Okunma Sayısı : 6943
   
Sizden Gelenler - İHRACATTA REKLAMASYON GİDERLERİ
Yayımlanma Tarihi: 9.06.2008
 
İHRACATTA REKLAMASYON GİDERLERİ

I. GİRİŞ
 
Reklamasyon kavramına ilişkin olarak vergi mevzuatında herhangi bir tanımlama yoktur. Genel kabul gören tariflere göre reklamasyon, bir malın satılmasından sonra o malın istenen evsafa uygun olmaması, malın zamanında alıcıya ulaşamaması nedeniyle alıcıda maddi kayıp oluşması ve benzeri nedenlerle alıcının satıcıdan kaybının telafisi için talep ettiği bedel olarak tanımlanabilir. Özellikle günümüzde reklamasyon uygulamasına tekstil sektöründe rastlanmaktadır.[1]
 
Bir diğer tanıma göre, Reklamasyon, satılan malların istenilen kalitede olmadığının anlaşılması halinde, bedel alınmaksızın yenisiyle değiştirilmesidir. Özellikle yurt dışına yapılan satışlarda, malın iadesi ve yerine yenisinin verilmesi ekonomik olmadığı için, bozuk mallar geri alınmaksızın yerine bedelsiz olarak başka mallar gönderilebilmektedir. Çoğu zaman yabancı firmalar, başka malların gönderilmesini de tercih etmeyerek, evsafa uygun olmayan mallar için eksik ödeme yapmakta veya yaptıkları ödemenin bir kısmını geri istemektedirler.[2]
 
Bu yazımızda, ihraç edilen mallarla ilgili olarak bu şekilde ortaya çıkan reklamasyon giderlerinin nasıl belgelendirilmesi gerektiğini, gider yazılıp yazılamayacağını ve KDV uygulamalarını irdeleyeceğiz.
 
II. REKLAMASYON GİDERLERİNİN BELGELENDİRİLMESİ
A. Genel Açıklama
 
Reklamasyon giderleriyle ilgili olarak yurt içinde belgelendirme de çok büyük sorunlar yaşanmamaktadır. Asıl sorun yurt dışı işlemlerinde ortaya çıkmaktadır. Reklamasyon işleminde bir mal hareketi bulunmadığını önceki bölümde belirtmiştik.  Bu durumda reklamasyon giderlerinin tevsiki, yurt dışındaki alıcıların vereceği fatura veya fatura yerine geçen benzeri belgelerle yapılacaktır. Fakat uygulamada genellikle, ihracatçı firmalar isteseler de yurt dışındaki firmalardan reklamasyon faturası veya benzeri bir belge alamamaktadırlar.
 
Bu durumda belgelendirmenin, yurt dışındaki alıcılar ile yapılan yazışmalar, kalite eksikliğini tevsik eden tarafsız raporlar ve ihracat bedeli tamamen tahsil edilmişse bir kısım bedelin geri ödendiğine dair belgeler kullanılarak yapılması düşünülebilir. Halin icabına göre başka belge ve bilgilerin de tevsikte kullanılması mümkün olmakla birlikte, bizim anlayışımıza göre muvazaa durumu olmadığı müddetçe, bu sayılan belgeler tevsik için yeterli sayılmalıdır.[3]
 
B. Maliye Bakanlığı’nın Görüşü
 
Maliye Bakanlığı 20.9.1999 tarih ve 3354/39884 sayılı muktezasında belgelendirmeyle ilgili olarak aşağıdaki şekilde bir görüş vermiştir.
 
“Reklamasyon giderlerinin ihracatın yapıldığı ülkedeki müşterinin vereceği fatura veya ilgili ülke mevzuatına göre fatura yerine geçen belgelerle tevsiki asıldır. Ancak bu tür bir belgenin alınamadığı durumda ihracatçı firmanın, yeni bir belge düzenleyerek önceki faturayı iptal etmesi ve reklamasyon bedeline isabet eden kısmın iade edildiğini gösterir bir belgeyi de ispat vesikası olarak kullanması mümkündür."
 
Görüldüğü gibi Maliye Bakanlığı ihracatçı firmaların işini oldukça kolaylaştırmıştır. Bu şekilde alıcıdaki fatura iptal edilmeden ihracatçıdaki fatura iptal edilebilecektir. İptal edilen faturanın hasılattan indirileceği ise tabiidir.
 
C. Belgelendirmeyle İlgili Bir Danıştay Kararı
 
Ayrıca Danıştay da belgelendirmeyle ilgili olarak bir karar vermiştir. Konfeksiyon imalatıyla iştigal eden bir şirket adına, 1988 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda, reklamasyon nedeniyle kaydedilen giderlerin yasal olmadığı belirtilerek vergi inceleme raporu düzenlenmiştir. Düzenlenen rapora göre şirket adına ikmalen kurumlar vergisi tarh edilmiş ve kaçakçılık cezası kesilmiştir. İnceleme elemanı; olayda sözü edilen reklamasyon giderinin kanunen kabulü mümkün olabilecek belgelerle tevsik edilemediğini, bu konuda ibraz edilen belgelerin yapılan işlemi açık ve kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlamaya yeterli olmadığı gibi reklamasyona tabi tutulan ihracat karşılığı dövizin karşılanmasına yönelik iddiaların da mevcut durum karşısında uygulamayı kanıtlar nitelikte bulunmadığını belirtmiştir. Ayrıca ihracatın dış ticaret şirketleri vasıtasıyla yapılmış olması nedeniyle bu tür işlemlerin de aynı yolla fatura edilmesi gerektiği halde ortada böyle bir muamelenin olmadığı nazara alındığında mezkur tutarın dönem kazancına ilavesi gerektiği sonucuna varmıştır.
 
Şirket ortakları ise; reklamasyondan kaynaklanan giderler için, şirket kaşesini taşıyan dekontların yanı sıra Yeminli Mali Müşavirlerce düzenlenmiş raporları olduğunu öne sürmüş ve bu belgelerle tevsikin yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Bu konuda ilaveten sunulan fatura ve mali müşavirlik belgelerinin de dikkate alınması gerektiği, reklamasyon konusunun dış ticaret şirketlerini ilgilendirmediği, gider yazılan alacağın ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili olduğu ve bu alacaklarla ilgili çeklerin bankalarda bulunduğuna dair belgelerin ibraz edildiği şirket ortaklarınca ileri sürülmüştür.
 
Danıştay Dördüncü Dairenin reklamasyon giderlerinin tevsiki ile ilgili 11.3.1992 tarihli ve E.1999/2929, K.1992/986 sayılı kararı özetle aşağıdaki gibidir.
 
“ Matrah farkı ihraç edilen mal bedellerinin bir bölümünün maldaki kalite düşüklüğü ve malların geç teslimi nedeniyle, ithalatçı tarafından ihracat bedelinden, reklamasyon adı altında yapılan kesintinin gider kaydının kabul edilmemesinden doğmuştur.
 
Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirketin Dış Ticaret Sermaye Şirketi aracılığıyla iki ayrı yabancı firmaya yaptığı ihracata ilişkin ihracat faturalarını tam olarak gönderdiği, ancak malların teslim tarihindeki gecikme sebep gösterilerek ithalatçı yabancı firmalarca siparişlerin iptal edildiği ve hatalı malların İstanbul'da teslim alınmadığı, yurt dışında gönderilmiş bulunan malların ise reklamasyona uğradığı, reklamasyon nedeniyle ithalatçı firmalarla aralarındaki yazışmaları içeren telefaxlara dayanılarak gider kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
 
Türk vergi kanunlarına göre vergi ile ilgili her türlü işlem ve kayıtların belgelerle kanıtlanması gerekmektedir. Aksi halde yapılan kaydın dayanaksız olduğu, geçerliliğin bulunmadığı kabul edilmektedir, nitekim 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü kişilerle olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu kuralı getirilmiştir. Burada sözü edilen kayıtların tevsiki ise, Vergi Usul Kanunu hükümlerinde öngörülen belgelerle gerçekleştirilmektedir. Bu kanunda belirtilenlerin dışındaki belgeler kayıtlan kanıtlamaya yeterli ve elverişli değildir.
 
"Kayıtları" ise işletmeye giren ve işletmeden çıkan kıymetlerin yasal defterlerde izlenmesine yarayan her türlü muhasebe işlemlerini ifade etmektedir. İşte, bu işlemlerin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlayabilmek için Vergi Usul Kanununda öngörülen belge türlerinden birisine dayandırmak zorunluluğu bulunmaktadır. Böyle bir belgeye dayanmayan kaydın yasal bakımdan geçerliliğinden söz etme olanağı yoktur.
 
Reklamasyon kesintilerinin, ithalatçı firmalara ödendiğini gösteren herhangi bir kayıt bulunmadığı gibi yurda getirilen döviz miktarında bu kesinti kadar eksikliğin varlığını ispat edici olarak dosyaya konulan belgeler, yükümlü tarafından imal edildiği anlaşılan ihraç ürünlerinden ve teslim biçiminden şikayetçi olduğunu ifade eden ve bu mamullerin cinsi, miktarı, döviz ve YTL olarak değerinin belirtilmediği telefaxlar ile, yabancı firmaların defterlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen, reklamasyonun yabancı firma defterlerinde hasılat kaydedildiğini gösteren vergi uzmanı raporlarıdır. Bu raporlarda sözü edilen faturaların onaylı örnekleri dosyada yer almakla birlikte, bir an için varlığı kabul edilse (ve iki ülke arasında vergi mükerrerliğini önlemek amacıyla milletlerarası anlaşmalar bulunsa) dahi yabancı firmaların kayıtlarındaki bilgiler ve sözü edilen faturalar Türk firmasının hasılat ve gider ilişkilerini belgeleyecek nitelikte değildir. Çünkü, belgelerde muhatap, ihracatçı firma Dış Ticaret A.Ş. değil alt firma olan yükümlüdür.
 
Yükümlünün bedeli üzerinden reklamasyon kesintisi yapıldığını iddia ettiği dış satımı kendisi de yapmamıştır. Bu dış satımlar...................Dış Ticaret ve Pazarlama A.Ş. ile...............Dış Ticaret A.Ş. tarafından gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla yabancı ülkelerdeki alıcıların (ithalatçıların) muhatabı yükümlü olmayıp, yukarıda adı geçen ihracat şirketleridir. Eğer bir reklamasyon söz konusu ise, bunun anılan ihracat şirketlerine fatura edilmesi, bu şirketler tarafından da yükümlüye fatura edilmesi gerekmektedir. Bu tür bir fatura etme olayının bulunmadığı ise inceleme raporu ile açık bir biçimde saptanmıştır. Oysa, böyle bir kesinti mevcut olduğunda, bu kesintiden dış satımı bizzat gerçekleştiren ihracatçı şirketlerin haberdar olmaması mümkün değildir.
 
Bu durumda, V.U.K.'nda açıklanan türde belgelere bu meyanda, dış Ticaret Sermaye Şirketince düzenlenmiş faturalara veya muhabir banka kayıtlarına dayanmayan söz konusu reklamasyon kesintilerinin gider kaydında yasaya uyarlık bulunmamaktadır.”
 
Danıştay bu kararında tevsik edici vesikaların Vergi Usul Kanunu’na uygun olması gerektiğini belirttikten sonra, belgelendirmede katı davranılması gerektiğini, ayrıca tevsikin ihracata muhatap olan firma tarafından yapılması gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle şirketin reklamasyon giderlerini yasal bir gider olarak kabul etmemiştir.
 
D. Tevsike (Belgelendirme) İlişkin Değerlendirmemiz
 
Maliye Bakanlığı; reklamasyon giderlerinin ihracatın yapıldığı ülkedeki müşterinin vereceği fatura vb. belgelerle tevsikinin gerektiğini, ancak bu tür bir belgenin alınamadığı durumda ihracatçı firmanın, yeni bir belge düzenleyerek önceki faturayı iptal etmesi ve reklamasyon bedeline isabet eden kısmın iade edildiğini gösterir bir belgeyi de ispat vesikası olarak kullanması mümkün olduğunu belirtmektedir. Danıştay ise, yukarıda özetlediğimiz kararında tevsik edici vesikaların Vergi Usul Kanunu’na uygun olması gerektiğini belirttikten sonra, belgelendirmede katı bir yorum yapmıştır.
 
 Biz de görüş olarak Maliye Bakanlığı’nın görüşüne katılıyoruz. Makalemizin II/A bölümündeki görüşümüzü yineliyoruz. İhracatçı firma faturalarını iade alamayıp, yabancı bir ülkeden fatura vb. vesika almasalar dahi reklamasyon giderlerini ispat edebilirler. Buna göre, belgelendirmenin, yurt dışındaki alıcılar ile yapılan yazışmalar, kalite eksikliğini tevsik eden tarafsız raporlar ve ihracat bedeli tamamen tahsil edilmişse bir kısım bedelin geri ödendiğine dair muhabir banka kayıtları kullanılarak yapılabileceği görüşündeyiz.
 
III. REKLAMASYONLARIN GİDER YAZILMASI
 
Reklamasyon giderleri satıcıya bir kısım tutarın ödenmemesi ile meydana gelir. Bu durumda, satıcı alacağın bir kısmını tahsil edememektedir. Bu nedenle ilk olarak alacağın şüpheli hale geldiği düşünülebilir. Fakat bu durumda şüpheli alacak sözkonusu değildir.
 
Tahsil edilmeyeceği kesin olan ve olayın özelliğine göre değişik belgelerle bu özelliği ispatlanabilen bir alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasını istemek, son derece anlamsız ve gereksizdir. Kaldı ki, bu duruma Vergi Usul Kanunundaki “değersiz alacak” müessesesi daha uygundur. Bilindiği gibi, kazaî bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline imkân kalmayan alacak değersiz alacak olarak doğrudan gider yazılabilir. Bizim anlayışımıza göre, mahkeme kanalıyla olduğu gibi mahkeme dışında da sulh yoluyla vazgeçilen alacak değersiz alacaktır ve doğrudan gider yazılabilir.[4]
 
Reklamasyon giderleri malın bedelinde yapılan bir iskontodan ibarettir. Ticari teamüllere uygun olan ve uygun vesikalarla belgelendirilen reklamasyon giderleri gider olarak dikkate alınabilecektir.  Diğer bir deyişle reklamasyon giderleri vergi matrahının tespitinde gider unsuru olarak ticari kazançtan indirilebilecektir.
 
IV. REKLAMASYONLARIN KDV KARŞISINDAKİ DURUMU
 
Önceki bölümde belirttiğimiz üzere, reklamasyon giderleri iskonto niteliğini haizdirler. KDVK’nun 25’ inci maddesinin a bendine göre, “Teslim ve hizmet işlemlerinde fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticari teamüllere uygun miktardaki iskontolar matraha dahil değildir.”
 
26 Seri Nolu KDV Kanunu Genel Tebliği’ne göre; malın teslimine ve hizmetin yapılmasına ilişkin olarak düzenlenecek faturalarda, ticari teamüllere uygun olarak ayrıca gösterilen iskontolar, katma değer vergisi matrahına dahil olmayacaktır. Diğer bir anlatımla faturanın düzenlenmesini gerekli kılan işlem ve bu işleme bağlı olarak yapılan iskontonun aynı faturada yer alması şartına bağlı olarak iskonto, katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyecektir.
 
Maliye Bakanlığı 20.9.1999 tarih ve 3354/39884 sayılı muktezasında reklamasyonların KDV’si ile ilgili olarak aşağıdaki şekilde görüş vermiştir.
 
“Öte yandan, yurt dışına gönderilen malların evsafına uygun olmamasından dolayı mal bedelinin belli bir cüzü olarak ödenen reklamasyonlar, matrahta değişiklik meydana getirdiği için Katma Değer Vergisi Kanunun 35’nci maddesi gereğince işlem yapılacaktır. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 35’nci maddesi,
 
“Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi, veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltir. Şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter  kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şarttır.”
 
hükmündedir.
 
 Dolayısıyla ihraç edilen mallar katma değer vergisinden istisna olduğundan, reklamasyon bedeli üzerinden katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.”
 
V. İHRAÇ KAYDIYLA TESLİMLERDE REKLAMASYON GİDERLERİ
 
Reklamasyon giderleri iskonto niteliğindedirler. İskontolar da gerek gelir ve kurumlar vergisi gerekse KDV matrahlarını etkilerler. İhracatçılar KDV olmaksızın fatura düzenlerler. Bu nedenle KDV matrah değişikliklerinden etkilenmezler. Fakat ihraç kaydıyla mal teslimlerinde mal; teslimatı yapan kişinindir, ihracatçının değildir. Dolayısıyla reklamasyon giderlerinin de malı ihraç kaydıyla teslim eden kişiye yansıtılması gerekmektedir.
 
Uygulamada ihraç kaydı ile mal teslim eden imalatçılar tecil-terkin sistemini uygularlar. Diğer bir ifadeyle malı teslim ettiklerine ilişkin faturalardaki KDV yi tahsil etmezler. Bu durumda ihracatçı tarafından imalatçıya düzenlenecek reklamasyon faturasında KDV’ ne ilişkin bir işlem yapılmasına gerek yoktur.
 
Nitekim Maliye Bakanlığının İstanbul Defterdarlığına göndermiş olduğu 15.2.2001 tarih ve 9552 sayılı yazıda, ihraç kaydıyla yapılan teslimin dövize endeksli olduğu durumlarda, kurlarda imalatçı aleyhine oluşan farkların, KDVK nun 35 inci maddesine göre matrahta değişiklik meydana getiren bir durum olarak değerlendirilmesi ve düzeltme işleminin ihracatçı tarafından imalatçıya hitaben düzenlenecek bir fatura ile yapılması ve bu faturada KDV hesaplanmasının gerekli olduğu belirtildikten sonra, ihraç kaydıyla tecil-terkin sistemi kapsamında yapılan teslimlere ait KDV ihracatçı tarafından ödenmeyip tecil-terkine tabi tutulacağından, aleyhe olan kur farkı nedeniyle düzeltme işlemine yönelik olarak ihracatçı tarafından imalatçıya düzenlenen faturada da KDV gösterilmemesi gerektiği ifade edilmektedir.[5]
 
VI. REKLAMASYONDA  KDV İADESİ
 
İhracat istisnası Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11 nci maddesinde hüküm altına alınmıştır. İhracat yapan şirketler, yaptıkları ihracatla ilgili olarak teslim ettikleri malların faturasını KDV’siz olarak düzenlemektedirler. Bilindiği üzere, ihracat yapan şirketler, ihracat sebebiyle yüklendikleri ancak indiremedikleri KDV yi nakden veya mahsuben iade alabilmektedirler. İadelere ilişkin detaylı düzenlemeler KDV Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılmıştır.
 
KDV’nin nakit veya mahsup yoluyla iadeye konu edilmesi halinde, iade edilen tutar prensip itibariyle, ihraç edilen malın üretilmesi veya satın alınması nedeniyle yüklenilen KDV nin kendisidir. Yurtdışından gelen reklamasyon (yani iskonto) faturası ise, esas itibarıyla malın fiyatına yöneliktir. Çünkü geri gelen bir mal ve dolayısıyla miktar hareketi yoktur. Reklamasyon faturası malın miktar veya evsafına yani miktarsal veya niteliksel unsurlarına yönelik dahi olsa, fiziki olarak malın geri gelmesi söz konusu olmadığından, bu faturaların fiyatla ilgili olduğunun kabulü gerekir. Bu kabul çerçevesinde, miktar dikkate alınarak nakden veya mahsuben iadeye konu edilen KDV nin değişmesini gerektirecek bir durum da söz konusu değildir. Hatta ihracat bedelsiz bile yapılmış olsa, KDV iadesine yine de hak kazanılmaktadır.[6]
 
VII. SONUÇ
 
Reklamasyon, bir malın satılmasından sonra o malın istenen evsafa uygun olmaması, malın zamanında alıcıya ulaşamaması nedeniyle alıcıda maddi kayıp oluşması ve benzeri nedenlerle alıcının satıcıdan kaybının telafisi için talep ettiği bedeldir. Reklamasyon işleminde bir mal hareketi bulunmamaktadır. Burada fiyatlarda bir kesinti yani bir nevi iskonto mevcuttur. Dolayısıyla reklamasyonların iskonto niteliğinden dolayı gider olarak hasılattan indirileceği noktasında bir sorun yoktur. Her ne kadar Maliye Bakanlığı 1999 yılından önce verdiği özelgelerde, reklamasyon giderlerinin bir şüpheli alacak olduğunu belirtmişse de bugün itibariyle reklamasyon giderlerinin iskonto niteliğinde giderler olduğunu Maliye Bakanlığı’da kabul etmektedir.
 
Reklamasyonlarla ilgili asıl sorun belgelendirme noktasında karşımıza çıkmaktadır. Reklamasyon giderleriyle ilgili olarak yurt içinde belgelendirme de çok büyük sorunlar yaşanmamaktadır. Asıl sorun yurt dışı işlemlerinde ortaya çıkmaktadır. Zira ihracatçılar yurt dışında Vergi Usul Kanunu’na uygun olan belge bulmakta zorlanmaktadırlar. Maliye Bakanlığı; reklamasyon giderlerinin ihracatın yapıldığı ülkedeki müşterinin vereceği fatura vb. belgelerle tevsikinin gerektiğini, ancak bu tür bir belgenin alınamadığı durumda ihracatçı firmanın, yeni bir belge düzenleyerek önceki faturayı iptal etmesi ve reklamasyon bedeline isabet eden kısmın iade edildiğini gösterir bir belgeyi de ispat vesikası olarak kullanması mümkün olduğunu belirtmektedir. Danıştay ise, belgelendirme için daha katı bir yorum yapmıştır. Biz belgelendirmenin, yurt dışındaki alıcılar ile yapılan yazışmalar, kalite eksikliğini tevsik eden tarafsız raporlar ve ihracat bedeli tamamen tahsil edilmişse bir kısım bedelin geri ödendiğine dair muhabir banka kayıtları kullanılarak yapılabileceği görüşündeyiz.
 
YARARLANILAN KAYNAKLAR
  1. Erdoğan SAĞLAM-Tarık JAMALİ, “Yurt Dışından Gelen İskonto Faturalarının KDV ve KVK Karşısındaki Durumu”, Yaklaşım Dergisi, Haziran 2001, s. 212
  2. Erdoğan SAĞLAM, Reklamasyon Giderleri, Vergi Dünyası, Sayı: 249 (Mayıs 2002)
  3. Hasan YALÇIN, Giderler. İstanbul: HUD yayınları. 2006
 
 
Burhan GÜNDOĞDU
     Hesap Uzmanı


[1] Hasan YALÇIN, Giderler. İstanbul: HUD yayınları.2006, s.252
[2] Erdoğan SAĞLAM, Reklamasyon Giderleri, Vergi Dünyası, Sayı: 249 (Mayıs 2002)
[3] Erdoğan SAĞLAM, agm.
[4] Erdoğan SAĞLAM-Tarık JAMALİ, “Yurt Dışından Gelen İskonto Faturalarının KDV ve KVK Karşısındaki Durumu”, Yaklaşım Dergisi, Haziran 2001, s. 212
[5] Yazıyı Aktaran SAĞLAM, agm.
[6]Erdoğan SAĞLAM-Tarık JAMALİ, “Yurt Dışından Gelen İskonto Faturalarının KDV ve KVK Karşısındaki Durumu”, Yaklaşım Dergisi, Haziran 2001, s. 212
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı