Dairesi
Defter ve belgelerin kaybolması halinde ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura veya benzer vesikalara ilişkin KDV indirim konusu yapılabilir, aksi halde indirimler kabul edilmez.
Karar No
1995/1103
Esas No
1995/1283
Karar Tarihi
11-04-1995
Danıştay Onbirinci Daire

Defter ve belgelerin kaybolması halinde ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura veya benzer vesikalara ilişkin KDV indirim konusu yapılabilir, aksi halde indirimler kabul edilmez. İstemin özeti: Yükümlü defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle yapmış olduğu katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek adına 1987 yılı Temmuz dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile dahili tevkifat salınmıştır. Ankara 6. Vergi Mahkemesinin 28.6.1993 Gün ve E: 1992/1329, K: 1993/794 Sayılı kararıyla; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 ve 34. maddelerinde; her ne kadar salın alma esnasında ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, verginin fatura ve belgelerde gösterilmesinin yanısıra kanuni defterlere kayıt edilmesi zorunlu ise de, inceleme elemanınca defter ve belgelerin ibrazıyla ilgili olarak gönderilen 4.3.1991 Gün ve 1991/31/912 Sayılı yazısının 18.5.1991 tarihinde davacıya tebliğinden çok önce 3.11.1990 günü yayınlanan Sabah Gazetesiyle ihtilaflı vergilendirme dönemine ait defter ve belgelerin elde olmayan nedenlerle zayi edildiğinin gerek kamu idareleri gerekse ilgili diğer üçüncü kişilerle duyurulduğunun anlaşılması karşısında yapılan cezalı tarhiyatlarda isabet bulunmadığı gerekçesiyle terkin edilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğünce inceleme raporuna dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatların yasal olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir. Karar: Uyuşmazlık, yükümlünün kaybolan defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi beyannamesinde gösterdiği indirimi kabul edilmeyerek salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile dahili tevkifattan doğmuştur. 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinde ’re’sen vergi tarhı’ tanımlanmış, aynı maddenin 3. bendinde, bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemiş olması halinde maddi delillerin var olmadığının kabul edileceği belirtilmiştir. Madde hükmüne göre, defter ve belgelerin her ne sebeple olursa olsun ibraz edilmeme halinin, re’sen takdir sebebi sayılacağı kuşkusuzdur. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin 1/a bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirilebilecekleri, aynı Kanunun 34. maddesinin 1. bendinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler karşısında katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir. Olayda, kaybedildiği öne sürülerek ibraz edilmeyen defter ve belgeler nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan re’sen takdir nedeninin.varlığının kabulü zorunlu hale gelmiştir. Ancak defter ve belgelerin kaybolması, yukarıda belirtilen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemez. Zira ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcı gerekli gi rişirnleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip bulunmaktadır. Bu durumda, ispat külfeti kendisine düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalara ilişkin katma değer vergisi indirim konusu yapılabilecek, aksi halde indirimler kabul edilmeyecektir. Bu açıklamalar karşısında vergi mahkemesince davanın çözümüne esas teşkil etmek üzere ara kararıyla yükümlünün gerekli girişimleri yaparak ihtilaflı döneme ait topladığı belgeler getirtilmek suretiyle katma değer vergisi indirimlerinin tesbit edilmesi ve yükümlünün ispat edemediği indirimlerin kabul edilmemesi gerekirken, yazılı gerekçe ile cezalı katma değer vergisinin kaldırılmasında isabet bulunmamaktadır. Kaçakçılık cezalı dahili tevkifata gelince; 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun şu anda yürürlükten kaldırılmış olan 94. maddesinin (B) fıkrasında dahili tevkifatın nasıl ödeneceği ve uygulama esasları belirtilmiştir. Bu maddede geçmiş dönemlere ait işlemler üzerinden dahili tevkifat yapılacağı öngörülmediği gibi, cari vergilendirme dönemindeki işlemler üzerinden yapılan dahili tevkifatın cari vergilendirme dönemim’ takip eden dönemlere ait gelir vergisinden mahsup edileceğine dair bir hüküm de yer almamıştır. Bu durumda, peşin bir vergi niteliği taşıyan dahili tevkifatın sonuçta yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir ya da kurumlar vergisinden mahsubu gerekli olup, mahsup edilemeyen bir dahili tevkifatın vergi mükerrerliğine yol açacağı kuşkusuzdur. Mahsubun yapılacağı beyan dönemi geçmiş olduğundan, mahsup olanağı kalmayan dahili tevkifatın mahkemece kaldırılması yerindedir. Olayda, hesaplanan dahili tevkifat üzerinden vergi ziyaı nedeniyle kaçakçılık cezası kesilmiş . ise de, dahili tevkifat için yukarıda belirtilen sonuçlar vergi aslına bağlı ceza yönünden de geçerli olup, aynı vergilendirme dönemi için kaçakçılık cezalı gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatı yapılması ve bu cezalı tarhiyatın onanması halinde; bu hal ceza yönünden de mükerrerliğe yol açacağından, dahili tevkifat üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının terkini, cezalı gelir vergisi veya kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmamış olması veya bu tarhiyatın terkin edilmesi halinde ise; verginin geç ödenmesinden dolayı kesilen kaçakçılık cezasının, 213 Sayılı Kanunun 341. maddesi uyarınca kusur cezasına çevrilmesi gerekmektedir. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar karşısında vergi mahkemesince aynı vergilendirme dönemi için cezalı gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatının bulunup bulunmadığı ve ne şekilde kesinleştiği araştırılmadan dahili tevkifat üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılmasında da isabet bulunmamıştır. ’ Açıklanan nedenlerle, dahili tevkifata ait temyiz isteminin reddine, katma değer vergisi ve kesilen kaçakçılık cezalarına ilişkin temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının dahili tevkifata ait kısminin onanmasına , katma değer vergisi ve kaçakçılık cezaları yönünden bozulmasına oybirliği ile karar verildi.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı