Genel olarak bir ekonomide cari koşullarda ve cari ücret seviyesinde çalışma arzusu ve kabiliyetinde olduğu halde iş arayıp da bulamayan 15 yaş ve daha yukarı yaştaki tüm kişiler işsiz kabul edilmektedir.
İşsizlik sadece ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerin sorunu değildir. Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ekonomilerin ana sorunudur. Bugün sanayileşme sürecini tamamlamış Avrupa ülkeleri, ABD ve diğer ülkelerin de başta gelen ekonomik sorunlarını işsizlik oluşturmaktadır.
İŞSİZLİK ATEŞTEN GÖMLEK
İşsizliği sadece ekonomik bir sorun olarak görmemek gerekir. İşsizlik, çok yönlü sonuçlar doğurmaktadır. Birey açısından işsizlik, aynı iş kazası ve meslek hastalıklarında olduğu gibi mesleki risklerin başında gelmektedir. İşsiz bireyin stoklanması ya da sonradan telafisi mümkün olmayan çalışma gücünü kullanamaması başta kendisi ve geçindirmekle yükümlü olduğu kişiler olmak üzere genelde ülke açısından büyük kayıplar teşkil etmektedir.
İşsizliğin Birey Üzerindeki Etkileri
İşsizlik sonucunda birey her şeyden önce kendisinin ve ailesinin asgari yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak gelirden yoksun olmaktadır. Ayrıca işsizliğin getirdiği gelecek endişesi, aile huzurunun bozulması, umutsuzluk, depresyon, psikolojik bunalım ve çöküntüler intihara kadar varmaktadır.
İşsizliğin Toplumsal ve Ekonomik Sonuçları
İşsizlik öncelikle yoksul demektir. İşsizliğin yüksek olması tasarrufun dolayısıyla yatırımların da azalması kısırdöngüsünü beraberinde getirmektedir. Diğer yandan işsizliğin yüksek boyutlarda olması; beraberinde kap-kaç, hırsızlık, terör, ahlaki çöküntü, toplumsal huzursuzluk hatta sosyal patlamaları da beraberinde getirmektedir.
İŞSİZLİK REKORU: 4,2 PUANLIK ARTIŞ İLE % 16,1
TÜİK’in Şubat 2008 hane halkı işgücü araştırmasında ortaya çıkan sonuç; Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 125 bin kişi artarak 3 milyon 802 bin kişiye yükselmiştir. İşsizlik oranı ise 4,2 puanlık artış ile % 16,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 4,7 puanlık artışla % 18,1, kırsal yerlerde ise 3,4 puanlık artışla % 11,9 olmuştur.
Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 5,6 puanlık artışla % 19,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu oran erkeklerde geçen yılın aynı dönemine göre 5,7 puanlık artışla % 19, kadınlarda ise 5 puanlık artışla % 22,5 olmuştur.
Şubat ayının işsizlik oranı olan % 16,1 rakamına çeşitli nedenlerle iş aramayanlar, iş bulma ümidini yitirmesi nedeniyle iş aramayanlar ile diğer kişilerin dahil edilmediği göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’de işsizliğin resmi rakamların çok ötesinde olduğunu ortaya koymaktadır. Sadece belirtilen resmi rakamlar bile ülkemizdeki önceki istatistikler ile karşılaştırıldığında % 16,1 rakamı rekor seviyededir. Bu rakamı Avrupa Birliği hatta Dünya ülkeleriyle karşılaştırma yapıldığında işsizlik bakımından ilk sıralarda olduğumuzu göstermektedir.
İŞSİZLERİN ANALİZİ
Belirtilen dönemdeki işsizlerin;
• % 74,5'i erkek nüfustur.
• % 62'si lise altı eğitimlidir.
• % 20,3’ü bir yıl ve daha uzun süredir iş aramaktadır.
• İşsizler sıklıkla (% 31,7) "eş-dost" vasıtasıyla iş aramaktadır.
• % 91'i (3 milyon 459 bin kişi) daha önce bir işte çalışmıştır.
• Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin % 41,5'i "hizmetler", % 27,4’ü "sanayi", % 20,1’i "inşaat", % 8,7’si "tarım" sektöründe çalışmış, % 2,3’ü ise 8 yıldan önce işinden ayrılmıştır.
• İşsizlerin % 30,5’ini çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, % 24,9’unu işten çıkarılanlar, % 11,9’unu kendi isteğiyle işten ayrılanlar, % 9,5’ini işyerini kapatan/iflas edenler, % 7,1’ini ev işleriyle meşgul olanlar, % 6,4’ünü öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar, % 9,7’sini diğer nedenler oluşturmaktadır.
YENİ BAKAN UMUT VERİYOR
Yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer DİNÇER’i bekleyen en önemli sorun istihdamın artırılarak işsizliğin azaltılmasıdır. Şüphesiz bu sorunun kısa sürede çözümü mümkün değildir. Ancak küresel bazda bütün ülkelerin istihdamın artırılmasına yönelik olağanüstü cazip yatırım teşvikleri de göz önünde bulundurularak belirlenecek uzun vadeli ulusal stratejik planlar, ülkemizin sadece bugününü değil aynı zamanda geleceğini de yakından etkileyecektir. “İstihdamın artırılarak işsizliğin azaltılması”na ilişkin Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2004 yılında uzmanlara hazırlattığı dünya ülke örneklerini de kapsayan rapor bu anlamda kolaylıklar sağlayacaktır.
Bu anlamda yeni Bakanının gerek akademik çalışmaları gerekse Başbakanlık Müsteşarlığı deneyimi daha da önemlisi istihdam artışını öncelikli konu olarak ele alan politikalara önem verecek olması umut verici olmaktadır.
İSA KARAKAŞ
Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlık Baş Müfettişi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzmanı