BAŞLIKLAR İTİBARİ İLE MALİ TATİL UYGULAMASI USUL VE ESASLARI
Mustafa ÇOLAK-Maliye Müfettişi
I- GİRİŞ
Bilindiği gibi; ülkemizde vergi mükelleflerinin başta Maliye Bakanlığı olmak üzere diğer kamu kurumlarıyla olan ilişkilerini, büyük oranda 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre yetki almış meslek mensupları yürütmekte, verilmesi gereken beyan ve bildirimleri düzenlemektedirler. Mükelleflerin elde ettikleri gelirlerinin beyanı, vergilerinin ödenmesi, çeşitli yasal yükümlülüklerinin tam ve zamanında yerine getirilmesi ve ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların çözümü gibi önemli hususlar, ilgili yasalarda belirlenmiştir. Bu ve benzeri görevleri yerine getiren meslek mensupları ve personeli, güncel mali ve ekonomik işler nedeniyle yoğun ve yorucu iş temposu ve kendilerine ayrılan bir tatil zamanı olmaması dolayısıyla dinlenememekte, bu durum muhasebe işlemlerinin, mali işlemlerin ve diğer çeşitli işlerin verimini düşürmekte, düzenli olarak yürütülmesini engellemekte, ülke ekonomisine ve sosyal hayata olumsuz etkide bulunmaktadır.
1982 Anayasasının 49 uncu maddesinde yer alan “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmünün yanı sıra dinlenmenin de her çalışanın hakkı olduğu Anayasada belirtilmiştir. TBMM'de kabul edilen 5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkinda Kanun ile getirilen mali tatil uygulaması ile başta Maliye Bakanlığı olmak üzere, çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile meslek mensupları tatil yapabilecek olup, çalışmaların daha düzenli ve verimli olması sağlanacaktır.[1]
II- MALİ TATİL UYGULAMA ESASLARI
5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkinda Kanun[2] ile getirilen usul ve esaslar başlıklar halinde aşağıda irdelenmiş ve açıklanmıştır.
1-Mali Tatil Dönemi
Her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) malî tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar.
Malî tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılır.
2-Vergi Mevzuatı Açısından Alternatif Durumların Değerlendirilmesi
Son günü her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) bu zaman dilimleri arasına isabet eden aşağıda belirtilen süreler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır:
a) Beyana dayalı tarhiyatta, kanuni süresinde verilmesi gereken beyannamelerin verilme süreleri.
Vergi sistemimizde aylık veya belli periyotlar itibari ile yinelenen başta muhtasar ve katma değer beyannamelerinde mali tatil nedeniyle beyannamelerin, beyanname verme süreleri tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılacaktır. Somut olarak Haziran/2007 dönemine ilişkin Temmuz 20 ye kadar verilebilecek muhtasar veya KDV beyannameleri[3]nin kanuni verilme sürelerinin son günü 27 Temmuz mesai saati bitimi olarak yeniden şekillenecektir.
b) İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatta, vadesi malî tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi.
Bilindiği üzere 213 sayılı vergi Usul Kanunu’nun 112 nci maddesine göre, ikmalen, re'sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; geçmiş taksitler, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.
Öte yandan ayrıca ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda:
a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar;
b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar;
Geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz.
Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi; uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır.
Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir.
Anılan kanunun 368 nci maddesinde ise vergi cezalarının:
1. Cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten;
2. Cezaya karşı dava açılmışsa, vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden;
Başlayarak bir ay içinde ödeneceği hükme bağlanmaktadır.
Bu bağlamda, 2007/Mart dönemine ilişkin yapılan bir inceleme nedeniyle resen tarh edilen katma değer vergisine ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezasının Haziran/15 tarihinde tahakkuk ettiği düşünüldüğünde ödeme süresinin son günü mali tatile rastlayacağından, ödeme süresi doğal olarak tatilin bittiği tarihi takip eden 27 Temmuz mesai saati bitimi olarak yeniden tayin edilecektir.
c) Tarh edilen vergilere ve/veya kesilen cezalara karşı uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler.
213 sayılı Kanunun ek birinci maddesinde, mükellef tarafından, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara vergi ziyaı cezalarına ilişkin şartlar dahilinde vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma talebinde bulunabileceği,
376 ncı maddesinde, İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliği tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse:
1. Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri,
2. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri,
Oranında indirim sağlanacağı hükme bağlanmaktadır.
Bu bağlamda, idarece yapılan ve mali tatil öncesi gerçekleşen tebligat işlemlerine istinaden mükellefin mali tatile isabet eden uzlaşma ve cezalarda indirim hak taleplerinin, mali tatilin bitimini takip eden 7 günlük bir periyoda yayılmasına imkan tanınmaktadır.
Kanun ile mükellefe mali tatile isabet eden süreler için hakları kullanmada süre esnekliği getirildiğinden ve bu hüküm zorlayıcı ve emredici bir düzenleme olarak algılanamayacağından her zaman için mali tatile isabet etse dahi hakkın kullanımı noktasında müracaat sözkonusu olabilecektir. Yani kanunda emredici bir şekilde mali tatile isabet edecek şekilde talep hakkının olmadığı belirtilmediği veya belirtilemeyeceği için uygulamaya en azından mükellefler için bir teşvik veya adı ile mütenasip tatil imkanı sağlama fonksiyonu dışında bir anlam yüklemek yersiz olacaktır.[4]
d) Devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin verilmesine ilişkin süreler.
Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzelkişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar.
Bu kapsamda, son günü mali tatile rastlayan bilgi verme sürelerinin, yukarıda açıklandığı üzere mali tatilin bitimini müteakip 7 günlük periyotta verilmesi kanunen mümkün hale getirilmektedir. Ancak her zaman olduğu gibi bilgi verme mecburiyetinde olanların bu süreler haricinde mali tatile rastlayan dönemde de bilgi taleplerini yerine getirmelerinde bir sakınca olmadığı değerlendirilmektedir.
Nitekim, mükellefe mali tatil nedeniyle tanınan bir haktan söz edilmekte, aksine bilgiyi değerlendirecek birimlerin gönderilecek bilgileri kabul edip etmemelerine yönelik bir düzenleme doğal olarak getirilmemektedir. Sonuçta, mükellefin hakkın kullanımında bir tercih yapma hakkının doğal olarak bulunduğu gerçeğini kabul etmek yerinde olacaktır.
e- Bildirim ve dava açma süreleri
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken muhasebe kayıt süreleri, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri malî tatil süresince işlemez. Belirtilen süreler malî tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlar.
Yukarıda bahsedilen süre açıklamalarından ayrı ve bağımsız olarak mali tatile rastlayan muhasebe kayıt süreleri, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin işlemeyeceği, mali tatile kadar işlemiş sürelerin mali tatili takip eden dönemde kanuni süresi sonuna kadar yeniden işlemeye başlayacağı açıklanmaktadır. Örnek olay olarak 25 Haziranda tebliğ edilen ceza ihbarnamesine karşı dava açma süresi normal olarak 25 Temmuz itibari ile bitmekle beraber işlemeyen süreler mali tatile denk geldiğinden mükellefin kullanılmayan (30-5=) 25 günlük süreyi 15 Ağustos tarihi mesai bitimine kadar kullanmasında bir sakınca olamayacaktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu ile getirilen Çalışmaya ara verme uygulaması ile Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl ağustosun birinden eylülün beşine kadar tatil uygulamasından yararlanmaktadırlar. Düzenleme ile Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.
Dolayısı ile yukarıda verilen örnek kapsamında mali tatil nedeniyle son gün 15 Ağustos itibari ile bittiğinden ve bu sürede adli tatil uygulama süresi içinde kaldığından mükellefin dava açma hakkının 11 Eylül itibari ile sona ereceğini kabul etmek gerekecektir.
f- İnceleme yapılması
Mahkeme kararı veya Cumhuriyet Savcılıklarının talebi üzerine ya da Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılan aramalı incelemeler hariç olmak üzere, malî tatil süresince inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazı talep edilemez, mükellefin işyerinde incelemeye başlanılmaz.
Dikkat edileceği üzere bu süre kesin ve uyulması gereken bir işlem niteliğinde olduğundan hem mükellefi hem de inceleme elemanını bağlamaktadır. Burada da önemli noktalarının altını çizmekte fayda vardır :
f.1- İnceleme elamanınca defter-belge ibraz talebinin mali tatilden önce tebliği : Bu durumda mali tatil öncesi tebliğ edilen ve süre sonu mali tatile rastlayan belge ve defterlerin ibrazı talebi, açık hüküm nedeniyle karşılanmayacaktır.
Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi usul kanununun 14 ncü maddesinde, « Vergi uamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir. Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder. »hükmüne yer verilmektedir.
İnceleme elemanınca 15 günden az olmamak üzere defter ve belgelerin ibrazında mükellefe süre verilebilmektedir. Bu bağlamda inceleme elemanının yapması gereken, hiçbir şekilde mali tatile rastlayacak şekilde belge ibrazının istenmesi yönünde bir işlem tesis edilmemesi, yazı yazılmaması veya mükellefin işyerinde inceleme yapılmamasıdır.
Kanunda mali tatile rastgelen bu tür talepler konusunda, birinci maddenin 2 numaralı fıkrasında olduğu gibi sürelerin uzaması ile ilgili açık bir bilgiye yer verilmediği görülmektedir. Bu meyanda , bir kez daha şu tespitlerin yapılması anlamlı olacaktır :
· Mahkeme kararı, savcılık talebi veya 213 sayılı Kanunun 142 ve devamı maddeleri uyarınca yapılacak aramalı inceleme mali tatil süresince de yerine getirilebilecektir.
· Yukarıda sayılan haller dışında inceleme elemanınca mali tatile rastlayacak şekilde defter ve belge ibrazı istenilemez. Bu sürelere isabet eden talepler, hükümsüz sayılacaktır.
· Mali tatil süresince işyerinde inceleme talebinde bulunulamaz. Aksine işlem inceleme elemanını hukuki sorumlu kılar.
Yapılması gereken, defter ve belge ibrazı talep yazılarının son gününün mali tatile isabet etmememsi yönünde gösterilecek özenden başka bir şey olmayacaktır.
f.2- İnceleme elamanınca defter-belge ibraz talebinin mali tatil içinde tebliği : Yasal olarak inceleme elemanınca böyle bir talep yasal dayanaktan yoksun olacağı için hüküm ifade etmeyecek, talebin yeniden mali tatil sonrası tekrarlanması gerekecektir.
f.3-İnceleme elamanınca defter-belge ibraz talebinin mali tatilden sonra tebliği : Konu yasal düzenleme kapsamı dışında kalacağından normal prosedürün takip edilmesi gerekeceği aşikardır.
g- İhbarnamelerin tebliği
Tatil süresince, vergi ve ceza ihbarnameleri ile mahsup taleplerine yönelik olanlar hariç, bilgi isteme talepleri mükelleflere, vergi ve ceza sorumlularına bildirilmez. Ancak tatil süresi içinde gerçekleşen tebligat işlemlerinde süre, malî tatilin son gününden itibaren işlemeye başlar.
Vergi ve ceza ihbarnamesi ve bilgi isteme yazılarının mali tatile rastlaması halinde ihbarnamenin veya bilgi isteme yazısısının tebliğ tarihi mali tatilin son günü olan 20 Temmuz itibari ile yapılmış sayılacak, dolayısı ile mükellefin yasal olarak kullabileceği cevap verme, dava açma, uzlaşma v.s kanuni yollara başvurma süre başlangıcı ise bu tarihten geçerli olmak üzere hüküm doğuracaktır.
Özetle bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, 15 Temmuzda tebliğ edilen bir ceza ihbarnamesine karşı mükellefin kullanabileceği sürelerin başlangıcı 20 Temmuz itibari ile işleyecek yani 20 Ağustos tarihine kadar dava açma, uzlaşma talep etme, indirim v.s haklarının kullanımına esas sürelerin son vade tarihi olacaktır. Dava açılması durumunda ise adli tatil (çalışmaya ara verme ) uygulaması nedeniyle süre sonu , 11 Eylül olarak tespit edilecektir.
h- Mali tatilin uygulanmayacağı haller
Gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak malî tatil uygulanmayacaktır..
ı- Beyana dayalı vergilerde ödeme süresi
Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılır.
Örneğin Haziran dönemine ait Temmuz/20 tarihine kadar verilmesi gereken bir muhtasar beyannamede süre sonu 27 Temmuz olacağından vergi ödeme süresi de 30 Temmuz mesai saati bitimine kadar otomatikmen uzayacaktır.
Öte yandan normal şartlarda muhtasar beyanname ile bildirilen kesintilerin son ödeme süresinin 26 Temmuz olduğu gerçeği karşısında tanınan 3 günlük opsiyonun yeterli olup olmayacağı ayrıca tartışma konusu olacaktır.
3-Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Değerlendirme
Malî tatil ilan edilen döneme rastlayan tarihlerde 5/5/1983 tarihli ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ve 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre işverenlerce yapılması gereken, iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan beyan, bildirim ve ödemeler; 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Di ğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi işverenlerin, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların yapmakla yükümlü olduğu iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan beyan, bildirim ve ödemeler, 1 inci maddede belirtilen süreler dahilinde yani tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır:
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79 ncu maddesine göre, işverenler Kurumca istenilmesi halinde işyeri kayıtlarını ibraz etmekle yükümlüdür. İşyeri kayıtlarından işverenlerin verya mükelleflerin kanuni olarak tutmak zorunda oldukları defterler, tesvik edici vesikalarla bilumum evrak bu kapsama girmektedir.
Mevcut düzenlemeye göre, sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında yapılacak denetim ve teftişlerin engellenmediği, işverenlerin defter ve belgelerini sigorta uygulamaları açısından ibraz etme ve incelemeye arz etme fonksiyonlarının tehir edilmediği açıkça görülmektedir. Halbuki vergi uygulamalarında, inceleme dahil ödev ve sorumluluklara tatil devresinde bir opsiyon tanındığı ve bunların belli bir süre tehir edildiği görülmektedir.
Yapılması gereken, vergi mükelleflerine tanınan mali tatil süresince incelenmeme hakkının paralel olarak işverenlere ya da genel tabiri ile işveren konumundaki mükelleflere de tanınması kanun bütünlüğü açısından önemli ve gereklidir.
[1] Plan ve Bütçe Komisyon raporundan alınmıştır.
[2] 28 Mart 2007 tarih ve 26476 sayılı R.G de yayımlanmıştır.
[3] Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen 5588 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile beyanname verme süreleri yeniden düzenlenmektedir. Söz konusu kanun Cumhurbaşkanlığınca 19.3.2007 tarihinde 28. maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, geri gönderilmiştir. Bu noktada beyanname verme süreleri mevcut haliyle yazıya aktarılmıştır.
[4] İdari Yargılama Usul Kanununda tarif edildiği şekilde adli tatil veya çalışma ara verme uygulamasında Ancak, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi dışında kalan idare ve vergi mahkemeleri çalışmaya ara vermeden yararlanamazlar. Bu mahkemeler, 62 nci maddedeki sınırlamaya tabi olmaksızın görevlerine devam ederler. Aksine bu kanunla sadece ve özellikle mükellefler açısından bir esneklik getirildiği görülmektedir. İdare açısından ise kesin ve uygulanması gereken adli tatil uygulmasına benzer hükümlere yer verildiği açıkça görülecektir.