Yahya ARIKAN
İdarenin tüm eylem ve işlemleri için dava yolu açık. Vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemi de bir idari işlem. O halde vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemleri için de dava yolu açık.
Bu çerçevede, her yıl binlerce vergi tarhiyatı işlemi ile ceza kesme işlemi dava konusu yapılmaktadır.
Yapılan vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemlerinde hem usul yönünden hem de esas yönünden pek çok hata yapılmaktadır. Davacı mükellefler bu hataları gözler önüne sererek idari işlemin iptalini talep ederler. Bu talepler karşısında vergi idaresi savunmasını yapar. Nihai olarak vergi yargısı kararını verir. Vergi tarhı işlemi yapıldıktan sonra ya ceza kesme işlemi iptal edilir ya da bu işlemler onanarak kesinleşir.
Karar verildi!
Son dönemde vergi mahkemesi kararlarında herhangi bir açıklama yapılmadan, herhangi bir gerekçe belirtilmeden hüküm tesis edildiği gözlemlenmekte. Gerek mükellef lehine gerekse de idare lehine verilen kararların gerekçeden yoksun düzenlendiği dikkatlerden kaçmadı.
İşte bu gerekçeli karar verme zorunluluğu Anayasa Mahkemesi’nde dava konusu edildi. Yüksek Mahkeme’de görülen dava sonucunda çok önemli bir karar verildi.
Anayasa Mahkemesi’nin 22.1.2015 tarih ve 2014/4958 başvuru numaralı kararında;
“Mahkeme tarafından verilen kararlarda iddia sahibi tarafın iddialarının gerekçeli bir şekilde dikkate alınması ve karara bağlanması gerektiği, iddia sahibi tarafıniddialarının ret sebeplerinin kararda gerekçeli bir şekilde belirtilmesi gerektiğinden bahisle, yapılan yargılamada bu hususlara uyulmaması halinde iddia makamının anayasanın 141. maddesinde hüküm altına alınan ‘Gerekçeli Karar Hakkı’nın ihlali ve adil yargılama hakkının ihlal edildiğine” karar verilerek davanın yeniden görülmesi gerektiği belirtildi.
Bu karar sonrasında, vergi yargısı kararlarına başka bir gözle bakmakta fayda var.
Dikkat gerekli!
Verilen kararın, dava dilekçesinde iddia edilen hususları kapsayıp kapsamadığına, iddia edilen konuların neden geçersiz sayıldığına, ret veya onama kararının gerekçelendirilip gerekçelendirilmediğine daha dikkatli bakmak gerekiyor.
Eğer verilen karar, dava dilekçesinde sunulan iddiaları gerekçeli bir şekilde kapamıyorsa yargılamanın yenilenmesi sağlanabilir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı bireysel başvuru yolunun açılması sonrasında vergi yargısını ilgilendiren çok önemli bir karar.
SOSYAL GÜVENLİK
Kimlik bildirimi ve işgücü çilesi bitsin!
Çalışanların kamu kurumlarına bildirimine ilişkin farklı yasalarda düzenlemeler bulunmakta. İşte bildirimlerde yaşanan karmaşayı çözmek, bürokrasiyi ve sıkıntıları ortadan kaldırmak için “5838 sayılı yasanın 5. maddesi ile 5510 sayılı yasaya, kuruma yapılan bazı bildirimlerin yeterli sayılması” başlıklı Ek 1. Madde eklendi. 2009 yılında yapılan bu düzenlemeyle işverenler tarafından, SGK’ye yapılan sigortalı ve işyerlerine ilişkin bildirimlerin; 5953 sayılı kanun, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca Bakanlık ile ilgili bölge müdürlüklerine ve Türkiye İş Kurumu’na yapılması gereken bildirimlerin yerine geçeceği hüküm altına alınmıştır. Ancak burada sıkıyönetim döneminde çıkartılmış olan 1774 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu’na göre yapılan bildirimlerin de eklenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, 1973 yılında çıkartılmış 1774 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu’na göre, tüm işyerlerinde çalışanların ve buralarda her türlü barındırılanların, işe girenlerin, işten ayrılanların ve çalışanların, işyeri değiştirilenlerin genel kolluk örgütüne bildirilmesi gerekiyor. SGK bildirimi Ayrıca, çalışan işçi sayısı 10 kişiyi aşan işyerlerinde zorunlu olan aylık işgücü çizelgesi İş-Kur’a da verilmektedir. Buna göre; işyerlerine ait ilgili ayın işgücü çizelgelerini (her ay olmak üzere) takip eden ayın sonuna kadar İş-Kur internet sitesine girmeleri gerekmektedir. İşçilerin bu durumları E-SGK’de bildirildiğinden mükerrer bilgi verilmesine neden olunmaktadır. Bu nedenle, İş-Kur’a verilen Aylık İşgücü Çizelgesi’nin kaldırılması ve gerekli bilgilerin SGK sisteminden alınacak şekilde sistem revizyon yapılması gerekmektedir. İşte, 5510 sayılı yasanın Ek 1. Maddesi’nde yapılacak ilave bir düzenlemeyle SGK’ye yapılan sigortalı ve işyerlerine ilişkin bildirimlerin hem 1774 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu’na göre ve hem de 4904 sayılı kanuna göre yapılması gereken Aylık İşgücü Çizelgesi bildirimlerinin yerine geçeceği hüküm altına alınarak bürokrasiye ve emek israfına sona verilmelidir.