Okunma Sayısı : 2725
   
Sizden Gelenler - SOSYAL GÜVENLİKTE ÜZERİNDE SIK SIK OYNANAN İDARİ PARA CEZALARININ YARGILAMA YERİNDE SON DURUM
Yayımlanma Tarihi: 24.07.2007
 
SOSYAL GÜVENLİKTE ÜZERİNDE SIK SIK OYNANAN İDARİ PARA CEZALARININ YARGILAMA YERİNDE SON DURUM


Mahmut ÇOLAK
SGK Müfettişi

 
I-GENEL AÇIKLAMA
 
17.07.1964 tarihli 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 140 ncı maddesinde, idari para cezalarının gerek ödenme süresi, gerekse de yargılama yeri olarak sık sık düzenlenme gereği duyulmuştur. Bu düzenlemede özellikle yargılama yeri açısından Anayasa Mahkemesi’nin son 30 yılda 2002 ve 2007 yıllarında verdiği kararlar etkili olmuştur. Bu çalışmamızda, tarihi gelişim dikkate alınarak dönemler itibariyle idari para cezalarının ödenmesi, itiraz yolları, zamanaşımı ve yargılama yeri incelenmeye ve değerlendirilmeye çalışılacaktır.
 
II-TARİHSEL SÜREÇTE İDARİ PARA CEZASI
 
II.1–20.06.1987 tarihli 3395 sayılı Yasa[1] dönemi
 
İdari para cezalarının verilmesini gerektiren fiillerin tekrarı halinde verilen para cezası birinci tekrarda iki katı, ikinci ve müteakip tekrarlarda dört katı artırılarak uygulanır. İdari para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren (30) gün içerisinde yetkili mahkemeye itiraz edilebilir. Zaruret görülmeyen hallerde, itiraz evrak üzerinden incelenerek sonuçlandırılır.

Para cezalarının uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
 
Söz konusu yönetmelik (Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği-SSİY-)[2], 30.10.1987 tarihinde yayımlanmış olup, anılan Yönetmeliğin 32 nci maddesine göre (26.02.2000 tarih–23976 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile değişik), idari para cezasına karşı yapılan itirazı Kurumca reddedilen işverenler veya varsa aracılar, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvurabilirler.
 
II.2–06.05.1993 tarihli 3910 sayılı Yasa[3] dönemi
 
İdari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz.
 
İdari para cezalarının tahakkuk ve tahsilâtında on yıllık zamanaşımı uygulanır.[4]
 
II.3–29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasa[5] dönemi
 
İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (60) gün içinde idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idari para cezaları, bu Yasanın 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.
 
Fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idari para cezaları zamanaşımına uğrar.
 
II.4–08.02.2006 tarihli 5454 sayılı Yasa[6] dönemi
 
İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (15) gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kararı kesinleşir. Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. 2.000 Yeni Türk Lirası dâhil idari para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ödenmeyen idari para cezaları, bu Yasanın 80 inci maddesi hükmüne göre tahsil edilir. İdari para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idari para cezasına karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.
 
II.5–09.05.2007 tarihli 5655 sayılı Yasa[7] dönemi
 
İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (30) gün içinde yetkili İdare Mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.
 
Fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar. İdarî para cezaları hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 30.03.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.
 
II- İDARİ PARA CEZASININ HUKUKSAL NİTELİĞİ
 
Bilindiği üzere; kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi yönünden kendilerine görev verilen kimi, idari kurum ve kuruluşlar, kamu gücünü kullandıktan başka, hizmetin gereği kamu düzenini sağlamak, görevlerini düzenli şekilde yerine getirebilmek yönünde kimi yetkilerle donatılmışlardır. İşte, SGK tarafından uygulanan idari para cezaları da bu türdendir. Sosyal güvenliğin sağlanması yönünden kimi görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmeleri için; Kurumca ilgililerce uygulanmakta olan bir idari yaptırımdır. Bu yaptırımlara karşın başvurulacak makamlar; önce hiyerarşik yönden üst makam veya merciler daha sonra uzman yargı yerleri olmalıdır. 506 sayılı Yasa yönünden de, 3910 sayılı Yasa’dan önceki sistemde bu tür bir yöntem benimsenmiş, idari para cezalarına karşın, yetkili mahkemeye itiraz hakkı tanınmıştır. Ne var ki; “yetkili mahkemenin” Yasanın 134 üncü maddesi gereği, iş mahkemesi olmasına ve Sosyal Sigortalar Yasasından kaynaklanan uyuşmazlıklara bakan Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin de, bu görüşü paylaşmasına karşın, bir Genel Hukuk kararı sonucu; idari para cezalarına karşı yapılacak itirazların, ceza mahkemelerinde görülebileceği sonucuna varılmış ve bir süre sonra yapılan 3910 sayılı Yasa Sisteminde aynı görüş kabul edilerek bu gün uygulanmakta olan yöntem ortaya çıkmıştır. Bu tür bir yöntem ise, yargılama hukuku hem de maddi hukuk açısından ortaya bir ikilem çıkarmıştır. Öncelikle belirtmek gerekirse; idari yaptırım niteliğindeki idari para cezalarından doğan uyuşmazlıkların çözüm yerinin, İş Mahkemesi yerine, Sulh Ceza Mahkemesi olarak kabulü, hem idari yaptırımların hukuksal niteliğine hem de, 506 sayılı Yasanın benimsediği temel esasla uygun düşmemiştir. Öte yandan; bu durum yargılama sisteminde bir ikileme neden olmuştur. İdari para cezalarından doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin, sulh ceza mahkemeleri olmasına karşın, aynı idari para cezalarının ödeme emirlerinden doğan uyuşmazlıklar bu kere, Yasanın 80 inci maddesinde gösterildiği biçimde iş mahkemelerinde çözümlenmekte bu ise uygulamada karmaşaya neden olmakta, ilgiler çoğu kez haklarını yeterince arayamamaktadır.[8]
 
III- ANAYASA MAHKEMESİNİN 2002 VE 2007 TARİHLİ KARARLARI
 
08.10.2002 günlü, E. 2001/225, K.2002/88 sayılı kararları[9] ile 04.10.2006 günlü, E. 2006/75, K.2006/99 sayılı kararlarının[10] incelenmesinden öne çıkan hususlar aynen aşağıda sunulmuştur:
 
-İdarenin hizmetlerini gereği gibi ve ivedilikle görebilmesi için, yaptırım uygulama yetkilerine gereksinimi vardır. İdare bu yetkilerle, kamu düzeni ve güvenliğini, kamu sağlığını, ulusal servetleri zamanında ve gereği gibi koruyabilir. Bu nedenle, idareye, geniş ve çeşitli yaptırımlar uygulama yetkisi tanınmıştır. İdari cezalar, idari yaptırımların en önemlilerinden biridir. İdari cezalar arasında yer alan para cezaları da bu amaçla etkin ve yaygın bir biçimde uygulanmaktadır. İdari para cezalarını diğer cezalardan ayıran en belirgin nitelik, onların idari makamlar tarafından kamu gücü kullanılarak verilmesidir.
 
—Tarihsel gelişimine paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş, kimi maddelerinde bu ayrıma ilişkin kurallar yer almıştır... Bu düzenlemeler gereği idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Belirtilen nedenlerle kural olarak, idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idari yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tabi olacaktır.
 
İdari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden itibaren başlaması, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verme yasağı, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için gerekli olan koşullar, yürütmenin durdurulması kararına getirilebilecek sınırlamalar ve idarenin verdiği zararı ödeme yükümlülüğü, ağırlıklı olarak adli yargı sistemi için değil, idari yargı sistemi için geçerli olan temel ilkelerdir.                                  
 
İtiraz başvurusuna konu olan idari para cezası, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili ve Yasada belirtilen kurallara uymayanlara idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğundan, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili kılınması gerekir.
 
-Bu nedenlerle, itiraz konusu kural (Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren…yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvurabilirler.” Biçimindeki üçüncü tümcesi) Anayasa’nın 2., 125. ve 155. Maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
 
IV–5326 SAYILI YASA AÇISINDAN KONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
 
Bilindiği üzere, 30.03.2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın[11] 27 nci maddesinin birinci fıkrasına göre, idari para cezalarından dolayı Sulh Ceza Mahkemelerine en geç 15 gün içinde başvurulabilecektir. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığının 21.11.2005 tarih ve E.No:2005/84, K.No:2005/105 sayılı kararı[12] ile 5326 sayılı Yasanın belirlediği ilke ve esaslara uyan diğer yasalardaki idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırımlara karşı yapılacak itirazlarda Sulh Ceza Mahkemesinin genel görevli kılındığı belirtilerek, sosyal güvenlik mevzuatına dayanan dava konusu idari para cezasına karşı yapılacak itiraza bakma görevinin de sulh ceza mahkemesine ait olduğuna karar verilmiştir.
 
Gerek 5326 sayılı Yasa hükmü gerekse de Uyuşmazlık Mahkemesinin kararları dikkate alınarak, 506 sayılı Yasanın 140 ncı maddesinde idari para cezalarında karışıklığa neden olan yargılama yeri yeniden değiştirilerek yasal zemine kavuşturulmuştur. Yapılan yeni düzenleme ile idari para cezalarına karşı yetkili Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edileceği hüküm altına alınmıştır.
 
V–01.01.2008 TARİHİNDE YÜRÜRLÜĞE GİRECEK OLAN 5510 SAYILI YASADA İDARİ PARA CEZASI (Madde 102)
 
İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ye da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî para cezası kesinleşir.
 
 
İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tâbidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.
 
İdarî para cezaları hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 30.03.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası hükümleri uygulanır.
 
VI- DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE ÖNERİ
 
Dönemler itibariyle idari para cezalarının yargılama yeri ve süresini aşağıdaki tablodan rahatlıkla görmek mümkündür.
 
Kanun Numarası
Yürürlük Tarihi
Yargılama Yeri
Mahkemeye İtiraz Süresi
Zamanaşımı
3395
09.07.1987
Yetkili Mahkeme[13]
Tebliğ tarihinden itibaren (30) gün
10 yıl
SSİY
26.02.2000
Yetkili Sulh Ceza Mahkemesi
Tebliğ tarihinden itibaren (7) gün
10 yıl
3910
12.05.1993
Yetkili Sulh Ceza Mahkemesi
Tebliğ tarihinden itibaren (7) gün
10 yıl
Anayasa Mahkemesi Kararı
26.02.2003
İdari Yargı Yerleri
-
-
4958
06.08.2003
İdare Mahkemesi
Tebliğ tarihinden itibaren (60) gün içinde
5 yıl
5454
15.02.2006
Yetkili Sulh Ceza Mahkemesi
Tebliğ tarihinden itibaren (15) gün
5 yıl
Anayasa Mahkemesi Kararı
06.04.2007
İdari Yargı Yerleri
-
-
5655
20.05.2007
Yetkili İdare Mahkemesi
Tebliğ tarihinden itibaren (30) gün
5 yıl
5510
01.01.2008
Yetkili Sulh Ceza Mahkemesi
Tebliğ tarihinden itibaren (15) gün
10 yıl
 
SGK tarafından sosyal güvenliğin sağlanması yönünden, idari yaptırımların başında idari para cezaları gelmektedir. İdari para cezalarına ilişkin uyuşmazlıklar, 506 sayılı Yasa uygulanmasından kaynaklanmakta olup, uyuşmazlıkların idari yargı yerlerince yerine getirilmesi, idari yaptırımların hukuksal niteliğine ve anılan Yasanın benimsediği temel esasa uygun düşmektedir.
 
Sosyal güvenlik mevzuatı kendine özgü kuralları ve düzenlemeleri olan bir mevzuat düzenlemesi olduğundan, hakkında düzenleme bulunmayan hallerde genel hükümlere göre işlem yapılmaktadır. Bu ayrık duruma örnek olarak, makale konumuzu teşkil eden idari para cezalarıdır. Anayasa Mahkemesinin 2002 tarihli kararı, idari para cezalarının yargılama yeri idari yargı yerleri olarak belirtilmesine rağmen, daha sonraki yıllardaki yasal düzenlemeler anılan karar doğrultusunda yapılmış, Anayasa Mahkemesinin kararları göz ardı edilerek Kabahatler Yasasına paralel olarak yeniden yargılama yeri değiştirilmiştir. Bu defa, Anayasa Mahkemesinin 2006 tarihli kararı ile ikinci bir kez sosyal güvenliğe yönelik idari para cezalarının yargılama yeri olarak idari yargı yerleri gösterilmiştir. Bunun üzerine, 5655 sayılı Yasa ile yetkili İdare Mahkemesi olarak hüküm altına alınmıştır.
 
Kanımızca; idari para cezalarından doğan uyuşmazlıkların 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasasının 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının (B) bendi hükmü uyarınca, İş Mahkemelerinde çözüme kavuşturulması düşünülmektedir.
 
01.01.2008’de yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı Yasanın yeniden düzenlenmesi aşamasında, idari yargı yerleri olarak, sosyal güvenlik ve çalışma hayatı alanlarında daha uzmanlaşmış mahkemeler olan İş Mahkemelerinde görülmesini sağlayacak yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
 
 
 


[1] 09.07.1987 tarih ve 19512 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
[2] 16.01.2004 tarih ve 25348 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmıştır.
[3] 12.05.1993 tarih ve 21579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
[4] Bu hak düşürücü bir süredir (ÇAKMAK İhsan, Şerhli Sosyal Sigortalar Kanunu Cilt 2, Adalet Yayınevi).
[5] 06.08.2003 tarihli 25191 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[6] 15.02.2006 tarih ve 26081 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[7] 20.05.2007 tarih ve 26527 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[8] ARASLI Utkan, Sosyal Güvenlik Ve Sosyal Sigortalar, Ankara 2002
[9] 26.02.2003 tarihli 25032 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[10] 06.04.2007 tarih ve 26485 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[11] 31.03.2005 tarih ve 25772 Mükerrer Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
[12] 28.12.2005 tarih ve 26037 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[13] 3910 sayılı Kanunla 140 ıncı maddesinde değişiklik yapılmadan önce 3395 sayılı Kanunla değişik madde 140/II’ de yetkili mahkemeye itirazdan söz edilmekle birilikte, itirazı incelemekle görevli mahkemenin hangisi olduğu 506 sayılı Yasada ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde belirtilmediğinden, uygulamada bu görevin İş Mahkemesine mi, İdare Mahkemesine mi yoksa Sulh Ceza Mahkemesine mi ait olduğu yönünde tereddütler doğmuş ve önceleri İş Mahkemesi görevli sayılmış iken; daha sonra Sulh Ceza Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılarak, bu içtihat sürdürülmüştür. Kurum da bu uygulamayı benimsemiştir (SARAÇ Coşkun, İşverenin Prim Ödeme Yükümlülüğü, Ankara 1998).
 
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı