Okurumuz Koray ATAÇ, "Kime sorsam değişik cevaplar
aldım. En iyi siz bilirsiniz diye en son size soruyorum müsaadenizle. İki ayrı
iş yerinde birden part-time çalışarak sigortalı olabilir miyim?2005 yılında
emekli oldum, çalışmaya başladığımda emekli maaşımda kesinti olacak mı?"
diyor.
Normal şartlarda bir kişi, birden fazla işyerinde
çalışabilmektedir. Bir kişi bir, iki, üç hatta dört yerde bile çalışsa, her bir
çalıştığı işyerinin ayrı ayrı o işyerindeki ücret ve çalışma gününü dikkate
alarak sigortalı yapması gerekir.
Emekli olduktan sonra sosyal
güvenlik destek primi ödeyerek işçi olarak çalışanların emekli maaşlarında bir
düşme olmaz. Bir kişi emekli olup 4/a (SSK) sigortalısı olarak sosyal güvenlik
destek primi ödediği sürece emekli maaşı da kesilmez.
Ancak bazen
şirketler veya işverenler işçilerin bir başka yerde çalışmaması yönünde şartlar
ileri sürebilir. Ancak bu şekilde yasaklayıcı hükümler olmasına rağmen
çalışılmış ise yine de her iki yerden sigortalı olabilir. Yani yasaklayıcı
hükümler o işyerinin uygulayabileceği disiplin kuralları açısından geçerlidir.
Her şeye rağmen birden fazla işyerinde çalışanların her işyerinden ayrı ayrı
sigortalı olması gereklidir.
***
SGK'nın işi fark ücreti belirlemek değil
Geçen
hafta SGK'lıya 16, buzağıya 35 lira başlıklı yazımdan sonra çok sayıda
okurumuzdan yorumlar geldi. Yazımda, Doç. Dr. Paşa Göktaş'ın sektörle ilgili
değerlendirmelerini ele alacağımı belirtmiştim. Hoca özetle diyor ki;
"Gazetelerden öğrendiğimiz kadarıyla, SGK ile OHSAD arasında bir çalışma
başlatılmış. SGK, OHSAD' dan maliyetlerle ilgili bir çalışma yapmasını istemiş.
Bir miktar artışla, özel hastanelerin bazı sorunları çözülecekmiş. Böylelikle,
vatandaştan alınacak fark miktarının da azalacağı umut ediliyormuş. Eğer bunlar
doğruysa, SGK hala çıkmazda ve yanlış bakış açısından kurtulamıyor demektir.
Başka bir deyişle, SGK' nın hala çözüm arama yöntemleri yönünden bataklıkta
bocalandığını söyleyebiliriz.
Sağlık Bakanlığı, kamu hastaneleri gerçekte yüzde 120 üzerinde genel
bütçeden sübvansiyon farkı alırken, özel kuruluşların farksız çalışmasını
savunabiliyor. SGK, öncelikle olayı kendi yönünden değerlendirmek durumundadır.
Fark sınırlarının dondurulması, kuruluşların daha farklı ve kaliteli
iş yapmasını sınırlar. Maliyet baskısı, daha kalitesiz ve ucuz işlere
yönelinmesini sağlar. Bu da, halkın sağlığı için tehdittir. "Hem ucuz olsun, hem
de kaliteli olsun." Bu ise imkansızdır. Çünkü kalitenin bir bedeli vardır.
SGK, özel kuruluşlara da, devlet kuruluşlarına da aynı ödemeyi yapıyor.
Hatta, bazı devlet kuruluşlarına daha fazla ödeme yapıyor. Devlet kuruluşları,
SGK dışında genel bütçeden de ödenek alıyor. Örneğin 2012 için, bildiğimiz
kadarıyla Sağlık Bakanlığı' nın SGK'dan aldığı 13.9 milyar TL iken, genel
bütçeden aldığı 17.5 milyar TL civarındaydı. Yani Sağlık Bakanlığı, SGK dışında,
bunun yüzde 125'i civarında da genel bütçeden pay alıyor. Yani yüzde 125 fark
alıyor. Bina kirası, vergi avantajları, diğer avantajları da göz önüne alırsak,
bu fark yüzde 150'lerin üzerine tırmanır.
Yüzde 30, hatta yüzde 90
fark alarak, özel kuruluşların kamu kuruluşları ile yarışabilmesi mümkün
değildir. Bu sistemi zorlamak da iyi niyetli değildir. Bile bile, özel
kuruluşları iflasa sürüklemektir."
Özel hastane, kamu hastanesi
arasında ciddi bir haksız rekabet olduğuna katılmamak mümkün değil. Daha önce de
yazdığım gibi, özel hastanelerin düşük miktarda fark alarak vatandaşa hizmet
vermesi amaçlanıyor ise, mutlaka maliyet düşürücü bir takım önlemler
alınmalıdır. Özellikle, pilot ve hemşirelere verilen uçuş tazminatının vergiden
istisna edilmesine benzer şekilde doktor ve hemşirelere ödenecek sağlık
tazminatı adı altındaki tutarın da vergi dışı bırakılması sağlanmalıdır.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.