Okunma Sayısı : 1919
   
Sizden Gelenler - BAŞLIKLAR İTİBARİ İLE MALİ TATİL UYGULAMASI USUL VE ESASLARI
Yayımlanma Tarihi: 19.04.2007
 
BAŞLIKLAR İTİBARİ İLE MALİ TATİL UYGULAMASI USUL VE ESASLARI
 
Mustafa ÇOLAK-Maliye Müfettişi
I- GİRİŞ
 
Bi­lin­di­ği gi­bi; ül­ke­miz­de ver­gi mü­kel­lef­le­ri­nin baş­ta Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ol­mak üze­re di­ğer ka­mu ku­rum­la­rıy­la olan iliş­ki­le­ri­ni, bü­yük oran­da 3568 sa­yı­lı Ser­best Mu­ha­se­be­ci­lik, Ser­best Mu­ha­se­be­ci Ma­li Mü­şa­vir­lik ve Ye­min­li Ma­li Mü­şa­vir­lik Ka­nu­nu­na gö­re yet­ki al­mış mes­lek men­sup­la­rı yü­rüt­mek­te, ve­ril­me­si ge­re­ken be­yan ve bil­di­rim­le­ri dü­zen­le­mek­te­dir­ler. Mü­kel­lef­le­rin el­de et­tik­le­ri ge­lir­le­ri­nin be­ya­nı, ver­gi­le­ri­nin öden­me­si, çe­şit­li ya­sal yü­küm­lü­lük­le­ri­nin tam ve za­ma­nın­da ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si ve or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek an­laş­maz­lık­la­rın çö­zü­mü gi­bi önem­li hu­sus­lar, il­gi­li ya­sa­lar­da be­lir­len­miş­tir. Bu ve ben­ze­ri gö­rev­le­ri ye­ri­ne ge­ti­ren mes­lek men­sup­la­rı ve per­so­ne­li, gün­cel ma­li ve eko­no­mik iş­ler ne­de­niy­le yo­ğun ve yo­ru­cu iş tem­po­su ve ken­di­le­ri­ne  ay­rı­lan bir ta­til za­ma­nı ol­ma­ma­sı do­la­yı­sıy­la din­le­ne­me­mek­te, bu du­rum mu­ha­se­be iş­lem­le­ri­nin, ma­li iş­lem­le­rin ve di­ğer çe­şit­li iş­le­rin ve­ri­mi­ni dü­şür­mek­te, dü­zen­li ola­rak yü­rü­tül­me­si­ni en­gel­le­mek­te, ül­ke eko­no­mi­si­ne ve sos­yal ha­ya­ta olum­suz et­ki­de bu­lun­mak­ta­dır.

1982 Ana­ya­sa­sı­nın 49 un­cu mad­de­sin­de yer alan “Dev­let, ça­lı­şan­la­rın ha­yat se­vi­ye­si­ni yük­selt­mek, ça­lış­ma ha­ya­tı­nı ge­liş­tir­mek için ça­lı­şan­la­rı ve iş­siz­le­ri ko­ru­mak, ça­lış­ma­yı des­tek­le­mek, iş­siz­li­ği ön­le­me­ye el­ve­riş­li eko­no­mik bir or­tam ya­rat­mak ve ça­lış­ma ba­rı­şı­nı sağ­la­mak için ge­rek­li ted­bir­le­ri alır.” hük­mü­nün ya­nı sı­ra din­len­me­nin de her ça­lı­şa­nın hak­kı ol­du­ğu Ana­ya­sa­da be­lir­til­miş­tir. TBMM'de kabul edilen 5604 sayılı  Ma­lî Ta­til İh­das Edil­me­si Hak­kin­da Ka­nun ile getirilen  ma­li ta­til uy­gu­la­ma­sı ile baş­ta Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ol­mak üze­re, çe­şit­li ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ile mes­lek men­sup­la­rı ta­til ya­pa­bi­le­cek olup, ça­lış­ma­la­rın da­ha dü­zen­li ve ve­rim­li ol­ma­sı sağ­la­na­cak­tır.[1]
 
II- MALİ TATİL UYGULAMA ESASLARI
 
5604 sayılı  Ma­lî Ta­til İh­das Edil­me­si Hak­kin­da Ka­nun[2] ile getirilen usul ve esaslar başlıklar halinde aşağıda irdelenmiş ve açıklanmıştır.
 
1-Mali Tatil Dönemi
 
Her yıl Temmuz ayı­nın bi­rin­den yir­mi­si­ne ka­dar (yir­mi­si da­hil) ma­lî ta­til uy­gu­la­nır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar.
 
Ma­lî ta­ti­lin so­na er­di­ği gü­nü iz­le­yen ye­di gün için­de bi­ten ka­nu­ni ve ida­ri sü­re­ler, ma­lî ta­ti­lin son gü­nü­nü iz­le­yen ta­rih­ten iti­ba­ren ye­din­ci gü­nün me­sai sa­ati bi­ti­min­de so­na er­miş sa­yı­lır.
 
2-Vergi Mevzuatı Açısından Alternatif Durumların Değerlendirilmesi
 
Son gü­nü her yıl Temmuz ayı­nın bi­rin­den yir­mi­si­ne ka­dar (yir­mi­si da­hil) bu zaman dilimleri arasına isabet eden aşa­ğı­da be­lir­ti­len sü­re­ler, ta­ti­lin son gü­nü­nü iz­le­yen ta­rih­ten iti­ba­ren ye­di gün uza­mış sa­yı­lır:
 
a) Be­ya­na da­ya­lı tar­hi­yat­ta, ka­nu­ni sü­re­sin­de ve­ril­me­si ge­re­ken be­yan­na­me­le­rin ve­ril­me sü­re­le­ri.
 
Vergi sistemimizde aylık veya belli periyotlar itibari ile  yinelenen başta muhtasar ve katma değer beyannamelerinde mali tatil nedeniyle beyannamelerin, beyanname verme süreleri tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılacaktır. Somut olarak Haziran/2007 dönemine ilişkin Temmuz 20 ye kadar verilebilecek muhtasar veya KDV beyannameleri[3]nin kanuni verilme sürelerinin son günü 27 Temmuz mesai saati bitimi olarak yeniden şekillenecektir.
 
b) İk­ma­len, re’sen ve­ya ida­re­ce ya­pı­lan tar­hi­yat­ta, va­de­si ma­lî ta­ti­le rast­la­yan ver­gi, re­sim ve harç­lar ile ver­gi ce­za­la­rı ve ge­cik­me fa­iz­le­ri­nin öde­me sü­re­si.
 
Bilindiği üzere 213 sayılı vergi Usul Kanunu’nun 112 nci maddesine göre, ikmalen, re'sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; geçmiş taksitler, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.

Öte yandan ayrıca ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda:

a)
Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar;
b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar;

Geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz.

Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi; uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır.

Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir.
 
Anılan kanunun 368 nci maddesinde ise vergi cezalarının:

1. Cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten;
2. Cezaya karşı dava açılmışsa, vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden;

Başlayarak bir ay içinde ödeneceği hükme bağlanmaktadır.

Bu bağlamda, 2007/Mart dönemine ilişkin yapılan bir inceleme nedeniyle resen tarh edilen katma değer vergisine ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezasının Haziran/15 tarihinde tahakkuk ettiği düşünüldüğünde ödeme süresinin son günü mali tatile rastlayacağından, ödeme süresi doğal olarak tatilin bittiği tarihi takip eden 27 Temmuz mesai saati bitimi olarak yeniden tayin edilecektir.
 
c) Tarh edi­len ver­gi­le­re ve/ve­ya ke­si­len ce­za­la­ra kar­şı uz­laş­ma ta­lep et­me ve­ya ce­za­da in­di­rim hü­küm­le­rin­den ya­rar­lan­mak ama­cıy­la ya­pı­la­cak baş­vu­ru­la­ra iliş­kin sü­re­ler.
 
213 sayılı Kanunun ek birinci maddesinde, mükellef tarafından, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara vergi ziyaı cezalarına ilişkin şartlar dahilinde vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma talebinde bulunabileceği,
 
376 ncı maddesinde, İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliği tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse:

1. Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri,
2. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri,

Oranında indirim sağlanacağı hükme bağlanmaktadır.

Bu bağlamda, idarece yapılan ve mali tatil öncesi gerçekleşen tebligat işlemlerine istinaden mükellefin mali tatile isabet eden uzlaşma ve cezalarda indirim hak taleplerinin, mali tatilin bitimini takip eden 7 günlük bir periyoda yayılmasına imkan tanınmaktadır.

Kanun ile mükellefe mali tatile isabet eden süreler için hakları kullanmada süre esnekliği getirildiğinden ve bu hüküm zorlayıcı ve emredici bir düzenleme olarak algılanamayacağından her zaman için mali tatile isabet etse dahi hakkın kullanımı noktasında müracaat sözkonusu olabilecektir. Yani kanunda emredici bir şekilde mali tatile isabet edecek şekilde talep hakkının olmadığı belirtilmediği veya belirtilemeyeceği için uygulamaya en azından mükellefler için bir teşvik veya adı ile mütenasip tatil imkanı sağlama fonksiyonu dışında bir anlam yüklemek yersiz olacaktır.[4]

d) De­vam­lı bil­gi ver­me hü­küm­le­ri kap­sa­mın­da ve­ril­me­si ge­re­ken bil­gi­le­rin ve­ril­me­si­ne iliş­kin sü­re­ler.

Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzelkişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar.
 
Bu kapsamda, son günü mali tatile rastlayan bilgi verme sürelerinin, yukarıda açıklandığı üzere mali tatilin bitimini müteakip 7 günlük periyotta verilmesi kanunen mümkün hale getirilmektedir. Ancak her zaman olduğu gibi bilgi verme mecburiyetinde olanların bu süreler haricinde mali tatile rastlayan dönemde de bilgi taleplerini yerine getirmelerinde bir sakınca olmadığı değerlendirilmektedir.
 
Nitekim, mükellefe mali tatil nedeniyle tanınan bir haktan söz edilmekte, aksine bilgiyi değerlendirecek birimlerin gönderilecek bilgileri kabul edip etmemelerine yönelik bir düzenleme doğal olarak getirilmemektedir.  Sonuçta, mükellefin hakkın kullanımında bir tercih yapma hakkının doğal olarak bulunduğu gerçeğini kabul etmek yerinde olacaktır.
 
e- Bildirim ve dava açma süreleri
 
Ver­gi Usul Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re be­lir­li sü­re­ler­de ya­pıl­ma­sı ge­re­ken mu­ha­se­be ka­yıt sü­re­le­ri, bil­di­rim sü­re­le­ri ve ver­giy­le il­gi­li iş­lem­le­re iliş­kin da­va aç­ma sü­re­le­ri ma­lî ta­til sü­re­sin­ce iş­le­mez. Be­lir­ti­len sü­re­ler ma­lî ta­ti­lin bi­ti­min­den iti­ba­ren tek­rar iş­le­me­ye baş­lar.
 
Yukarıda bahsedilen süre açıklamalarından ayrı ve bağımsız olarak mali tatile rastlayan mu­ha­se­be ka­yıt sü­re­le­ri, bil­di­rim sü­re­le­ri ve ver­giy­le il­gi­li iş­lem­le­re iliş­kin da­va aç­ma sü­re­le­rinin işlemeyeceği, mali tatile kadar işlemiş sürelerin mali tatili takip eden dönemde kanuni süresi sonuna kadar yeniden işlemeye başlayacağı açıklanmaktadır. Örnek olay olarak 25 Haziranda tebliğ edilen ceza ihbarnamesine karşı dava açma süresi normal olarak 25 Temmuz itibari ile bitmekle beraber işlemeyen süreler mali tatile denk geldiğinden mükellefin kullanılmayan (30-5=) 25 günlük süreyi 15 Ağustos tarihi mesai bitimine kadar kullanmasında bir sakınca olamayacaktır.
 
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu ile getirilen Çalışmaya ara verme uygulaması ile Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl ağustosun birinden eylülün beşine kadar tatil uygulamasından yararlanmaktadırlar. Düzenleme ile Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.
 
Dolayısı ile yukarıda verilen örnek kapsamında mali tatil nedeniyle son gün 15 Ağustos itibari ile bittiğinden ve bu sürede adli tatil uygulama süresi içinde kaldığından mükellefin dava açma hakkının 11 Eylül itibari ile sona ereceğini kabul etmek gerekecektir.
 
f- İnceleme yapılması
 
Mah­ke­me ka­ra­rı ve­ya Cum­hu­ri­yet Sav­cı­lık­la­rı­nın ta­le­bi üze­ri­ne ya da Ver­gi Usul Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re ya­pı­lan ara­ma­lı in­ce­le­me­ler ha­riç ol­mak üze­re, ma­lî ta­til sü­re­sin­ce in­ce­le­me ama­cıy­la def­ter ve bel­ge­le­rin ib­ra­zı ta­lep edi­le­mez, mü­kel­le­fin iş­ye­rin­de in­ce­le­me­ye baş­la­nıl­maz.
 
Dikkat edileceği üzere bu süre kesin ve uyulması gereken bir işlem niteliğinde olduğundan hem mükellefi hem de inceleme elemanını bağlamaktadır. Burada da önemli noktalarının altını çizmekte fayda vardır :
 
f.1- İnceleme elamanınca defter-belge ibraz talebinin mali tatilden önce tebliği : Bu durumda mali tatil öncesi tebliğ edilen ve süre sonu mali tatile rastlayan  belge ve defterlerin ibrazı talebi,  açık hüküm nedeniyle karşılanmayacaktır.
 
Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi usul kanununun 14 ncü maddesinde, « Vergi uamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir. Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder. »hükmüne yer verilmektedir.
 
İnceleme elemanınca 15 günden az olmamak üzere defter ve belgelerin ibrazında mükellefe süre verilebilmektedir. Bu bağlamda inceleme elemanının yapması gereken, hiçbir şekilde mali tatile rastlayacak şekilde belge ibrazının istenmesi yönünde bir işlem tesis edilmemesi, yazı yazılmaması veya mükellefin işyerinde inceleme yapılmamasıdır.
 
Kanunda mali tatile rastgelen bu tür talepler konusunda, birinci maddenin 2 numaralı fıkrasında olduğu gibi sürelerin uzaması ile ilgili açık bir bilgiye yer verilmediği görülmektedir. Bu meyanda , bir kez daha şu tespitlerin yapılması anlamlı olacaktır :
 
·         Mahkeme kararı, savcılık talebi veya 213 sayılı Kanunun 142 ve devamı maddeleri uyarınca yapılacak aramalı inceleme mali tatil süresince de yerine getirilebilecektir.
·         Yukarıda sayılan haller dışında inceleme elemanınca mali tatile rastlayacak şekilde defter ve belge ibrazı istenilemez. Bu sürelere isabet eden talepler, hükümsüz sayılacaktır.
·         Mali tatil süresince işyerinde inceleme talebinde bulunulamaz. Aksine işlem inceleme elemanını hukuki sorumlu kılar.
 
Yapılması gereken, defter ve belge ibrazı talep yazılarının son gününün mali tatile isabet etmememsi yönünde gösterilecek özenden başka bir şey olmayacaktır.
 
f.2- İnceleme elamanınca defter-belge ibraz talebinin mali tatil içinde tebliği : Yasal olarak inceleme elemanınca böyle bir talep yasal dayanaktan yoksun olacağı için hüküm ifade etmeyecek, talebin yeniden mali tatil sonrası tekrarlanması gerekecektir.
 
f.3-İnceleme elamanınca defter-belge ibraz talebinin mali tatilden sonra  tebliği : Konu yasal düzenleme kapsamı dışında kalacağından normal prosedürün takip edilmesi gerekeceği aşikardır.
 
g- İhbarnamelerin tebliği
 
Ta­til sü­re­sin­ce, ver­gi ve ce­za ih­bar­na­me­le­ri ile mah­sup ta­lep­le­ri­ne yö­ne­lik olan­lar ha­riç, bil­gi is­te­me ta­lep­le­ri mü­kel­lef­le­re, ver­gi ve ce­za so­rum­lu­la­rı­na bil­di­ril­mez. An­cak ta­til sü­re­si için­de ger­çek­le­şen teb­li­gat iş­lem­le­rin­de sü­re, ma­lî ta­ti­lin son gü­nün­den iti­ba­ren iş­le­me­ye baş­lar.

Vergi ve ceza ihbarnamesi ve bilgi isteme yazılarının mali tatile rastlaması halinde ihbarnamenin veya bilgi isteme yazısısının tebliğ tarihi mali tatilin son günü olan 20 Temmuz itibari ile yapılmış sayılacak, dolayısı ile mükellefin yasal olarak kullabileceği cevap verme, dava açma, uzlaşma v.s kanuni yollara başvurma süre başlangıcı ise bu tarihten geçerli olmak üzere hüküm doğuracaktır.

Özetle bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, 15 Temmuzda tebliğ edilen bir ceza ihbarnamesine karşı mükellefin kullanabileceği sürelerin başlangıcı 20 Temmuz itibari ile işleyecek yani 20 Ağustos tarihine kadar dava açma, uzlaşma talep etme, indirim v.s haklarının kullanımına esas sürelerin son vade tarihi olacaktır. Dava açılması durumunda ise adli tatil (çalışmaya ara verme ) uygulaması nedeniyle süre sonu , 11 Eylül olarak tespit edilecektir.
 
h- Mali tatilin uygulanmayacağı haller

Güm­rük ida­re­le­ri, il özel ida­re­le­ri ve be­le­di­ye­ler ta­ra­fın­dan tarh ve/ve­ya tah­sil edi­len ver­gi, re­sim ve harç­lar­la il­gi­li ola­rak ma­lî ta­til uy­gu­lan­mayacaktır..

ı- Beyana dayalı vergilerde ödeme süresi

Be­ya­na da­ya­nan ve be­yan­na­me ver­me sü­re­si ma­lî ta­til ne­de­niy­le uza­mış olan ver­gi­ler­de öde­me sü­re­si (ay­nı ay içe­ri­sin­de kal­mak kay­dıy­la), uza­yan be­yan­na­me ver­me sü­re­si­nin son gü­nün­den iti­ba­ren üçün­cü gü­nün me­sai sa­ati bi­ti­mi­ne ka­dar uza­mış sa­yı­lır.
 
Örneğin Haziran dönemine ait Temmuz/20 tarihine kadar verilmesi gereken bir muhtasar beyannamede süre sonu 27 Temmuz olacağından vergi ödeme süresi de 30 Temmuz mesai saati bitimine kadar otomatikmen uzayacaktır.
 
Öte yandan normal şartlarda muhtasar beyanname ile bildirilen kesintilerin son ödeme süresinin 26 Temmuz olduğu gerçeği karşısında tanınan 3 günlük opsiyonun yeterli olup olmayacağı ayrıca tartışma konusu olacaktır.
 
3-Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Değerlendirme
 
 Ma­lî ta­til ilan edi­len dö­ne­me rast­la­yan ta­rih­ler­de 5/5/1983 ta­rih­li ve 2821 sa­yı­lı Sen­di­ka­lar Ka­nu­nu, 25/8/1999 ta­rih­li ve 4447 sa­yı­lı İş­siz­lik Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu ve  22/5/2003 ta­rih­li ve 4857 sa­yı­lı İş Ka­nu­nu­na  gö­re işverenlerce ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan  be­yan, bil­di­rim ve öde­me­ler; 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Di ğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sos­yal Sigortalar Kanununa tâbi işverenlerin, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların yapmakla yükümlü olduğu iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan beyan, bildirim ve ödemeler,  1 in­ci mad­de­de be­lir­ti­len sü­re­ler dahilinde  yani ta­ti­lin son gü­nü­nü iz­le­yen ta­rih­ten iti­ba­ren ye­di gün uza­mış sa­yı­lır:
 
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79 ncu maddesine göre, işverenler Kurumca istenilmesi halinde işyeri kayıtlarını ibraz etmekle yükümlüdür. İşyeri kayıtlarından işverenlerin verya mükelleflerin kanuni olarak tutmak zorunda oldukları defterler, tesvik edici vesikalarla bilumum evrak bu kapsama girmektedir.
 
Mevcut düzenlemeye göre, sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında yapılacak denetim ve teftişlerin engellenmediği, işverenlerin defter ve belgelerini sigorta uygulamaları açısından ibraz etme ve incelemeye arz etme fonksiyonlarının tehir edilmediği açıkça görülmektedir. Halbuki vergi uygulamalarında, inceleme dahil ödev ve sorumluluklara tatil devresinde bir opsiyon tanındığı ve bunların belli bir süre tehir edildiği görülmektedir.
 
Yapılması gereken, vergi mükelleflerine tanınan mali tatil süresince incelenmeme hakkının paralel olarak işverenlere ya da genel tabiri ile işveren konumundaki mükelleflere de tanınması kanun bütünlüğü açısından önemli ve gereklidir.


[1] Plan ve Bütçe Komisyon raporundan alınmıştır.
[2] 28 Mart 2007 tarih ve 26476 sayılı R.G de yayımlanmıştır. 
[3] Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen 5588 sayılı    Ge­lir Ver­gi­si Ka­nu­n­u ve Bazı Kanunlarda De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ile beyanname verme süreleri yeniden düzenlenmektedir. Söz konusu kanun Cumhurbaşkanlığınca 19.3.2007 tarihinde 28. maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, geri gönderilmiştir. Bu noktada beyanname verme süreleri mevcut haliyle yazıya aktarılmıştır. 
[4] İdari Yargılama Usul  Kanununda tarif edildiği şekilde adli tatil veya çalışma ara verme  uygulamasında Ancak, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi dışında kalan idare ve vergi mahkemeleri çalışmaya ara vermeden yararlanamazlar. Bu mahkemeler, 62 nci maddedeki sınırlamaya tabi olmaksızın görevlerine devam ederler. Aksine bu kanunla sadece ve özellikle mükellefler açısından bir esneklik getirildiği görülmektedir. İdare açısından ise kesin ve uygulanması gereken adli tatil uygulmasına benzer hükümlere yer verildiği açıkça görülecektir.
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı