Okunma Sayısı : 5946
   
Sizden Gelenler - V.U.K. UYARINCA İŞLETMELERE DAHİL BULUNAN EUROBONDLARIN DEĞERLEMESİ
Yayımlanma Tarihi: 13.02.2008
 
V.U.K. UYARINCA İŞLETMELERE DAHİL BULUNAN EUROBONDLARIN DEĞERLEMESİ
 
 
Cem TEKİN
Gelirler Kontrolörü
 
            I. GİRİŞ:
 
İktisadi işletmelerin genel olarak bir takvim yılını kapsayan faaliyet sonuçlarının sağlıklı ve güvenilir bir biçimde muhasebeleştirilmesi ve ilgili kesimlere sunulan mali tabloların doğru bilgilerin yanı sıra tutarlılık ve mukayese edilebilirlik özelliklerini de ihtiva etmesi büyük önem taşımaktadır. İşletmelerin faaliyet dönemi içerisinde gerçekleştirdikleri işlemlerin Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde muhasebeleştirilmesi gerektiği gibi mali karın tespiti açısından değerleme günü itibariyle mevcut alacak ve borçlar ile iktisadi kıymetlerin Vergi Usul Kanunu’nda yer alan usul ve esaslar çerçevesinde değerleme işlemine tabi tutulması gerekmektedir.
 
V.U.K.’nın 258. maddesinde değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespiti olarak tanımlanmış, 259. maddesinde değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetlerin esas tutulacağı belirtilmiş, 260. maddesinde ise iktisadi kıymetlerin değerlemesinde esas alınacak değerleme ölçüleri tadadi olarak belirtilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır. İktisadi işletmelerin değerleme günü itibariyle mevcut bulunan alacak, borç ve iktisadi kıymetlerinin değerlemesine ilişkin usul ve esaslar her bir iktisadi kıymet itibariyle V.U.K.’nın 269 ve Mükerrer 290. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, işletmeye dahil bulunan menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin usul ve esaslar ise mezkur Kanunun 279. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Yazımızın izleyen bölümlerinde değerleme günü itibariyle işletmede mevcut bulunan Eurobondların değerlemesine ilişkin usul ve esaslar ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
 
            II. ANA HATLARIYLA MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
 
Vergi Kanunlarında “Menkul kıymet” kavramına ilişkin olarak herhangi bir tanım bulunmamakla birlikte 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 3. maddesinin (b) bendinde ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Kurulca belirlenen kıymetli evrak olarak tanımlanmıştır. Hisse senetleri, Devlet ve özel sektör tahvilleri, Hisse senedi ve tahvil kuponları ve Hazine bonoları uygulamada en sık karşılaşılan menkul kıymetlerdir.[1]
 
İşletmelerin değerleme günü itibariyle aktiflerinde mevcut bulunan menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin usul ve esaslar Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan madde şu şekildedir;
 
“Madde 279: Hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.”
 
            V.U.K.’nın anılan 279. maddesinden de anlaşılacağı üzere işletmelerin değerleme günü itibariyle aktiflerinde kayıtlı bulunan menkul kıymetlerin niteliğine bağlı olarak üç farklı değerleme yöntemi söz konusu olacaktır. Buna göre hisse senetleri ile portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile bunların dışında kalan diğer menkul kıymetler ise borsa rayici ile değerlenecektir. Vergi Usul Kanunu’nda değerleme ölçüsü olarak alış bedelinin tanımı yapılmamış olmakla birlikte uygulamada alış bedelinin, bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağ olduğu genel kabul görmektedir. Değerleme ölçüsü olarak borsa rayici ise V.U.K.’nın 263. maddesinde gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değeri olarak tanımlanmıştır. Buna karşılık normal dalgalanmalar dışında fiyatlarda bariz karasızlıklar görülen hallerde, son muamele günü yerine değerleme gününden önceki 30 gün içindeki ortalama rayici esas aldırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
 
            Öte yandan alış bedeli ile değerlenmesi mümkün olmayan ve borsa rayici bulunmayan ya da borsa rayici muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılan menkul kıymetlerin değerlemesinde kıst getiri ölçüsünün esas alınması gerekmektedir. Buna göre borsa rayici bulunmayan ya da borsa rayici muvazaalı olarak oluştuğu anlaşılan menkul kıymetler, alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacaktır. Buna karşılık borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler ise alış bedeli ile değerlenecektir.
 
            III. EUROBONDLARIN DEĞERLEMESİNE İLİŞKİN USUL ve ESASLAR
 
            a. Genel Olarak Tahvil ve Hazine Bonolarının Değerlemesi;
 
Anonim şirketlerin finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetlerine “Özel sektör tahvili” denilmektedir.[2] Bununla birlikte Devlet iç borçlanma senetlerinden, vadesi bir yıl ve daha uzun olanlar “Devlet tahvili”, vadesi bir yıldan daha az olanlar ise “Hazine bonosu” olarak tanımlanmaktadır.[3] Tahviller ve bonolar, yatırımcılar için sabit gelir sağlayan uzun vadeli bir menkul kıymet türü olup ihraç edenler (özel sektör şirketleri ve kamu kuruluşları) açısından ise bir borçlanma aracıdır. Tahvil ihraç eden kuruluş, gelecekte belli tarihlerde faiz ödemeleri yapacağını ve vade bitiminde anaparayı ödeyeceğini taahhüt etmektedir. Tahvil hamili, tahvili çıkaran kuruluşun uzun vadeli alacaklısı olup, şirketin aktifi üzerinde alacağından başka hiçbir hakka sahip olmadığı gibi şirketin yönetimine de katılamaz. Bununla birlikte şirketin brüt karından önce tahvil sahiplerinin faizleri ödenir. Öte yandan tahvil hamili şirketin kar-zarar riskine katılmaz ve tahvili ihraç eden şirket faaliyet dönemi sonunda zarar etse dahi günü gelince belli miktardaki anapara ve faizlerini almaya hak kazanır. Hazine bonolarının ise dönemsel faiz ödemeleri bulunmayıp, küpürlü ihraç edilmezler. Bunların faiz ödemeleri nominal değer üzerinden iskonto edilerek fiyata yansıtılır. Vadeye kadar değeri nominal değere ulaşacağından ardaki fark faiz geliri olacaktır.
 
Gerek özel sektör ve Devlet tahvili gerekse de Hazine bonosu, menkul kıymet niteliğini haiz olup, değerleme günü itibariyle işletme kayıtlarında mevcut bulunan anılan menkul kıymetlerin V.U.K.’nın 279. maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde değerleme işlemine tabi tutulması gerekmektedir.[4] Yazımızın önceki bölümünde ana hatları itibariyle açıklandığı üzere V.U.K.’nın 279. maddesinde hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51’i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri dışında kalan her türlü menkul kıymetin borsa rayici ile değerleneceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre borsa kotuna alınmış bulunan gerek özel sektör gerekse Devlet tahvili ile Hazine bonolarının değerleme günü itibariyle borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir.[5] Buna karşılık borsa kotuna alınmamış ve buna bağlı olarak borsa rayici bulunmayan tahvil ve Hazine bonolarının değerlemesi özellik arz etmektedir. V.U.K.’nın 279. maddesinde değerleme işlemine tabi tutulacak menkul kıymetin; borsa rayicinin bulunmaması veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması durumunda değerlemeye esas bedelinin, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda olmak üzere borsa kotuna alınmamış bulunan anılan menkul kıymetlerin kısaca “kıst getiri” ölçütü olarak adlandırılan bu yöntem ile değerlenmesi gerekmektedir. Buna göre değerleme günü itibariyle işletmede mevcut bulunan ve borsa rayici bulunmayan tahvil ve bonolar, alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle bulunacak tutar üzerinden değerlenecektir.
 
            b. Eurobondların Değerlemesi;
 
Eurobond genel olarak Devletlerin ya da şirketlerin, kendi ülkeleri dışında, kaynak sağlamak amacıyla, yabancı para cinsinden ihraç ettikleri, genelde uzun vadeli ve kupon ödemeli borçlanma araçlarıdır. Yatırımlarını orta veya uzun vadelerde değerlendirmek isteyen ve döviz cinsinden düşük riskli sabit bir getiri sağlamak isteyen yatırımcılar açısından cazip olan Eurobond’ların genel özellikleri şunlardır;[6]
 
- Başta Amerikan Doları olmak üzere Euro, Japon Yeni, İsviçre Frangı gibi döviz cinsleri üzerinden ihraç edilebilmektedirler.
- Vadeleri genellikle 5–30 yıl arasında değişir.
- 6 ayda bir veya yılda bir, sabit veya değişken kupon faizi öderler.
- Genellikle hamiline yazılı olarak ihraç edilirler ancak fiziki teslim mümkün değildir.
- 2.el piyasası olan yatırım araçlarıdır.Genellikle uzun vadeli olarak ihraç edilmelerine karşın,vade sonunu beklemeden nakde çevrilebilmekte ve getiriniz nakde çevrileceği tarihteki piyasa koşullarına bağlı olarak değişebilmektedir.
 
            Eurobondlar, hisse senedi veya yatırım fonu katılma belgesi mahiyetinde olmadığından V.U.K.’nın 279. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca alış bedeli ile değerlenmesi mümkün değildir. Anılan düzenleme uyarınca Eurobondların borsa rayicinin mevcut olması durumunda borsa rayici ile borsa rayicinin mevcut olmaması ya da muvazaalı olarak oluştuğunun anlaşılması durumunda ise kıst getiri ölçüsü ile değerlenmesi gerekmektedir. Bu hususla ilgili olarak Danıştay tarafından verilen bir kararda da Eurobondların borsa rayici ile değerlenmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş olup, anılan kararın ilgili kısmı şu şekildedir;[7]
 
“2000 yılı kurumlar vergisi beyannamesini banka portföyünde bulunan ve yurt dışı piyasalarda işlem gören Eurobondlarının değerlemesinde borsa rayicinin esas alınması gerektiği ihtirazi kaydıyla veren davacı banka fazladan tahakkuk ettirilen vergi ve fon payının kaldırılması istemiyle dava açmıştır. 2. Vergi Mahkemesinin, 28.2.2002 günlü ve E:2001/847, K:2002/286 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 279 uncu maddesinde, hisse senetleri ile fon portföyünün en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgelerinin alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymetin borsa rayici ile değerleneceği, borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması durumunda değerlemeye esas bedelin, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin iktisap tarihinden değerleme sonuna kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacağının öngörüldüğü, davacı şirket tarafından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesinde Türk ya da yabancı borsa ayrımına gidilmediği, Eurobondların değerlemesinde borsa rayicinin dikkate alınması gerektiği, Eurobondların, bir ülke ya da firma tarafından kendi ülkesi dışında çıkarılmış yabancı para cinsinden, yurt dışı piyasalarda ihraç edilen ve uluslararası piyasalarda işlem gören sabit faizli tahvil niteliğinde bir borçlanma aracı olduğu, genellikle uluslararası bankaların ortak sendikasyonları aracılığı ile yatırımcılara satıldığı, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin de Eurobondları ihraç ettiği, bunların İstanbul Menkul Kıymet Tahvil ve Bono piyasasında işlem görmemekle beraber yurt dışı borsalarda Over The Counter (OTC) olarak adlandırılan borsa dışı piyasalarda aktif olarak işlem gördüğü, Frankfurt, Düsseldorf, Berlin Borsalarının Türk Eurobondların en çok işlem gören piyasalar olduğu davacı şirket tarafından ileri sürülmüş ise de dava dosyası içeriğinden davacı tarafından yurt dışında ihraç edilen Eurobondların Over The Counter adlı borsa dışı piyasalarda işlem gördüğünün anlaşıldığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun dosyada mevcut 18.10.2001 tarihli yazısında tezgah üstü piyasaların teşkilatlanmamış olduğu, bu piyasalarda oluşan fiyatların değerlemeye esas alınamayacağının belirtildiği, bu itibarla Vergi Usul Kanunu’nun 279 uncu maddesinde Türk ya da yabancı borsa ayrımına yer verilmişse de davacı banka portföyünde bulunan Eurobondların teşkilatlanmış borsalarda işlem görmediği anlaşıldığından, bu menkul kıymetlerin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin alış tarihi ile değerleme günü arasındaki döneme isabet eden gelirin eklenmesi suretiyle bulunan tutar dikkate alınarak yapılan değerlemenin yasal olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı şirket, Türkiye Cumhuriyeti Hazine Müsteşarlığı tarafından yurtdışında ihraç edilen Eurobondların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem görmemekle birlikte yurt dışı borsalarda aktif olarak işlem gördüğünü, Frankfurt, Düssoldorf ve Berlin Borsalarının Türk Eurobondların en çok işlem gördüğü borsalar olduğunu, dava konusu Eurobondların bu borsalarda işlem gördüğünü ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine15.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
 
            Anılan karardan anlaşılacağı üzere teşkilatlanmamış borsalarda işlem görmeyen eurobondların borsa rayici ile değerlenmesi mümkün olmayıp, söz konusu bu mahiyetteki menkul kıymetlerin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin alış tarihi ile değerleme günü arasındaki döneme isabet eden gelirin eklenmesi suretiyle bulunan tutar (kıst getiri ölçüsü) dikkate alınarak değerlenmesi gerekmektedir.
 
            Ancak İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 261 sayılı “Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası “Uluslararası Tahvil Pazarı İşleyiş Esasları” Genelgesi ile T.C. Hazinesinin uluslararası piyasalarda ihraç etmiş olduğu ve Borsa kotunda bulunan dış borçlanma araçlarının, İMKB Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası Uluslararası Tahvil Pazarı’nda 16 Nisan 2007 tarihinden itibaren işlem görmeye başlayacağı belirtilerek sistemin işleyişine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Anılan Genelge ile Uluslararası Tahvil Pazarı (UTP) İMKB Otomatik tahvil Alım Satım Sistemi (OTASS) üzerinde ayrı bir Pazar olarak oluşturulmuş olup, UTP’de İMKB Tahvil ve Bono Piyasası kesin alım-satım işlem yetkisi bulunan tüm aracı kuruluşlar işlem yapmaya yetkilidir. Bu kapsamda olmak üzere 16.04.2007 tarihinden itibaren borsa kotunda bulunan Eurobondlar da borsa da işlem görecek olup, buna bağlı olarak değerleme günü itibariyle oluşacak borsa rayici de V.U.K. uyarınca yapılacak değerleme işlemlerine esas alınacaktır.
 
Aynı şekilde İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen bir muktezada da Eurobondların borsa rayici ile değerlenebileceği belirtilmiş olup, anılan muktezanın ilgili kısmı şu şekildedir;[8]
 
“İlgi (a)’da kayıtlı dilekçeniz üzerine Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığından alınan 22/02/2006 tarih ve 11475 sayılı yazıda;
Aynı Kanunun 263. maddesinde borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade ettiğini ve normal temevvüçler dışında fiyatlarda bariz kararsızlıklar görülen hallerde, son muamele günü yerine değerlemeye takaddüm eden 30 gün içindeki ortalama rayici esas olarak aldırmaya Maliye Bakanlığının yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Madde de geçen borsa rayici açısından borsanın Türkiye’de bulunması gerekmektedir. Uluslararası borsalarda işlem gören kıymetlerden (hisse senetleri alış bedeliyle değerlenmeleri gerektiğinden bunların dışında kalanların) kupon ödemeli Eurobondların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem görmesi halinde buradaki borsa değerlerinin esas alınması uygun olacaktır. Ancak, borsada işlem görmeyen Eurobondların, kur farkları da dahil olmak üzere, hesap dönemleri sonunda alış bedeline bilanço gününden sonrasına ait ilk kupon ödemesinin bilançonun ait olduğu hesap dönemine ilişkin kıst tutarının ilave edilmesi suretiyle, diğer hesap dönemleri sonunda da yine alış bedeline ilgili döneme ait kıst tutarın eklenmesi sonucu bulunan tutarlar hesaplanarak değerleme işlemi yapılacaktır.
Diğer taraftan, söz konusu eurobondun ikincil piyasadan temin edilmesi durumunda ise, aynı Kanunu’nun 283. maddesinde yer alan “Gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılat, mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerlenir.” hükmü gereğince hesaplanan kupon faizlerinin gelir yazılacağı ve dönem sonlarında yapılacak değerlemede ilk kupon ödemesi için yapılacak faiz gelir tahakkukundan, işlemiş kupon faizi ile ödenen prim tutarından ilk kupona isabet eden kısmın düşüleceği tabiidir.” denilmektedir.”
 
            Buna göre değerleme günü itibariyle mevcut ve borsa kotuna alınmış bulunan Eurobondların V.U.K.’nın 263 ve 279. maddeleri uyarınca borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. Buna karşılık borsa kotun alınmamış Eurobondların ise kur farkları da dahil olmak üzere, hesap dönemleri sonunda alış bedeline bilanço gününden sonrasına ait ilk kupon ödemesinin bilançonun ait olduğu hesap dönemine ilişkin kıst tutarının ilave edilmesi suretiyle, diğer hesap dönemleri sonunda da yine alış bedeline ilgili döneme ait kıst tutarın eklenmesi sonucu bulunan tutarlar hesaplanarak değerlenmesi gerekmektedir.
 
            IV. SONUÇ:
 
Eurobond genel olarak Devletlerin ya da şirketlerin, kendi ülkeleri dışında, kaynak sağlamak amacıyla, yabancı para cinsinden ihraç ettikleri, genelde uzun vadeli ve kupon ödemeli borçlanma araçlarıdır. Değerleme günü itibariyle işletmeye dahil bulunan menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin usul ve esaslar V.U.K.’nın 279. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre hisse senetleri ile fon portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgelerinin alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymetlerin ise borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. İMKB’nin 261 sayılı Genelgesi uyarınca Eurobondlar 16.04.2007 tarihinden itibaren İMKB Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası Uluslararası Tahvil Pazarı’nda işlem görmeye başladığından borsa kotuna alınmış bulunan Eurobondların borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. Buna karşılık borsa kotuna alınmamış bulunan Eurobondların ise kur farkları da dahil olmak üzere, hesap dönemleri sonunda alış bedeline bilanço gününden sonrasına ait ilk kupon ödemesinin bilançonun ait olduğu hesap dönemine ilişkin kıst tutarının ilave edilmesi suretiyle, diğer hesap dönemleri sonunda da yine alış bedeline ilgili döneme ait kıst tutarın eklenmesi sonucu bulunan tutarlar hesaplanarak değerlenmesi gerekmektedir.
 
 
                                                                                                            Cem TEKİN
                                                                                                            Gelirler Kontrolörü
 


[1] Ayrıca; Gelir ortaklığı senetleri, Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresi'nce çıkarılan tahviller, Finansman bonoları, Banka bonoları, Banka garantili bonolar, Varlığa dayalı menkul kıymetler, Kar-Zarar ortaklığı belgeleri de menkul kıymet kavramına dahil bulunmaktadır.
[2] 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Tahvil ve Diğer Borçlanma Senetleri İhracı” başlıklı 13. maddesinde halka açık anonim ortaklıkların ihraç edebilecekleri tahvil ve sermaye piyasası aracı niteliğindeki diğer borçlanma senetlerinin toplam tutarına ilişkin olarak bir kısım sınırlamalar hüküm altına alınmıştır. Buna göre ihraç edilecek tahvil ve sermaye piyasası aracı niteliğindeki diğer borçlanma senetlerinin toplam tutarının SPK’na gönderilen bağımsız denetimden geçmiş son mali tabloda yer alan çıkarılmış sermaye veya ödenmiş sermaye ile genel kurulca onaylanan son mali tabloda görülen yedek akçelerin ve yeniden değerleme değer artış fonunun toplamından, varsa zararların indirilmesinden sonra kalan miktarı aşması mümkün değildir. Öte yandan Türk Ticaret Kanunu’nun 422. maddesinde ise anonim şirketlerin çıkaracakları tahvillerin, esas sermayenin ödenen ve tasdik olunmuş son bilançoya göre mevcudiyeti anlaşılan miktarını aşmasının mümkün olmadığı hüküm altına alınmıştır.

[3] Uygulamada yer alan diğer tahvil türleri şunlardır; Primli tahviller-Başabaş tahviller, İkramiyeli tahviller, Nama ve Hamiline Tahviller, Paraya çevrilme kolaylığı olan tahviller, Garantili ve garantisiz tahviller, Sabit ve Değişken faizli tahviller, İndeksli tahviller.

[4] Bilindiği üzere G.V.K.’nın 75. maddesinin (14) numaralı bendi uyarınca her nevi tahvil ve Hazine bonoları, Toplu Konut İdaresi ile Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin geri alım ve satım taahhüdü ile iktisabı veya elden çıkarılması karşılığında sağlanan menfaatler menkul sermaye iradı olarak sayılmıştır. Geri alım taahhüdü ile menkul kıymet satışı (repo) ve geri satım taahhüdü ile menkul kıymet alımı (ters repo) işlemleri esas itibarıyla günün faiz koşullarında bir borç para alış veriş işlemi olup geri alım ve satım işlemine konu edilen menkul kıymetler bu işlemlerde bir nevi teminat unsuru olarak kullanılmaktadır. Zira repo ve ters repo işlemlerinde kullanılan faiz oranı, menkul kıymet üzerindeki faiz oranından bağımsız olarak günün piyasa koşullarına göre belirlenmekte, repo ve ters repoya konu menkul kıymetler üzerindeki gelirler repo ve ters repo yoluyla borç para veren tarafa aktarılmamakta ve dolayısıyla repo ve ters repo yoluyla borç para alanlar bu işlemlerden elde ettikleri vergiye tabi kazançlarını bu işlemlere konu olan menkul kıymetlerin piyasa değerlerinden bağımsız olarak belirlemektedirler. Bu kapsamda olmak üzere 369 seri numaralı V.U.K. Genel Tebliğinde repo ve ters repoya konu edilen menkul kıymetlerin, her zaman menkul kıymeti geri almakla yükümlü olan tarafından, V.U.K.’nın 279. maddesi çerçevesinde değerleme işlemine tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir.

[5] Piyasa üyeleri arasında menkul kıymet hareketini teşvik etmek ve yatırımcıların hisse senedi dışındaki menkul kıymetlere yapacakları yatırımların fiyatlarının piyasada rekabet ortamında belirlenmesini ve istenildiği anda nakde dönüştürülebilmesini sağlamak amacıyla İMKB tarafından “İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Tahvil ve Bono Piyasası Yönetmeliği” yayınlanmıştır. Anılan Yönetmelik uyarınca Tahvil ve Bono piyasasında; Devlet tahvili, Hazine bonosu, gelir ortaklığı senedi, kamu idare ve müesseselerince ihraç edilmiş tahviller, özel sektör tahvilleri, varlığa dayalı menkul kıymetler ile finansman bonoları ve diğer kabul edilen menkul kıymetler işlem görebilir.

[6] http://www.tskb.com.tr/FinansSozlugu.aspx#eurobond

[7] Danıştay 4. Dairesinin, 15.12.2003 tarih ve E: 2002/2452, K: 2003/3203 sayılı kararı,

[8] 05.04.2006 tarih ve 2626 sayılı mukteza
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı