Dünyanın hiçbir ülkesinde, henüz 40 yaşında emekli olmuş bu kadar yoğun sigortalısı olan bir yer yok. Neredeyse her katıldığım TV programında izleyenlerimizden bolca emeklilikte yaşa takılanların durumu soruluyor. Zaman zaman da okurlarımız mail ile sorularını yöneltiyor. Emeklilikte yaşa takılanların talepleri sıkça basında da yeni bir düzenleme olacağı, erken emekliliğin geleceği gibi anonslarla veriliyor. Esasen ben ve benim yaşıtım tüm emekçilerin de birer yaş mağduru olduğunu belirtmeliyim.
Sosyal güvenlik sistemi, bir denge sistemidir. Sosyal güvenlik temel itibariyle, yaşlılık, engellilik, ölüm, malullük, hastalık gibi risklere karşı vatandaşları koruyan bir şemsiyesidir. Tabi bu şemsiyenin sağlam kalabilmesi düzenli bir aktüeryal dengenin sağlanması ile mümkündür.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Müezzinoğlu, “sosyal güvenlik sisteminde sürdürülebilir bir yapının sağlanmasının ekonomik kalkınmanın sürdürülebilmesiyle eşzamanlı olarak yürütüldüğüne dikkati çekmiş ve “Bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını gidermelerini engelleyecek bir yapının oluşmamasına da dikkat etmeliyiz. Emeklilikte yaşa takılanlar hususuna bu hassasiyetle yaklaşmalıyız.
Emeklilikte yaşa takıldığından bahsedilen kesimin erken emekli edilmesinin sisteme getireceği ek maliyetin 400 milyar lira olduğu ve bu maliyetin son tahlilde sonraki nesillerin sırtına yükleneceği unutulmamalıdır.” açıklamasını yaparak emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili son sözü söyledi. Emeklilikte yaşı bekleyenler ile ilgili doğrudan bir emeklilik getirilmesi, ciddi bir mali yükü de beraberinde getirecek ve sözünü ettiğimiz koruyucu şemsiye kırılma noktasına gelecektir.
Ancak bu konuda sigortalıların bazı beklentilerinin karşılanabileceğini belirtmeliyim. Örneğin sigortalılık süresi ve prim gün sayısını doldurup, emeklilik yaşını bekleyenlere genel sağlık sigorta prim borcu çıkarılmamalı, sağlık primi ödemeden sağlık yardımlarından yararlanabilecekleri yönünde düzenleme yapılabilecektir. Prim gün sayısını dolduranlardan, doldurma tarihini takip eden dönem sonrası uzun vadeli sigorta kolları primi indirimli olarak ödenmeli, bu vatandaşlarımızın olası bağlanacak aylıklarının da düşüşe konu olmaması gerekiyor. Ayrıca, özellikle prim gün sayısını tamamlayanların bundan sonra ödeyecekleri sigorta primlerinin emekliliğe etkisi artırılabilmesi olumlu etkide bulunacaktır.
Eski eşiyle evlenenin tazminatı olur mu?
Okurumuz A. A. “Eşimle 9 ay önce boşandıktan sonra tekrar bir araya gelip evlendik Şimdi eşim işten çıkmak istiyor. 9 senelik tazminatını alabilir mi?” diye soruyor.
Kıdem tazminatı, İş Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan fesih ve sona erme hallerinde en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde de bu işçinin hak sahiplerine işveren tarafından ödenmesi gereken paradır.
1475 sayılı Mülga İş Kanunu’nun halen yürürlükteki 14’üncü maddesindeki düzenlemeye göre; İş Kanunu kapsamındaki bir işyerinde çalışan “Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda” kıdem tazminatı almaya hak kazanacağı hükme bağlanmıştır. Kadın işçinin eşinden boşandıktan bir süre sonra tekrar aynı kişiyle evlenerek hizmet akdini feshederek işverenden kıdem tazminatı istemesi, uygulamada en fazla karşılaşılan sorunlardan birisidir.
Yargıtay, birçok kararında, boşandığı eşiyle yeniden evlenmesi halinde kadına kıdem tazminatı verilmeyeceğine dair bir hüküm yoksa da, kadın işçinin kanunun verdiği yetkiyi kullanırken iyi niyetli olmaması ve yasanın amacıyla bağdaştırmanın mümkün olmaması nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanılmayacağı yönünde kararlar vermiştir. Yinelersek; kadın işçi, kanuna karşı hile yolunu seçerek, sürekli birlikte yaşadığı halde, hile için boşandığı eşiyle kısa sürede tekrar evlenerek, kanunun kadın işçiye verdiği, evlenme nedeniyle haklı fesih hakkı yetkisini kullanırken iyiniyetli olunmaması, yani hakkın kötüye kullanılması ve yasanın amacıyla bağdaştırılmasının mümkün olmaması nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır. Burada kanuna karşı hile ve hakkın kötüye kullanılması hakkındaki tespitleri iş yargısının yapması gerekmektedir.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.