Dairesi
KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNUN 35.MADDESİNDE, TASFİYE BEYANNAMESİ...
Karar No
10
Esas No
154
Karar Tarihi
19-01-1990
 
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
VERGİ DAVA DAİRELERİ
1990
10
1989
154
19/01/1990
 
KARAR METNİ

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNUN 35.MADDESİNDE, TASFİYE BEYANNAMESİ VE İNCE-
LEME İSTEMLİ DİLEKÇENİN VERİLMESİNDEN İTİBAREN İDARE İÇİN ÖNGÖRÜLEN
BİR AYLIK SÜRE GEÇİRİLDİKTEN SONRA YAPILAN İNCELEME SONUCUNA GÖRE UY-
GULANAN TARHİYATIN MUHATABININ TASFİYE MEMURU OLAMAYACAĞI HK.

Uyuşmazlık; 1982 yılında tasfiyeye giren bir Kurumun tasfiye memuru
adına yapılan tarhiyat, tasfiye beyannamesi ile inceleme istemli di-
lekçenin verilmesinden başlayarak işlemler üzerinde bir ay içinde in-
celemeye başlanmadığı gerekçesiyle, Vergi Mahkemesince kaldırılmıştır.

Danıştay Üçüncü Dairesi, kararıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 35.mad-
desinde öngörülen bir aylık incelemeye başlama süresinin, idareyi uya-
rıcı nitelik taşıdığı, bu sürenin geçmesinden sonra başlanan inceleme-
lerin sonucuna göre hesaplanan vergilerden tasfiye memurlarının sorum-
lu tutulmamasının kabulü halinde, Vergi Usul Kanununun 114.maddesinde
yazılı tarh zamanaşımının bertaraf edilmiş olacağı, dolayısıyla Kurum-
lar Vergisi Kanununun 35.maddesindeki bir aylık sürenin geçmesinin
tasfiye memurunun sorumluluğunu kaldırmayacağı gerekçesiyle Vergi Mah-
kemesi Kararını bozmuştur.

Vergi Mahkemesi, bozmaya uymamış ve Kurumlar Vergisi Kanununun 35.mad-
desinde incelemeye başlamak üzere öngörülen bir aylık sürenin idareyi
uyarıcı olmayıp, buyurucu nitelik taşıdığı, esasen yasa yapıcının tas-
fiye memurlarını tarh zamanaşımı gibi uzun bir süre sorumluluk altında
tutmak istemediği, ancak bir aylık süre geçirilse de tasfiyesi sonuç-
lanan Kurumun paydayları adına tarh zamanaşımı süresi içinde vergi
tarhını engelleyen bir durum bulunmadığı, Danıştay Dördüncü ve Onüçün-
cü Dairelerinin muhtelif kararları ve Maliye ve Gümrük Bakanlığının
28.4.1974 günlü muktezasıı ile bu görüşün benimsendiği gerekçesiyle
ilk kararında ısrar etmiş, ve Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından bu
ısrar kararının bozulması isteminden oluşmaktadır.

Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan
Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Kurulumuzca da uy-
gun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen
iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadı-
ğından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verildi.

KARŞI OY:

5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Tasfiye Memurlarının sorumlulu-
ğunu belirten 34.maddesinde: "Tasfiye memurlarının Kurumun tahakkuk
etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergileri
ödemeden veyahut bu vergilerle diğer itirazlı tarhiyat için karşılık
ayırmadan, İcra ve İflas Kanununun 206.maddesinin 6.sırasında yazılı
alabaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamayacakları, aksi tak-
dirde bu vergilerin asıl ve zamlarından ve vergi cezalarından şahsen
ve müteselsilen sorumlu olacakları, 35.maddesinde ise, tasfiye beyan-
namesinin verilmesiyle birlikte tasfiye memurlarının muamelelerini
vergi bakımından incelenmesini bir talepname ile isteyecekleri, talep-
namenin verilmesinden itibaren en geç bir ay içinde vergi incelemele-
rine başlanarak aralıksız devam olunacağı; vergi incelemelerinin bit-
mesini takip eden onbeş gün içinde vergi dairesinin neticeyi tasfiye
memurlarına yazı ile bildireceği; buna göre Kurumdan aranan vergilerin
neticesi alınıncaya kadar tasfiye memurlarının 34.maddede yazılı so-
rumluluğunun devam edeceği belirtilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde ise "Tüzel kişilerle
küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi Tüzel Kişi-
lığı olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları ha-
linde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği
olmıyan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri ta-
rafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri
kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin
veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan
vergi alacaklarının kanuni ödevleri yerine getirmiyenlerin varlıkların
dan alınacağı, bu hükmün Türkiye'de bulunmıyan mükelleflerin Türki-
ye'deki temsilcileri hakkında da uygulanacağı, ... Tüzel kişilerin tas
fiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, Kanuni temsilci-
lerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını
da kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.

Söz konusu yasa hükümlerinin incelenmesinden anlaşılacağı gibi, 213
sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesiyle kanuni temsilciler için ge-
tirilen sorumluluk genel bir sorumluluktur.

Tüzelkişilerin tasfiyeye girmesi halinde Tüzelkişiliğin kanuni temsil-
cisi tasfiye memuru olduğundan bu kişilerin kasıt ve ihmallerinden
dolayı tüzelkişiliğin varlığından alınamıyan vergi borcunun tasfiye
memurlarından isteneceği yasa hükmü gereğidir.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 34.maddesinde düzenlenen tasfi-
ye memurlarının sorumluluğu ise daha özel bir sorumluluk olup Kurumun
tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan
vergiler ödenmeden veyahut bu vergilerle ilgili itirazlı tarhiyat
için karşılık ayırmadan İcra ve İflas Kanununun 206.maddesinin 6.sıra-
sında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırme yapılması
halini kapsamaktadır.

Olayda anlaşmazlık, tasfiye memurunun beyanname düzenlerken geçmiş yıl
zararını mahsup etmesinden doğmuştur.

Anlaşmazlığın, Kurumlar Vergisi Kanunun yukarda sözü edilen 34.madde-
sinde belirtilen Kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyan-
namelerine göre hesaplanan vergilerinin ödenmemesi veyahut bu vergi-
lerle diğer itirazlı tarhiyat için karşılık ayrılmaması durumu ile
ilişkisi yoktur. Bu nedenle tasfiye memurunun sorumluluğunun bu madde
hükmüne göre çözümlenmesi mümkün değildir.

Anlaşmazlığın çözümü 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesiyle il-
gili bulunmaktadır.

Açıkladığım nedenlerden dolayı Kurumun varlığından tahsil imkanı bu-
lunmayan vergilerin ödenmemesinde tasfiye memurunun sorumluluğunu ge-
rektirecek 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde yazılı kasıt
ve ihmalin gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre
bir karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi Kararının bozulması gerektiği
görüşünde olduğumdan karara karşıyım.

KARŞI OY:

5422 sayılı Kurumlar Vergi Kanununun "Tasfiye Memurlarının Sorumlulu-
ğu" başlıklı 34.maddesinde tasfiye memurlarının, Kurumun tahakkuk et-
miş vergileri ile tasfiye beyannamesine göre hesaplanacak vergilerin-
den ve itirazlı vergiler ile ilgili sorumlulukları açık ve ayrıntılı
bir biçimde hükme bağlanmış olup 35.madde "Tasfiye muamelelerinin in-
celenmesi" başlığını taşımakta ve tasfiye beyannamesinin verilmesinden
sonra vergi idaresince yapılacak işlemleri düzenlemektedir. İşte bu
maddede yapılacak bir kısım işlemler için belli süreler öngörülmüş ol-
ması, idareye işlemleri süratle ve disiplin içinde yapmasını emreden
hükümler niteliğindedir. Ancak bu sürelerin geçirilmesinden sonra ya-
pılan işlemlerin hukuken geçersiz olduğunu veya bu sürelerin geçmesi
ile tasfiye memurunun sorumluluğunun kalktığını iddia etmek mümkün de-
ğildir. Zira yukarda belirtildiği gibi bu süreler, idareyi ikaz eder
ve onu hızlandırmayı amaçlayan sürelerdir. Geçirilmesinden sonra yapı-
lan işlemi hükümsüz kılan süreler değildir. Başka bir değişle 35.mad-
dede yer alan süre ile ilgili hükümler kesinlikle hak düşürücü nitelik
taşımazlar.

Bilindiği gibi mevzuatımızda bazı idari işlemlerin belli süreler için-
de yapılmasını öngören hükümler yer almıştır. Ancak aksine hüküm bulun
madıkça söz konusu sürelerin geçirilmesinden sonra yapılan işlemlerin
hükümsüz veya geçersiz sayılması hukuken mümkün değildir. Ancak söz
konusu sürelerin geçirilmiş olması ona riayet etmeyen idare ajanının
şahsı sorumluluğunu gündeme getirebilir.

Öte yandan vergi hukukunda mükellefiyet veya sorumluluk açık kanun hü-
kümleri ile tahmil edilebilir. Yorum yoluyla mükellefiyet veya sorum-
luluk yükletilemez. Hal böyle olunca açık kanun hükmü ile ihdas edilen
mükellefiyet veya sorumluluğun açık Kanun hükmü olmadıkça yorum yoluy-
la kaldırılması da hukuken mümkün değildir.

Açıklanan durum karşısında, Kurumlar Vergisi Kanununun 34.maddesi ile
tasfiye memurları için getirilen sorumluluğun, tümüyle idarenin yapa-
cağı işlemleri düzenleyen 35.maddede öngörülen sürelere uyulmamış ol-
ması, tasfiye memurunun sorumluluğunu yorum yoluyla kaldırıcı nitelik-
te bulunmadığından aksine verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.


(DAN-DER; SAYI:80) (MT/YÖ)
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı