düşmemektedir. Günümüzde damga vergisinin anlamınıkaybettiği düşünüldüğünde bu verginin kaldırılması çalışanın refahı açısından uygun olacaktır.

Öte yandan hem Maliye Bakanlığı’na ve hem de SGK’na beyanname ve prim hizmet belgelerinin elektronik ortamda gönderilmesi halinde de damga vergisi alınmaktadır. Bu da düzeltilmesi gereken bir diğer husustur. Bazı şirketlerin yüzlerce şubesi olduğu dikkate alındığında özellikle SGK bildirgelerinden dolayı onbinlerce liralık bir ödeme yapılabilmektedir.

Umarız yeni sistem hazırlıklarında tüm bu hususlar dikkate alınır ve adil bir vergi sistemi kurulur.


Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı