SERBEST MUHASEBECİ ve SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLERİN
MESLEKİ SORUMLULUĞU[1]
I- GİRİŞ
Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin, yaptıkları vergisel işlemlerden dolayı ortaya çıkacak mali sorumluluğu Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227 nci maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Buna göre, 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensupları, imzaladıkları vergi beyannamelerinde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükelleflerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacaklardır.
Müteselsil sorumluluk birden çok kimsenin aynı zararı gidermekten birlikte sorumlu tutulmasıdır. Burada özellik gösteren durum ise zarar görenin zararı gidermekten dolayı sorumlu olanlardan her birine ayrı ayrı, bir kısmına veya hepsine birden başvurabilmesidir. Kanun koyucu serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirleri de mükellefle birlikte ziyaa uğratılan vergiden dolayı müteselsilen sorumlu tutmuştur.
Biz bu makalemizde serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler için öngörülen müteselsil sorumluluk hallerini irdelemeye çalışacağız. Öncelikle serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin yaptıkları işi ve işin kapsamını açıklayacağız. Daha sonra müteselsil sorumluluk müessesesini kısaca açıklayarak serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler için öngörülen müteselsil sorumluluk hallerini anlatacağız.
II-SORUMLU VE SORUMLULUK
A- Sorumlu ve Sorumluluk Kavramları
Meydana gelen hukuki bir zararı gidermekle yükümlü kişiyi sorumlu olarak tanımlayabiliriz. Kişi sözleşmeden, haksız fiilden dolayı sorumlu tutulabildiği gibi kanundan dolayı bir zararı gidermekten veya bir şeyi yapmaktan dolayı da sorumlu tutulabilir. Sorumlu kişinin zararı giderim yükümlülüğü ise sorumluluk olarak tanımlanabilir.
Hukukta sorumluluk, dar anlamı ile, alacaklının borçlunun malvarlığına yönelebilmesi ve hakkını bu malvarlığı üzerinden cebren alabilmesi imkanını ifade eder. Diğer yandan sorumluluk, bir kimsenin zarar veren bir olgudan ötürü giderimle yükümlü olduğunu ve bu anlamda başkasının zarar görmesini gerektiren bir şeyden ötürü (bir şey için) yada bir kimseden ötürü (bir kimse için) ortaya çıkan zararın giderim yükümlülüğünü anlatır.[2]
“Sorumluluk” kavramı Fransızca “Responsabilite”, Almanca “Haftung” (İsviçre Borçlar Kanunu Md. 41, 99), “Haftpflicht”, “Haftbarkeit” veya “Liability” deyimleri ile ifade edilir. Bu kavram aynı zamanda “eylemlerden sorumlu tutulabilme yeteneği” anlamında da kullanılır. Bu son anlamda sorumluluk, medeni hakları kullanma ehliyetini anlatır. (İsviçre Medeni Kanunu md. 12, Türk Medeni Kanunu md. 9). Diğer bir deyişle haksız ve kusura dayalı bir eylemden sorumlu tutulma yeteneğini gösterir.[3]
Türk Hukuk sözlüğü sorumluluğu, “uyulması gereken kurala aykırı hareketin hesabını verme” şeklinde tarif etmektedir. Şüphesiz ki bu, kelimenin sözlük anlamıdır. Fakat sorumluluk hukuki bakımdan ele alınacak olursa gayet geniş ve kapsamlı bir mahiyet taşıdığı anlaşılacaktır. Öyle ki, her hukuk dalında sorumluluk çeşitli anlam ve kimliklere bürünmektedir.[4]
1- Sorumluluğun Türleri
a- Adi Sorumluluk
Meydana gelen bir zararı gidermekten sadece bir kişinin tek başına sorumlu olması durumunda adi sorumluluk sözkonusu olur.
b- Müteselsil Sorumluluk
Müteselsil; Arapça bir sıfat olup, “silsile” den gelmektedir. Teselsül eden zincir gibi birbirine bağlı olan, zincirleme; anlamındadır. Teselsül ise aynı kelimenin isim halidir.[5] Birden çok kimsenin aynı zarardan dolayı aynı biçimde sorumlu tutulması ve zarar görenin giderim için dilediği sorumlu veya sorumlulara başvurabilmesi halinde ortaya çıkan sorumluluk biçimine ise müteselsil sorumluluk denir. Burada sorumlulardan herbiri zararı gidermekte ayrı ayrı yükümlüdürler. Ancak zararı sorumlulardan birisi tazmin ederse zarar gören diğer sorumlulara başvuramaz. Zararı tazmin edenin diğer sorumlulara rücu edebileceği ise tabidir.
Bir borç ilişkisinde borçlu ve alacaklı birer kişi olabileceği gibi, aynı borç ilişkisinde birden fazla borçlu veya birden fazla alacaklı da olabilir. Birden fazla borçlunun olması halinde borçlulardan her biri, borcun tamamından alacaklıya karşı sorumlu ise fakat alacaklı alacağını borçlulardan herhangi birinden veya tümünden alabiliyorsa ya da birden fazla alacaklının varlığı halinde, alacaklılar birbirlerinden bağımsız olarak borcun ifasını isteyebiliyorlarsa, fakat borçlu borcundan alacaklılardan birine, bir kısmına veya tamamına yaptığı tek ödemeyle kurtuluyorsa burada "müteselsil borç ilişkisi" vardır.
Birden çok kimsenin aynı zarardan dolayı aynı biçimde sorumlu tutulması ve zarar görenin giderim için dilediği sorumlu veya sorumlulara başvurabilmesi halinde ortaya çıkan sorumluluk biçimi ise müteselsil sorumluluktur. Burada sorumlulardan herbiri zararı gidermekte ayrı ayrı yükümlüdürler. Ancak zararı sorumlulardan birisi tazmin ederse zarar gören diğer sorumlulara başvuramaz. Zararı tazmin edenin diğer sorumlulara rücu edebileceği ise tabiidir. Diğer bir deyişle bir borç ilişkisinde diğer müteselsil sorumlulara göre daha fazla tazminat ödeyen veya zararın tamamını karşılayan kişi diğer sorumlulara rücu edebilir.
Müteselsil sorumluluk kanundan, sözleşmeden veya haksız eylemden (fiil) kaynaklanır. Bu çalışmanın esasını teşkil eden serbest muhasebeci ve sebest muhasebeci mali müşavirlerin müteselsil sorumlulukları kanundan kaynaklanmaktadır. Zira daha önce de belirttiğimiz üzere, meslek mensuplarının sorumluluğu VUK’nun mükerrer 227’nci maddesinde düzenlenmiştir.
B- Sorumluluk Müessesesinin Amacı
1- Özel Hukuk Alanında
Burada amaç zarara uğrayan mağdurun zararının en hızlı ve çabuk şekilde giderilmesidir. Çünkü sorumluluk müessesesi sayesinde, mağdur zararının giderilmesini bu zarara sebep olan sorumlulardan (ki bunlar fail, feran methaldar yani yardımcı, ve teşvik eden olabilirler) herhangi birinden veya tümünden isteyebilmektedir. Bu da zarar görenin zararını daha çabuk gidermesini sağlamaktadır. Zira bazı durumlarda asıl borçluya ulaşmak imkansız olabilmektedir. Örneğin ölen bir kişiye alacaklılarının ulaşması ve alacaklarını ölen kişiden tahsil etmeleri mümkün bulunmamaktadır.
2- Vergi Hukuku Alanında
Vergi sorumluluğu kurumunun amacı idarenin alacağını kolaylıkla ve az masrafla toplamasını sağlamaktır. Vergi dairesi binlerce mükellefle muhatap olmak yerine onlarla ilişki içinde olan ve onlara ödemede bulunan kişiler aracılığıyla verginin ödenmesini uygun bulmuştur. Vergi sorumlusu maliyenin fahri tahsildarıdır.[6] Burada bahsi geçen sorumlu yaptığı ödeme üzerinden vergi tevkif ederek bu vergiyi vergi dairesine ödeyen kişidir. Bu kişiler gerçekten gelir idaresi adına tahsildar gibi görev yapmış olmaktadırlar.
Vergi kanunları gerek vergi alacağını güvenlik altına almak, gerek vergi idaresini iş yüküne boğmamak, gerekse mükellef sayısını azaltmak amacıyla bazı vergilerde verginin ödenmesi açısından gerçek mükellefi değil bir başka mükellef veya kişiyi sorumlu tutmuştur. Ücrete veya yıllara sari inşaat işine ilişkin bir ödemede mükellef ya da mükellefiyeti olmayan bir kamu kurumu veya vergiden muaf bir kooperatif sorumlu olabilmektedir. Gerçekten de çok sayıda işçi çalıştıran bir fabrikada bütün çalışanların, çok sayıda çiftçiden alış yapan bir tüccarın ödeme yaptığı tüm çiftçilerin, verginin ödenmesi açısından muhatap alınması, hem bu kesimleri sıkıntıya sokar hem de vergi dairesine gereksiz bir külfet yükler. Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bu tür durumlarda tahsilatın hızlanması ve vergi sisteminden daha az haberdar kişilerin vergi ödevlerini yüklenmemesi açısından verginin ödenmesi, sorumlu adı verilen kişilere bırakılmıştır.[7]
Ancak müteselsil sorumluluk müessesesinin getiriliş amacı vergi alacağını güvence altına almaktır. Özellikle kayıtdışı ekonominin çok yaygın olduğu ülkemizde vergi kayıp ve kaçağını azaltmak amacıyla müteselsil sorumluluk müessesesi uygulamaya konulmuştur. Zira bu şekilde verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulanlar ilgili verginin ödenip ödenmediğini kontrol etmek zorunda kalmaktadırlar. Ayrıca verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulanlar ticari hayatta daha çok güvendikleri ve ilgili vergiyi ödeyeceğinden emin oldukları kişilerle çalışmayı tercih etmektedirler. Dolayısıyla müteselsil sorumluluk kendisine güvenilmeyen tacirin piyasadan dışlanmasına yol açtığı için ticari hayatta bir güven ortamının oluşmasına da katkıda bulunmaktadır.
III- SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEĞİNİN KONUSU
13/06/1989 gün ve 20194 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2/B maddesi kapsamında muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konu ve kapsamı aşağıdaki gibi özetlenebilir.
- Gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat gereğince, defterlerini tutmak, bilanço, gelir tablosu ve beyannemeleri ile ilgili diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işlerini yapmak,
- Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak,
- Yukarıdaki konularda, belgelerine dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişi ve benzeri işleri yapmaktır.
IV-SERBEST MUHASEBECİ ve SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLERİN SORUMLULUĞU
A- VUK’nun mükerrer 227’nci Maddesi Kapsamında Sorumluluk
Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin müteselsil sorumluluğu Vergi Usul Kanunu’nunda hüküm altına alınmıştır. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227’nci maddesi hükmü aşağıdaki gibidir.
“1.Vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya,
2. Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya,
Bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı belirlemeye yetkilidir.
Yukarıdaki fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensupları, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar.
2 numaralı bent hükmüne göre yararlanılması yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükellefler tasdike konu hakdan yararlanamazlar. Ancak, Maliye Bakanlığı tasdik raporlarının ibraz süresini iki aya kadar uzatmaya yetkilidir.
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olan Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile bunlara ait müesseseler hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.”
Bu kanun maddesinin gerekçesinde düzenlemenin amacının vergi denetimlerinde serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirlerden de yararlanmak olduğu belirtilmiştir.
Yukarıdaki kanun maddesi ve maddenin gerekçesi gözönüne alındığında aşağıdaki neticelere ulaşılabilecektir.[8]
· VUK’nun mük. 227’nci maddesiyle vergi idaresi yararına bir ön denetim yapılmak istenmektedir. Çünkü vergi beyannamelerinde yer alan bilgiler, hem mükellefleri hem vergi beyannamelerini imzalayan muhasebe meslek mensuplarını sorumluluk altına almaktadır. Böylece denetim elemanları vergi beyannameleri ve eklerinde yer alan bilgileri incelemeleri sırasında daha az zaman harcayacaklardır.
· Vergi beyannamelerinin serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler veya yeminli mali müşavirler tarafından imzalanması ve bu beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından imzalayanların müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları hüküm altına alınmaktadır. Bu yönüyle bu düzenleme, bir uygunluk denetimini oluşturmaktadır.
B- Maliye Bakanlığı Tarafından Yapılan Düzenleme
Maliye Bakanlğı Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin sorumluluklarını 4 sıra no'lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce imzalanması hakkında genel tebliğ ile düzenlemiştir.
İşletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamayı, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye ve değerlendirmeye tabi tutarak, gerçek durumu ilgililerin ve resmi makamların kullanımına tarafsız bir şekilde sunmayı hedefleyen 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2 nci maddesinde serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin yetkileri düzenlenmiş olmasına rağmen, mali sorumluluklarına ilişkin herhangi bir hüküm sözkonusu Kanunda yer almamıştır.
Kanunun 2/A-a bendinde muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu, diğer işlemlerin yanında "gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin; genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak" olarak ifade edilmiştir.
Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin, bu işlemlerinden dolayı ortaya çıkacak mali sorumluluğu Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227 nci maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Ayrıca vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensupları tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Bu suretle, beyannameyi imzalayan meslek mensupları, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükelleflerle birlikte müteselsilen sorumlu tutulacaklardır.
Mükelleflerin beyannameleri, kendilerine 3568 sayılı Kanunun 2/A-a maddesinde belirtilen hizmetleri bir bütün olarak fiilen veren serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından imzalanacaktır. Beyanname imzalayan meslek mensuplarının imzaladıkları beyannamelerle ilgili olarak herhangi bir rapor yazmalarına gerek bulunmamaktadır.
Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler, mükellef tarafından kendilerine ibraz edilen belgelerin, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri ile genel muhasebe kurallarına uygun ve doğru olarak yasal süresi içinde, kanuni defterlere kaydedilmesinden ve mali tablolara aktarılmasından sorumludurlar. Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler, bilerek kullandıkları veya harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden de sorumlu olacaklardır. Miktar veya tutar itibariyle işletmenin faaliyet konusu veya iş hacmiyle mütenasip olmayan belgeler ile ticari örf ve teamüle uygun olmayan belgeler, meslek mensuplarının sorumluluğu kapsamındadır. Böyle bir belgenin varlığı halinde, meslek mensupları, bunun doğruluğunun tespitini mükelleften isteyebilirler. Mükellefin bir tespitte bulunmaması veya bu konuda meslek mensubunun ikna olmaması halinde, keyfiyet, meslek mensubunca beyanname verme süresi sonuna kadar ilgili vergi dairesine yazılı olarak bildirilecektir. Bu bildirimle birlikte meslek mensubunun sözkonusu belgelere ait sorumluluğu ortadan kalkacaktır.
Sorumluluğun tespitinde, yukarıda belirtilen sorumlulukla bağlantılı olarak ortaya çıkan vergi ziyaının varlığı yeterli olacaktır. Örneğin, sehven dahi olsa yevmiye defterinde yer alan bir toplamı yanlış aktararak veya bir yevmiye işlemini yanlış hesaba kaydederek vergi ziyaına sebebiyet veren meslek mensubu ziyaa uğratılan bu vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.
Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler, beyannamelerini imzaladıkları mükelleflerce ibraz edilen belgelerde yer alan bilgilerin kanuni defterlere ve defterlerdeki bilgilerin mali tablolara uygunluğunun yanı sıra, beyannamelere eklenen temel mali tablolarda yer alan ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine göre belirlenen Dönem Kâr/Zararı'nın doğruluğundan da sorumludurlar.
Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin sorumlulukları kapsamına giren yukarıda belirtilen işlemlerden dolayı bir vergi ziyaı ortaya çıktığı takdirde, beyannameyi imzalayan meslek mensubu, ziyaa uğratılan vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.
Beyanname ve eklerini yeminli mali müşavirlere tasdik ettiren mükelleflere ait muhasebeye ilişkin işlemlerin ruhsatlı serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından yerine getirilmesi durumunda, sözkonusu meslek mensupları da yaptıkları işlerden yukarıda açıklanan usul ve esaslar çerçevesinde sorumludurlar. Bu sorumluluk, ayrıca tasdiki yapan yeminli mali müşavirin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
1- Müşterek ve Müteselsil Sorumluluğun Tesbiti
a- Denetim Elemanlarınca Yapılacak İşlem
Vergi Usul Kanununun 135 inci maddesinde sayılan vergi inceleme elemanlarınca yapılan incelemeler neticesinde bir matrah farkı ortaya çıktığı takdirde, denetim elemanları, beyannameyi imzalayan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin sorumluluklarının tespitini yapacak ve raporlarında belirteceklerdir. Denetim elemanları, bulunan matrah farkı ile meslek mensubunun sorumluluğu arasındaki ilişkiyi ilgili meslek mensubunun bilgisine de başvurmak suretiyle inceleme raporlarında net bir şekilde ortaya koyacak ve bulunan matrah farkından meslek mensubunun sorumlu olup olmadığını açıklayacaklardır. Meslek mensubunun müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun tespit edilmesi halinde, sözkonusu inceleme raporlarının onaylı birer örneği denetim elemanlarınca, meslek mensubunun bağlı bulunduğu vergi dairesine ve disiplin cezası yönünden de gereği yapılmak üzere meslek odasına ayrıca gönderilecektir. Bulunan matrah farkı üzerinden tarh edilen vergi ve buna ilişkin cezalarda uzlaşmaya varılmış veya tahsilatın yapılmış olması, raporların birer örneğinin meslek mensubunun bağlı bulunduğu odaya gönderilmesine engel teşkil etmeyecektir. Bu raporların ayrıca Maliye Bakanlığı’na gönderilmesine gerek bulunmamaktadır.
b- Vergi Dairelerince Yapılacak İşlem
Müteselsil sorumluluğu vergi inceleme raporu ile tespit edilen Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler hakkında vergi dairelerince yapılacak takibat, vergi ve ceza tahakkukunun kesinleşmesinden sonra başlatılacak ve tahakkuku kesinleşen vergi ve cezanın tahsiline yönelik olacaktır. Sorumluluğu tespit edilen meslek mensupları ile ilgili takibat, bu meslek mensuplarının bağlı bulunduğu vergi dairelerince yerine getirilecektir.
C- Türkiye SM, SMMM ve YMM Odaları Birliği (TÜRMOB) Tarafından Yapılan Düzenleme
Türkiye SM, SMMM ve YMM Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından hazırlanan 18.10.2001 tarih ve 24557 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren mecburi meslek kararında VUK’nda yer alan ve mük. 227’nci maddede düzenlenen sorumluluk müessesesi ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Buna göre;
VUK’nun mükerrer 227’nci maddesine göre meslek mensupları, imzaladıkları vergi beyannamelerinde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müselsilen sorumlu tutulurlar. Ancak sorumluluktan meslek mensubunun müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması 2 koşula dayandırılmıştır.
i-Vergi beyannamelerinde yer alan bilgiler defterlere uygun olmalıdır. Bu hükümle, vergi beyannamelerinin imzalanmasında meslek mensubunun yüklendiği görev ve sorumluluk yalnız defterlere dayanan bilgilerle sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlamaya defterlerin onayları ile ilgili bilgiler gibi şekli olanlarda dahil olmak üzere muhasebe kayıtlarına uygun olarak hazırlanan vergi beyannamelerinin ekindeki finansal tablolar ile hesap özetleri de dahildir.
ii- Sözkonusu defterlerdeki kayıtlar dayanaklarını oluşturan belgelere uygun olmalıdır. Bundan meslek mensubunun VUK’nun mükerrer 227. maddesinde belirtilen hükümler çerçevesinde yapacağı şekli inceleme anlaşılmalıdır. Burada belgelere uygunluk dışında, defter kayıtlarının genel kabul görmüş muhasebe ilke ve kuralları ile vergi mevzuatına uygunluğunun araştırılması, meslek mensubundan talep edilen hizmetin kapsamındadır. Sorumluluğu gerektiren bu durumlar nedeniyle vergi beyannamelerinin imzalanması öncesi meslek mensuplarının sınırlı uygunluk denetimi yapmaları gerekir.
1- Sınırlı Uygunluk Denetimi
Uygunluk denetimi, işletme içinden veya dışından yetkili bir üst makam tarafından saptanmış kurallara ve Devlet müdahalesinin olduğu durumlarda yasal düzenlemelere uyulup uyulmadığını araştırmaktır. VUK’nun mükerrer 227’nci maddesine göre talep edilen uygunluk denetimi sınırlandırılmış olup, kayıtların dayanağı olan belgelere uygunluk koşulunu getirmiştir. Bu denetimin yerine getirilmesinde üçüncü kişilerle uygunluk, belgelerin doğruluğunu araştırma gibi yükümlülüklerin yerine getirilmesi istenmemiştir. Bu nedenle VUK’nun mükerrer 227’nci maddesine göre vergi beyannamelerinin imzalanması için yapılacak sınırlı uygunluk denetiminin (SUD) konusunu işletmenin tuttuğu defter kayıtları ve yapmış olduğu işlemler oluşturur.
Denetim kriterleri ise yasalar, şirket ana sözleşmesi, şirketin iç yönetmelikleri, iş sözleşmeleri dışında genel kabul görmüş muhasebe ilke, kural ve standartları ile defter kayıtlarının dayanağını oluşturan belgelerin yasalara uygun nitelikte olmasıdır. VUK’nun mükerrer 227’nci maddesine göre yapılacak SUD faaliyeti karşıt inceleme ve üçüncü kişilerle uygunluğu içermediği için doğruluk denetimini içeren ve karşıt inceleme yetkisiyle gerçekleştirilen Yeminli Mali Müşavir tasdik faaliyeti değildir. Vergi beyannamelerinin imzalanmasında meslek mensuplarının SUD faaliyeti, vergi beyannamelerinin ekindeki finansal bilgilerin veya hesap özetlerinin defterlere uygunluğu ile bu kayıtların doğru bir şekilde ve dayanakları olan belgelere uygun yapılması amacına yönelik bir ön denetimdir.
SUD faaliyetinde defter ve belgelerin sağlanmasından ve doğruluğundan vergi beyannamesinin yükümlüsü sorumludur. Ancak SUD faaliyetini sürdüren meslek mensubunun defter kayıtlarının dayanağı olan belgelerle ilgili şu yükümlülükleri vardır.
- Belgeler VUK ile Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen şekil ve koşullara sahip olmalıdır,
- Alınan ve kayıtlara verilen kambiyo senetleri ile çekler, şirketin defterlerindeki kayıtlara uygun olmalıdır.
- Amortisman ve yeniden değerleme hesaplamaları kontrol edilmelidir.
- Şüpheli alacak karşılıklarının icra ve yargı belgelerine bağlanmış şekilde ayrılıp ayrılmadığı araştırılmalıdır.
- Alacak ve borç senetleri için yapılan reeskont hesaplamaları kontrol edilmelidir,
- Envanter listeleri müşteri tarafından hazırlanacak ve imzalanacaktır. Müşterinin beyan ettiği birim fiyat meslek mensubu tarafından test edilmelidir.
İmzalanan vergi beyannamelerinde daha sonra vergi ziyaının saptanması durumunda meslek mensubunun müteselsil sorumluluğu şu koşullara bağlı olmaktadır:
- Yukarıda sayılan yükümlülüklere uyulmaması,
- Defter kayıtlarının doğruluğunun saptanamaması,
- Defter kayıtlarının VUK’nun 227 ve 228’inci madde hükümlerine uygun olmaması,
- Değerlemelerin VUK’nun değerleme hükümlerine aykırı yapılması,
- Finansal tablolardaki ve hesap özetlerindeki ticari kara yapılacak ilave ve indirimlerin yapılmaması,
- VUK’un 135’nci maddesinde sayılan vergi inceleme elemanlarınca yapılan inceleme neticesinde bir matrah farkı ortaya çıktığı takdirde, bulunan vergi matrahı vergi inceleme elemanlarınca beyannameyi imzalayan meslek mensubunun sorumluluğunu ortaya koyan mesleki hatasının net bir şekilde saptanması ve bu hususun inceleme raporunda açıkça belirtilmesi.
Özetle yukarıda sayılan nedenlerle imzaladığı beyannamelerde vergi ziyaı ortaya çıkan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler meydana gelen vergi ziyaı, vergi cezası ve gecikme faizlerinden VUK’nun mük. 227’ nci maddesi uyarınca mükellefle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
V- SONUÇ
Birden çok kimsenin aynı zarardan dolayı aynı biçimde sorumlu tutulması ve zarar görenin giderim için dilediği sorumlu veya sorumlulara başvurabilmesi halinde ortaya çıkan sorumluluk biçimine müteselsil sorumluluk denir. Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227’ nci maddesi uyarınca meydana gelen vergi ziyaı, ceza ve gecikme faizlerinden dolayı mükellefle birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.
Serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ne mükellef ne de vergi sorumlusudurlar. Sadece ortaya çıkan vergi ziyaı, ceza ve gecikme faizlerinin ödenmesi için mükellefle birlikte sorumlu tutulmuşlardır. Burada vergi idaresinin amacı alacağını daha rahat tahsil etmek ve meslek mensuplarının yaptığı işte daha dikkatli olmalarını sağlamaktır. Meslek mensuplarına yüklenen sorumluluk son derece ağır bir yaptırım içermektedir. Son derece ağır olan bu yaptırımın ise nasıl uygulanacağı tam açıklığa kavuşmuş değildir. Zira meslek mensuplarının sorumluluğunun kriterleri tam olarak belirlenebilmiş değildir.
Ancak uygulamada genellikle ortaya vergi ziyaı çıktığı anda Yeminli Mali Müşavirler için sorumluluk müessesesi devreye sokulmakta serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler için herhangi bir işlem yapılmamaktadır. Ancak önceki bölümlerde ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere, serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler de bazı durumlarda ziyaa uğratılan vergilerin tazmini için mükellefle birlikte müteselsilen sorumlu tutulabilmektedirler.
Biz müteselsil sorumluluk müessesesinin uygulanmasından yanayız. Ancak uygulamada hiçbir kastı ve ihmali olmadığı halde müteselsil sorumluluk ve ödemeyle karşı karşıya kalan meslek mensuplarının korunması gerektiği düşüncesindeyiz. Şayet idare sorumluluğun yaptırımlarını ağırlaştırır ve sorumluluk uygulamasını dürüst olan olmayan ayrımına göre yaparsa bu müessese daha kullanışlı ve adil bir müessese haline gelecektir.
Bize göre müteselsil sorumluluk uygulaması şöyle olmalıdır. Öncelikle meslek mensubunun işini yaparken mesleki standartlara uygun şekilde mesleki özen gösterip göstermediği tespit edilmelidir. Bu tespitten sonra meslek mensubunun sorumluluk taşıdığı haller dolayısıyla ihmal veya suçunun olduğu saptanmışsa ve bu ihmal veya suç kesinleşmişse meslek mensuplarına meslekten men, para cezası ve bazı hallerde hapis cezaları verilebilmelidir. Sadece bu durumda meslek mensupları ortaya çıkan vergi ziyaı, gecikme faizi ve cazalaradan mükellefle birlikte müteselsilen sorumlu tutulmalıdırlar. Ayrıca meslek mensubunun sorumlu tutulabilmesi için meslek mensubunun ihmal ve kastının olduğunun da kesin olarak ispatlanması gerektiğini düşünmekteyiz.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1- AYAN, Mehmet. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Konya: Mimoza Yayınları, 1998
2-BAYKARA, Bekir. “ Vergi Sorumluluğu, Vergiden Sorumluluk ve VUK’nun 11’inci Maddesine Göre KDV’den Müteselsil Sorumluluk”, Vergi Dünyası, Sayı 222 (Şubat 2000), s.32-37
3- ÇAKAN, Yılmaz. Türk Hukuk Sisteminde Sorumluluk Müessesesi. Yayımlanmamış Etüd, İstanbul, 1999
4-GÜNDOĞDU Burhan. “Yeminli Mali Müşavirlerin Müteselsil sorumlulukları, Vergi Dünyası, sayı 274 ( Haziran 2004), s.138-145
5-KARAHASAN, Mustafa Reşit. Sorumluluk Hukuku. İstanbul: Beta Yayınları, 1995
6-KIRBAŞ, Sadık. Vergi Hukuku. Ankara: Siyasal Kitabevi, 1999
7-ÖZYER, Mehmet Ali. Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamalar. İstanbul: Maliye HUD Yayınları, 2003
8-TÜRKER Masum, Recep PAKDEMİR, Yakup SELVİ, Fatih YILMAZ. Sınırlı Uygunluk Denetimi. Ankara: TÜRMOB Yayınları M.198, 2003
9-ZAHİT İmre. Doktrinde ve Türk Hukukunda Kusursuz Mesuliyet Halleri. İstanbul: 1949
10-Mali Mevzuat Platformu (15 Temmuz 2005). İstanbul: İstanbul YMM Odası Yayınları
Burhan GÜNDOĞDU
|
Hesap Uzmanı
|
[1] Yaklaşım Dergisinin Kasım 2006 sayısında yayınlanmıştır.
[2] Mustafa Reşit Karahasan, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, İstanbul: Beta yayınları, 1989, s. 426
[3] Henri Cescheaux, Pierre Tercier, Sorumluluk Hukuku, (Çeviren: Salim Özdemir), Ankara: 1983, s.1’den Yılmaz Cakan, Türk Hukuk Sisteminde sorumluluk Müessesesi, Bu Müessesenin Vergi Hukuku Açısından İrdelenmesi, Yayımlanmamış etüd, İzmir: 1996 s. 7
[4] İmre Zahit, Doktrinde ve Türk Hukukunda Kusursuz Mesuliyet Halleri, İstanbul: 1949, s. 5’den Yılmaz Çakan, age., s. 7
[5] Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara 1978’den Bekir Baykara “Vergi Sorumluluğu, vergiden sorumluluk ve VUK’nun 11’inci maddesine göre KDV’den Müteselsil Sorumluluk” Vergi Dünyası, sayı 222 (Şubat 2000), s. 32-37
[6] Kenan Bulutoğlu, Türk Vergi Sistemi, s. 331’den Sadık Kırbaş, Vergi Hukuku, Ankara: Siyasal Kitabevi, 1999, s. 81
[7] Mehmet Ali Özyer, Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları,İstanbul: HUD Yayını, 2002, s. 28
[8] Masum Türker, Recep Pakdemir, Yakup Selvi, Fatih Yılmaz, Sınırlı Uygunluk Denetimi, TÜRMOB Yayınları No:198, Ankara, 2003, s.34