Cumhuriyet
Yahya Arıkan
Anımsanırsa Gelir Vergisi Kanunu Tasarısının, vergi tabanını genişletmeyeceği, ancak vergi yükünü artıracağı tespitinde bulunmuştuk. 12 Haziranda Meclise sevk edilen tasarıdan anlıyoruz ki, kayıt dışı alanlar vergi kapsamına alınmazken zaten vergilendirilen mükelleflerden ise daha fazla vergi alınacak.
Somut örnekleri ortada. Buna göre; elde ettikleri kira gelirleri üzerinden vergi ödemekte olan mükellefler, tasarı bu şekilde yasalaşırsa gelirler üzerinden daha fazla vergi ödeyecekler. Nasıl mı?
Mevcut Gelir Vergisi Kanunu uyarınca, konut kira gelirlerinin ve işyeri kira gelirlerinin tespitinde götürü gider uygulaması yapılıyor. Elde edilen hasılatın yüzde 25i gider kabul ediliyor ve kalan yüzde 75i vergi matrahı olarak dikkate alınıyor.
Yeni tasarı ise işyeri kira gelirlerinde götürü gider uygulamasına son veriyor. Böylece aynı kira geliri tutarı üzerinden eskiye göre daha fazla vergi ödenecek. Örnek tablodan değişimi görebilirsiniz. 150 bin lira gelir için 13 bin 125 lira ilave bir vergi geliyor.
Tasarı sadece işyeri kira gelirlerinde götürü gider uygulamasını kaldırmakla yetinmiyor. Ayrıca, konut kira gelirleri açısından da bu uygulama sınırlandırılıyor.
Buna göre;
- Hem işyeri kira geliri hem de konut kira geliri olanlar, konut kira gelirlerinde de götürü gider indirimi yapamıyorlar.
- 26 bin liraya kadar olan konut kira gelirlerinde yüzde 25 götürü gider indirilebiliyor.
- 26 bin liradan büyük 60 bin liradan küçük konut kira gelirlerinde götürü gider uygulaması yüzde 15e düşüyor.
- 60 bin liranın üzerinde konut kirası geliri elde edenler ise götürü gider uygulamasından kesinlikle yararlanamıyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2012 Faaliyet Raporu verilerine göre, 2012 yılında faal kira geliri mükellefi sayısı, 1.336.632. Bu sayı Nisan 2013 itibarıyla 1.587.604 olmuş. Yani yukarıda bahsettiğimiz konu yaklaşık 1.5 milyon vatandaşımızı doğrudan ilgilendiriliyor. Mevcut mükelleflerden daha fazla vergi alarak vergi tabanı genişletilemez. Önemli olan kayıt dışı sektörleri vergi mükellefi yapmak.
Acil Durum Personeli
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası birçok konuda yenilikler getiriyor. Bunlardan biri de, arama, kurtarma, tahliye ve yangınla mücadele konularında acil durum personeli oluşturulması.
İşverenlerin, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 30 çalışana, tehlikeli sınıfta 40 çalışana ve az tehlikeli sınıfta 50 çalışana kadar; Arama, kurtarma ve tahliye ile Yangınla mücadele konularının her biri için uygun donanıma sahip ve özel eğitimli en az birer çalışanı destek elemanı olarak görevlendirmesi gerekiyor. İşyerinde bunları aşan sayılarda çalışan varsa, tehlike sınıfına göre her 30, 40 ve 50ye kadar çalışan için birer destek elemanı daha görevlendirilecek. İşverenler ilkyardım konusunda da İlkyardım Yönetmeliği esaslarına göre destek elemanı görevlendirecek.
10dan az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde birinci fıkrada belirtilen yükümlülüğü yerine getirmek üzere bir kişi görevlendirilmesi yeterli.
Hazırlanan acil durum planının uygulama adımlarının düzenli olarak takip edilebilmesi ve uygulanabilirliğinden emin olmak için de işyerlerinde yılda en az bir defa olmak üzere tatbikat yapılacak, denetlenecek ve gözden geçirilerek gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler alınacak. Birinci fıkrada belirtilen durumlardan bağımsız olarak, hazırlanmış olan acil durum planları; tehlike sınıfına göre çok tehlikeli, tehlikeli ve az tehlikeli işyerlerinde sırasıyla en geç iki, dört ve altı yılda bir yenilenecek.
Prim kesilmemesi için şirket kapatılmalı
Hem ortağı, hem de emeklisi olduğum ve resen kapalı olan limitet şirkette maaşımdan çalışıyor gibi hâlâ ücret kesilmekte. Yasal olarak ne yapabilirim? Cavit Tiryaki
Şirket kapanmadığı sürece SGK emekli maaşınızdan yüzde 15 oranında Bağ-Kur SGDP primi keser. Şirketin faaliyeti olup olmadığının önemi yok, mutlaka kapatmanız ya da ortaklığınızı başkasına devretmeniz gerekir.