Yaklaşım Nisan 2006, Sayı:160 sf. 256-258
Emrah AKIN (*)
356 SIRA NUMARALI VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİNDEKİ[1] DÜZENLEMELER IŞIĞINDA İCRA TAKİPLERİ NETİCESİ TAHSİL OLUNAN AVUKATLIK ÜCRETLERİNDE YENİ BELGE DÜZENİ
1. GİRİŞ
Serbest meslek kazancının tespitinde mükellefin “serbest meslek faaliyeti neticesinde tahsil ettiği hasılatın” saptanmasının, anılan mükelleflerin vergisel durumlarının tespiti bakımından büyük önemi haiz olduğu bilinen bir gerçektir. Gerek vergi gerekse de avukatlık mesleğine ilişkin diğer mevzuatta, bu tür hasılat tespitinde kolaylık sağlayacak düzenlemelerin bulunmaması nedeniyle, avukatların mesleki faaliyetleri neticesinde tahsil ettikleri hasılatın tespiti ve anılan meslek grubunun belge düzenlerinin temini son derece güçleşmektedir.
Makalemizde, bu hususa ilişkin önemli yenilikler içeren 356 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin ilgili kısımları irdelenecektir.
2. KONUYA İLİŞKİN DÜZENLEMELER
2.1. Avukatlık Kanunu
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1’inci maddesine göre, avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
Kanunun 44’üncü maddesinde, avukatların mesleki çalışmalarını aynı büroda birlikte veya avukatlık ortaklığı şeklinde yürütebilecekleri; avukatlık ortaklığının, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın bu Kanuna göre mesleklerini yürütmek için oluşturdukları tüzel kişilik olduğu; avukatlık ortaklığının çalışması meslek çalışması olup, ticari sayılmayacağı ve anılan ortaklığa vergilendirme bakımından şahıs şirketlerine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Mezkur Kanunun 164’üncü maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade ettiği; %25’i aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değerinin yahut paranın belli bir yüzdesinin avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Kanunun 173’üncü maddesinde, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kararlaştırılan avukatlık ücretinin yalnızca avukatın üzerine almış olduğu işin karşılığı olduğu; mukabil dava, bağlantı ve ilişki bulunsa bile başka dava ve icra kovuşturmalarının veya her türlü hukuki yardımların ayrı ücrete tabi olduğu belirtilmiştir.
2.2. Gelir Vergisi Kanunu
Serbest meslek kazançları, Gelir Vergisi Kanununun 2’nci maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır. Mezkur Kanunun 65’inci maddesinde ise, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu belirtilmiş ve serbest meslek faaliyeti, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmî veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin iş verene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması, olarak tanımlanmıştır.
Kanunun 67’nci maddesinde, serbest meslek kazancının bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark olduğu belirtilmiştir.
2.3. Katma Değer Vergisi Kanunu
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesine göre, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir.
Kanunun 27’nci maddesinin 5 numaralı bendinde, serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarifenin olduğu hallerde, hizmetin bedelinin, bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
2.4. 356 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
Mezkur Genel Tebliğin “İcra Dairelerince Alacaklı Taraf Avukatına Ödenmesine Karar Verilen Vekalet Ücretlerinin Belgelendirilmesi” başlıklı “B” bölümünde; icra dairelerince borçludan alınarak, müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretlerinin belgelendirilmesi hususunda problemler yaşandığı belirtilmiş ve bundan böyle söz konusu avukatlık ücretlerinin belgelendirilmesinde Tebliğde belirtilen hususlara uyulması zorunluluğu getirilmiştir.
Buna göre;
- İcra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az 2 nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecektir.
- Makbuzun avukatta kalan nüshasına da icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülerek, ödemeyi yapan memur tarafından (sicil numarası da yazılarak) imzalanacaktır.
- Yetkili memura imzalattırılmadığı tespit edilen her bir serbest meslek makbuzu için ayrı ayrı Vergi Usul Kanununun 352-II/7’nci maddesine göre söz konusu avukat adına usulsüzlük cezası kesilecektir.
3. YENİ BELGE DÜZENİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Gerçek usulde tespit edilen serbest meslek kazançları, ilk önce Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca tevkifata tabi tutulmakta; ancak bu kazançlarda nihai vergileme mükellefin beyanı üzerine yapılmaktadır.
Serbest meslek kazancı, “tahsil olunan hasılattan” yapılan giderlerin düşülmesi neticesinde ortaya çıkmaktadır. Serbest meslek faaliyeti neticesinde elde edilecek hasılatın tahsil edilmemesi halinde bir serbest meslek kazancından söz etmek mümkün olamayacaktır; çünkü Gelir Vergisi Kanununun 67’nci ve Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddelerindeki (vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin, muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.) düzenlemeler bu paraleldedir. Bu durumda, serbest meslek faaliyeti neticesinde yapılmış olan bir tahsilat -belirlenmiş bir asgari ücret tarifesi bulunsa ve bu tarifeden düşük tahsil edilmiş olsa bile- serbest meslek kazancı olarak dikkate alınabilecektir. Dikkatten kaçırılmaması gereken bir diğer nokta, serbest meslek kazancının tespitine ilişkin Gelir Vergisi Kanunu uygulaması ile Katma Değer Vergisi Kanunu uygulamasının paralellik arz etmediğidir. Serbest meslek faaliyeti neticesinde, belirlenen tarifeden daha düşük bedelli tahsilat yapıldığı veya hiç tahsilatın olmadığı hallerde Katma Değer Vergisi Kanununun 27’nci maddesindeki “ 5. Serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa, hizmetin bedeli, bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamaz.” hükmü devreye girecektir.
Tüm bu izahların neticesinde, serbest meslek kazancının tespitinde mükellefin “serbest meslek faaliyeti neticesinde tahsil ettiği hasılatın” saptanmasının, anılan mükelleflerin vergisel durumlarının tespiti bakımından büyük önemi haiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Gerek vergi gerekse de avukatlık mesleğine ilişkin diğer mevzuatın, bu tür hasılat tespitinde kolaylık sağlayacak düzenlemeler içermemesi nedeniyle, avukatların mesleki faaliyetleri neticesinde tahsil ettikleri hasılatın tespiti son derece güçleşmektedir.
Avukatların mesleki faaliyetleri neticesinde tahsil ettikleri hasılatın tespitine ilişkin olarak, icra müdürlükleri vasıtasıyla takip olunan dosyalardan “tahsil yoluyla infaz” olanlar avukatlarca tahsil edildiği -hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde- belirlenen bir hasılat kalemini ifade etmektedir. Çünkü, burada icra müdürlükleri vasıtasıyla infaz olunan dosyalara ait vekalet ücretleri, bizzat icra müdürlüklerince avukatlara ödenmektedir. Tespit edilen bu hasılat kalemi ile avukatların beyanlarının karşılaştırılması yapıldığında; icra müdürlükleri vasıtasıyla yapılan tahsilatlar bakımından da belge düzenine uyulmadığı ve dolayısıyla anılan tahsilatların da beyanlara yansıtılmadığı görülmektedir.
İcra müdürlükleri ile vergi daireleri arasında herhangi bir irtibatın bulunmaması, anılan tahsilatların makbuza bağlanarak gelir vergisi beyanlarına yansıtılmasını engellemiştir. İki kurum arasında böyle bir veri alış-verişinin sağlanmasının vergisel işlemleri daha sağlıklı hale getireceği muhakkaktır. Maliye Bakanlığı bu işlemin ilk adımı olarak 356 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğindeki düzenlemeleri yapmıştır.
Mezkur Tebliğe göre, icra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az 2 nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek; makbuzun avukatta kalan nüshasına da icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülerek, ödemeyi yapan memur tarafından (sicil numarası da yazılarak) imzalanacaktır.
Bu zorunluluğa uyulmamasının müeyyidesi, her bir serbest meslek makbuzu için ayrı ayrı Vergi Usul Kanununun 352-II/7’nci maddesine göre söz konusu avukat adına kesilecek usulsüzlük cezasıdır.
Avukatlarda belge düzeninin tesisi ve bu mükelleflerin beyanlarının sıhhatinin sağlanması bakımından anılan Tebliğ ile yapılan düzenlemenin son derece yerinde bir düzenleme olduğu düşünülmektedir.
4. SONUÇ
Serbest meslek kazançlarının temelinde yer alan “Tahsil Esası”, anılan kazanca konu meslek dallarıyla iştigal eden mükelleflerin beyanlarının sıhhatini ve belge düzenlerinin takibini zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda, 356 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğindeki, icra dairelerince alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen vekalet ücretlerinin belgelendirilmesine ilişkin düzenlemelerin, avukatlık mesleği ile iştigal eden mükelleflerin belge düzenleri ve dolayısıyla beyanlarının sıhhati bakımından önemi haiz olduğu dikkatten kaçırılmamalıdır.
Ankara, 07/03/2006
|
Emrah AKIN
|
Maliye Müfettişi
Maliye Teftiş Kurulu
Ankara Grubu
Atatürk Bulvarı No:73/9
ANKARA
|
(*) Maliye Müfettişi
[1] 23/02/2006 tarih ve 26089 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.