Danıştay Onüçüncü Daire
Tapuya kaydedilmeyen intifa hakkının, gerçekten var olduğu da kanıtlanamıyorsa, kiraların intifa hakkı sahipleri tarafından beyan edilmiş olması önem taşımaz. Ancak, yapılacak tarhiyat mükerrer vergi alınmasına yol açacak şekilde olmamalıdır. Uyuşmazlığın konuşu; noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi uyarınca tahsili müstakbel alıcılara bırakılmış konut kiralarının, sözkonusu alıcılar tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmiş olması karşısında, mülk sahibi davalı adına yapılan tarhiyatın yerinde olup olmadığına ilişkindir. 193 sayılı Gelir Vergisi Yasası’nın 70. maddesinde, bina ve arazinin sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri ve kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı sayılmış olup, anılan maddenin incelenmesinden anlaşılacağı üzere, eğer gayrimenkul sermaye iradım intifa hakkı sahipleri elde ediyorsa, bu iradı gayrimenkul maliklerinin değil, intifa hakkı sahiplerinin beyan etmesi gerekmekte ise de, olayda Türk Medeni Kanunu’nun 718. maddesinin öngördüğü şekilde tapuya kaydedilmiş bir intifa hakkı sözkonusu değildir. Davacının iddia ettiği gibi, vergilendirmede bazı hallerde hukuki durum kadar, fiili durum da önem taşımakta isede, olayın oluş biçimi bu devirin gerçeği yansıtmadığını ortaya koyacak niteliktedir. Şöyle ki; satış vaadi senedinin 7. maddesinde, satışı vaat olunan dairelerin tüm yararlarının alıcıya ait olduğu belirtilmekle beraber, aynı sözleşmenin 8. maddesinde, satış vaadinden rücu edildiği takdirde alıcıların dairelerden sağladıkları yararların nakden hesaplanıp, peşin alınan miktardan mahsup edileceğinin hükme bağlanmış olması ve üç alıcıdan biri hakkında (satış bedelinin tümünü ödediği belirtilerek) gayri kabili rücu kaydı bulunmasına karşın satış vaadi sözleşmesinin hiçbir daire için gerçekleşmemiş bulunması, böylece sağlanan yararların yine yükümlü uhdesinde kalmış olması, intifa hakkının devredilmediğini gösteren yeterli delillerdendir. Bu nedenle davanın kabulü ile vergide müterakkiyet ilkesi esas alındığında kiraların intifa hakkı sahibi olduğu iddia edilen kişiler tarafından beyan edilmesi yeterince önem taşımayacağından, vergi ve cezaya konu olan matrahın miktarı hakkında yeniden bir karar verilmek üzere Temyiz Komisyonu Dördüncü Dairesi kararının bozulmasına, ancak mükerrer vergi alınmasını önlemek bakımından, onaylanacak vergiden intifa hakkı sahipleri tarafından beyan edilen kiralara isabet eden vergilerin mahsup edilmesi gerektiğine oyçokluğuyla karar verildi.