|
|
|
Dairesi
Merkezi Japonya’da bulunan bir firmanın Türkiye’de açtığı irtibat bürosunun KV ve KDV karşısındaki durumu.
|
|
Karar No
0
|
|
Esas No
0
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 25.07.1996
Sayı : 34431
Merkezi Japonya’da bulunan bir firmanın Türkiye’de açtığı irtibat bürosunun KV ve KDV karşısındaki durumu.
Bilindiği üzere, ’Türkiye Cumhuriyeti ile Japonya Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması’ 01.01.1995 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamış bulunmaktadır.
Türkiye’nin Japonya ile akdettiği Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasınin 7. maddesi ticari kazancın vergilendirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Bu maddenin 1, fıkrası hükmü uyarınca;
’1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, sözkonusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Akit Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, kazanç bu diğer Akit Devlette sadece işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere, vergilendirilebilir.’
Başka bir ifadeyle, kazancın elde edildiği Devlette vergileme yapılabilmesi, kazancın bu Devlette bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesini gerektirmektedir. İşyerinin bulunmadığı durumda, kazancın elde edildiği Devlette vergileme yapılması mümkün olmayacaktır. Bu durumda, ticari faaliyetten doğan kazanç sadece teşebbüsün mukim olduğu Devlette vergilendirilecektir, işyerinin bulunması halinde ise kazancın elde edildiği Devlette yapılacak vergileme bu Devlette bulunan işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olacaktır.
Sözkonusu Anlaşmanın ’işyeri’ne ilişkin 5. maddesinin 1. fıkrasında ’işyeri terimi’nin tanımı aşağıdaki şekilde yapılmıştır:
’1. Bu anlaşmanın amaçları bakımında;n ’işyeri’ terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir.’
...... bir arada bulunması gerekmektedir.
.......... ilişkin bir ’yerin’ bulunması: işyerinin varlığından söz........
.................. faaliyetin mahiyetine uygun bir yerin varlığı ................ Ancak, bu
yerin münhasıran sözkonusu faaliyete tahsis edilmesi gerekmemektedir. Aynı şekilde, işe ilişkin yerin bir başka teşebbüs ile paylaşılması da bu yerin işe ilişkin bir yer vasfım değiştirmeyecektir.
işe ilişkin yerin ’sabit’ olması: işe ilişkin yerin sabit olmasından maksat, bir ölçüde süreklilik arz etmek şartıyla ticari faaliyet icrası için belli bir coğrafik alana yerleşilmesidir. işyerinin sabit olmasından, fiziki olarak toprağa sabitleştirilmiş olmayı anlamamak gerekir. Böyle bir fiziki sabitlik sözkonusu olmaksızın da belli bir alanda faaliyetlerin süreklilik arz edecek tarzda icrası da sabit yerin varlığı için yeterlidir.
Ticari faaliyetin ’kısmen veya tamamen’ sözkonusu işe ilişkin sabit yer vasıtasıyla yürütülmesi: Ticari faaliyet ile işyeri arasında bir bağlılık olması, faaliyetin kısmen veya tamamen bu yerde icra edilmesi, işyeri kavramının bir diğer unsurunu oluşturmaktadır.
Anlaşmanın 5. maddesinin 2. fıkrasında işe işyerine örnek teşkil etmek üzere bazı tür işyerleri ismen sayılmıştır. Sayılan bu işyerleri açısından da 1. fıkradaki işyerinin varlığının kabulü için belirlenen şartların aranacağı tabiidir. Sözkonusu fıkra hükmü aşağıdaki gibidir:
’2. ’işyeri’ terimi özellikle şunları kapsamına alır:
a) Yönetim yeri;
b) Şube;
c) Büro;
d) Fabrika; ’
e) Atölye, ve
f) Maden ocağı, petrol veya doğal gaz kuyusu, taş ocağı veya doğal kaynakların çıkarıldığı diğer herhangi bir yer.’
Anlaşmanın 5. maddesinin 6. fıkrası bu maddede belirlenen koşullara uysa bile, Anlaşma kapsamında işyerinin oluşmadığı, durumları düzenlemektedir. Bu fıkrada sayılan hallerde, işyeri oluşmadığı kabul edildiğinden işyerine bir kazanç atfedilmesi ve bu suretle teşebbüsün kazancının vergilendirilmesi mümkün değildir. Sözkonusu fıkra hükmü aşağıdaki gibidir:
’6. Bu maddenin daha önceki fıkra hükümleriyle bağlı kalınmaksızın, ’işyeri’ ’teriminin aşağıdaki hususları kapsamadığı kabul edilecektir:
a) Teşebbüs olanaklarının, yalnızca malların veya ticari eşyanın depolanması, teşhiri veya teslimi amacıyla kullanılması;
b) Teşebbüse ait mal ve ticari eşya stoklarının yalnızca depolama, teşhir veya teslim amacıyla elde tutulması,
c).............,.......... . . .
d) işe ilişkin sabit bir yerin yalnızca feşebbüse mal veya ticari ................
veya bilgi toplama amacıyla elde tutulması;
e) işe ilişkin sabit bir yerin teşebbüs için yalnızca hazırlayıcı veya yardımcı karakter taşıyan diğer herhangi bir işin yapılması amacıyla elde tutulması;
f) işe ilişkin sabit bir yerin yalnızca, a) ile e) bentleri arasında bahsedilen faaliyetlerin bir kaçım bir arada icra etmek için elde tutulması;
Ancak, bu faaliyetlerin bir arada icra edilmesi sonucunda kendini gösteren toplu faaliyetin hazırlayıcı veya yardımcı karakterde elması şarttır.’
Bir teşebbüs, Akit Devletlerden birinde yukarıda açıklanan türden sabit bir yere sahip olmasa dahi o Devlette teşebbüs adına hareket eden bir kişinin bulunması halinde de işyerine sahip kabul edilmektedir. Teşebbüs adına hareket eden kişilerin hangi hallerde teşebbüs adına işyeri oluşturacağı Anlaşmanın 5. maddesinin 7 ve 8. fıkrasında açıklanmıştır. 7. fıkra hükmü aşağıdaki gibidir:
’7. 1. ve 2. fıkra hükümleriyle bağlı kalınmaksızın 8. fıkra hükümlerini uygulanacağı bağımsız nitelikteki acente dışında bir kişi, bir Akit Devlette bir teşebbüs namına hareket ederse ve bu teşebbüs adına mukavele akdetme yetkisine sahip olup, bu yetkisini mutaden kullanırsa, sözkonusu kişinin faaliyetleri 6. fıkrada belirtilenlerle sınırlı olmadıkça, bu teşebbüs, bu Akit Devlette bu kişinin teşebbüs için gerçekleştirdiği her türlü faaliyet dolayısıyla bir işyerine sahip kabul edilecektir. Ancak, anılan fıkra hükmü çerçevesinde işe ilişkin sabit bir yerden yürütülen faaliyetler bu yeri bir işyeri haline getirmeyecektir.’
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere teşebbüs adına hareket eden kişinin (daimi temsilci) bir gerçek kişi veya kurum olmasının veya ücretli statüsünde olup, olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan bu daimi temsilcinin teşebbüs adına hareket etmesi ve teşebbüs adına mukavele akdetme yetkisine sahip olmasıdır.
Bir kişinin diğer Devlette teşebbüs adına yürüttüğü faaliyetlerin, Anlaşmanın 5. maddesinin 6. fıkrasında sayılan türden hazırlayıcı veya yardımcı karakterde olduğu durumlarda bu kişinin daimi temsilci olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. ’ .
Diğer taraftan, Anlaşmanın 5. maddesinin 8. fıkrasına göre;
’8. Bir Akit Devlet teşebbüsü, diğer Akit Devlette işlerini yalnızca, kendi işlerine olağan şekilde devam eden bir simsar, bir genel komisyon acentesi ve bağımsız statüde diğer herhangi bir acente vasıtasıyla yürüttüğü için bu diğer Akit Devlette bir işyerine sahip kabul olunmayacaktır.’
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Japonya’da mukim bir teşebbüsün Türkiye’deki sahip olduğu irtibat bürosunun 5. maddenin 6. fıkrasında bahsedilen faaliyetlerle sınırlı olması halinde işyeri olarak kabulü ve dolayısıyla sözkonusu teşebbüse bu faaliyetlerle ilgili olarak Türkiye’de bir kazanç atfedilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, bir teşebbüsün irtibat bürosu faaliyetlerinin Anlaşma kapsamında işyeri oluşturup oluşturmadığının tespiti ve izlenebilmesi teşebbüsün dar mükellef olarak mükellefiyetinin tescil edilmesini ve Vergi Usul
Kanununda öngörülen defter tutma, belge düzenleme ve bunların saklanması ve ibrazı gibi ödevlerin eksiksiz yerine getirilmesini gerektirmektedir.
Ancak, bu dar mükellef kurumların, irtibat bürosuna atfedilebilen kazançların bulunmaması halinde, verecekleri yıllık kurumlar vergisi beyannamesine göre bir vergi tahakkuk ettirilmeyeceği tabiidir,
Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1. maddesinde, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin Katma Değer Vergisi’ne tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 5/b maddesinde de, Türkiye’de yapılan, değerlendirilen veya yararlanılan hizmetlerle ilgili işlemlerin Türkiye’de yapılmış sayılarak Katma Değer Vergisine tabi tutulacağı belirtilmiştir.
Buna göre, merkezi Japonya’da bulunan NEC Corporation’un Ankara’da bulunan irtibat bürosunun ticari faaliyetinin olmaması halinde Katma Değer Vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak, adı geçen irtibat bürosunun her türlü mal ve hizmet alımları genel esaslara göre Katma Değer Vergisine tabi bulunmaktadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.
|
|
ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi
|
|
Excel Dokümanı
|
|
|
|
|
|
|
|