Danıştay Dördüncü Daire
1. Resmî veya özel taahhüt şeklinde olsun, başkası hesabına inşaat ve onarım işi yapanların tümünün GVK'nun 42. maddesinin öngördüğü vergilendirme usulüne tabidirler. Ancak, kendi nam ve hesabına inşaat işiyle uğraşanlar, bu madde hükmünden yararlanamazlar. 2. Taahhüt karşılığı yapılan yapı kooperatifi inşaat işi, GVK'nun 42. maddesi kapsamındadır. Uyuşmazlık, taahhüt karşılığı olarak yapılan yapı kooperatifi inşaat işinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında olup olmadığının tespitine ilişkindir. 193 sayılı Kanun'un 42. maddesinde; birden fazla takvim yılma sirayet eden inşaat ve onarma işlerinin kar ve zararının maddede yazılı usullerden birine göre tespit edileceği ve mükelleflerin işin bitiminde bu usullerden birini seçmekte serbest oldukları belirtildikten sonra maddenin 1 ve 2 numaralı bentlerinde de mükelleflerin seçmekte serbest bırakıldıkları usuller ise; kar veya zararın işin bittiği yıl kesin olarak tespit edildikten sonra tamamı o yılın geliri olarak mezkur yıl beyannamesinde gösterileceği veya kar veya zararın işin bittiği yıl kesin olarak tespit edildikten sora işin devam ettiği yıllar zarfında bu işe ait olmak üzere yapılan işçilik ve malzeme sarfiyatının tutarları oranında o yıllara dağıtılarak o yılların kazancı olarak vergilendirileceği şeklinde açıklanmıştır. Madde metninin incelenmesinden, bu hükümlerin yalnızca resmi kuruluşlara taahhüt karşılığı iş yapanlar hakkında uygulanacağına dair bir ayrım yapılmadığından, resmi veya özel taahhüt şeklinde olsun, başkası hesabına inşaat ve onarım işi yapanların tümünün bu maddenin getirdiği vergilendirme usulüne tabi oldukları anlaşılmaktadır. Ancak kendi nam ve hesaplarına inşaat işiyle uğraşanların bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri mümkün değildir. Olayda yükümlünün S.S. ........ Küçük Yapı Kooperatifinin 70 daireden oluşan inşaat işini taahhüt karşılığı yaptığı açık olduğuna ve inşaatın da 20.11.1981 tarihinde alınan yapı kullanma izin belgesi ile 1981 yılında bittiği anlaşıldığına göre, yükümlünün inşaatın devam ettiği tarh döneminde beyanname verme mecburiyetinden söz edilemeyeceğinden, beyanname verilmediği nedeniyle re'sen salınan cezalı vergilerde yasal isabet görülmemiştir. Kaldı ki yükümlüce tarh döneminde inşaatın devam ettiğini bildirerek verdiği dilekçesinin aksi de vergi dairesince tespitli değildir. Bu durumda vergi mahkemesince kaçakçılık cezalı tarhiyatın kaldırılması yolundaki kararı sonucu itibariyle yerindedir. Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin reddine Vergi Mahkemesi kararının sonucu itibariyle onanmasına, oybirliği ile karar verildi.