Danıştay Dördüncü Daire
Anonim şirkete ayni sermaye olarak konulması amacıyla şahsi işletmeden çekilen otel binası ve demirbaşların değerlemesinde, Türk Ticaret Kanunu'nun 303. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi'nce tayin olunan bilirkişilerce tespit edilen değerin, emsal bedel olarak kabulü gerekmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun emsal bedelinin tayininde uyulması gereken sırayı belirleyen 267. maddesinin 5. fıkrasında bu esaslara bağlı olmaksızın kazai mercilerin re'sen biçtikleri değerlerin, emsal bedeli yerine geçeceği belirlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu'nun 33. maddesinde bir anonim şirkete ayni neviden sermaye konması halinde bunların değerlerini biçecek bilirkişinin mahkemece tayin olunacağı belirtilmiştir. Nitekim olayda da otel ve diğer demirbaşların değerleri Asliye Hukuk Mahkemesi'nce tayin edilen bedel üzerinden anonim şirkete sermaye payı olarak konmuştur. Kazai mercilerin bir talep olmadan harekete geçmeleri mümkün olmadığına ve bir bilirkişi kullanmadan bedel tayin etmeleri mümkün bulunmadığına göre tarafların iradesi dışında mahkemenin tayin ettiği bilirkişilerce tespit edilen değerlerin 267. maddede sözü edilen kazai merciin re'sen biçtiği değer olarak kabulü gerekir. Diğer taraftan Türk Ticaret Kanunu'nun 285. maddesinin 2. fıkrasında 'Sermaye olarak paradan başka iktisadi bir değer veya menkul mal konulması taahhüdü, şirketin hükmi şahsiyet kazandığı tarihten itibaren onlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan doğruya tasarruf edebileceğinin ve gayri menkul üzerindeki mülkiyet veya sair ayni hakların sermaye olarak konulması taahhüdü ise, bu hakların şirketin hükmi şahsiyet kazanmasıyla beraber tapu siciline tescil edileceğinin kabul edilmiş olması demektir.' denilmektedir. Bu hüküm karşısında, bir anonim şirkete sermaye olarak konulan menkul ve gayrimenkulun mülkiyelinin şirkete geçeceği, eski malikin bunlar üzerinde tasarruf hakkının kalmayacağı sonucuna varılmaktadır. Sözkonusu değerler şirket aktifine, mahkemece tayin edilen bedel ile kayıt edileceğinden, işletmeden çekilen bu değerler nedeni ile yükümlünün bu değerden fazla bir menfaat sağladığının kabulü esasen mümkün değildir. Sözkonusu değerlerin her hangi bir nedenle şirket aktifinden daha yüksek değerlerle satılması ya da çekilmesi halinde doğacak değer farkı eski malikin değil, kurumun geliri niteliğinde olacak ve o nedenle vergilendirilecektir. Anonim şirkete aynı sermaye olarak konulan menkul ve gayrimenkullerin şirket aktifinde kayıtlı olduğundan fazla bir emsal bedeli ile değerlenerek, yükümlünün vergilendirilmesi halinde aynı değer farkı iki defa vergilendirilmiş olacaktır. Olayımızda otel ve. demirbaşların yükümlünün şahsi işletmesinin aktifinde kayıtlı değerleri, mahkemece belli edilen değerden fazla olduğundan vergilendirilecek bir değer farkı bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle, mahkeme kararında kanuna aykırılık bulunmadığından, vergi dairesi temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.