Onur ELELE
Hesap Uzmanı
MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
A- GİRİŞ
VUK'un 258'inci maddesinde değerleme, vergi matrahının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerinin saptanması şeklinde tanımlanmıştır. İktisadi işletmelere dahil menkul kıymetlerin ne şekilde değerleneceği ise VUK'un 279'uncu maddesinde belirtilmiştir.
Yazının ilk bölümünde menkul kıymetlerin kapsamı belirlendikten sonra, VUK'un 279'uncu maddesi hükmünden hareketle değerleme ölçüsü bazında ayrı ayrı her bir menkul kıymetlerin nasıl değerleneceği açıklanmaya çalışılacaktır. Son bölümde ise menkul kıymetlerin muhasebeleştirilmesi açıklanacaktır.
B- MENKUL KIYMET TANIMI
VUK’da menkul kıymet tanımına yer verilmemiştir. Sermaye Piyasası Kanunu’nun 3/b maddesinde ise menkul kıymetler; ortaklık ve alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evrak olarak tanımlanmıştır.
1 Sıra Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde ise menkul kıymetler, faiz ve kar payı sağlamak veya fiyat değişmelerinden yararlanarak karlar elde etmek amacıyla geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senedi, tahvil, hazine bonosu, yatırım fonu katılma belgesi, kar-zarar ortaklığı belgesi, gelir ortaklığı senedi gibi kıymetler olarak tanımlanmıştır.
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çıkarılan tebliğde hisse senetleri ve geçici ilmühaberleri, tahviller, intifa senetleri, iki yıl ve daha uzun süreli kar ve zarar ortaklığı belgeleri, hazine bonoları, devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerinin tahvil ve bonoları, ipotekli borç ve irat senetleri menkul kıymet olarak değerlendirilmiştir. Yine aynı tebliğde, mevduat sertifikaları, kambiyo senetleri (çek, bono, poliçe), faiz ve temettü kuponları, maliklerince düzenlenen opsiyon senetleri, Sermaye Piyasası Kanununun 35’inci maddesine istinaden çıkarılan yatırım fonu katılma belgeleri menkul kıymet niteliğinde sayılmamıştır.
Sermaye Piyasası Mevzuatında ana sözleşmesinde hüküm bulunan ve borsada işlem gören A tipi yatırım fonları ile borsa yatırım fonlarının katılma belgeleri dışında kalan yatırım fonları katılma belgeleri menkul kıymet sayılmamakla birlikte, VUK’un 279’uncu maddesinde açıkça belirtildiğinden, yatırım fonu katılma belgeleri vergi kanunlarının uygulamasında menkul kıymet sayılacaktır.
C- MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
İktisadi işletmelere dahil menkul kıymetlerin ne şekilde değerleneceği VUK’un 279’uncu maddesinde hüküm altına alınmıştır. Madde hükmü aşağıdaki gibidir:
“Hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmın eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.”
İlgili Kanun maddesinden hareketle, iktisadi işletmelere dahil menkul kıymetlerinin değerlemesine ilişkin belirtilen esaslar şu şekilde özetlenebilir:
- İktisadi işletmelere dahil olan hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle değerlenecektir.
- Alış bedeliyle değerlenecek olan menkul kıymetlerin haricinde kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenecektir.
- Borsa rayiciyle değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin borsada işlem görmüyor olması veya söz konusu menkul kıymetler borsada işlem görmekle birlikte, değerleme gününde herhangi bir alım-satım işlemi gerçekleşmemiş olması halinde bu menkul kıymetin alış bedeline, bu menkul kıymetin vadesinde kur farkları dahil olmak üzere elde edilecek gelirin iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle değerleme yapılacaktır. Yani, menkul kıymetin ilgili dönemdeki kıst getirisi hesaplanacak ve bu tutar alış bedeline eklenecektir.
- Borsa rayiciyle değerlenmesi gereken menkul kıymetlerden, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibarıyla hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler alış bedeli ile değerlenecektir.
- Alış Bedeli Ölçüsü
Vergi Usul Kanunu’nda alış bedelinin tanımına yer verilmemiştir. Alış bedelinin, bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağ olduğu yönündeki görüş geniş ölçüde kabul görmektedir. Buna göre, menkul kıymetin alış bedeli saptanırken, söz konusu menkul kıymetin edinimi için yüklenilen finansman gideri, kur farkı, komisyon gibi giderlerden pay verilmemesi gerekmektedir. Ayrıca, vadesi geldiği halde üzerinde tahsil edilmemiş kuponu ile birlikte menkul kıymet satın alınması durumunda, değerlemede menkul kıymetin alış bedeline kupon bedelinin de dahil edilmemesi gerekir.
İktisadi işletmelere dahil olan hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle değerlenecektir. Bununla birlikte, borsa rayiciyle değerlenmesi gereken menkul kıymetlerden, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibarıyla hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler de alış bedeli ile değerlenecektir.
- Borsa Rayici Ölçüsü
Borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsasına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki işlemlerin ortalama değeri olarak tanımlanmıştır. Bununla beraber, normal dalgalanmalar haricinde fiyatlarda bariz kararsızlıklar görülmesi halinde, son muamele günü yerine değerleme gününden önceki 30 gün içindeki ortalama rayici esas aldırmaya ilişkin Maliye Bakanlığı’nın yetkisi bulunmaktadır.
Hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri haricindeki bütün menkul kıymetlerin değerlemesi sırasında öncelikle borsa rayicinin bulunup bulunmadığına bakılır. Borsa rayicinin bulunması halinde değerleme günü itibariyle kesinleşen getirisi bulunsa bile dikkate alınmaz. Değerleme günü itibariyle borsa rayici ile maliyet bedeli arasında oluşan fark kar-zarara yansıtılır. Borsa rayici açısından borsanın Türkiye’de bulunması gerekir. Uluslararası borsalarda işlem gören kıymetlerin İMKB’de işlem görmesi halinde buradaki borsa değeri esas alınır. Aksi takdirde kıst getiri veya alış bedeli dikkate alınmalıdır.
- Kıst Getiri Ölçüsü
Borsa rayicine göre değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin, borsa rayicinin olmaması veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması halinde, değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacaktır. Kıst getiri hesaplanacak menkul kıymetler genel olarak sabit bir getiriye sahip olan kıymetlerdir. Aksi halde değerleme günü itibariyle vadesinde elde edilecek gelirin bilinmesi mümkün değildir.
1- Alış Bedeli ile Değerlenen Menkul Kıymetler:
a-Hisse Senetleri:
Hisse senedi, bir anonim şirketin birbirine eşit paylarından bir parçasını temsil eden, kanuni şekil şartlarına uygun olarak düzenlenen ve sahibine ortaklık hakkı sağlayan hukuken kıymetli evrak hükmünde bir belgedir. Şirket faaliyetini sürdürdüğü ve kar ettiği sürece sahibine kar payı getirir. Sabit veya önceden hesaplanabilir bir getiri söz konusu değildir. Elde edilen kar payı şirketin karlılığına ve elde edilen karın dağıtım kararlarına göre yıldan yıla farklılık gösterir.
Hisse senedi VUK’un 279’uncu maddesi gereği alış bedeli ile değerlenecektir. Hisse senetlerinin değerlemesi sırasında, bunların ediminde yüklenilen finansman giderleri ile kur farkları alış bedeline eklenmeyecektir. Bu ödemeler tahakkuk ettikleri dönemde gider kaydedilir.
Hisse senedinin Türkiye dışındaki bir şirket tarafından ihraç edilmiş olmasının değerleme açısından bir önemi bulunmamaktadır. VUK’un 279’uncu maddesinde, alış bedeli ile değerlemeye tabi tutulacak hisse senetlerinin Türkiye’de mukim şirkete ait olması şartı aranmamaktadır. Ancak yurtdışında faaliyet gösteren bir şirketin hisse senedini aktifinde bulunduran bir işletmenin bu hisse senetlerini alış bedeli ile değerlemesi için bunların Sermaye Piyasası Kanunu’na uygun bir hisse senedi olması, yani bu menkul kıymetlerin, getirilerinin sabit olmaması, başka bir ifadeyle ihraç edenin kar ve zararına bağlı kıymetlerden olması gerekmektedir.
i-Bedelsiz Edinilen Hisse Senetleri:
Bedelsiz hisse senetlerine ilişkin ayrıntılı açıklamalar 191 Seri Nolu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde yer almaktadır. Bedelsiz hisse senedi edinimine yol açan işlemler kar yedekleri ve sermaye yedeklerinin sermeye ilave edilmesidir.
Anonim şirketler, sermayelerindeki artışları nakit karşılığı yapabilmekte veya iç kaynaklarından karşılayabilmektedirler. Kar veya sermaye yedeklerine mahsuben yapılan sermaye artırımlarında, yeni çıkarılan hisse senetlerinin karşılığında ortaklardan nakden bir bedel alınmamaktadır. Bu nedenle, bu hisse senetlerine bedelsiz hisse senedi denilmektedir.
Kar Yedekleri; yasal, statü ve olağanüstü yedekler ile yedek niteliğindeki karşılıklar ve özel fonlar gibi işletme faaliyetleri sonucunda elde edilen karların dağıtılmamış kısmını ifade eder.
Dönem karından ayrılan yedeklerin herhangi bir yılda sermayeye ilave edilmesi, ortaklara fiilen dağıtılan kar payları ile kurumun sermaye artırımına iştirak edilmesi ile aynı mahiyettedir. Dolayısıyla kar yedeklerinden karşılanan sermaye artırımı sonucunda ortaklarca bedelsiz iştirak hissesi ve hisse senedi iktisabı, kurum açısından kar dağıtımı, ortaklar açısından kar payı hükmündedir.
Buna göre, kar yedeklerinin sermayeye eklenip yerine bedelsiz hisse senedi verilmesi işlemi, önce sermaye artırımına iştirak için kar payı dağıtılması, daha sonra dağıtılan kar payı ile artırılan sermayeyi temsil eden hisse senetlerinin satın alınmasının sağlanması işlemlerinin bir hamlede yapılması durumudur.
Bu hisse senetleri de değerleme gününde alış bedeli ile değerlenecektir. Bu değer ise bedelsiz alınan hisse senetlerinin nominal değeri olacaktır.
Sermaye Yedekleri; hisse senedi ihraç primleri, iptal edilen ortaklık payları, iktisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi veya maliyet artışına konu edilmesi sonucu oluşan fonlardan meydana gelir. Sermaye yedekleri ile sermaye artırımında bulunulduğu durumda ise sermaye yedeklerinin mahiyeti icabı bir kar dağıtımı söz konusu değildir. Zira, sermaye yedekleri kurumun vergiye tabi karından ayrılan bir unsur olmayıp, çeşitli değerleme farklılıkları nedeniyle sermayede meydana gelen kayıpları karşılamak üzere kayden oluşturulan fonları ifade etmektedir. Bunların sermayeye ilavesi ile sermayede reel anlamda bir artış meydana gelmemektedir.
Sermaye yedeklerinin sermayeye ilavesi karşılığında bedelsiz hisse senedi verilmesi kar dağıtımı sayılmamaktadır. Bu durumda, iktisap eden açısından herhangi bir gelir elde edilmesi sözkonusu değildir. Dolayısıyla bu şekilde elde edilen hisse senetlerinin, aktifi artırıcı bir değere sahip olmaması gerektiğinden hareketle, değerleme günündeki değeri sıfır olmaktadır. Bu hisse senetleri aktifte herhangi bir değişikliğe yol açmadığından bilanço dipnotlarında yalnız miktar olarak izlenmelidir.
ii-Yatırım Ortaklıkları Hisse Senetleri:
Yatırım ortaklıkları, sermaye piyasası araçları ile ulusal ve uluslararası borsalarda veya borsa dışı organize piyasalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek üzere anonim ortaklık şeklinde ve kayıtlı sermaye esasına göre kurulan sermaye piyasası kurumlarıdır.
Yatırım ortaklıkları anonim ortaklık şeklinde kurulduğu için, bu ortaklıkların sermayesini temsil eden hisse senetlerinin de alış bedeliyle değerlenmesi gerekmektedir.
b-Yatırım Fonu Katılma Belgeleri:
Yatırım Fonu, halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığıdır.
Yatırım fonu katılma belgesi, belge sahibinin kurucu ve saklayıcı kuruma karşı sahip olduğu hakları taşıyan ve fona kaç pay ile katıldığını gösteren kıymetli evrak niteliğinde bir senettir. Katılma belgelerinin itibari değeri bulunmamaktadır. Bir fonun pay değeri, toplam fon değerinin tedavüldeki katılma belgelerinin kapsadığı pay sayısına bölünerek elde edilmektedir. Bu değer kurucu tarafından hesaplanmakta ve açıklanmaktadır.
Yatırım fonu katılma belgelerinin değerlemesi ile ilgili olarak VUK’nun 279’uncu maddesinde özel bir düzenleme öngörülmüştür. Buna göre, fon portföyünün en az %51’i Türkiye’de kurulmuş olan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir.
Kanun hükmünde belirlenen bu şartları sağlamayan yatırım fonlarının ise borsa rayici ile değerlenmesi gerekir. Ancak ülkemizde yatırım fonu katılma belgeleri borsada işlem görmemektedir. Bu tür kıymetlerin değeri bunları ihraç eden kurumlar tarafından ilan edilmekte ve istenildiğinde paraya çevrilebilir niteliktedir. Bu kıymetlerin değerlemesinde bunların değerleme günü itibariyle kıst getirisinin dikkate alınması ve kıst getiri hesaplamasında katılma belgelerini ihraç eden kurumların ilan edeceği fiyatın esas alınması gerekmektedir.
c- Kar –Zarar Ortaklığı Belgeleri:
Kar zarar ortaklığı belgeleri, anonim şirketlerin kar ve zarara ortak olmak üzere yurt içinde ve yurtdışında satılmak üzere ihraç ettikleri menkul kıymetlerdir. Bu belge sahiplerinin oy kullanım hakları bulunmaz. İhraç edilecek bu belgelerin üzerinde, kar ve zarara katılınacağı ve bu belgelere kar garantisi verilmeyeceği açıkça yazılır. Dolayısıyla bu belgelerin sabit bir getirisi yoktur. Belgeyi ihraç eden şirketin karlılığına göre getiri elde edilmesi söz konusudur. Sözkonusu menkul kıymetler borsada işlem görmemektedir.
Kar-zarar ortaklığı belgelerin getirisi, belgeyi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğmakta ve değerleme günü itibariyle hesaplanamamaktadır. Dolayısıyla VUK’un 279’uncu maddesi gereği bu tür menkul kıymetlerin alış bedeli ile değerlenmesi gerekmektedir.
2-Borsa Rayici ile Değerlenen Menkul Kıymetler:
VUK’un 279’uncu maddesinde, hisse senetleri ile fon portföyünün en az %51’i Türkiye’de kurulmuş olan şirketlerin hisse senetlerinde oluşan yatırım fonu katılma belgeleri dışında kalan her türlü menkul kıymetin borsa rayici ile değerleneceği hükme bağlanmıştır. Borsa rayici ile değerlenen menkul kıymetler aşağıda açıklanmıştır.
Hisse senetleri ve yukarıda belirtilen katılma fonları dışında kalan bütün menkul kıymetlerin değerlenmesi sırasında öncelikle borsa rayicinin bulunup bulunmadığına bakılır. Borsa rayicinin bulunması halinde değerleme günü itibariyle kesinleşen getirisi (faiz, kupon bedeli vs.) bulunsa bile dikkate alınmaz. Değerleme günü itibariyle borsa rayici ile maliyet bedeli arasında oluşan fark kar-zarara yansıtılır. Borsa rayici açısından borsanın Türkiye’de bulunması gerekir. Uluslararası borsalarda işlem gören kıymetlerin İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem görmesi halinde buradaki borsa değeri esas alınır. Aksi takdirde kıst getirisi veya alış bedeli dikkate alınmalıdır.
a-Hazine Bonoları:
Hazine bonosu; kamu kesimi finansman açıklarının giderilmesi amacıyla, bütçe kanununa dayanılarak çıkarılan, vadesi bir yıldan daha az olan devlet iç borçlanma senedidir. Hazine bonolarında kupon bulunmaz. Bu menkul kıymet iç iskonto esasına (ihraç tarihinde nominal değeri altında ihraç edilip vadesinde üzerinde yazılı bedel ödenir) göre ihraç edilir. Hazine bonoları, İMKB Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görmektedir. Bu nedenle bu menkul kıymetlerin borsa rayici ile değerlenmesi gerekir. Hazine bonosunun edinme tarihindeki değeri ile bononun tespit edilen borsa rayici değeri arasındaki fark gelir yazılacaktır.
b-Devlet Tahvili:
TTK’nın 420’nci maddesi hükmüne göre tahvil; “anonim şirketlerin ödünç para bulmak için itibari kıymetleri eşit ve ibaresi aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetleridir.” Özel yasalarla, anonim şirket dışında kamu iktisadi teşebbüsleri, belediyeler, gibi bazı kamu tüzel kişileri de tahvil çıkarabilmektedir. Tahvil sahipleri, tahvil ihraç eden kurumun ortağı değil, alacaklısıdır. Tahviller, ihraç eden kuruluşun kârından pay alma veya yönetimine katılma hakkı vermez.
Devlet tahvilleri üzerinde yazılı değer fiilen borçlanılan tutarı gösterir. Hazine bonolarından farklı olarak devlet tahvillerinde kupon bulunur. Ödeme planına göre borçlanılan tutar üzerinde kupon karşılığı faiz ödemesi yapılır. Getiri sabittir ve önceden hesaplanabilir. Devlet tahvilleri, İMKB Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görmektedir ve bunları borsa rayici bulunmaktadır. Dolayısıyla VUK’un 279’uncu maddesi hükmü gereği devlet tahvillerinin borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. Borsaya kayıtlı olmayan tahviller ise kıst getiri esasına göre, tahvillerin alış bedellerine, değerleme gününe kadar oluşan gelirlerinin ilave edilmesi suretiyle değerlenecektir. Eğer söz konusu tahvil döviz cinsinden ise, kurdaki artış dolayısıyla ortaya çıkan tutar da gelir yazılacaktır.
c-Özel Sektör Tahvilleri:
İMKB Tahvil ve Bono Piyasası’nda borsa kotunda bulunan özel sektör tahvilleri işlem görmektedir. Dolayısıyla borsada işlem gören özel sektör tahvillerinin varsa borsa rayici değerlenmesi gerekmektedir. Borsada işlem görmeyen veya borsa rayici tespit edilemeyen özel sektör tahvillerini aktifinde bulunduran iktisadi işletmeler kıst getiri hesaplanmak suretiyle ilgili kıymetleri değerlemeye tabi tutacaktır.
d-Gelir Ortaklığı Senetleri:
Gelir ortaklığı senetleri, köprü, baraj, elektrik santrali, karayolu, demiryolu, sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları gibi kıymetlerden, kamu kurum ve kuruluşlarına ait olanların gelirlerine ortaklık hakkı veren senetlerdir. Gelir ortaklığı senetleri istenildiği zaman paraya çevrilebilme özelliğine haizdir. Vadeleri genelde üç veya beş yıldır. Bu senetler, genellikle başlangıç itibariyle ne kadar gelir sağlayacağı belli olmayan, Kamu Ortaklığı İdaresi tarafından üçer aylık dönemlerde bu tür kağıtların gelirlerine dönük hesaplamalar yapılan ve ödenme tarihlerinde ödenmenin yapıldığı bankalarda değerleri belirlenmiş olarak ilgilisine getirisi ödenen kıymetli evraktır.
VUK’un 279’uncu madde hükmü gereğince gelir ortaklığı senetlerinin borsa rayici ile değerlemesi gerekmektedir. Ancak bunların İMKB’de işlem göreceği bir piyasa açılmakla birlikte, bu piyasa etkin değildir. Gelir ortaklığı senetlerinin alım-satımına pek rastlanılmamaktadır. Dolayısıyla, gelir ortaklığı senetlerinin borsa rayicinin tespit edilebilmesi durumunda bu rayiç ile, borsa rayicinin oluşmaması halinde ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir. Bu durumda gelir ortaklığı senetlerinin değerleri, değerleme günü itibariyle ilgili bankadan veya Kamu Ortaklığı İdaresi’nden öğrenilerek, kıst getiri esasına göre değerleneceklerdir. Döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ihraç edilen bu menkul kıymetlerin edinme tarihinden değerleme gününe kadar oluşan kur farkları da değerlemede dikkate alınacaktır.
e-Eurobondlar:
Çok uluslu bankalar ile güvence veren diğer kurumların oluşturduğu sendikasyonla, tahvili çıkaran ülkenin dışında diğer ülkelere satılmak üzere çıkardıkları tahvillere eurobond denilmektedir. Eurobondlar yurtdışındaki kişilere satılmak üzere çıkartılmakla birlikte yurtiçinde yerleşik kişi ve kurumlara da satışı sözkonusu olmaktadır.
VUK’un 279’uncu madde hükmü gereğince eurobondların borsa rayici ile değerlemesi gerekmektedir. Eurobondlar, İMKB Uluslararası Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görebilmektedir. Dolayısıyla borsada işlem gören eurobondların varsa borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. Ayrıca döviz kurundaki değişimler de değerlemede dikkate alınır.
Borsada işlem görmeyen veya borsa rayici tespit edilemeyen eurobondların ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir. Yabancı para cinsinden ihraç edilen eurobondların dönem sonunda değerlemesinde ortaya çıkacak olan kur farkının kıst getiriye dahil edilmesi gerekmektedir.
3- Kıst Getiri Hesaplanacak Menkul Kıymetler:
Alış bedeli ve borsa rayici ile değerlenmeyen menkul kıymetler kıst getiri hesaplanmak suretiyle değerlenecektir. Bir menkul kıymetin kıst getiri hesaplamak suretiyle değerlemeye tabi tutulabilmesi için söz konusu kıymetin borsa rayici ile değerlemeye tabi tutulamıyor olması gerekmektedir.
Değerleme günü itibariyle kıst gideri hesaplanarak değerlenecek menkul kıymetlerin yabancı para cinsinden veya yabancı paraya endeksli olarak ihraç edilmiş olması halinde değerleme gününde bunlara ilişkin kur farklarının VUK’un 279’uncu maddesi gereği kıst getiriye dahil edilmesi gerekmektedir.
a-Finansman Bonoları:
Finansman bonoları, anonim şirketlerin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere çıkardıkları kısa vadeli senetlerdir. Finasman bonolarının üzerinde yazılı olan nominal bedel, anapara ve faizden oluşur. Finansman bonolarından elde edilen gelir sabittir. Finansman bonoları, İMKB Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görebilecek menkul kıymetler arasında sayılmıştır. Ancak ülkemizde finansman bonoları borsada işlem görmemektedir. Dolayısıyla VUK’nun 279’uncu maddesi gereği borsa rayici olmayan finansman bonolarının ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir.
b-Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler:
Varlığa dayalı menkul kıymetler; genel finans ortaklıkları, bankalar, finansman şirketleri ve finansal kiralamaya yetkili kuruluşlar ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kendi ticari işlemlerinden doğmuş alacakları veya SPK mevzuatı çerçevesinde temellük edecekleri alacaklar karşılığında ihraç ettiği kıymetli evraktır. İskonto esasına göre çıkarılabileceği gibi, dönemsel ve değişken faiz ödemeli olarak da ihraç edilebilir.
Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Kanun’la değişik 279’uncu maddesi gereğince, varlığa dayalı menkul kıymetler, hem gelir vergisi ve kurumlar vergisi hem de geçici vergi açısından borsa rayiciyle değerlenecektir. Ancak, VDMK’ler borsada işlem görmediklerinden, borsa rayiciyle değerlenemeyeceklerdir.. Dolayısıyla VUK’nun 279’uncu maddesi gereği borsa rayici olmayan varlığa dayalı menkul kıymetlerin ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir.
c- Banka Bonoları ve Banka Garantili Bonolar:
Yatırım ve kalkınma bankaları ile anonim şirketlerin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere, ihtiyaç duydukları ölçüde ihdas edilen bonolardır. Bunlar seri halde çıkarılmazlar ve dönemsel gelir getirmezler. Halka arzdilmesi sözkonusu olmaz. Daha çok ikili ilişkiler çerçevesinde büyük miktarlarda çıkarılır ve belirli yerlere plase edilir. Bunların üzerinde yazılı olan nominal bedel, anapara ve faizi kapsamaktadır. Satış sırasında bu bedel iskonto edilir ve iskontodan sonra tahsil edilen tutar borçlanılan tutarı gösterir. Bu tür menkul kıymetlerden elde edilen getiri sabittir. Banka bonoları ve banka garantili bonoların borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. Ancak sözkonusu menkul kıymetler borsada işlem görmemektedir. Dolayısıyla VUK’nun 279’uncu maddesi gereği borsa rayici olmayan banka bonoları ve banka garantili bonoların ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir.
d- Repo ve Ters Repo İşlemlerinde Değerleme:
Repo ve ters repo işlemleri ile ilgili olarak bu işlemlere konu menkul kıymetlerin kimin tarafından değerleneceği konusunda, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan 67 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin 7’nci bölümünde konuya ilişkin olarak aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir :
“Ülkemizde uygulanış şekliyle geri alım taahhüdü ile menkul kıymet satışı (repo) ve geri satım taahhüdü ile menkul kıymet alma (ters repo) işlemleri esas itibariyle günün faiz koşullarında bir borç para alış veriş işlemi olup söz konusu menkul kıymetler bu işlemlerde bir nevi teminat unsuru olarak kullanılmaktadır. Zira repo ve ters repo işlemlerinde kullanılan faiz oranı menkul kıymet üzerindeki faiz oranından bağımsız olarak günün piyasa koşullarına göre belirlenmekte,repo ve ters repoya konu menkul kıymetler üzerindeki gelirler repo ve ters repo yoluyla borç para veren tarafa aktarılmamakta ve dolayısıyla repo ve ters repo yoluyla borç para alanlar bu işlemlerden elde ettikleri vergiye tabi kazançlarını bu işlemlere konu olan menkul kıymetlerin piyasa değerlerinden bağımsız olarak belirlemektedirler.
Bu durumda repo ve ters repoya konu menkul kıymetlerin her zaman menkul kıymeti geri almakla yükümlü olan tarafından Vergi Usul Kanununun 279’uncu maddesi çerçevesinde değerleme işlemine tabi tutulması gerekmektedir.
Diğer yandan vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemleri ile ilgili olarak, değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarları, repoya taraf olanlarca ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili Gelir Vergisi Kanununun 38 ve 39, Kurumlar Vergisi Kanununun 13’üncü maddesi hükümleri çerçevesinde gelir veya gider olarak dikkate alınacaktır.”
Söz konusu tebliğ ile getirilen, repo ve ters repo işlemlerine bağlı olarak yapılması istenen değerleme uygulamasına ilişkin düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay’da dava açılmış olup, tebliğin bu bölümü hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Fakat, söz konusu karar Maliye Bakanlığı tarafından temyiz edilmiş, bunun sonucunda Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun E: 2001/89, K: 2001/301 sayılı Kararıyla, repo işlemlerinde menkul kıymet mülkiyetinin intikalinin söz konusu olmadığı, ortada gerçek bir satış işleminin bulunmadığı, menkul kıymetin zilyetliğinin ve elden çıkarılmasının sözkonusu olmadığı gerekçesiyle, Maliye Bakanlığı’nın temyiz istemi kabul edilmiştir. Dolayısıyla, repo ve ters repo işleminin sonunda menkul kıymeti geri almakla yükümlü kişi değerleme günü itibariyle değerleme yapacaktır. Vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemlerinde değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarının işleme taraf olanlarca gelir veya gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Repo ve ters repo işlemlerinde menkul kıymeti geri almakla yükümlü olanlar değerleme günü itibariyle kıst getiri hesaplamak suretiyle değerleme yapacak ayrıca enflasyon düzeltmesi yapmayacaktır.
D- MENKUL KIYMETLERİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
Tek Düzen Hesap Planına göre elde tutulan menkul kıymetler elde tutuluş amaçlarına göre farklı hesaplarda izlenmesi gerekmektedir.
İktisadi işletmeler tarafından kısa dönemde faiz geliri, kar payı sağlamak veya fiyat değişimlerinden yararlanmak amacı ile iktisap edilen ve istenildiği anda elden çıkarılıp paraya dönüştürülebilecek menkul kıymetler Tek Düzen Hesap Planı çerçevesinde "Dönen Varlıklar" içerisinde yer alan aşağıdaki hesaplarda izlenecektir:
110- Hisse Senetleri: Hisse senetleri.
111- Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları: Özel sektör tahvilleri, finansman bonoları, banka bonoları ve banka garantili bonolar, varlığa dayalı menkul kıymetler, kar-zarar ortaklığı belgeleri ve gayrimenkul sertifikaları.
112- Kamu Kesimi Tahvil, Senet ve Bonoları: Devlet tahvilleri, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerinin tahvil ve bonoları, hazine bonoları ve gelir ortaklığı senetleri.
118- Diğer Menkul Kıymetler: Hisse senetleri, kamu ve özel sektör tarafından çıkarılmış bulunan tahvil, bono ve senetlerin dışındaki diğer menkul kıymetlerin takip edildiği hesaptır. Yatırım fonu katılma belgeleri bu hesapta izlenir.
Uzun vadeli amaçlarla veya yasal zorunluluklarla elde tutulan uzun vadeli menkul kıymetler veya paraya dönüştürme niteliğini kaybetmiş menkul kıymetler "Duran Varlıklar" Hesap Grubu içerisinde yer alan aşağıdaki mali duran varlık hesaplarında izlenecektir:
240- Bağlı Menkul Kıymetler: İştirakler hesabında izlenemeyen ancak uzun vadede elde tutulması amaçlanan hisse senetleri ile hisse senetleri dışında kalan ve uzun vadeli amaçlarla veya yasal zorunluluklarla veya paraya dönüşme niteliği kaybolduğu için elde tutulan menkul kıymetler.
242- İştirakler: İşletmenin, doğrudan veya dolaylı olarak diğer şirketlerin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak üzere edindiği hisse senetleri.
245- Bağlı Ortaklıklar: İşletmenin doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 50 oranından fazla sermaye ya da oy hakkına veya en az bu oranda yönetim çoğunluğunu seçme hakkına sahip olduğu iştiraklerin sermaye payını temsil eden hisse senetleri.
Menkul kıymetler edinildiğinde alış bedeli üzerinden yukarıdaki hesaplara borç, elden çıkartıldığında ise, aynı bedel ile alacak kaydedilir.
Menkul kıymetlerin satın alınması sırasında oluşan giderler, “659- Diğer Faaliyetlerden Olağan Gider ve Zararlar” hesabında, menkul kıymetlerin satışından doğan zararlar “655- Menkul Kıymet Satış Zararı” hesabında, menkul kıymetlerin satışından doğan karlar ise “ 645- Menkul Kıymet Satış Karları” hesabında izlenir.
1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği’ne göre menkul kıymetlerin, bağlı menkul kıymetlerin, iştiraklerin, bağlı ortaklıkların ve diğer mali duran varlıkların borsa veya piyasa değerlerinde önemli ölçüde ya da sürekli olarak değer azalması olduğu tespit edildiğinde ortaya çıkacak zararların karşılanması amacı ile ayrılması gereken karşılıklar ise aşağıdaki karşılık hesaplarında izlenecektir.
119- Menkul Kıymetler Değer Düşüklüğü Karşılığı
241- Bağlı Menkul Kiymetler Değer Düşüklüğü Karşılığı
244- İştirakler Sermaye Payları Değer Düşüklüğü Karşılığı
247- Bağlı Ortaklıklar Sermaye Payları Değer Düşüklüğü Karşılığı
Meydana gelen değer düşüklükleri, yukarıdaki ilgili karşılık hesabına alacak "654- Karşılık Giderleri" hesabına borç kaydedilir. Kendisine karşılık ayrılmış olan menkul kıymet elden çıkarıldığında veya değer düşüklüğünün gerçekleşmemesi halinde söz konusu karşılık hesabına borç kaydedilerek, karşılık tutarı "644- Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı"na aktarılarak kapatılır.
Borsa rayici ile değerlenen menkul kıymetlerin değerleme günündeki değerleri alış bedellerinin altına düşerse aradaki fark için karşılık ayrılıp, karşılık ayrılan tutar da kurum kazancının hesaplanmasında gider olarak dikkate alınabilecektir. Bunun dışında VUK’a göre alış bedeliyle değerlenmesi gereken menkul kıymetlere ilişkin olarak ayrılan karşılıkların, matrahın tespitinde dikkate alınması mümkün değildir.
Onur ELELE
Hesap Uzmanı