Danıştay Dördüncü Daire
1. Avukat olan mükellefin müvekkilleri nezdinde tutanak tanzimi veya onlardan cevabi yazı alınması bilgi toplama niteliğinden olduğundan bu tutanak ve cevabi yazıların ihbarname ekinde tebliğ edilmemesinde kanuna aykırılık bulunmamaktadır. 2. Mükellefle ilişkisi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin verdiği bilgiler maddi delil olarak kabul edilir. 3. Müvekkillerin vekalet ücretinin üzerinde ödemede bulunduklarım, serbest meslek makbuzu almadıklarım beyan etmeleri ve bu beyanların ilgili bankaca da teyit edilmesi halinde olayda takdir sebebi bulunmamaktadır. inceleme raporu ve temyiz komisyonu kararma dayanılarak salınan gelir vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasını; tarhiyatın dayanağı inceleme raporu ve ekindeki tutanaklarla yapılan tesbitler olduğuna göre, inceleme raporundan ayrı olarak incelemenin yapıldığı yolunda mükellefe ayrıca yazılı bildirimde bulunulmasına gerek olmadığı, mükellefle iş münasebeti olanlardan (müvekkillerden) bilgi almak için düzenlenen tutanak veya alınan cevabi yazılar Vergi Usul Kanunu'nun 141. maddesine değil 148. ve müteakip maddeleri kapsamına girdiğinden ve ayrıca aynı yasanın 35 ve 366. maddelerinde Vergi ve ceza ihbarnamelerine, inceleme raporu surelinin ekleneceği hüküm altına alınmış bulunduğundan, ihbarnameler ekindeki rapordan ayrı olarak ifade eklerinin (müvekkil ifadelerini muhtevi tutanakların) tebliğ edilmemiş olmasında kanuna aykırılık görülmediği, kaldı ki itiraz komisyonunca karardan önce müvekkil ifadelerini muhtevi tutanakların tebliği suretiyle kendisine buna dair savunma imkanı da tanınmış olduğundan, usule ilişkin iddiaların kanuni dayanağı bulunmadığı, 213 sayılı Vergi Usul kanunu'nun 148. maddesinde, mükelleflerden veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek veya tüzel kişilerden bilgi istenebileceği hükme bağlanmış olup, söz konusu bilgilerin maddi delil olarak kabulüne bir engel bulunmadığı, ifadesine başvurulan kimselerin tamamı mükellefin defterinde kayıtlı vekalet ücretinden fazla ödemede bulunduklarım ve kendilerine ödeme karşılığında makbuz verilmediğini ifade edip, bu ifadeler İstanbul Türkiye İş Bankası Türbe Şubesinin yazışı ekindeki ödemeleri gösteren listeyle resmen teyit edilmesi nedeniyle, mesleği avukatlık olan mükellefin, ifadesine başvurulan 97 müvekkilince aynı istikamette yükümlüyü ızrar etmek amacıyla yanlış beyanda bulunmaları mümkün görülmediğinden ve yükümlünün Vergi Usul Kanunu'nun 236. maddesi gereğince serbest meslek makbuzu düzenlememiş ve müvekkillerine vermemiş olması karşısında, defter ve belgeler gerçek durumu aksettirmeyeceğinden, olayın re'sen takdir komisyonuna intikal ettirilmesinde ve takdir komisyonu tarafından banka kayıtları île müvekkil ifadeleri esasına göre matrah farkı tesbit etmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı, mükellefin müvekkillerinin kendisine verdikleri ifade ile inceleme raporuna ekli tutanaklarda yazılı ifadelerin birbirini tutmadığından bahisle, rapor ekindeki ifadelere itibar etmenin mümkün olmadığı yolundaki iddiasının da, bu nevi ifadelerin ufak bir tesirle her zaman temini mümkün olduğundan geçerli sayılamayacağı, ancak Denizcilik Bankası Gemi Kurtarma işletmesi işçileri ile Denizcilik Bankası arasındaki hafta tatili ve fazla mesai ücretleri ile ilgili hukuki uyuşmazlık dışındaki, sair serbest meslek faaliyetinden mütevellit gelirin, müteakip dört yılın ortalama kazanç miktarı esas alınmak suretiyle yükseltilmesi, objektif esaslara dayanmadığından, bundan mütevellit 50.000 liranın matrahtan çıkarılması gerektiği gerekçesiyle tadilen tasdik eden Temyiz Komisyonu karannın bozulması istemiyle açılan davanın reddine oybirliği Ne karar verildi.