İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin sağduyulu ve birbirinin hakkına hukukuna saygı çerçevesinde yürütülmesi gerekiyor.
Ancak, çeşitli nedenlerle işten ayrılan işçiler, işverenleriyle aralarındaki anlaşmazlıkları yargıya götürülebilmektedir. Bir işyerinde çalışanlarla işverenler arasındaki anlaşmazlıklarda çoğu zaman;
-İşe iade davası,
-Kıdem tazminatı,
-İhbar tazminatı,
-Fazla mesai,
-Hafta tatili çalışması ücreti,
-Ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti,
-İzin ücreti,
-Prim-ikramiye vb. talepleri konularında sorunlar yaşanmaktadır.
İşte esasen işçinin hakları ödendiğine ilişkin ibraname düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır. Elbette bunların dışında da işçi tarafından bazı hakların talep edilmesi de mümkündür. İşçinin ödenmeyen veya eksik ödenen alacaklarının olması halinde ibraname düzenlenmiş olması dava açılmasına engel olmaz. İşçi ödenmeyen alacakları için dava açabilir.
İbraname nedir?
İşveren işyerinden ayrılan işçiden, ücret, ikramiye gibi bütün alacaklarını aldığına ve başka bir alacağının kalmadığına dair ibraname alabilir.
Bu belge mahkemelerce de tanınan ve delil niteliği bulunan bir belgedir. Ancak, ibranamenin delil niteliği taşıması için Borçlar Kanununda düzenlenen şartları taşıması gerekmektedir.
İbra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
İbranamede şartlar
6098 sayılı Kanuna göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için belirtilen yasal koşulların varlığı aranmalıdır.
Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun değinilen maddesinde, işverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ibranamenin geçerliliği noktasında sonuca etkilidir. Ancak banka dışı yollarla yapılan ödemelerde de borç ibra yerine tamamen veya kısmen ifa yoluyla sona ermiş olur.
Bu hükümler, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.