|
Dairesi
Sahibi bulunulan gayrimenkulün vefa hakkı sözleşmesi uyarınca, tapu senedi ile satışının yapılması ve iktisap tarihinden itibaren dört yıl içinde elden çıkarılması sonucunda doğan kazancın, değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
|
|
Karar No
0
|
|
Esas No
0
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 01.06.2000
Sayı : B.070.GEL.0.43/4305150
Sahibi bulunulan gayrimenkulün vefa hakkı sözleşmesi uyarınca, tapu senedi ile satışının yapılması ve iktisap tarihinden itibaren dört yıl içinde elden çıkarılması sonucunda doğan kazancın, değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Yazınız ve eklerinin incelenmesinden (...) Sanayi A.Ş. ile (...) A.Ş. arasında aktedilmiş Kredi sözleşmesinden doğan borçların tasfiyesine ilişkin olarak, borçlu ve gayrimenkul maliki ile adı geçen banka arasında vefa sözleşmesi gereği yapılan gayrimenkul devrinin, değer artış kazancı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu 660. maddesinde düzenlenen vefa (geri alım) hakkı, bir taşınmaz malı satan kimseye, satın alan tarafından tanınan ve satana tek taraflı olarak sattığını geri alma hakkı veren inşai nitelikte bir haktır. Yani vefa hakkı bir kimseye sattığı bir taşınmaz malı satan kimseye, satın alan tarafından tanınan ve satana tek taraflı olarak sattığını geri alma hakkı veren inşai nitelikte bir haktır. Yani vefa hakkı bir kimseye sattığı bir taşınmaz malı bedel karşılığında ve tek taraflı irade beyanı ile geri satın alma imkanını veren kurucu nitelikte ve yenilik doğurucu haktır.
Yukarıda açıklanan niteliği ve özellikleri nedeniyle, vefa (geri alım) hakkı; aslında daha önce malik olunan bir taşınmaz malın, belli bir süre sonra ve yasada öngörülen süre içerisinde belirli koşullarla geri satın alınması koşulu ile önce bedeli karşılığında satılarak mülkiyetinin devredilmesi ve daha sonra da, bu hak kullanılarak, daha önce bedeli karşılığında satılna bu taşınmaz malın, bedel karşılığında yeniden geri alınması işlemidir.
Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 4369 sayılı Kanunla 1.1.1999 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmadan önceki mükerrer 80.maddesinin 7 numaralı bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının, 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde) kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatlar dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır). denilmiştir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında 'bu maddede geçen 'elden çıkarma' deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder' denilmiştir.
Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 'Vergiyi Doğuran Olay' başlıklı 19. maddesinde; vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durum tekemmülü ile doğacağı ve vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil edeceği öngörülmüştür.
Bu madde hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, söz konusu gayrimenkulün elden çıkarma işleminin bu madde hükümlerine göre gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, adı geçenin sahibi bulunduğu gayrimenkulü 31.12.1998 tarihinde vefa hakkı sözleşmesi uyarınca, tapu senedi ile satış yapması ve iktisap tarihinden itibaren dört yıl içinde elden çıkarılması sonucu doğan kazancın, değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
|
|