İki yıldır ev hizmetlerinde çalışanların sosyal güvenliğini konuşuyoruz. Evde çalışan sigortalı olmak istiyor, evinde çalıştıran prim ödemek istiyor ama bir türlü orta yerde buluşulamıyordu.
Günümüzde ev işleri arasında; çocuk, hasta ve özürlü bakımı, ev temizliği, yemek yapma, ütü yapma, çamaşır yıkama, bahçe bakımı, evin güvenliğini sağlama ve ailenin şoförlüğünü yapma gibi çok çeşitli işler yer almaktadır. Bu çalışan kesimin en önemli sorunu sosyal güvenceden mahrum olmalarıdır.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından ev hizmetlerinde çalışanlarla ilgili 'Ev Hizmetlerinde Çalışan Kadınların Çalışma Şartlarının İyileştirilmesi ve Sosyal Model Arayışı' başlıklı rapor hazırlanmış ve bu köşede de içeriği duyurulmuştu. Söz konusu raporla ev hizmetlerinde çalışan kadınların sosyal güvenlik haklarına ilişkin yöntem belirlenmesine çalışılmıştı.
4-5 yıldır bizim de her platformda dile getirdiğimiz, bu köşede onlarca kez ele aldığımız ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin konuya ilişkin raporlarında ve önerilerinde görüşlerimizi paylaştığımız ev hizmetlerinin emekliliğinde önemli ilerlemeler var. Fikir babalığını Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi değerli dostum Prof. Dr. Oğuz Karadeniz'in yaptığı evde çalışanların kuponla emekliliğin bir an önce gerçekleşmesini bekliyoruz.
Bürokraside iftiraya dikkat!
Basında gerek Hanefi Avcı, gerek işadamı Galip Öztürk ve gerekse de diğer birçok kişiden paralel yapının işadamı ve bürokratlara nasıl şantaj yaptığını, nasıl karaladığını ibretle görmekteyiz.
Önceki gün paralel yapıyla mücadelede yetersiz kalanları eleştiren sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın paralel örgütle mücadele konusundaki azmini ve kararlılığını takdir ediyorum. Bazı bürokratların çekinmelerinin ve etkin mücadelede tereddüt etmelerinin en önemli nedeninin paralel yapının iftira ve kumpaslarından korkmaları olduğunu düşünüyorum.
Paralel yapının ahtapot gibi memleketi sardığını şimdi daha net bir şekilde görebiliyoruz.
Yıllar önce yaşadığım bir olayı hatırladığımda ahtapotun kollarının çevremizi nasıl sardığını daha iyi görüyorum. AK Parti hükümetinin ilk yıllarında bazı dostlarımızın önerisi ile o dönemde görev yaptığım kurumda önemli bir birime yönetici olarak atanmam gündeme gelmiş, ancak o dönem aynı kurulda görev yaptığımız bir kişinin kara propagandası ile karşılaşmıştık.
Son yıllarda paralel yapının SGK imamlığı görevini yürüten bu zatın daha sonra başta kamuoyuna mal olmuş casusluk davası olmak üzere birçok iftira ve ihbarda başrolde olduğunu görmüş, SGK'da ve Çalışma Bakanlığı'nda görev yapan birçok personele iftira atmak dahil birçok taşın altından çıktığını esefle izlemiştim. Yıllarca SGK'da her taşın altından çıkan bu zat halen başta SGK'daki atama ve görevlendirmeler olmak üzere el altından SGK'yı yönlendirmeye çalışıyor.
Paralel yapının bürokrasiye egemen olma yöntemi 'karalama, şantaj yapma ve adamını göreve atma' şeklinde çalıştığını görüyoruz. Bir bürokrat hakkında bu şekilde yoğun bir karalama, tezvirat ve şikayet müessesi çalıştırılıyorsa, anlaşılsın ki paralel örgüt bir kişinin ipini çekiyor. Şimdilerde yakın bir dostum, kardeşim ve her şeyine kefil olduğum bir arkadaşım için pusuya yatmış paralel örgütün uyuyan hücrelerinin faaliyete geçmesini ve tezvirata başlamasını bu şekilde okumakta fayda vardır.
Çoğu zaman bir gazete köşesi, pusuya yatmış uyuyan hücre konumlu bir internet sitesi veya bakanlıklara, başbakanlığa, cumhurbaşkanlığına yazılmış sahte isim-imzalı mektuplar, e-postalar veya Twitter soytarıları bu iş için kullanılıyor.
Paralel terör örgütüne direnen memurların iftira ve karalamalara muhatap olmamaları için geçtiğimiz yıl AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından düzenlenen çalıştayda bir öneride bulunmuştum. Çalıştay sonuçları 'Mobbing, Kadın Ve Hukuki Sorunlar Çalıştay Raporu' olarak da kamuoyuyla paylaşılmıştı.
Burada önerdiğimiz, "Özellikle kamu kurumlarında hoşa gitmeyen yönetici ve memurlar hakkında ya da belli bir makamda bulunan kişilerin görevden alınmasını ya da bir makama aday olan kişilerin atanmamasını sağlamak amacıyla ciddi bir şekilde ihbar, iftira ve gerçekdışı yaftalamalarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu iftira içerikli ihbar mektuplarının içeriğinin neredeyse tamamı ağır hakaret ve kişilik haklarına doğrudan saldırıya yöneliktir. Bunun yanı sıra iftira içerikli ihbar mektuplarının doğrudan Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, Başbakanlık ve Bakanlığa gönderilmekte ve memurların özlük dosyalarında yer alması nedeniyle bu kişiler ömür boyu mağdur edilmekte, hak etmedikleri yaftayı boyunlarında taşımaktadırlar. Bu nedenle kamu görevlilerine yönelik ihbar mektuplarında ihbarcının TC Kimlik Numarası ve adı-soyadı ve açık adresiyle başvurusu halinde dikkate ve işleme alınması, ihbarın gerçekdışı çıkması halinde ceza ve tazminat hukukunun işletilmesi yoluna gidilmelidir. Ayrıca isimsiz, mektup ve e-postaların işleme ve dikkate alınmayarak imha edilmesi yoluna gidilmesi kamudaki bu tür davranışları önleyecektir. " Görüşünün hayata geçirilmesi paralel yapıyla mücadeleyi daha etkin kılacak ve asılsız iftiralarla sağduyulu, namuslu ve dürüst memurlar korunacaktır.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.