ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ UYGULAMASI ve GELİR VERGİSİ STOPAJI TEŞVİKİ
Cem TEKİN
Gelirler Kontrolörü
I. GİRİŞ:
Bilindiği üzere 5615 sayılı Kanunla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde asgari geçim indirimi müessesesi düzenlenmiş olup, anılan uygulama 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Asgari geçim indirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin yıllık brüt tutarına; mükellefin şahsi ve medeni durumuna göre belirlenecek sabit indirim oranlarının uygulanması sonucu bulunacak tutarın, mezkur Kanunun 103. maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranla çarpılması sonucu bulunacak indirim tutarının 1/12'sinin aylık olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi suretiyle bulunacaktır.
Öte yandan 5084 sayılı Kanunun 3. maddesinde Kanun kapsamına dahil bulunan yörelerde ek istihdam sağlayan işverenlerin, bu istihdam nedeniyle hesaplanacak gelir vergisinin tamamının veya bir kısmının, kamu tarafından üstlenilmesi ve bu suretle istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması amaçlanmıştır. Ancak asgari geçim indirimi uygulamasının yürürlüğe girmesi ile birlikte 5084 sayılı Kanun kapsamında gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanan işletmeler açısından bir kısım olumsuz durumlar ortaya çıkacaktır.
Yazımızın izleyen bölümlerinde asgari geçim indirimi uygulaması ile gelir vergisi stopajı teşviki ana hatları itibariyle açıklanacak, daha sonra ise asgari geçim indirimi uygulamasının gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından ortaya çıkaracağı olumsuz durum ortaya konulmaya çalışılacaktır.
II. ANA HATLARI İTİBARİYLE ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ UYGULAMASI
Asgari geçim indirimi uygulaması, G.V.K.’nın 32. maddesinde hüküm altına alınmış olup, uygulama usul ve esasları ise 265 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde düzenlenmiştir. Asgari geçim indirimi uygulaması, 2008 yılından itibaren elde edilecek ücret gelirlerine uygulanmak üzere, 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Asgari geçim indirimi uygulamasından sadece ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişiler yararlanabilecek olup, aşağıda sayılan ücret geliri elde edenler asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanamayacaklardır;
- Ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabı,
- Dar mükellefiyet kapsamında ücret geliri elde edenler,
- Başka bir kanun hükmü (3218, 4490, 4691 sayılı kanunlar v.b.) uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanlar,
- Ücret geliri elde etmeyen diğer gerçek kişiler.
Diğer taraftan aynı zamanda birden fazla işverenden ücret alınması halinde, asgari geçim indirimi uygulaması, en yüksek ücretin elde edildiği işveren tarafından gerçekleştirilecektir.
Asgari geçim indirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında belirlenen 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına;
- Mükellefin kendisi için % 50'si
- Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u
- Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5'i
- Diğer çocuklar için % 5'i
olmak üzere ücretlinin şahsi ve medeni durumu dikkate alınarak hesaplanan indirim oranlarının uygulanması sonucu bulunacak tutarın, Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde yer alan Gelir Vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranla çarpılması sonucu bulunacak indirim tutarının 1/12'sinin aylık olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi suretiyle bulunacaktır.
A.G.İ. Yıllık Tutarı = (Asgari Ücretin Yıllık Brüt Tutarı x A.G.İ. Oranı) x %15
Asgari geçim indirimi yıllık tutarı, ücretlinin asgari geçim indiriminden bir yıl boyunca faydalanacağı net menfaattir. Aylık yapılan ücret ödemelerinde ise asgari geçim indirimi, hesaplanan yıllık tutarın 12'ye bölünmesi suretiyle uygulanacak ve bir ay içerisinde yararlanılabilecek asgari geçim indirimi tutarı, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçemeyecektir.
Bu şekilde hesaplanan asgari geçim indiriminin yıllık tutarının, her ücretli için asgari ücret üzerinden hesaplanan yıllık vergi tutarını aşması mümkün olmadığı gibi yıl içerisinde asgari ücret tutarında meydana gelen değişiklikler, asgari geçim indirimi uygulamasında dikkate alınmayacaktır. Öte yandan ücretlinin faydalanacağı azami indirim tutarı, elde ettiği ücret geliri üzerinden hesaplanan gelir vergisi ile sınırlı olduğundan, mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde ücretliye herhangi bir iade yapılması da söz konusu değildir.
Örnek: Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi ile dört çocuğu bulunan bir asgari ücretlinin 2008 yılının Ocak ayında yararlanabileceği asgari geçim indirimi tutarı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. (2008 yılından geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenmiş brüt asgari ücret 608,40 YTL, yıllık brüt asgari ücret ise 608,40x12=7.300,80 YTL’dir.)
Asgari Geçim İndirimi Oranı : % 85
- Mükellefin kendisi için % 50
- Mükellefin eşi için % 10
- Mükellefin çocukları için % 25 (Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5'i, diğer çocuklar için % 5'i)
Asgari Geçim İndirimine Esas Tutar (7.300,80x% 85=) : 6.205,68 YTL
Asgari Geçim İndiriminin Yıllık Tutarı (6.205,68x% 15=) : 930,85 YTL
Hesaplanan yıllık tutarın 1/12'si olan (930,85/12=) 77,57 YTL, aylık olarak hesaplanan gelir vergisi tevkifatı tutarından mahsup edilecektir.
Öte yandan G.V.K.’nın 95. maddesi gereği ücretlerinden vergi tevkif usulü cari olmayan ve bu nedenle ücretlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ücretlilerde asgari geçim indirimi, yıllık beyannamede hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmek suretiyle gerçekleştirilecektir. Bununla birlikte tevkifata tabi olmayan ücretlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ücretliler bu beyannameye diğer gelir unsurlarını da dahil etmeleri halinde asgari geçim indirimi, yıllık beyannamede beyan edilen ücret gelirlerine isabet eden vergiden mahsup edilecektir.
III. ANA HATLARI İTİBARİYLE GELİR VERGİSİ STOPAJI TEŞVİKİ
5084 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca; Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca 2001 yılı için belirlenen fert başına gayri safi yurt içi hasıla tutarı, 1500 ABD Doları veya daha az olan iller[1] ile bu iller dışında kalan ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca 2003 yılı için belirlenen sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre endeks değeri eksi olan illerde[2] öteden beri faaliyette bulunan ya da yeni faaliyete başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri belirli şartlar altında istihdam ettikleri işçiler için gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanabilmektedir.
Öte yandan 5615 sayılı Kanunla 5084 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2. madde ile de; Gökçeada ve Bozcaada ilçelerinde faaliyette bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin de gelir vergisi teşviki uygulamasından yararlanabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Anılan düzenleme çerçevesinde teşvik uygulamasından yararlanılmasına ilişkin usul ve esaslar, 01.04.2005 tarihinden önce Kanun kapsamındaki illerde faaliyete başlayanlar ile bu tarihten sonra yeni işe başlayanlar açısından farklılık arz etmektedir. Kanun kapsamındaki il ve ilçelerde gerek 01.04.2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayan veya bu tarihten önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, sadece bu il ve ilçelerde bulunan işyerlerinde en az 10 işçi çalıştırmaları kaydıyla istihdam ettikleri bütün işçiler için gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanabileceklerdir. Başka bir deyişle çalıştırdıkları işçi sayısı 10’dan daha az olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin teşvik uygulamasından yararlanabilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan teşvik uygulamasından yararlanmaya başlandıktan sonra işçi sayısının azalması durumunda terkin edilecek vergi tutarının tespitinde, kalan işçi sayısı dikkate alınacaktır. Buna karşılık işçi sayısının on işçinin altına düşmesi halinde, o işyerinde işçi sayısı yeniden on işçiye ulaşmadıkça teşvik uygulanmayacak, işçi sayısı on kişiyi tekrar aşan mükellefler, teşvikten kalan süre için yararlanabileceklerdir. Asgari istihdam şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen aylık prim ve hizmet belgesinde gösterilen işçi sayısı esas alınacaktır.
Öte yandan gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan iktisadi birimlerin, diğer bütün şartları haiz olmaları durumunda dahi, anılan teşvik uygulamasından yararlanması mümkün değildir.
5084 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca Kanunun kapsamındaki il ve ilçelerde faaliyette bulunan ya da yeni faaliyete başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri 31.12.2008 tarihine kadar teşvik uygulamasından yararlanabileceklerdir. Bununla birlikte anılan Kanunun 7. maddesinin (h) bendinde, 31.12.2009 tarihine kadar tamamlanacak yeni yatırımlar ile ilgili olarak özel düzenleme yapılmıştır. Buna göre; Kanun kapsamına giren illerdeki yeni yatırımlardan; 31.12.2007 tarihine kadar tamamlananlar için 5 yıl, 31.12.2008 tarihine kadar tamamlananlar için 4 yıl, 31.12.2009 tarihine kadar tamamlananlar için ise 3 yıl süreyle gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanılması mümkündür. Başka bir deyişle 31.12.2009 tarihine kadar tamamlanacak yeni yatırımlarda istihdam edilecek işçiler için 31.12.2012 tarihine kadar teşvik uygulamasından yararlanılabilecektir.
Bununla birlikte 5084 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca Çanakkale ilinin Bozcaada ve Gökçeada ilçelerinde öteden beri faaliyette bulunan ya da yeni faaliyete başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri 5 yıl süreyle teşvik uygulamasından yararlanabileceklerdir.
Gelir vergisi stopajı teşviki ile Kanun kapsamına dahil bulunan il ve ilçelerdeki işyerlerinde istihdam edilen işçilere ödenecek ücret gelirleri ile ilgili olarak muhtasar beyannamede tahakkuk edecek gelir vergisinin kısmen ya da tamamen terkin edilmesi suretiyle istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda olmak üzere Kanun kapsamındaki il ve ilçelerde gerek öteden beri gerekse yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri asgari 10 işçi çalıştırmaları kaydıyla istihdam ettikleri bütün işçiler için teşvik uygulamasından yararlanabileceklerdir. Ancak uygulama kapsamına dahil bulunan çalışanların ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin; organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı, diğer yerlerdeki iş yerleri için yüzde sekseni, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden terkin edilir. Bununla birlikte terkin edilecek tutar, işçi sayısı ile asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken gelir vergisinin çarpımı sonucu bulunacak değer üzerinden yukarıda belirtilen oranlara göre saptanan tutarı aşması mümkün değildir.
IV. ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ MÜESSESESİNİN TEŞVİK UYGULAMASINA ETKİLERİ
Yazımızın önceki bölümlerinde de belirtildiği üzere G.V.K.’nın 32. maddesi uyarınca 01.01.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde “Asgari geçim indirimi” müessesesi yürürlüğe girmiş olup, asgari geçim indirimi tutarı; takvim yılı başında belirlenen 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5'i Diğer çocuklar için % 5'i olmak üzere uygulanacaktır.
Bilindiği üzere 01.01.2008 tarihinden itibaren sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenmiş brüt asgari ücret 608,40 YTL olup, yıllık brüt asgari ücret ise 608,40x12=7.300,80 YTL’dir. Asgari ücretin brüt tutarı üzerinden %14 oranında sigorta primi işçi payı ve %1 oranında işsizlik sigortası düşülmek suretiyle gelir vergisi matrahına ulaşılmaktaydı. Buna göre 01.01.2008 tarihinden itibaren asgari ücretin gelir vergisi matrahı şu şekilde tespit edilecektir. (Asgari ücretlinin evli ve dört çocuklu olduğu varsayılmıştır.)
Asgari Ücret
|
608,40
|
SSK Taban Matrahı
|
608,40
|
SSK Tavan Matrahı
|
3.954,60
|
Günlük Ücret
(608,40/30=)
|
20,28
|
İşsizlik Sigortası
(608,40x%1=)
|
6,08
|
İşçi SSK Payı
(608,40x%14=)
|
85,18
|
Gelir Vergisi Matrahı
|
517,14
|
Gelir Vergisi Tutarı
(517,14x%15=)
|
77,57
|
Asgari Geçim İndirimi
(608,40x12x%85x%15/12=)
|
77,57
|
Bakiye Gelir Vergisi Tutarı
|
0
|
Damga Vergisi
|
3,65
|
Kesintiler Toplamı
(6,08+85,18+3,65=)
|
94,91
|
İşçinin Eline Geçen Net Tutar
(517,14-3,65=)
|
513,49
|
İşverene Toplam Maliyeti
- Brüt Ücret 608,40 YTL
- İşveren SSK Payı (%19,5) 118,64 YTL
- İşveren İşsizlik Sigortası (%2) 12,17 YTL
|
739,21
|
Tablodan da anlaşılacağı üzere asgari geçim indirimi uygulaması ile birlikte eşi çalışmayan ve dört çocuğu olan bir asgari ücretlinin ücret geliri üzerinden gelir vergisi hesaplanmayacaktır. Örneğimizdeki asgari ücretlinin iki çoğu olsa idi elde ettiği ücret geliri üzerinden hesaplanacak gelir vergisi şu şekilde olacaktır;
Gelir Vergisi Matrahı
|
517,14
|
Gelir Vergisi Tutarı
(517,14x%15=)
|
77,57
|
Asgari Geçim İndirimi
(608,40x12x%75x%15/12=)
|
68,44
|
Bakiye Gelir Vergisi Tutarı
|
9,13
|
Dikkat edileceği üzere eşi çalışmayan ve iki çocuğu bulunan bir asgari ücretlinin ücret geliri üzerinden 9,13 YTL tutarında gelir vergisi stopajının yapılması gerekmektedir.
Asgari geçim indirimi uygulaması, ücret geliri elde edenlerin her bir dönem itibariyle asgari geçim indirimi tutarı kadar daha fazla gelir elde etmesini sağlayan bir uygulama olup, bu uygulamanın işverenlere sağlamış olduğu herhangi bir mali olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki, asgari geçim indirimi uygulaması açısından; ücretlinin çalıştığı yörenin, faaliyet konusunun, işyerinde çalışan toplam istihdam sayısının, işe başlama tarihinin vb. unsurların herhangi bir önemi de bulunmamaktadır.
Yazımızın önceki bölümlerinde ana hatları itibariyle açıkladığımız üzere Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca 2001 yılı için belirlenen fert başına gayri safi yurt içi hasıla tutarı, 1500 ABD Doları veya daha az olan iller ile bu iller dışında kalan ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca 2003 yılı için belirlenen sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre endeks değeri eksi olan illerde yatırımları ve istihdam imkanlarını artırmak amacıyla bu yörelerde yeni işe başlayan ya da öteden beri faaliyette bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin en az on işçi çalıştırmaları koşuluyla bu iş yerlerinde çalıştırdıkları işçilerin, ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin; organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı, diğer yerlerdeki iş yerleri için yüzde sekseni, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden terkin edilmektedir. Ancak asgari geçim indirimi uygulamasının yürürlüğe girmesi ile birlikte dört çocuğu olan ve eşi çalışmayan bir asgari ücretli için diğer şartların mevcut olması durumunda dahi işverenler açısından yararlanılabilecek herhangi bir mali imkan olmayacaktır. Başka bir deyişle 5084 sayılı Kanunun 3. maddesinde yer alan şartlar çerçevesinde gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 01.01.2008 tarihine kadar yararlandıkları gelir vergisi stopajı teşviki uygulaması yapılan yeni düzenleme nedeniyle kısmen ya da tamamen ortadan kalkacaktır. 5084 sayılı Kanunun 3. maddesinde yer alan gelir vergisi stopajı teşviki uygulamasının çalışanlar açısından herhangi bir önemi bulunmamakla birlikte işverenler açısından (ücret geliri üzerinden tevkif edilen vergilerin muhtasar beyanname ile beyan edilerek kısmen ya da tamamen işverenlerde kalması nedeniyle) önemli bir teşvik unsuru idi. Ancak asgari geçim indirimi uygulaması ile birlikte aynı şartları haiz ücretlilerinin işverenlere maliyeti; gerek 5084 sayılı Kanun kapsamına dahil bulunan yörelerde gerekse bunların dışında kalan diğer yörelerde aynı olacaktır. Ancak asgari geçim indirimi uygulamasının yürürlükte olmadığı dönemlerde 5084 sayılı Kanun kapsamındaki yörelerde faaliyette bulunan işverenler daha düşük maliyet ile karşı karşıya kalmaktaydılar.
Yukarıdaki örnekte eşi çalışmayan ve dört çocuğu bulunan bir asgari ücretlinin ücret geliri üzerinden gelir vergisi hesaplanmayacağı ve bu işçinin işverene toplam maliyetinin 739,21 YTL olduğu belirtilmiştir. Doğal olarak söz konusu bu durum gerek 5084 sayılı Kanun kapsamına dahil bulunan yörelerde gerekse bunların dışında kalan diğer yörelerdeki işverenler açısından aynı olacaktır. Ancak asgari geçim indirimi uygulamasının olmadığı durumda 5084 sayılı Kanun kapsamındaki bu işçinin işverene toplam maliyeti şu şekilde olacaktı. (Daha kolay analiz ve karşılaştırma yapılmasını temin etmek amacıyla işyerinin organize sanayi bölgesinde olduğu varsayılmış ve 5084 sayılı Kanunun 4. maddesinde yer alan sigorta primi işveren hissesi teşviki dikkate alınmamıştır.)[3]
Asgari Ücret
|
608,40
|
Günlük Ücret
(608,40/30=)
|
20,28
|
İşsizlik Sigortası
(608,40x%1=)
|
6,08
|
İşçi SSK Payı
(608,40x%14=)
|
85,18
|
Gelir Vergisi Matrahı
|
517,14
|
Gelir Vergisi Tutarı
(517,14x%15=)
|
77,57
|
Terkin Edilecek Gelir Vergisi
|
77,57
|
Damga Vergisi
|
3,65
|
Kesintiler Toplamı
(6,08+85,18+3,65+77,57=)
|
172,48
|
İşçinin Eline Geçecek Net Tutar
(608,40-172,48=)
|
435,92
|
İşverene Toplam Maliyeti
- Brüt Ücret 608,40 YTL
- İşveren SSK Payı (%19,5) 118,64 YTL
- İşveren İşsizlik Sigortası (%2) 12,17 YTL
|
739,21
|
Terkin Edilecek Gelir Vergisi
|
77,57
|
Terkin Edilecek Gelir Vergisi Sonrasında Toplam Maliyet
(739,21-77,57=)
|
661,64
|
Bu kapsamda olmak üzere 5084 sayılı Kanun kapsamındaki bir işyerinde çalışan bir asgari ücretlinin (eşi çalışmayan ve dört çocuğu bulunan) asgari geçim indirimi öncesinde ve sonrasında eline geçecek ücret geliri ile işverene maliyeti aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
|
Asgari Ücretlinin Eline Geçecek Tutar
|
Asgari Ücretlinin İşverene Toplam Maliyeti
|
Asgari Geçim İndirimi Uygulamasından Önce
|
435,92
|
661,64
|
Asgari Geçim İndirimi Uygulamasından Sonra
|
513,49
|
739,21
|
Tablodan da anlaşılacağı üzere asgari geçim indirimi uygulaması ile birlikte ücretlilerin elde ettikleri ücret geliri asgari geçim indirimi tutarı kadar artmış olmakla birlikte gelir vergisi stopajı teşviki uygulamasından yararlanan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin karşı karşıya kaldıkları işçilik maliyetleri de bu tutar kadar artmaktadır. Söz konusu bu durum ise gelir vergisi stopajı teşvikli nedeniyle 5084 sayılı Kanun kapsamındaki yörelerde yatırım yapan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından olumsuz bir durum ortaya çıkarmakta, başka bir ifadeyle gelir vergisi stopajı teşvikini kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmaktadır.
V. SONUÇ:
Yazımızın önceki bölümlerinde de belirtildiği üzere G.V.K.’nın 32. maddesi uyarınca 01.01.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde “Asgari geçim indirimi” müessesesi yürürlüğe girmiş olup, asgari geçim indirimi tutarı; takvim yılı başında belirlenen 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5'i Diğer çocuklar için % 5'i olmak üzere uygulanacaktır.
Asgari geçim indirimi uygulaması, ücret geliri elde edenlerin her bir dönem itibariyle asgari geçim indirimi tutarı kadar daha fazla gelir elde etmesini sağlayan bir uygulama olup, bu uygulamanın işverenlere sağlamış olduğu herhangi bir mali olanak bulunmamaktadır. Söz konusu bu durum ise 5084 sayılı Kanunun 3. maddesinde yer alan şartlar çerçevesinde faaliyette bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 01.01.2008 tarihine kadar yararlandıkları gelir vergisi stopajı teşviki uygulaması yapılan yeni düzenleme nedeniyle kısmen ya da tamamen ortadan kalkması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Yazımızın önceki bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere gelir vergisi stopajı teşviki uygulamasının çalışanlar açısından herhangi bir önemi bulunmamakla birlikte işçilik maliyetlerini düşürmesi nedeniyle işverenler açısından önemli bir teşvik unsuru idi. Ancak asgari geçim indirimi uygulaması ile birlikte aynı şartları haiz ücretlilerinin işverenlere maliyeti; gerek 5084 sayılı Kanun kapsamına dahil bulunan yörelerde gerekse bunların dışında kalan diğer yörelerde aynı olacaktır. Ancak asgari geçim indirimi uygulamasının yürürlükte olmadığı dönemlerde 5084 sayılı Kanun kapsamındaki yörelerde faaliyette bulunan işverenler daha düşük maliyet ile karşı karşıya kalmaktaydılar. Bu kapsamda olmak üzere gelir vergisi stopajı teşviki nedeniyle 5084 sayılı Kanun kapsamındaki yörelerde yatırım yaparak faaliyete başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından ortaya çıkan bu olumsuz durumun ortadan kaldırılması amacıyla ilave düzenlemelerin yapılması gerektiği kanaatindeyiz.
Cem TEKİN
Gelirler Kontrolörü
[1] Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı tarafından 2001 yılı için belirlenen fert başına gayri safi yurt içi hasıla tutarı 1.500 ABD Doları veya daha az olan iller şunlardır; “Kırşehir, Sinop, Giresun, Amasya, Uşak, Malatya, Sivas, Tokat, Diyarbakır, Afyon, Batman, Erzincan, Osmaniye, Düzce, Çankırı, Siirt, Gümüşhane, Ordu, Erzurum, Bartın, Bayburt, Şanlıurfa, Mardin, Aksaray, Adıyaman, Kars, Van, Iğdır, Yozgat, Ardahan, Hakkari, Bingöl, Bitlis, Şırnak, Muş, Ağrı”
[2] Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından 2003 yılı için belirlenen sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre endeks değeri eksi olan iller şunlardır; “Kilis, Tunceli, Kastamonu, Niğde, Kahramanmaraş, Çorum, Artvin, Kütahya, Trabzon, Rize, Elazığ, Karaman ve Nevşehir”
[3] 5084 sayılı Kanunun “Sigorta Primi İşveren Hissesi Teşviki” başlıklı 4. maddesi uyarınca Kanun kapsamındaki il ve ilçelerde;
1.4.2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, en az on işçi çalıştırmaları koşuluyla, bu iş yerlerinde çalıştırdıkları işçilerin,
b) 1.4.2005 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden asgari on işçi çalıştıranların iş yerlerinde fiilen çalışan işçilerin,
Prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hissesinin; organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı, diğer yerlerdeki iş yerleri için yüzde sekseni Hazinece karşılanır.