Cumhuriyet
Yahya Arıkan
Kurumlar vergisi mükelleflerinin gayrimenkul satışlarından elde ettikleri kazançların yüzde 75i kurumlar vergisinden istisna. Bu satışlar için aynı zamanda KDV de hesaplanmaz. Yani kurumların gayrimenkul satış işlemi KDVden de istisna. Ancak kurumlar vergisi istisnasının bazı şartları var. Tüm şartlar üzerinde ayrıntılarıyla durmayacağım.
Ancak, şartlardan biri üzerinde durmamız gerekiyor. Çünkü bu şartın uygulanış şekli istisnayı neredeyse imkânsız kılmakta.
Kanun şöyle diyor: Taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisnakapsamı dışındadır.
Kanun taşınmaz ticareti ve kiralaması ile uğraşan kurumların bu istisnadan yararlanamayacağını söylüyor.
Mantık her zaman işletilmiyor!
Şu soruya cevap vermek gerekiyor. Taşınmaz ticareti ve kiralaması ile uğraşmak ne demek. Asıl işin yani esas faaliyet konusunun taşınmaz ticareti ve kiralaması olması demek. Yani esas faaliyet konunuz taşınmaz ticareti ve kiralaması ise bu istisnadan yararlanamazsınız. Bu da gayet mantıklı. Yani bu istisna arizi kazançlar için öngörülmüş bir istisna. Esas faaliyet kazancına istisna uygulanması mümkün değil.
Ancak gelin görün ki bu mantık her zaman işletilmiyor. Gelir idaresi ve inceleme elemanları kiraya verilmiş bir gayrimenkulün satışında istisnayı uygulatmama eğiliminde oluyorlar.
Sebep kiralanma ile uğraşmak
Örneğin, bir tekstil firması yatırım amacıyla bir gayrimenkul alıyor. Doğal olarak da boş kalmaması için ve değerlendirilmesi için kiraya veriyor. Satışında tüm şartları sağlıyor ama gelir idaresi istisnadan yararlanamazsın diyor. Sebebi, gayrimenkul kiralanması ile uğraşmak.
Gelir idaresi, son olarak bu görüşünü, 02.02.2015 tarih ve 160 sayılı özelgesi ile yineledi. Bu mantıkla ya hiçbir kurum gayrimenkulünü kiraya vermez ya da hiçbir kurum bu istisnadan yararlanamaz.
Aslında gelir idaresi doğru yorumu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yapmıştı. Taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi halinde KDV istisnasının uygulanmayacağını söyledi. Yani sürekliliği kastetti. O halde verilen son özelgenin tebliğ ile çeliştiğini söylemek mümkün.
Kiraya verilen gayrimenkul için istisnadan yararlanılamayacağını söylemek hiçbir vergileme ilkesi ile bağdaşmaz. Yakında kurumlara ait tüm gayrimenkulleri boş görebilirsiniz. Sırf istisnadan yararlanabilmek için!
Kıdem tazminatında sorun
Geçen haftaki 15 yıl 3600 gün çalışana kıdem ödenecek mi? başlığıyla yazdığımız okur sorusu cevabından sonra çok sayıda e-posta aldık. Kıdem tazminatı iş hukukunun en çok anlaşmazlık ve tartışma yaşanan konularının başında geliyor.
08.09.1999 öncesi sigortalı olmuş çalışanlara önemli bir hak tanınmış ve yaş dışında diğer emeklilik şartlarını (15 yıl sigortalılık ve 3600 prim gün sayısı) tamamlayan işçilerin, işten ayrılmaları ve en az 1 yıllık kıdemleri olmaları halinde kıdem tazminatı alabilmelerini sağlamıştır.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ve 9. Hukuk Dairesi kararları arasında bazı farklı değerlendirmeler olduğu görülüyor.
Yargıtay hukuk dairelerinin iş hukukuna ilişkin verdiği kararlar da emsal teşkil etmekte ve içtihatı geliştirmektedir. Yargıtay 22. Dairesine göre, çalışmakta olduğu işyerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık süresi ve prim günü şartlarını tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma koşullarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir işyerinde çalışma amacıyla bu hakkını kullanması halinde, Medeni Kanunun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı kabul edilemeyeceği görüşündedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu bir kararda ise Davacının iş akdini yeni bir iş bulup, iş sözleşmesi imzalaması üzerine sona erdirdiği açıktır. Hakkın kötüye kullanımını hukuk korumamalıdır. Bu nedenle davacının kıdem tazminatı isteğinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdırdenilmek suretiyle kıdem tazminatı hakkının da kullanılmasının dürüstlük kuralına uygun olması gerektiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak 15 yıl 3600 günle kıdem tazminatı ödenmesinde yargı arasında görüş birliği oluşması çalışanların haklarının tam olarak kullandırılması ve eşitlik sağlanması açısından çok önemli. Ayrıca uygulamadaki tartışmalı konuların bir an önce çözümlenmesi gerekiyor.