Danıştay Dördüncü Daire
Emtia maliyetini tesbit ederken mükelleflerin diledikleri yolu seçme hakları vardır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 274. maddesinde ’emtia, maliyet bedeliyle değerlenir, emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedelleri % 10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde mükellef, maliyet bedeli yerine 267. maddenin 2. sırasındaki usuller hariç olmak üzere emsal bedeli ölçüsünü tatbik edebilir.
Bu hüküm 275. maddede yazılı mamuller için de uygulanabilir’ denilmiştir. Diğer taraftan aynı Kanun’un 275. maddesinde ise, imal edilen emtianın maliyet bedelinin, maddede beş bent halinde sayılan unsurları ihtiva etmesi şartıyla mükelleflerce diledikleri usulde tayin edileceği, zirai mahsullerin değerlenmesine ilişkin 276. maddede ziari mahsullerin maliyet bedeli ile değerleneceği ve maliyet bedelinin zirai mahsullerin hususiyetlerine göre 275. maddede yazılı unsurlara mütenazır olarak Maliye Bakanlığı’nca tesbit edilecek esaslar dairesinde hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen maddelerde emtia maliyetinin ilke olarak fiili maliyetle değerleneceği belirtilmekte ve işletmecilik açısından emtia maliyeti başka usullerle de tesbit edilebilmekte ise de, Vergi Usul Kanunu’nda böylesine bir serbestlik tanınmadığı gibi ancak istisnai hallerde ve özellikle misli ile muayyen emtiada, ortalama maliyet usulünün kullanılmağı mümkündür.
Olayda, her ne kadar inceleme elemanı 275. maddeyi uygulamışsa da anılan maddeye göre bir düşüklükten sözedilemiyeceği gibi mükellefler emtia maliyeti tesbit ederlerken diledikleri yolu kullanabilirler. Kanunla bu serbesti kendilerine tanınmıştır. Bu nedenle maliyet bedeli uygulanmak suretiyle bulunan farkın, takdir sebebi sayılmasında ve bu farka göre tarhiyat yapılması yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına tarhiyatın re’sen kaldırılmasına oybirliğiyle karar verildi.