Bir süredir maliye bürokratlarının üzerinde çalıştığı gelir vergisi taslağı nihayet tamamlandı ve sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğanın görüşlerine sunuldu.
Elli üç yıldır yürürlükte olan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunumuz artık günümüz iş ve çalışma koşullarına uymuyor, özellikle yasada istisna ve muafiyetler nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Çeşitli nedenlerle bazı mükellefler ve bazı vergi konuları vergi dışı bırakılmıştır. Bu haller; muafiyet, istisna ve indirim gibi çeşitli deyimlerle adlandırılmaktadır. Muafiyet, aslında vergi yükümlüsü olması gereken bir gerçek veya tüzel kişinin, kanunun açık hükmüne uyularak vergi dışı bırakılmasıdır. İstisna ise, aslında vergiye tabi olması gereken bir vergi konusunun yine kanunun açık hükmü uyarınca vergilendirilmemesi halidir. Görüldüğü gibi muafiyet kişiler ya da mükellefler, istisna ise vergi konusu için kullanılmaktadır. Kamu da çalışanların tazminat ve ödeneklerinin ilgili personel yasaları ile vergi dışı bırakılması kamu ve özel kesimde aynı düzeyde brüt ücret alan personel arasında vergi yükü eşitsizliğine yol açmaktadır.
Yeni sistemde mutlaka gelir vergisi dilimleri ve muafiyet-istisnalar yeniden ele alınmalı, verginin tabana yayılması sağlanmalı ve en önemlisi kayıtdışını azaltacak şekilde hükümler getirilmeli ve istihdam üzerindeki yükler azaltılmalıdır.
En az geçim indirimi, ödeme gücüne göre vergileme ilkesini gerçekleştirmede kullanılan artan oranlılık ve ayırma ilkesi ile birlikte kullanılan üç teknikten biri olup, pek çok ülke vergi sisteminde kullanılmaktadır. Ülkemizde en az geçim indirimi sadece ücret gelirlerine uygulanmaktadır. Oysa ücret dışı gelir elde edenler de gelirlerinin bir bölümü en az geçim indirimini oluşturmakta ve bu tutarı aşan kısım vergilendirilmelidir. En az geçim indirimi sadece ücretliye değil, tüm mükellefleri kapsayacak şekilde uygulanmalıdır. Sosyal devlette asgari ücretin vergi dışı kalması gerekir.
***
Artan oranlı tarife nasıl olmalı?
Artan oranlı tarife, vergi matrahı ile vergi oranı arasında doğru yönlü ilişkinin olduğu, dolayısıyla vergi matrahı yükseldikçe vergi oranının da yükseldiği tarifedir. Bu özelliği dolayısıyla artan oranlı tarife, vergilemede adaletin gereği olan yatay adalet ile dikey adalet ilkelerini gerçekleştirir. Artan oranlılığın derecesi tarifedeki dilim sayısı, dilimlerin genişliği, uzunluk farkı, artma oranı gibi unsurlara bağlı olarak değişmektedir. Dilim sayısının artması artan oranlılığın derecesini arttırır.
2013 takvim yılında uygulanacak olan had ve tutarlar aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.
10.700 TLye kadar % 15
26.000 TLnin 10.700 TLsi için 1.605 TL, fazlası % 20
60.000 TLnin 26.000 TLsi için 4.665 TL
(ücret gelirlerinde 94.000 TLnin
26.000 TLsi için 4.665 TL), fazlası % 27
60.000 TLden fazlasının 60.000 TLsi için 13.845 TL
(ücret gelirlerinde 94.000 TLden fazlasının
94.000 TLsi için 23.025 TL), fazlası % 35
Olarak belirlenmiştir.
Gelir vergisinin artan oranlı tarife yapısı her ne kadar adil bir görünüm sergilese de, küçük bir gelir artışı neticesinde bir üst gelir dilimine tabi olma durumu ve ödeme gücü olmayan mükellefler dikkate alındığında kişisel gelirler açısından olumsuz etkiler ortaya çıkarmaktadır. Kişilerin gelirleri üzerinde vergilendirmenin yükü eşit olmamakta ve tarife yapısı tersine artan oranlılığı doğurmaktadır. Kişilerin gelirleri üzerinde vergilendirmenin yükü eşit olmamakta ve tarife yapısı tersine artan oranlılığı doğurmaktadır.
Kayserili çocuğa öğretmeni sorar; 2 kere 2 kaç eder? diye. Çocuğun cevabı manidardır, alırken mi hocam yoksa satarken mi? diye. Maliye idaresi vergi düzenlemelerinde hep matematiksel bakıyor, konunun sosyolojik ve diğer yanlarını düşünmüyor, vergi indirimlerindeki indirimin vergi gelirlerinde artış da sağlayabileceğine inanmıyor.
Vergi dilimlerinin yüzde 10dan başlayarak beşer puanlık dilimler halinde 15, 20, 25, 30, 35 olarak ayrılması ve her bir dilim aralığının da en az 25.000 TL olması gereklidir.
Örneğin, 25.000 TL gelire kadar yüzde 10, 25.001-50,000 TL aralığı için yüzde 15, 50,001-75,000 aralığı için yüzde 20; 75,001-100,000 TL aralığı için yüzde 25; 100,001-125,000 TL aralığı için yüzde 30, 125,001 TL ve üzeri vergi matrahı için de yüzde 35 vergi dilimi hem daha adaletli olur, hem de vergi tabana yayılmış olur. Artık hiç kimse vergi kaçırmak istemiyor, ancak gelirinin yarısını da vergi olarak ödemek istemiyor.
****
Vergide de Beş puanlık indirim ŞART
SGK uygulamasında primlerin düzenli ödenmesini sağlamak, tahsilat hızını artırmak ve kayıtdışını önlemek için kullanılan önemli bir argüman beş puanlık prim indirimi olup, bu sayede sigortalı sayısında ciddi bir artış sağlandığı ve kayıtdışılık azaldığı gibi, SGKnın tahsilat oranı da artmıştır. Vergide de benzeri düzenleme getirilerek beş puanlık indirim uygulanmak amacıyla hem tahsilat artırılabilir, hem vergi yükü hafifletilmiş olur ve hem de düzenli vergi ödeyen vatandaşlar mağdur edilmemiş olur.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.