Yazının başlığını görünce, aman bu da neymiş deyip merak ettiniz sanırım.
Birçoğumuz için ‘MOBBING’ kelimesi bir anlam ifade etmiyor. Aslında birçok
çalışanın işyerinde zaman zaman maruz kaldığı mobbing fiilen karşılaştığımız,
ancak adını koyamadığımız bir şey. Mobbing, çalışanlara işyerindeki üstleri,
eşitleri ya da astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü
muamele, tehdit, şiddet, aşağılama, yetkilerin azaltılması, projelerin ve
önerilerin kasıtlı olarak kabul edilmemesi, toplantılardan dışlama, görüşmeme,
işte pasif hale getirme, sürekli gereksiz yere ihtar verme ve yaptığı işlerin
sürekli eleştirilmesi vb davranışları içeriyor.
Mobbing ülkemizde
henüz yeterince bilinmeyen bir kavram olduğu gibi, yasal mevzuat da bu konuda
yeterli düzenlemeler içermiyor. İlk defa 6098 sayılı yeni Borçlar Kanunu’nun
417. maddesi ile işçinin kişiliğini koruma borcu düzenlenmiş ve işverenler,
işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış
olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlü
tutulmuştur. Son yıllarda mobbing mağdurlarının açtığı davalar ve konu hakkında
yürütülen çalışmaları ile mobbing Türkiye’de sıklıkla gündeme taşınır olmuştur.
Mobbing özellikle hiyerarşik bir yapılaşmanın olduğu gruplarda, zayıf
bir kontrolün olduğu kurumlarda güçlünün altta kalanlara psikolojik yollardan
baskı yapmasıdır. Mobbing’de, sistemli ve sürekli olarak bir çalışanın
genellikle psikolojik ve bazen de hem psikolojik hem de fiziksel olarak bir
baskı altına alınması söz konusudur. Mobbing’e maruz kalan işçinin;
-
İş sözleşmesinin haklı nedene dayanarak feshetme hakkı bulunmaktadır.
- İş Görme Borcunu İfadan Kaçınma hakkı bulunmaktadır.
- Belli
şartlarda ayrımcılık tazminatı isteme hakkı bulunmaktadır.
- Borçlar
Kanunu ve Türk Medeni Kanunu’na göre tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
İşte bu az bilinen kavramı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ÇASGEM
Başkanlığı uzmanların ellerinde masaya yatırdı. Toplantıya Prof.Dr. Pınar Tınaz,
Prof. Dr. Tankut Centel, Prof. Dr. İnayet Pehlivan Aydın, Prof. Dr. Tekin
Akgeyik, Prof. Dr. Tunç Demirbilek, Doç. Dr. Sibel GÖK, Doç. Dr. Hediye Ergin,
Doç. Dr. Dilek Yıldırım, Doç. Dr. Necati Cemaloğlu, Yrd. Doç. Dr. Işıl Karatuna
gibi iş ve sosyal güvenlik hukukunun değerli hocaları ile sendikalardan, kamu
kurumlarından ve çeşitli sivil toplum örgütlerinden katılan uzmanların sunumları
oldu.
Bu kadar önemli bir konuyu ülke gündemine getiren, Panel ve
Çalıştayın gerçekleşmesinde emeği geçen başta Çalışma ve Sosyal Bakanımız sayın
Faruk Çelik ile ÇASGEM Başkanı İsmail Akbıyık ve eğitim uzmanı İsmail Akgün’e ve
emeği geçen Bakanlık personeline teşekkür ediyorum.
SGK’da bir
çınar daha devrildi
1995 yılında birlikte başladık
müfettişliğe, müfettişlik lügatındaki adıyla, ‘95 promosyonu’ olan dönemimiz bir
başkaydı. SSK’da değişimin ve dinamizmin öncüsüydü ‘95 promosyonu’.
Önce 20.07.2006 günü sabaha karşı geçirdiği kalp krizi sonucu henüz 36
yaşında Erkan Özkan’ı uğurladık ebediyete. Erkan’ın
yüreklerimizdeki
acısı dinmeden yeni bir acıyla karşılaştık.
18 Mayıs 2012 Cuma günü
akşam üzeri 21.00 sularında sevgili dostum SGK Başmüfettişi Nurettin Kılıç’ı
genç yaşta kaybettik. Bizim için çok özel bir dosttu, vefakar, kadirşinas,
özverili ve bir o kadar dürüst ve çalışkandı. ‘Kartal’ derdik hepimiz ve gerçek
bir üstad idi.
Uzun süredir tedavisini gördüğü amansız hastalığa yenik
düşen, dostum, kardeşim, meslektaşım, SGK Başmüfettişi Nurettin Kılıç’ı çok
özleyeceğiz.
Kendisine Allah’tan rahmet ve başta ailesi olmak üzere,
dostlarına, sevenlerine ve tüm meslek camiasına sabırlar dileriz.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.