Onur ELELE
Hesap Uzmanı
TAM BÖLÜNME MÜESSESESİ
A- GİRİŞ
Tam bölünme müessesesi ilk olarak 4684 sayılı Kanun ile vergi mevzuatımıza kazandırılmıştır. 5422 sayılı Eski Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 38 ve 39’uncu maddelerinde düzenlenen tam bölünme müessesesi, esaslı bir değişiklik yapılmadan 5520 sayılı Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20’nci maddelerinde yeniden düzenlenmiştir. Ne var ki, yürürlükteki Türk Ticaret Kanunu’nda bölünme isimli bir müessese bulunmamaktadır.
Şirketlerin kurulması ve faaliyetlerine ilişkin genel esaslar ile sona ermelerine ilişkin tüm hükümler Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmekte, bunların vergiyle ilgili olabilecek yanları ya da vergilendirilmeme koşulları ise vergi mevzuatında yer almaktadır. Tam bölünme müessesesine ilişkin olarak TTK’da herhangi bir düzenlemenin yer almaması, vergi kanunlarında yer alan hükümlerin de uygulanamaması sonucunu doğurmaktadır. Her ne kadar tam bölünmenin şirketler arası birleşme ve devir hükümleri dahilinde değerlemeye tabi tutulabileceği imkanı bulunsa da, yasal düzenlemenin mevcut olmaması uygulayıcıları sıkıntıya sokmaktadır.
Diğer taraftan halen TBMM’de yasama süreci devam eden Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda tam bölünmeye ilişkin hükümlere de yer verilmektedir. Tasarıdaki düzenlemenin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemelerle paralellik göstermesi göz önüne alınarak, bu makalede olayın TTK nezdindeki yetersizliği göz ardı edilecek ve tam bölünme işlemlerinin sadece vergi kanunları açısından bir değerlendirmesi yapılacak; gerek duyulmadıkça olayın diğer hukuk dallarını ilgilendiren boyutuna girilmeyecektir.
B- TAM BÖLÜNME MÜESSESESİ İLE İLGİLİ OLARAK VERGİ KANUNLARINDA YER ALAN DÜZENLEMELER
Tam bölünme 5520 Sayılı Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19’uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca; tam mükellef bir sermaye şirketinin tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bütün mal varlığını, alacaklarını ve borçlarını kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmesi ve karşılığında devredilen sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmesi tam bölünme hükmündedir. Devredilen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari değerinin % 10'una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin bölünme sayılmasına engel değildir.
Aynı maddenin dördüncü fıkrasında yukarıdaki şekilde yapılacak bölünmelerde aktif ve pasif düzenleyici hesapların, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunacağı hükmedilmiştir.
Tam bölünme işlemi sonucunda, bölünen şirketin tüzel kişiliği sona ermekte ve şirketin tüm mal varlığı mukayyet değerleri üzerinden taksim edilip en az iki veya daha fazla şirkete geçmekte ve bölünen şirketin ortakları devralan şirketlerin ortaklık paylarını iktisap etmektedir.
Tam bölünme işlemi sadece tam mükellef kurumlar arasında gerçekleştirilebilir. Esasen vergi erteleme müessesesi niteliği ağır basan tam bölünme işlemlerinde, ertelenen kurum kazancının ileride vergilendirilebilmesi bölünen ve devralan kurumların tam mükellef olmalarını gerektirmektedir.
Tam bölünen şirketin ve devralacak şirketlerin aynı neviden olması gerekmez. Tam mükellef bir anonim şirketin iki limited şirkete tam bölünmesi mümkündür.
Münfesih kurumun aktif ve pasif hesapların mukayyet değerleri üzerinden devralan kurum hesaplarına aktarılması, ayrıca bir değerleme yapılmayacağını ifade etmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 265’inci maddesinde mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında yer alan hesap değeri olarak tanımlanmıştır.
Böylece, bölünme işlemiyle gerçekte bir vergi ertelemesi yapılmış olmaktadır. Kaydi değerleri üzerinden devralınan kıymetler ileride elden çıkarıldığında, içerdikleri gizli yedekler realize edilecek ve satış bedeliyle kayıtlı bedel arasındaki fark kurum kazancının bir unsuru olarak vergilendirilecektir
Bölünme işlemine konu olan varlıkların kayıtlı değerleri üzerinden diğer şirketlere intikal ettirilmesi, bölünen şirketin ortaklarına varlıkların kayıtlı değeri kadar hisse verilmesini gerektirmemektedir. Bölünen ve devralan şirketlerin karşılıklı olarak devre konu varlıkların değerlerini belirlemek suretiyle devralan ve bölünen şirketlerin ortaklarının haklarını koruyacak bir değişim oranı tespit etmeleri gerekmektedir. Değişim oranının bölünen ve devralan şirketlerin hisselerinin gerçek değeri üzerinden belirlenebilmesi mümkündür. Ancak, yapılan işlemin Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılan bölünme işlemi sayılabilmesi için bölünmeye konu edilen varlıklara karşılık iktisap edilen hisselerin, varlıklarını devreden şirketin ortaklarına, bölünen şirketteki hisselerine isabet eden servet değeri ile orantılı olarak dağıtılması gerekecektir. Bölünen şirketin ortaklarına verilen devralan şirketlerin hisseleri, ortakların bölünen şirketteki hisselerine isabet eden değerle orantılı dağıtılmadığında, söz konusu bölünme işleminin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19’uncu maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
KVK’nın 20’nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen şartlara uyulduğu takdirde, tam bölünmelerde, münfesih kurumun sadece bölünme tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; bölünmeden doğan karlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez.
Birinci şart, bölünen kurum ile bu kurumun varlıklarını devralan kurumların; bölünme tarihi itibariyle (şirket yetkili kurulunun bölünmeye ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, bölünme tarihidir) hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile bölünme işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, bölünen kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini bölünmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bölünen kurumun bağlı olduğu vergi dairesine vermeleridir.
İkinci şart ise, bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumların, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından müteselsilen sorumlu olacaklarını ve diğer ödevlerini yerine getireceklerini, bölünen kurumun bölünme nedeniyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesine ekleyecekleri bir taahhütname ile taahhüt etmeleridir.
Yukarıda belirtilen koşullara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece bölünme tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilecektir. Doğrudan doğruya bölünme işleminden kaynaklanan karlar ise vergilendirilmeyecektir.
KVK’nın 21’inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, tam bölünme işlemi sonucu münfesih kurum adına tahakkuk eden vergiler, devralan kurumun bölünmenin gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar devralan kurumlarca ödenecektir.
1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde de tam bölünme müessesinin işleyişine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendi uyarınca, bölünme işlemleri KDV’den istisna edilmiştir. İstisnaya ilişkin olarak, KDVK’nın vergiden istisna edilmiş işlemlere ilişkin yüklenilen KDV’nin indirilemeyeceğine ilişkin 30/a hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda bölünen mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, bölünme sonrasında bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır. Benzer şekilde tam bölünen şirketin KDV iade alacağı varsa, bu alacak da devralan şirkete intikal eder.
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun damga vergisinden istisna edilen kağıtları düzenleyen (2) sayılı tablosunun IV/17 bölümünde belirtildiği üzere, bölünme işlemleri nedeniyle düzenlenecek kağıtlar damga vergisine tabi tutulmaz.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123’üncü maddesi uyarınca, bölünme işlemleri nedeniyle yapılacak işlemler harca tabi tutulmaz. Örneğin tam bölünen şirketin gayrimenkullerin devralan şirketler adına tescilinde tapu harcı ödenmez.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 29’uncu maddesinin (s) bendi uyarınca, KVK’ya göre yapılan birleşme, devir, bölünme ve hisse değişimi işlemlerinden doğan kazançlar Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden istisnadır.
C- TAM BÖLÜNME MÜESSESESİ İLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ HUSUSLAR
1- Tam Bölünen Kuruma Ait Zararların Mahsubu
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun zarar mahsubuna ilişkin 9’uncu maddesi uyarınca, tam bölünmede, devralan kurumlar kendi bünyelerinde oluşan zararların yanı sıra, tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumun öz sermaye tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zararları da kazançlarından indirebileceklerdir.
“Devralınan kıymetle orantılı zararlar” ibaresinden kasıt, zarar mahsup hakkının devralan kurumlar arasında hangi esasa göre paylaştırılacağını belirlemektedir. Bu doğrultuda, devralan kurumlar, bölünen kurumun öz sermayesinin ne kadarını devralmışsa (%70-%30 ise), toplam zararın da o kadarını (%70-%30 gibi) mahsup edebileceklerdir.
Mahsup edilebilecek zararlar, hangi hesap dönemine ait olduğu devralan kurumların beyannameleri ekinde ayrıca bildirilmek şartıyla, mükelleflerce serbestçe belirlenebilecektir.
Öz sermaye tutarından kasıt, Vergi Usul Kanunu’nun 192’nci maddesi uyarınca, devralınan kuruma ilişkin bilanço aktif toplamından bilançoda yer alan borçların düşülmesi sonucu bulunacak tutardır. Bölünen kurumun öz sermaye tutarının sıfır veya negatif olması halinde bu kurumların zararlarının mahsubu mümkün değildir.
Zarar mahsubunun yapılabilmesi için; bölünen kurumun son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması, ayrıca bölünme neticesinde zarar mahsubu yapacak kurumların, devralınan kurumun faaliyetine bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam etmeleri gerekmektedir. Faaliyetin beş yıl süreyle devam ettirilmesi şartı, bölünen kurumu devralan her bir kurum için ayrı ayrı geçerlidir. “Devralınan kurumun faaliyetine devam” şartı, faaliyetin zarar mahsubu olanağını elde ettikten sonra herhangi bir şekilde faaliyetin sınırlandırılmamasını ifade etmektedir. Faaliyetin, zarar mahsubu yapıldıktan sonra arızi hale getirilmesi veya sona erdirilmesi halinde zarar mahsubu uygulamasından yararlanılması mümkün değildir.
Şartların ihlali halinde zarar mahsubu olanağı ortadan kalkacağından gerekli düzeltme işlemi yapılacak; yersiz zarar mahsubu nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı doğmuş sayılacaktır.
2- Amortisman uygulaması
Devir ve bölünme neticesinde devre konu iktisadi kıymetler, mukayyet değerleri üzerinden; aktif ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif ve pasif hesaplarla birlikte devrolunacağından, söz konusu iktisadi kıymetlerin devir işleminin amortisman uygulamaları bakımından ilk iktisap olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle devralan kurumda devir ve bölünme işlemi nedeniyle devrolan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin bakiye değerleri üzerinden kalan amortisman süreleri dikkate alınarak amortisman ayrılmaya devam edilecektir.
3- Geçici Vergi Uygulaması
Geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı döneme ilişkin olarak tam bölünme işlemleri nedeniyle kurumlar vergisi beyannamesi verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.
D- TAM BÖLÜNME İŞLEMİNİN YAPILMASINA İLİŞKİN ÖRNEK
Tam bölünme işlemi sonucunda, bölünen şirketin tüzel kişiliği sona ermekte ve şirketin tüm mal varlığı mukayyet değerleri üzerinden taksim edilip en az iki veya daha fazla şirkete geçmekte ve bölünen şirketin ortakları devralan şirketlerin ortaklık paylarını iktisap etmektedir.
Bölünme işlemine konu olan varlıkların kayıtlı değerleri üzerinden diğer şirketlere intikal ettirilmesi, bölünen şirketin ortaklarına varlıkların kayıtlı değeri kadar hisse verilmesini gerektirmemektedir.
Bölünen ve devralan şirketlerin karşılıklı olarak bölünmeye konu varlıkların değerlerini belirlemek suretiyle devralan ve bölünen şirketlerin ortaklarının haklarını koruyacak bir değişim oranı tespit etmeleri gerekmektedir. Değişim oranının bölünen ve devralan şirketlerin hisselerinin gerçek değeri üzerinden belirlenebilmesi mümkündür.
KVK’da bölünen kurum ortaklarına devralan kurumların iştirak hisselerinin verileceği belirtilmiş, ancak verilecek hisselerin kaynağına değinilmemiştir. Bu noktada, devralma işleminin doğal sonucu olarak devralan kurumlar sermaye arttırımı yapacaklarından, bölünen kurumun ortaklarına da sermaye arttırımından kaynaklanan hisselerin verilmesi gerekmektedir.
Ancak her durumda, bölünen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin, bölünen şirketteki hisselerine isabet eden servet değeri ile orantılı olarak dağıtılması gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda, tam bölünme işleminin yapılmasına ilişkin bir örnek aşağıda verilmiştir:
Örnek:
- Nominal sermayesi 1.000.000.-YTL olan (X) A.Ş., nominal sermayesi 400.000.-YTL olan (Y) A.Ş. ve nominal sermayesi 200.000.-YTL olan (Z) A.Ş.’ye sırasıyla %60 ve %40 oranlarında tam bölünecektir. Şirketlerin tam bölünme öncesi bilançoları aşağıdaki gibidir:
Dönen Varlıklar 100.000 Sermaye 1.000.000
Duran Varlıklar 900.000
-Tekstil Üretim Tesisi 540.000
- Un Üretim Tesisi 360.000
Aktif Toplam 1.000.000 Pasif Toplam 1.000.000
Dönen Varlıklar 100.000 Sermaye 400.000
Duran Varlıklar 300.000
- İplik Üretim Tesisi 300.000
Aktif Toplam 400.000 Pasif Toplam 400.000
Dönen Varlıklar 100.000 Sermaye 200.000
Duran Varlıklar 100.000
- Makarna Üretim Tesisi 100.000
Aktif Toplam 200.000 Pasif Toplam 200.000
- Yapılan değerleme sonucunda (X) A.Ş’nin cari değeri 3.000.000.-YTL, (Y) A.Ş.’nin cari değeri 2.400.000.-YTL, (Z) A.Ş.’nin cari değeri ise 1.800.000.-YTL olarak tespit edilmiştir. Ayrıca (X) A.Ş.’nin bilançosunda yer alan duran varlıklarda tekstil üretim tesisinin cari değeri 1.740.000.-YTL, un üretim tesisinin cari değeri ise 1.160.000.-YTL olarak hesaplanmıştır.
- (X) A.Ş. %60 oranında (Y)A.Ş.’ye, %40 oranında da (Z) A.Ş.’ye tam bölünecektir. Bu doğrultuda (X) A.Ş.’nin aktifinde yer alan dönen varlıkların 60.000.-YTL’si ve tekstil üretim tesisi (Y) A.Ş. tarafından, dönen varlıkların 40.000.-YTL’si ve un üretim tesisi ise (Z) A.Ş. tarafından devralınacaktır.
- Tam bölünme işlemi sonucu (X) A.Ş.’nin varlıklarını devralan (Y) A.Ş. ve (Z) A.Ş.’nin bu doğrultuda sermaye arttırımına giderek, arttırdıkları sermaye tutarını temsil eden hisse senetlerini tam bölünen (X) A.Ş.’nin ortaklarına vereceklerdir.
- (X) A.Ş.’nin %60’ını Devralan (Y) A.Ş.’nin Yapması Gereken Sermaye Arttırımının Hesaplanması:
- Sermaye arttırımı sonucu (Y) A.Ş.’nin cari değerinin [2.400.000 + (3.000.000 x %60)]= 4.200.000.-YTL’ye ulaşması gerekmektedir. Bu amaçla (Y) A.Ş.’nin nominal sermayesini (X) A.Ş. devraldığı (1.000.000 x %60)=600.000.-YTL’lik nominal sermayesine eşit bir miktarda arttırmasına gerek yoktur. Esasen bu doğru da olmaz. Çünkü şirketlerin nominal sermayeleri ile cari değerleri arasındaki orantı farklıdır. (X) A.Ş.’nin nominal sermayesini temsil eden her bir 1.-YTL’lik hisse senedinin cari değerle karşılığı sadece (3.000.000 / 1.000.000)= 3.-YTL iken; (Y) A.Ş.’nin nominal sermayesini temsil eden her bir 1.-YTL’lik hisse senedinin cari değerle karşılığı (2.400.000 / 400.000)= 6.-YTL’dir.
- Şirket ortakları arasında adil bir hisse dağılımı sağlanabilmesi için, (Y) A.Ş.’nin sermaye arttırımı sırasında dikkate alınacak değiştirme oranı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır:
Değiştirme Oranı = (Bölünen (X) A.Ş.’nin Cari Değeri)
(Bölünen (X) A.Ş.’nin Cari Değeri + (Y) A.Ş.’nin Cari Değeri)
Değiştirme Oranı; bölünen (X) A.Ş., (Y) A.Ş. tarafından devralındıktan sonra, (Y) A.Ş.’nin arttırılmış sermaye yapısı içerisinden (X) A.Ş. ortaklarına verilecek hisse miktarının toplam içindeki yüzdesini ifade etmektedir. Oranlamada şirketlerin cari değerleri dikkate alınarak, her bir şirket ortağının devir öncesi iktisadi varlığında bir değişim olmaması için toplam cari değer içerisinden alması gereken pay hesaplanmaktadır.
Örnek olay için, Değiştirme Oranı = (3.000.000 x %60) / [(3.000.000 x %60) + 2.400.000]
= 0,4285
Değiştirme Oranı bize (Y) A.Ş.’nin sermayesi arttırıldıktan sonra, (X) A.Ş. ortaklarına verilmesi gereken (Y) A.Ş. hisse senedi oranını göstermektedir. Yani (Y) A.Ş.’nin sermayesi öyle bir miktarda arttırılmalıdır ki; sermayesi arttırıldıktan sonraki (Y) A.Ş. hisselerinin (0,4285 x 100)= %42,85’i (X) A.Ş. ortaklarına verilebilsin, kalan (1 – 0,4285) x 100 = % 57,15’i ise (Y) A.Ş.’nin eski ortaklarında kalsın.
- Değiştirme Oranı Doğrultusunda (Y) A.Ş.’nin Arttırması Gereken Sermaye Miktarının Hesaplanması:
Sermaye arttırımı sonucunda (Y) A.Ş. ortaklarının ellerindeki hisse senetlerinin toplam sermaye içerisindeki payının %57,15 olması için ulaşılması gereken yeni sermaye miktarı aşağıdaki gibi hesaplanır:
(Y)A.Ş. Tarafından Arttırılacak Sermaye = ((Y) A.Ş.’nin Nominal Sermayesi) /
(1 – (X) A.Ş. Ortakların Arttırılmış Sermaye İçerisinde Olması Gereken Payı)
(Y)A.Ş. Tarafından Arttırılacak Sermaye = 400.000/(1 – 0,4285)= 699.912.-YTL
(X) A.Ş. Ortaklarına Verilecek Miktar = 699.912 – 400.000) = 299.912.-YTL
Toplam İçerisindeki Payı = %42,85
(Y) A.Ş. Ortaklarında Kalan Miktar = 400.000.-YTL
Toplam İçerisindeki Payı = %57,15
- (X) A.Ş.’nin %40’ını Devralan (Z) A.Ş.’nin Yapması Gereken Sermaye Arttırımının Hesaplanması:
- Sermaye arttırımı sonucu (Z) A.Ş.’nin cari değerinin [1.800.000 + (3.000.000 x %40)]= 3.000.000.-YTL’ye ulaşması gerekmektedir. Bu amaçla (Z) A.Ş.’nin nominal sermayesini (X) A.Ş. devraldığı (1.000.000 x %40)=400.000.-YTL’lik nominal sermayesine eşit bir miktarda arttırmasına gerek yoktur. Esasen bu doğru da olmaz. Çünkü şirketlerin nominal sermayeleri ile cari değerleri arasındaki orantı farklıdır. (X) A.Ş.’nin nominal sermayesini temsil eden her bir 1.-YTL’lik hisse senedinin cari değerle karşılığı sadece (3.000.000 / 1.000.000)= 3.-YTL iken; (Z) A.Ş.’nin nominal sermayesini temsil eden her bir 1.-YTL’lik hisse senedinin cari değerle karşılığı (1.800.000 / 200.000)= 6.-YTL’dir.
- Şirket ortakları arasında adil bir hisse dağılımı sağlanabilmesi için, (Z) A.Ş.’nin sermaye arttırımı sırasında dikkate alınacak değiştirme oranı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır:
Değiştirme Oranı = (Bölünen (X) A.Ş.’nin Cari Değeri)
(Bölünen (X) A.Ş.’nin Cari Değeri + (Z) A.Ş.’nin Cari Değeri)
Değiştirme Oranı; bölünen (X) A.Ş., (Z) A.Ş. tarafından devralındıktan sonra, (Z) A.Ş.’nin arttırılmış sermaye yapısı içerisinden (X) A.Ş. ortaklarına verilecek hisse miktarının toplam içindeki yüzdesini ifade etmektedir. Oranlamada şirketlerin cari değerleri dikkate alınarak, her bir şirket ortağının devir öncesi iktisadi varlığında bir değişim olmaması için toplam cari değer içerisinden alması gereken pay hesaplanmaktadır.
Örnek olay için, Değiştirme Oranı = (3.000.000 x %40) / [(3.000.000 x %40) + 1.800.000]
= 0,40
Değiştirme Oranı bize (Z) A.Ş.’nin sermayesi arttırıldıktan sonra, (X) A.Ş. ortaklarına verilmesi gereken (Z) A.Ş. hisse senedi oranını göstermektedir. Yani (Z) A.Ş.’nin sermayesi öyle bir miktarda arttırılmalıdır ki; sermayesi arttırıldıktan sonraki (Z) A.Ş. hisselerinin (0,40 x 100)= %40’ı (X) A.Ş. ortaklarına verilebilsin, kalan (1 – 0,40) x 100 = % 60’ı ise (Z) A.Ş.’nin eski ortaklarında kalsın.
- Değiştirme Oranı Doğrultusunda (Z) A.Ş.’nin Arttırması Gereken Sermaye Miktarının Hesaplanması:
Sermaye arttırımı sonucunda (Z) A.Ş. ortaklarının ellerindeki hisse senetlerinin toplam sermaye içerisindeki payının %60 olması için ulaşılması gereken yeni sermaye miktarı aşağıdaki gibi hesaplanır:
(Z)A.Ş. Tarafından Arttırılacak Sermaye = ((Z) A.Ş.’nin Nominal Sermayesi) /
(1 – (X) A.Ş. Ortakların Arttırılmış Sermaye İçerisinde Olması Gereken Payı)
(Z)A.Ş. Tarafından Arttırılacak Sermaye = 200.000/(1 – 0,40)= 333.333.-YTL
(X) A.Ş. Ortaklarına Verilecek Miktar = 333.333 – 200.000) = 133.333.-YTL
Toplam İçerisindeki Payı = %40
(Z) A.Ş. Ortaklarında Kalan Miktar = 200.000.-YTL
Toplam İçerisindeki Payı = %60
Tam bölünme sonucu (X) A.Ş.’den (Y) A.Ş. ve (Z) A.Ş.’ye intikal eden varlıklar kayıtlı değerleri üzerinden bilançoya kaydedilecektir. Diğer taraftan devralan şirketler sermaye arttırımlarını şirketlerin cari değerlerinin birbirlerine oranlanması suretiyle hesapladıkları için, intikal eden varlıkların kayıtlı değerleri ile devralan şirketlerin arttırdıkları sermaye tutarları birbirine eşit olmayacaktır. Aradaki dengesizlik duruma göre bilançonun aktif ya da pasif tarafında yer alacak “Düzenleyici Hesap” vasıtasıyla düzeltilecektir. “Düzenleyici Hesap” vergilendirilecek kar ile ilişkilendirilmeyecektir. Bu doğrultuda tam bölünme işlemi sonrası oluşan yeni durum aşağıdaki gibi olacaktır:
Dönen Varlıklar 160.000 Sermaye 699.912
Duran Varlıklar 840.000 Düzenleyici Hesap 300.088
- İplik Üretim Tesisi 300.000
-Tekstil Üretim Tesisi 540.000
Aktif Toplam 1.000.000 Pasif Toplam 1.000.000
Dönen Varlıklar 140.000 Sermaye 333.333
Duran Varlıklar 460.000 Düzenleyici Hesap 266.667
- Makarna Üretim Tesisi 100.000
- Un Üretim Tesisi 360.000
Aktif Toplam 600.000 Pasif Toplam 600.000
Tam bölünme işlemine ilişkin olarak (Y) A.Ş. ve (Z) A.Ş. tarafından yapılacak muhasebe kayıtları ise aşağıdaki gibi olacaktır:
(Y) A.Ş. tarafından yapılacak muhasebe kayıtları:
____________________________________ / ______________________________________
Ödenmemiş Sermaye 299.912
Sermaye 299.912
____________________________________ / ______________________________________
____________________________________ / ______________________________________
Duran Varlıklar 540.000
- Tekstil Üretim Tesisi 540.000
Ödenmemiş Sermaye 299.912
Düzenleyici Hesap 300.088
____________________________________ / ______________________________________
(Z) A.Ş. tarafından yapılacak muhasebe kayıtları:
____________________________________ / ______________________________________
Ödenmemiş Sermaye 133.333
Sermaye 133.333
____________________________________ / ______________________________________
____________________________________ / ______________________________________
Duran Varlıklar 360.000
- Un Üretim Tesisi 360.000
Ödenmemiş Sermaye 133.333
Düzenleyici Hesap 266.667
____________________________________ / ______________________________________
- Sermaye Arttırımı Sonrasında Edinilen (Y) A.Ş. ve (Z) A.Ş. Hisse Senetlerinin Tam Bölünen (X) A.Ş.’nin Ortakları Arasında Paylaştırılması.
Tam bölünme işlemi sonrasında, tam bölünen (X) A.Ş.’nin ortakları nominal değeri 299.912.-YTL, cari değeri ise 1.800.000.-YTL olan (Y) A.Ş. hisse senetlerine ve nominal değeri 133.333.-YTL, cari değeri ise 1.200.000.-YTL olan (Z) A.Ş. hisse senetlerine sahip olmuşlardır.
Bölünmeye konu edilen varlıklara karşılık iktisap edilen hisse senetlerinin, varlıklarını devreden şirketin ortaklarına, bölünen şirketteki hisselerine isabet eden servet değeri ile orantılı olarak dağıtılması gerekmektedir.
Tam bölünen (X) A.Ş.’nin, %60 pay oranına sahip Bay(A) ve %40 pay oranına sahip Bay (B) olmak üzere iki ortağının olduğunu varsayarsak; edinilen hisse senetlerinden cari değeri 1.800.000.-YTL olan (Y) A.Ş. hisse senetleri Bay (A)’ya, cari değeri 1.200.000.-YTL olan (Z) A.Ş. hisse senetleri de Bay (B)’ye verilirse, ortakların bölünen şirketteki hisselerine isabet eden servet değerleri ile orantılı bir paylaşım yapılmış olur. Benzer şekilde, herhangi bir ayrıma gitmeden tün (Y) A.Ş. ve (Z) A.Ş. hisseleri %60’a %40 oranında Bay (A) ve Bay(B) arasında da paylaştırılabilir.
- Bölünen Şirketin Ortaklarının, Sahip Oldukları Hisse Senetleri Karşılığında, Devralan Şirketin Hisse Senetlerini Almasının, Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu[1]:
- Gerçek Kişi Ortaklar Açısından Durum:
Gerçek kişi ortaklar açısından durumun değerlendirilebilmesi için öncelikle, bölünen şirketin hisse senetlerinin, devralan şirketin hisse senetleriyle değiştirilmesi neticesinde ortaklar tarafından elde edilecek kazancın niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bölünen şirketin hisseleri karşılığında, bölünen şirket ortaklarına devralan şirketin hisselerinin verilmesinin, hisse senetlerinin trampa edilmesi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Hisse senetlerinin trampa edilmesi de, Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, elden çıkarma olarak değerlendirilmektedir.
Dolayısıyla, hisse senetlerinin trampa yoluyla elden çıkartılması dolayısıyla elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak yorumlanması gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, “bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder” ibaresinin de bu savı doğrular nitelikte olduğu düşünülmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80’inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar değer artış kazancı olarak tanımlanmaktadır. Aynı şekilde limited şirketler için de, ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar da değer artış kazancı olarak değerlendirilmektedir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda, bölünme işlemleri sonucu, bir gerçek kişinin ortağı bulunduğu şirketin hisse senetlerini elden çıkarması durumunda, elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilebilmesi için gerekli şartlar aşağıda sıralanmıştır:
- Hisse senedinin bir ivaz karşılığı elde edilmiş olması gerekmektedir. İvazsız olarak elde edilen hisse senetlerinin satışı takası ya da trampaya konu edilmesi karşılığında elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak değerlendirilmeyecektir.
- Tam mükellef kurumlara ait hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilebilmesi için, iktisap tarihinden başlayarak iki yıl içerisinde elden çıkarılmış olması gerekmektedir. İki yıldan sonra elden çıkarılan hisse senetlerinden elde edilen kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilmez.
- Limited şirket ortaklıklarında ise, ortaklık paylarının elden çıkarılması sonucunda elde edilen değer artış kazançları herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın her halükarda vergiye tabidir.
Bu doğrultuda, iktisap tarihinden başlayarak iki yıl içerisinde, bölünme işlemleri sonucu, elden çıkarılan hisse senetlerinin alış bedelleri ile elden çıkarma karşılığında sağlanan hisse senetlerinin vergi usul kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit edilen değeri arasında oluşacak kazanç farkının değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulması gerekmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun servetlerin değerlemesi ile ilgili 294’üncü maddesi uyarınca, hisse senetleri borsa rayici ile, borsa rayici yoksa ya da borsa rayicinin muvazaalı olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine emsal bedeli esas olunur. Bu doğrultuda, bölünme işlemleri sonucu bölünmeye konu olan şirketin ortaklarının, devralan şirket tarafından kendilerine verilen hisse senetlerini, eğer bu şirket borsada işlem gören bir şirket ise borsa rayici üzerinden, eğer borsada kayıtlı bir şirket değilse emsal bedeli üzerinden değerlemelidirler. Alınan hisse senetlerinin borsa rayici ya da duruma göre emsal bedeli ile devredilen ya da bölünen şirketin hisse senetlerinin alış bedeli arasındaki farkın değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Dikkat edileceği üzere, verilen hisse senetleri ile alınan hisse senetlerinin cari değerleri arasında herhangi bir fark bulunmasa dahi, mevcut kanunlar doğrultusunda değer artış kazancı hesaplanması gerekmektedir.
- Kurumlar Vergisi Mükellefi Olan Ortaklar Açısından Durum:
Bölünmeye konu edilen şirketlerin, kurumlar vergisi mükellefi ortakları açısından durum gerçek kişi olan ortaklara göre daha avantajlıdır.
Kurumlar vergisi mükellefi olan ortakların, iştirak ettikleri şirketlerin bölünmeye konu edilmesi durumunda, bu iştirak hisseleri karşılık olmak üzere alacakları devralan şirketin hisse senetlerini Vergi Usul Kanunu’nun iktisadi işletmelere dahil menkul kıymetlerin değerlemesiyle ilgili 279’uncu maddesi uyarınca alış bedeliyle değerlemesi gerekmektedir. Alış bedeli olarak dikkate alınacak bedel, ortakların yeni hisse senetlerine karşılık olarak elden çıkardıkları eski hisse senetlerinin bilançoda kayıtlı değeri olacaktır.
Örnek: (X) A.Ş., nominal bedeli 1000 YTL olan (A) A.Ş. hisse senedini 2000 YTL’ye satın almış olsun. (X) A.Ş. bu hisse senetlerini iştirakler hesabına 2000 YTL alış bedeli üzerinden kaydedecektir. Daha sonra (A) A.Ş.’nin (B) A.Ş. ve (C) A.Ş.’ye tam bölündüğünü varsayalım. (X) A.Ş’ye sahip olduğu nominal bedeli 1000 YTL, mukayyet bedeli 2000 YTL olan (A) A.Ş. hisse senetleri karşılığında, nominal bedeli 250 YTL olan (B) A.Ş. hisse senetleri verilmiş olsun. Bu durumda (X) A.Ş. yeni edindiği (B) A.Ş. hisse senetlerini, elden çıkardığı (A) A.Ş. hisse senetlerinin kayıtlı bedeli olan 2000 YTL’den kayıtlarına alacaktır. Çünkü yeni alınan hisse senetlerinin değerlemesinde kullanılması gereken alış bedeli, bu hisseler karşılığında elden çıkarılan eski hisse senetlerinin kayıtlı bedeli olmaktadır. Alınan ve elden çıkarılan hisse senetlerinin cari değerlerinin ne olduğunun bir önemi bulunmamaktadır.
Dikkat edileceği üzere, kurumlar vergi mükellefi olan ortaklar açısından durum, vergi ertelemesi niteliği kazanmaktadır. Şöyle ki, eski hisse senetleri karşılığı alınan yeni hisse senetleri alış bedeliyle değerleneceğinden bu suretle ortada bir satış kazancı bulunmayacak olmakla beraber, bu hisse senetlerin daha sonra satışa konu edilmesi durumunda, kazanç realize edilmiş olacak ve satış bedeli ile bilançoda kayıtlı bedel arasındaki fark iştirak hissesi satış kazancı olarak kurum kazancına ilave edilecektir. Yukarıdaki örnek için, (X) A.Ş. tarafından 2000 YTL alış bedeli üzerinden kayıtlara alınan (B) A.Ş. hisse senetlerinin sonradan 10.000 YTL ye satıldığını varsayalım. Bu durumda, satış bedeli olan 10.000 YTL ile bu hisse senetlerinin kayıtlı bedeli olan 2000 YTL arasındaki 8.000 YTL’lik fark, iştirak hissesi satış kazancı olarak kurum kazancına ilave edilecektir.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı kurumlar vergisinden müstesna olduğundan, eğer alınan yeni hisse senetleri iki tam yıl elde tutulduktan sonra satışa konu edilirse, satış kazancının %75’i için iştirak hissesi satış kazancı istisnasından yararlanılması imkanı da bulunmaktadır. İki tam yıl sürenin hesabında, devre konu olan eski hisse senetlerinin alındığı tarihin değil, bölünme sonucu yeni hisse senetlerinin alındığı tarihin esas alınması gerekmektedir. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi bölünme işlemlerinde hisse senetlerinin trampa edilmesi “elden çıkarma” olarak değerlendirilmelidir. Bu doğrultuda, 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde ifade edilen, “Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir ve bölünme (kısmi bölünme dahil) hallerinde, devir olan veya bölünen şirketin ortaklarına verilen hisselerin iktisap tarihi olarak, bu yeni hisselerin verilmesine neden olan devirolan veya bölünen şirketin hisselerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir” şeklindeki görüş doğru bulunmamaktadır.
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, bölünme işlemlerinden kaynaklanan kazanç, kurumlar vergisinden müstesna tutulurken, bölünen kurumun gerçek kişi ortakların sahip oldukları hisse senetlerini trampa yoluyla elden çıkarmaları dolayısıyla elde ettikleri değer artış kazancının vergilendirilebiliyor olmasının bu müesseselerin düzenleniş amacıyla bağdaşmadığını söyleyebiliriz.
Bölünen şirketin kurumlar vergisi mükellefi ortakları açısından bir vergileme sorunu çıkmamakla beraber, özellikle gerçek kişi ortaklar açısından bölünme işlemleri ciddi bir vergi yüküyle karşılaşma riski taşımaktadır. Esasen vergi erteleme niteliği ağır basan tam bölünme işlemlerinde, devredilen ya da bölünen şirket ortaklarının, bölünme sonucu elde edecekleri kazançlar için de paralel bir düzenlemenin olması gerekmektedir.
Bu doğrultuda, bölünen şirketin iştirak hisse senetlerinin, gerçek kişi ortaklar tarafından, devralan şirketin hisse senetleri karşılığında elden çıkarılması sonucu elde edilen değer artış kazancının gelir vergisinden müstesna tutulması ya da vergilendirmenin elde edilen yeni hisse senetleri elden çıkarılana kadar ertelenmesi yönünde yapılacak yasal düzenlemelerin bu müesseselerinin işlerlik kazanmaları açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.
E- SONUÇ
Anlayış farklılığı ya da miras paylaşımı gibi sebepler sonucu şirket ortaklarının ortaklıklarını vergi yükü altına girmeden sona erdirmelerini sağlamak için, belli sektörlerde uzmanlaşmak ya da ölçek ekonomisinden yararlanarak daha verimli ve karlı kuruluşlar yaratmak için ya da hantal şirket yapılarını yeniden yapılandırarak daha spesifik alanlarda uzmanlaşmış esnek kurumlara dönüştürmek gibi birbirinden çok farklı amaçlar için tam bölünme müessesesinden yararlanılabilir.
Halen TBMM’de yasama süreci devam eden Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda yer alan hükümlerin bir an önce tasarıdan ayrı olarak yasalaştırılarak mevcut kanuna eklenmesi ve yasal boşluğun ortadan kaldırılması, müessesenin fiilen uygulamasına başlanması ve belirtilen amaçların gerçekleştirilebilmesi için elzemdir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
- BAKIRCI, Aykut, Türk Vergi Sisteminde Devir, Birleşme ve Bölünme İşlemleri İle Bu İşlemlerin Vergisel Açıdan İrdelenmesi (basılmamış yeterlik etüdü, T.C Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu).
- ELELE, Onur, “5520 Sayılı Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu Uyarınca Zarar Mahsubu”, Vergi Dünyası, Yıl:26, Sayı:308 (Mayıs 2007), s.74-78.
- ELELE, Onur, “Şirketlerin Devir ve Bölünme Yoluyla Yeniden Yapılandırılmasında Şirket Ortaklarının Vergilendirilmesi”, Yaklaşım, Yıl:15, Sayı:174 (Haziran 2007), s.111-114.
- KAVAK, Ahmet, Sermaye Şirketlerinin Tasfiye, Birleşme, Devir ve Bölünme İşlemleri, Ankara, Maliye ve Hukuk Yayınları, 2005.
- ÖZBALCI, Yılmaz, Kurumlar Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Ankara, Oluş Yayıncılık, 2004.
- TARAKÇI, Hızır, Kurumlarda Sona Erme, İstanbul, Polaris Yayınları, 2003.
- YILDIRIM, Ali Haydar ve KOLOTOĞLU, Olcay, Anonim ve Limited Şirketlerin Kuruluşu – Tasfiyesi Birleşmesi Devri Nevi Değişikliği Bölünme ve Hisse Değişimi, Ankara, Yaklaşım Yayıncılık, 2.B., 2003.
[1] Bu konuyla ilgili ayrıntılı değerlendirmeler için bkz.: Onur ELELE, “Şirketlerin Devir ve Bölünme Yoluyla Yeniden Yapılandırılmasında Şirket Ortaklarının Vergilendirilmesi”, Yaklaşım, Yıl:15, Sayı:174 (Haziran 2007), s.111-114.