|
Dairesi
Adi ortaklığın feshi sebebiyle ortaklığa ait emtianın ortaklar arasında pay edilmesi, bu emtianın işletmeden çekilmiş sayılmasını gerektirir. Bu şekilde işletmeden çekilen emtianın mal bedeli ile değil, emsal bedelle değerlendirilmesi gerekir. Pay edilen emtianın ortakların şahsi firmalarında kayıtl
|
|
Karar No
1994/2066
|
|
Esas No
1994/1528
|
|
Karar Tarihi
16-06-1994
|
|
|
Danıştay Üçüncü Dairesi
Adi ortaklığın feshi sebebiyle ortaklığa ait emtianın ortaklar arasında pay edilmesi, bu emtianın işletmeden çekilmiş sayılmasını gerektirir. Bu şekilde işletmeden çekilen emtianın mal bedeli ile değil, emsal bedelle değerlendirilmesi gerekir. Pay edilen emtianın ortakların şahsi firmalarında kayıtlı olması bu durumu değiştirmez. İstemin Özeti: Sarraflıkla uğraşan adi ortaklık hesaplarının incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporuna istinaden ihtirazı’ kayıtla verilen beyanname üzerinden adına hissesi oranında tahakkuk ettirilen gelir vergisi ile geçici vergiye karşı açılan davayı; Adi ortaklık olarak sarraflık yapan yükümlülerin ortaklığı 31.12.1991 tarihinde fesih ederek işletmede bulunan 305.883.785. lira emtia mevcudunun maliyet bedeli ile değerlendirmek suretiyle adlarına fatura ettikleri ve 1.1.1992 tarihinden itibaren de kendi iş yerlerinde sarraflık faaliyetine devam ettikleri anlaşılmış olup, ortaklığın faaliyetinin devam ettiği süre içinde işletmeden altın almalarının söz konusu olmadığı, taksim sonucu üç ortağın aldığı altınlar için fatura düzenlenmesi sadece taksimin yapıldığı gösteren bir belge niteliğinde olduğu fatura düzenlenmesi bu malların işletmeden çekildiği sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle kabul ederek fark matrah üzerinden yapılan tahakkuku kaldıran ........ Vergi Mahkemesinin 20.10.1992 Gün ve E.1992/282, K:1992/819 Sayılı kararının; işletmede bulunan emtiaların işletmeden çekilmeleri haline emsal bedelle değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: Olayda, yükümlünün de hissedarı iken 31.12.1991 tarihi itibariyle faaliyetine son verilen adi ortaklıktan, işletmeye kayıtlı bir kısım altınlar ortaklarca maliyet bedeli ile çekilmiş ve yapılan vergi incelemesinde bu durum tenkit konusu edilerek, altınların emsal bedeliyle değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle belirlenen fark üzerinden hisseler itibariyle tahakkuk yapılmıştır. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38. Maddesiyle bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki olumlu fark olduğu, bu dönem zarfında sahip ve sahiplerince işletmeden çekilen değerlerin bu farka ekleneceği, bu suretle yapılan tespit sırasında Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ilişkin hükümleri ile bu Kanun’un 40. ve 41. maddesi hükümlerine uyulacağı kurala bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 41. maddesinin 1. bendinde ise, teşebbüs sahibi ile esinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerlerin gider olarak indirilemeyeceği, aynen alınan bu değerlerin emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun maddesiyle teşebbüs sahibinin ticari ve özel mal varlıkları arasında ayırım yapılmış alımsatımı yapılan ve gayri safi kazancın oluşumunu etkileyen kıymetlerin işletmenin sahibi veya aile fertlerinin gereksinmelerine tahsisi halinde bu durumun işletme bünyesinde yapılan normal satışlar gibi işleme tabi tutulması öngörülmüştür. Her ne kadar, Mahkemece, taksim sonucu üç ortağın aldığı altınlar için fatura düzenlenmesinin sadece taksimin yapıldığım gösteren bir belge niteliğinde olduğu ve bu malların işletmeden çekildiği sonucunu doğurmayacağına karar verilmiş ise de, işletmenin şahıs şirketine dönüşmesinde işletme mamelekinde bulunan mallar şahıslar üzerine geçtiğinden ve yukarıda açıklanan kanun hükmü gereğince işletmeden çekme sayılacağından emsal bedelle değerlendirilmesinde kanuna aykırılık bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü île ........... Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.
|
|