|
|
|
|
|
Resul KURT - Özel hastanelerin sünnet korkusu
Yayımlanma Tarihi: 19.04.2012
|
|
Gün geçmiyor ki basında özel hastaneleri yerden yere vuran bir haber
yayınlanmasın. Sağlık kuruluşlarının ne dolandırıcılığı kaldı, ne de
ahlaksızlığı. Son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim ki duruşumuz net anlaşılsın.
Her konuda özel sektörün önünün açılmasından yanayım, ancak bu sistemin
açıklarından yararlanarak SGK’yı dolandıranları da mazur göremeyiz.
SGK, maalesef etkin ve verimli bir sistem kuramadığından, dahası kurunun
yanında yaş da yandığından kimi zaman kötü niyetli kişilerce dolandırılıyor.
Çünkü en kârlı iş, maliyetsiz iştir. Bazı sağlık kurumlarının hiç bir teşhis,
tedavi yapmadan, hastaneye dahi gelmeyen kişilerin kimlik numaralarını
kullanarak büyük rant elde ettiğini duyuyoruz. Bu tür suistimaller her dönemde
ve her kurumda yapılmaktadır.
10 yıl kadar önce bir süre Çalışma
Bakanlığı yapan Yaşar Okuyan’ın SSK yolsuzluklarını, fahiş fiyatlı stentleri,
ortez ve protezleri, hatta doğuran erkekleri, neşter operasyonlarını unutmadık.
Hatta bu yolsuzlukların dönemin SSK genel müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun
yöneticiliğinde de aynen yaşandığını belirtmeliyiz.
Bugün sağlıkta ne
durumda olduğumuzu anlayabilmek için, 10 yıl önce sağlıktan nasıl
yararlandıklarını tekrar hatırlatmakta yarar var. SSK’lılar 120 günü,
Bağ-Kur’lular ise 120-240 günü doldurunca sağlıktan yararlanabiliyordu.
Yine, SSK’lılar ve Bağ-Kur’lular özel hastanelerin kapısından dahi
giremiyordu. SSK’lılar gerekli belgelerle işyerlerine en yakın SSK sağlık
tesisine, diğer kimseler ise ikametgahlarına en yakın SSK sağlık tesisine
başvurarak muayene ve tedavilerini yaptırabiliyorlardı. SSK hastanesi dışındaki
sağlık tesislerine ani ve acil durum nedeniyle başvurulması halinde, SSK
tarafından kabul olunması şartıyla resmi sağlık tesislerinde yapılan tedavi
masrafları aynen, özel sağlık tesislerinde yapılan tedavi masrafları ise cüzi
bir tarife üzerinden ödenmekteydi. Yani SSK’lılar bırakın ilave ücret ödeyerek
özel hastaneye gitmeyi, acil durum yoksa devlet hastanelerine bile gidemiyordu.
Belki okurlarımız SSK’lıların sabahın 3’ünde girdiği hastane
kuyruklarını hatırlar. Kılıçdaroğlu, kuyrukları azaltmak için o dönemde surtime
adı verilen, doktorların mesai bitiminde SSK hastanesinde ilave ücret alarak
muayene olmalarını getirdiğinde, kuyruksuz muayeneye ne sevinmişti
yurttaşlarımız. Şanslı olup tedavisini tamamlayanlar bu sefer SSK
hastanelerindeki eczane kuyruklarında telef oluyordu. Nereden nereye gelmişiz.
Gelelim bu konuyu nerden açtığımız. Vatandaşlarımız artık 30 günü doldurunca
sağlıktan yararlanabiliyor. Hatta arzu ederse devlet hastanesine, isterse özel
hastaneye gidebiliyor. İlacını eczaneden alabiliyor. Ancak yurttaş haklı olarak
diyor ki, özel hastaneye gidelim, sağlıktan en iyi şekilde yararlanalım, devlet
hastanesi kuyruklarında beklemeyelim, ilacı fark ödemeden alalım istiyor.
Vatandaş en kaliteli hizmeti en düşük maliyetle istemekte haklıdır. SGK ise
üzerinde büyük bir kambur olan sağlık harcamalarından tasarruf etmek istiyor.
Özel hastanelere ödemeleri kısıyor. 5 yıldan bu yana özel hastane fiyatlarına
zam yapılmamış. hatta indirime gidilmiş. Sağlık hizmetinin de bir maliyeti var,
bu yükü kimse sırtlamak istemeyince yük özel hastane ve vatandaş arasında
paylaştırılıyor. Hastaneler mecburen kavga gürültü fark alıyor. Bir özel
hastanenin ortağı olan doktor arkadaşımla konuştuk geçen gün. Doktor diyor ki,
SGK paket fiyat belirliyor ve pakette yer alan tetkik ve görüntülemelerden fark
ücret alınamıyor. Muayene ücreti ortalama 25 TL civarında olup, buna tetkik,
muayene, ultrason, röntgen, laboratuar tahlilleri gibi hizmetler dahil. SGK
bunlar için ayrıca bir ödeme yapmıyor, sadece 25 TL ödüyor.
Ameliyat da
paket fiyatla olup, 250 TL ile 2000 TL arasında değişiyor. Örneğin sünnet için
SGK’nın ödediği 50 TL ve hastanelerin alacağı fark 45 TL olabiliyor. Görüşmeden
öğrendiğime göre, yazın gelmesiyle sadece çocuklarda değil, hastanelerin de
sünnet korkusu başlıyormuş.
Sözleşmeyle günde 60 hasta sınırı
geldiğinden dolayı, hastaneler sabit maliyetleri düşürmek için daha fazla hasta
kabul etmek isteseler de bu mümkün olmuyor. Hastanelerde norm kadro
uygulamasından dolayı doktor bulma şansı da olmuyor. Doktorlar için özel
hastanelere kadro verilmiyor. Hastane açmak mümkün olmadığı gibi, açılmış
hastaneler de istediği kadar doktor çalıştıramıyor. Hemşire ve diğer yardımcı
sağlık personeli bulmak da ciddi bir sorun. Hastaneler arasında kadro satışı var
ve bu da ciddi tutarlara varıyor. SGK’nın ödediği ücretlerden yüzde 20 kurumlar
vergisi, yüzde 15-35 gelir vergisi, binde 6,6 damga vergisi, yüksek rakamlara
ulaşan personel ücreti, yüzde 37 SGK primi de kesilince özel hastaneler isyan
noktasına geliyor. Vatandaş ve SGK gibi özel hastanelerde diken üstünde. Kurunun
yanında yaş’ta yanmasın, sağlıkta daha fazla sorun yaşanmasın.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.
|
|
ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi
|
|
Excel Dokümanı
|
|
|
|
|
|
|
|