Askerlik yapanlar bilir, çeşme nöbeti, korkuluk nöbeti, ağaç nöbeti gibi nöbetler vardır. Aslında yıllar önce boyanmış bir korkuluğa kimse dokunmasın, üstünü başını boyamasın diye bırakılan nöbet noktasının bir süre sonra daimi hale gelmesi çok rastlanan bir durumdur. Kimse "kral çıplak" demediği için yıllar geçse de korkuluk nöbeti hep devam eder. Kimse de bunun neden halen devam ettiğini sorgulamaz.
İşte 26/6/1973 tarihinde çıkartılmış olan 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu da tam böyle bir durumu içeriyor. 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu'na göre hem özel veya resmi, her türlü konaklama, dinlenme bakım ve tedavi tesislerinde konaklayanların ve hem de aynı şekilde bu işyerleri ile konutlarda çalışanların kimliklerinin tespiti ve bildirilmesi gerekiyor. Hatta bütün apartman yöneticileri ve kapıcıları, binalarında bildirim dışı kimselerin oturup oturmadığını, çalışıp çalışmadığını, garaj, kömürlük, boş daire gibi bölümlere saklanmalar, sığınmalar, bazı eşya veya maddeleri gizlemeler olup olmadığını kontrol etmekle yükümlüdürler. Yoksa bunlara da idari para cezası var.
İşyerlerinin, apartmanların belki de yüzde 99'u bu anlamda çalışanların bildirimlerini yapmıyor, çünkü ya bu yasadan haberi yok, yada bildirim yapmak deveye hendek atlatmaktan da zor.
Otel, motel, han, pansiyon, bekar odaları, kamp, kamping, tatil köyü ve benzeri her türlü, özel veya resmi konaklama yerleri ile özel sağlık müesseseleri, dinlenme ve huzur evleri, dini ve hayır kurumlarının sosyal tesislerinin sorumlu işleticileri, bu yerlerde ücretli veya ücretsiz, gündüz veya gece, yatacak yer gösterdikleri yerli veya yabancı herkesin kimlik ve geliş- ayrılış kayıtlarını, örneğine ve usulüne uygun şekilde günü gününe tutmak, genel kolluk örgütlerinin her an incelemelerine hazır bulundurmak, Devlet İstatistik Enstitüsü'ne, talebi halinde vermek zorundadırlar.
Bu tesislerin sorumlu işleticileri, müesseselerinde sürekli veya geçici olarak çalıştırdıkları kimseleri ve bunların ayrılışlarını, örneğine uygun kimlik bildirme belgesi doldurarak, 24 saat içinde bağlı oldukları en yakın kolluk örgütüne bildirirler.
Kolluk örgütüne bildirilerek çalıştırılanlara, sorumlu işletici tarafından doldurulup onaylanan, örneğine uygun bir kimlik kartı verilir. Sorumlu işleticinin kimliği, o tesis açılmadan önce, sahip veya kanuni temsilci veya kiracısı tarafından iki örnek İşletici Kimlik Bildirme Belgesi ne yazılır ve bu belgeler en yakın yetkili genel kolluk örgütüne verilir.
Sorumlu işleticinin, müesseselerinde sürekli veya geçici olarak çalıştırdıkları kimseleri ve bunların ayrılışlarını, örneğine uygun kimlik bildirme belgesi doldurarak, 24 saat içinde bağlı oldukları en yakın kolluk örgütüne bildirmesi gerekir. Kolluk örgütüne bildirilerek çalıştırılanlara, sorumlu işletici tarafından doldurulup onaylanan, örneğine uygun bir kimlik kartı verilir. Kolluk görevlilerince her istenildiğinde bu kimlik kartının gösterilmesi zorunludur. Buradan 11 milyon çalışana soruyorum, hanginizde bu kimlik kartı var?
En son geçtiğimiz günlerde gazeteci dostumuz rotahaber.com Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık'ın Adana'da sabaha karşı 4-5 gibi konakladığı otel odasında apar-topar gözaltına alınmasıyla bu konu yeniden gündeme geldi. Ünal Tanık'ın adrese dayalı nüfus kayıt siteminde kaydımı yoktu ki konuk olarak gittiği bir ilde gözaltına alındı. Burada sizce de bir yanlışlık yok mudur?
Çalışanlarında bildirilmesi gerekiyor
1774 sayılı Kanun kapsamında olan işyerlerinde sürekli veya geçici olarak çalışanlara ait kimlik bilgileri, genel kolluk kuvvetlerince ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı il müdürlükleri veya merkez müdürlüklerine bildirilir.
Her çeşit ticaret ve sanat amacı güden işyerlerinin sorumlu işleticileri tarafından, buralarda veya geçici olarak çalıştırılanların kimlik bilgileri, çalışanlara ait kimlik bildirme belgesine yazılarak üç gün içinde en yakın yetkili genel kolluk örgütüne verilir.
Kimlik bildirme kanunu kapsamında; işe giren, işten ayrılan ve çalışma yeri değişen çalışanların 3 iş günü içerisinde bildirimleri ile ilgili yükümlülük bulunmakta. Özellikle binlerce işçi çalıştıran ve yüzlerce-binlerce şubesi olan mağazalar, bankalar, market gibi işyerlerinde her gün yüzlerce kişi için bildirim yapmanın getirdiği yükü düşünebiliyor musunuz? Bildiriminin yapılması iş yükü, ilave işgücü maliyeti oluşturduğu gibi, yapılmaması durumunda da idari para cezası uygulaması bulunuyor. Zaten devletin adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde var olan, zaten SGK'na bildirilmiş olan çalışanların yeniden bildirilmesinin kime ne yararı olacak?
40 yıl önce bilgisayarın olmadığı, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin, SGK işe giriş bildirgelerinde çalışan adreslerinin olmadığı ve hatta bir çok şeyin kağıt ortamında olduğu bir dönemde, terör faaliyetlerine karışmış, çeşitli suçlardan aranan kişilerin bulunması için çıkartılmış bir kanun bu. Bugün geldiğimiz noktada artık suçluları devletin isterse anlık olarak yakalayabileceği, takip edebileceği, hatta sesli/görüntülü kayıt altına alındığı dikkate alınınca bu yasanın da gereksiz ve işletmeler üzerinde emek-zaman-maliyet yükü oluşturduğu, devlet kurumlarının da aynı şekilde emek-zaman kaybına neden olduğu görülmektedir.
1774 sayılı Kanun'a göre, kimlik bildirimlerinin ve işleticilerinin uygun bir şekilde bildirimleri yapmamaları halinde, bildirilmeyen her çalışan için 2013 yılında 365.00 TL idari para cezası uygulanmaktadır. 11 milyon işçinin bildirilmediğini varsayarsak bu rakam yaklaşık 4 milyar TL'ye ulaşıyor.
Buradan hatırlatmak istiyorum, 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu'nun devri geçmiştir, KRAL ÇIPLAK'tır. İşlerin kolaylaştırılması gereken, işletmelerin üzerindeki anlamsız yüklerin kaldırılması gereken bir dönemde bu sistem değiştirilmelidir.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.