T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o TEK DİLEKÇE İLE DAVA AÇMA (Davacıdan Tek Bir Ödeme Bildirimi İle İstenilen Yeraltı ve Atıksu Ücretleri Hakkında Tek dilekçe İle Dava Açılabileceği)
o ÖDEME EMRİNE İTİRAZ (Tek Bir Ödeme Emrinde İstenilen Yeraltı ve Atıksu Ücretlerine İtiraz - Tek Dilekçe İle Dava Açılabileceği)
Özet : Davacıdan tek bir ödeme bildirimi ile istenen ve ne kadarının atıksu ücretine ait olduğu belirtilmeyen yeraltı ve atıksu ücretleri ile bunların dayanağı olan tarifenin iptali dileği ile tek bir dilekçe ile açılan davanın esastan incelenmesi gerekirken, her ücret ve tarifeye karşı ayrı yasalardan kaynaklandığından bahisle ayrı ayrı dava açılması gerektiği görüşüyle dava dilekçesinin reddi yolunda verilen Israr Kararında yasaya uygunluk görülmediği hakkında.
İstemin Özeti: İZSU Genel Müdürlüğünce Kasım 1987 ayı için istenen yeraltı su ücretinin kaldırılması ve anılan ücretin dayanağını oluşturan tarifenin ilgili kısmının iptali istemi ile açılan davaya ait dilekçe İzmir 4. Vergi Mahkemesince yeraltı ve atıksu ücretine karşı ayrı dilekçelerle dava açılması gerektiğinden bahisle reddedilmiştir.
Davacının temyiz istemi üzerine inceleme yapan Danıştay Dokuzuncu Dairesi 13.12.1989 gününde verdiği K:1989/3530 sayılı kararı ile tüketilen su miktarı ile bağlantı kurulmaksızın atıksu ücretinin hesaplanamayacağı, her iki ücretin ayrı yasalara dayanan yetkiler uyarınca tahsil edilmesinin bu durumu değiştirmeyeceği gerekçesiyle, dilekçenin reddine ilişkin kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan İzmir 4. Vergi Mahkemesi, 8.3.1990 gününe verdiği K:1990/116 sayılı kararı ile her ne kadar atıksu ücretiyle ilgili tarifede su ücreti ile ilgili tarifeye gönderme yapılmış ve tüketilecek su miktarı ile bağlantı kurulmuş ise de, iki ayrı tarifenin bir karar altında toplanmış olmasının kanuni bir zorunluluktan doğmamış bulunması ve her yeraltı suyu elde edenden atıksu ücreti talep edilmesinin mümkün olmaması yanında iki su ücreti hakkında uygulanması gereken yasal hükümler ile tarifelerin farklı olması karşısında yasanın anladığı anlamda bağlılık bulunmayan tarife ve ücretlere karşı ayrı ayrı dava açılması gerektiği belirtilerek, ilk kararda ısrar edilmiştir.
Israr kararı, kurum tarafından temyiz edilmiş ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hekimi: S.K.
Danıştay Savcısı Y.E.'nin Düşüncesi: Uyuşmazlıkta, su ücreti ve atıksu bedeline karşı açılan davada, dilekçenin reddine karar veren vergi mahkemesi kararının Danıştay 9. Dairesince bozulması üzerine aynı mahkemece verilen ısrar kararının yükümlü şirketçe temyizen incelenmesi istenilmektedir.
Su ücreti ve atıksu bedelinin ayrı kanun ve ayrı tariflere dayandığı tartışmasızdır. Ancak atıksu bedeline ilişkin tarife kararında, su ücretine ilişkin tarifeye atıf yapılarak, tüketilecek su miktarı ile bağlantı kurulduğundan, tüketilen su miktarı ve bedeli belirlenmeden atıksu bedeli hesaplanması mümkün değildir. Bu durumda, yeraltı su ücreti ile atıksu bedeli arasındaki bu bağlantı nedeni ile tek dilekçe ile açılan davada, dilekçenin reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden yükümlü şirket temyiz isteğinin kabulü ile vergi mahkemesi ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Kıdemli Tetkik Hakimi S.K.'nın yazılı ve sözlü açıklamaları alınıp, dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü: 10.4.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3622 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile ilk inceleme üzerine verilecek kararları düzenleyen 2577 sayılı Yasanın 15 inci maddesinde değişiklik yapılmış ve aynı Yasanın 3 üncü ve 5 inci maddelerine aykırılık nedeniyle verilen dilekçe ret kararları ile husumetin düzeltilmesi yolundaki kararlar dışında kalan Danıştay ve Mahkeme kararlarının temyiz edilebileceği kabul edilmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun yukarıda değinilen 15 inci maddesinin (4) işaretli fıkrası karşısında dilekçenin reddi yolundaki Vergi Mahkemesi kararlarının temyiz istemine ve incelemesine konu yapılamayacağı sonucuna varılmakla birlikte, bu dosyada temyiz istemine konu yapılan karar, 3622 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce verilen ve temyiz incelemesi sonucunda bozulan ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin bulunduğundan ve verildiği tarihte henüz 3622 sayılı Kanunun yürürlüğe girmemiş olduğundan, temyiz istemine konu yapılabileceği ve başvurunun Genel Kurulumuzca incelenmesi gerektiğine oyçokluğuyla karar verildikten sonra istem incelendi.
Temyiz istemi, İZSU Genel Müdürlüğünce davacıdan istenen yeraltı ve atıksu ücretleri arasında, 2577 sayılı Yasanın 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında aranan maddi ve hukuki bağlılık bulunmadığı yolundaki ısrar kararının bozulması dileğinden ibarettir.
Yasanın 5 inci maddesinin 1 inci fıkrası, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılmasını öngörmüş, aralarında maddi ve hukuki bakımdan bağlılık varsa aynı şahsı ilgilendiren birden fazla işlem aleyhine bir dilekçe ile dava açılabilmesini kabul etmiştir.
Aynı şahsı ilgilendiren birden fazla işlem için bir dilekçe ile dava açılabilmesi için aranan hukuki bağlılık, iki işlemin de aynı yasal metinden doğması değildir. Farklı yasal temellere dayansa da bir hukuki durum içinde bulunulması diğer hukuki durum içinde bulunmayı gerektiriyor ve ilgili idarece farklı temele dayanan işlemler bu nedenle uygulanıyorsa, işlemler arasında hukuki bağlılığın bulunduğunun kabulü gerekir.
Yeraltı su ücreti ile atıksu ücretine ilişkin düzenlemelerin incelenmesinden, atıksu ücretinin kullanılan suyun kanalizasyon yoluyla tahliyesine dayanılarak alındığı anlaşılmaktadır. Yeraltı suyu elde eden belli nitelikteki gayrısıhhi müesseselerden alınacak atıksu ücreti hiç kuşkusuz elde edilen yeraltı suyunun belli bir bölümününün atılmasının karşılığıdır. Tüketilen su olmadığı takdirde atıksu ücreti tahsiline olanak bulunmadığından, aynı tarifenin farklı bölümlerinde öngörüldüğü için İZSU Genel Müdürlüğünce ödenmesi istenen ücretler arasında Yasanın aradığı bağlılık bulunmaktadır.
Davacıdan tek bir ödeme bildirimi ile istenen ve ne kadarının atıksu ücretine ait olduğu belirtilmeyen yeraltı ve atıksu ücretleri ile bunların dayanağı olan tarifenin iptali dileği ile tek bir dilekçe ile açılan davanın esastan incelenmesi gerekirken, her ücret ve tarifeye karşı ayrı yasalardan kaynaklandığından bahisle ayrı ayrı dava açılması gerektiği görüşüyle dava dilekçesinin reddi yolunda verilen Israr Kararında yasaya uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İzmir 4. Vergi Mahkemesinin 8.03.1990 günlü ve E:1990/278, K:1990/116 sayılı Israr Kararının bozulmasına, 3.11.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
X - 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15 inci maddesi 4. fıkrası 10.4.1990 gününde yürürlüğe giren 3622 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değiştirilmiş ve bu değişikliğe göre Danıştay ve Mahkemelerce verilen dilekçe ret kararlarının temyiz ve itiraz yoluyla incelenmesi için başvuru hakları kaldırılmıştır.
Yasa hükümlerinin aksine bir hüküm bulunmadıkça tüm sonuçlarıyla elde edilmiş haklara (kazanılmış hak) etkili olmamak kaydıyla yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanmaları genel hukuk ilkesi gereğidir.
Olayda Danıştay ve Mahkemece verilen dilekçenin reddine ilişkin kararlara karşı Temyiz ve itiraz yoluna başvuruyu önleyen 3622 sayılı Kanun 10.4.1990 günü yürürlüğe girdiğine temyiz başvurusu da bu tarihten sonra 24.4.1990 tarihinde yapıldığına göre kazanılmış bir haktan söz edilemeyeceğinden, 3622 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan temyiz başvurusunun incelenme olanağı yoktur.
Diğer taraftan temyize konu mahkeme kararı dilekçenin reddi kararı olup, kararın ısrar yoluyla verilmesi içeriğini değiştirmez.
Açıklanan nedenlerden dolayı temyiz başvurusunun incelenmeksizin reddi gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara bu yönde karşıyız.
XX - Temyiz diekçesinde ileri sürülen iddialar, temyiz olunan Israr Kararında yazılı gerekçe ve hukuksal nedenler karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda değildir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddi gerektiği görüşünde olduğumdan, çoğunluk kararına katılmıyorum.