|
|
|
|
|
Resul KURT - Yeni teşvikle yatırım patlaması olur mu?
Yayımlanma Tarihi: 13.04.2012
|
|
İş dünyasının bir süredir beklediği yeni teşvik sistemi nihayet
açıklandı. Bir haftadır basını, açıklamaları izliyorum. Genel itibariyle yeni
teşvik sisteminin hem adil, hem de gerçekten teşvik edici içerikte olduğunu
söyleyebiliriz.
Yeni teşvik sistemi Genel Teşvik Uygulamaları, Bölgesel
Teşvik Uygulamaları, Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki ve Stratejik
Yatırımların Teşviki olmak üzere dört ayak üzerine kuruluyor. Özellikle büyük
yatırımlar için çok ciddi teşvikler getiriliyor. Peki, bu kadar çekici ve cazip
teşvik uygulamaları yabancı yatırımların artışını sağlar mı? Bence çok
sağlamayacak. Çünkü ülkemizdeki en önemli sorun sık değişen ve memura göre
farklı yorumlanan mevzuat ile kamu kurumlarının istikrarlı bir uygulamasının
olmamasıdır. Yabancılar en çok sık değişen mevzuattan ve karmaşık, adeta içinden
çıkılmaz uygulamalardan dolayı tedirgin oluyor, önünü göremeyince de yatırımdan
kaçınıyor. Ayrıca kurumlardaki keyfi ve vurdumduymaz tutumlarda bunun tuzu
biberi oluyor.
Teşvik altı bölgeye ayırdı
Türkiye altı bölgeye ayrılıyor. İllerin gelişmişlik durumları ile diğer
bazı kriterlere göre belirlenmiş. Bu ayrımın oldukça adil olduğunu
söyleyebiliriz. Örneğin, bir önceki teşvikte Gaziantep ve Kayseri gibi gelişmiş
illerle Adıyaman, Kilis gibi daha az gelişmiş iller aynı teşvik kategorisinde
idi. Hatta daha gelişmiş bazı iller daha az gelişmiş komşularına göre teşvikte
daha avantajlı kategorilerde yer aldılar.
Teşvikle ilgili ilk düşüncem,
"Ne olur herkesin anlayabileceği kadar basit içerikte olsun" idi. Bugüne kadar
hep iyiniyetle ve elbette hem cari açığı düşürmek, hem de istihdamı ve ekonomiyi
canlandıracak şekilde yatırımlara teşvikler getirildi ama TBMM ve Hükümetin
kalkınma çabaları bürokrasi ve ilgili kurumlarca uygulamada hep aksatıldı. Keşke
bu teşvikler çıkartılırken kamu kurumlarının da teşvikle ilgili yaklaşım ve
uygulamalarını zapturapt altına alacak bir mekanizma kurulsa. Örneğin sivil
toplum örgütleri, ticaret ve sanayi odaları ile meslek odaları ve teşvikleri
uygulayacak kurumlardan yöneticilerin bulunacağı bir komisyon kurulup uygulamada
karşılan aksaklıklara çözüm aransa.
Çünkü maalesef hem kamu görevlileri
hem de vatandaşlar içeriğinde farklı düşündüğünde bir çok sorun yaşanabiliyor.
Basit bir örnek vermek gerekirse istihdamı artırmak için 4447 sayılı Kanun'un
geçici 7'nci maddesinde düzenlenen prim teşvikinden (1.7.2008 ila 30.6.2010
tarihleri arasında işe alınan işçiler için uygulanan prim indirimi) yararlanan
birçok şirket şimdilerde kaşıkla aldığı SGK teşvikini kepçeyle ödemeye başladı.
Çünkü hem vatandaş yanlış anladı hem de kurumlar yeterince aydınlatıp
bilgilendirip uygulamaya yön veremedi. Aradan dört koca yıl geçtikten sonra
ancak kımıldayan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) şimdilerde işverenlere peşpeşe
tebligatları göndermeye ve teşvik tutarlarını faiziyle istemeye başladı.
*****
İstihdam teşviki vergi reformuyla desteklenmeli
Şimdi özellikle istihdamı artıracak teşviklerin de açıklanması
bekleniyor. Ancak benim beklentim, mevcut çalışanlardan dolayı işverenler
üzerinde oluşan istihdam maliyetlerinin de düşürülmesidir. Vergi yükümüz diğer
ülkelerle kıyaslandığında çok yüksektir. Mutlaka SGK beş puan indiriminde olduğu
gibi, vergisini düzenli ödeyen işverenlere bir indirim getirilmelidir.
Konuştuğumuz birçok iş adamı vergi dilimlerinin makul seviyelere indirilmesi
halinde kayıt dışılığın önemli oranda düşeceğini samimi bir şekilde ifade
ediyor.
Ücretlere Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi'ne bakıldığında
yüzde 15, yüzde 20, yüzde 27 ve yüzde 35 olmak üzere dört dilim uygulandığını
görüyoruz. Yüzde 35 vergi dilimi yüksek değil ama 88 bin TL'den fazla
kazananların doğrudan en yüksek vergi dilimine tabi olması çok yanlış. Diğer
ülkelere bakıldığında 200-300 bin TL'yi aşan gelirler yüzde 35 vergi dilimine
tabi tutuluyor. Yani yabancı ülkelerde de yüzde 35, hatta daha fazla vergi
dilimi var ama hiç kimse 88 bin TL'den sonra yüzde 35 vergi almıyor. Örneğin,
2010 yılı için Amerika Birleşik Devletleri'nde 373 bin 650 dolar üzerindeki
gelire yüzde 35 vergi dilimi uygulanırken, ülkemizde 51 bin 79 dolar (76.200 TL)
vergi matrahına yüzde 35 vergi dilimi uygulanmış olması durumu özetliyor.
Ayrıca birçok ülkede en az geçim indirimi makul seviyelerde
uygulanmaktadır. Örneğin, Almanya'da asgari geçim indiriminde 2010 yılı için
kişisel istisna (bekarlar veya ayrı ayrı vergilendirmeyi tercih edenler için)
8.004 euro, evli çiftler için 15 bin 329 euro; İrlanda'da 2006 yılı için temel
kişisel indirimi tutarı ücretliler için 1.500 EUR olup 16.009 euroluk geliri
vergiden müstesnadır. Yine, Amerika Birleşik Devletleri'nde ise 2010 yılı için
bekarlar veya ayrı ayrı vergilendirmeyi tercih edenler için 8 bin 375 dolar,
evli çiftler için 16 bin 750 dolar ve aile reisi olarak beyanname dolduranlar
için 11 bin 950 dolar tutarı gelir vergisinden istisna edilmiştir. Mutlaka
ülkemizde de buna benzer makul bir sistem gelmelidir.
Sonuçta, teşvikler çok
güzel ama bir de vergi, SGK ve diğer kurum uygulamalarında istikrarlı bir yapı
olmalı. Vergide de bir düzenleme yapılmalı. Mutlaka mevcut çalışanlardan dolayı
da istihdam yükleri azaltılmalı ki, bir tarafta yeni iş alanları açılırken diğer
tarafta bazı işyerleri kapanmasın veya kimse işsiz kalmasın.
Bu makalenin içeriği www.resulkurt.com adresinden alınmaktadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.
|
|
ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi
|
|
Excel Dokümanı
|
|
|
|
|
|
|
|